Srebrenitsa’da yitirilen canlar için denize karanfil bırakıldı

29. yılında Srebrenitsa’da yitirilen canları anmak için Konak Belediyesi denize karanfil bıraktı. Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu katliamın 30. yılında anmayı Saraybosna’da gerçekleştirmek istediklerini ifade etti.

Haber Giriş Tarihi: 11.07.2024 19:46
Haber Güncellenme Tarihi: 11.07.2024 20:13
Kaynak: HABER MERKEZİ
Srebrenitsa’da yitirilen canlar için denize karanfil bırakıldı

Konak Belediyesi, Konak Kent Konseyi ve Gültepe Makedonya Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği ile birlikte 29 yıl önce Srebrenitsa’da yitirilen canları Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan program ile andı. Gerçekleştirilen anma programına Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu ile beraber Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanlığı Yöneticileri, CHP Konak İlçe Başkanı, CHP Konak Meclis üyeleri, STK temsilcileri ve çok sayıda İzmirli katılım sağladı. Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu konuşmasında katliamın 30. yılını Saraybosna’da anmak istediğini belirtirken grup adına basın açıklamasını okuyan Konak Kent Konseyi Genel Sekreteri Alper Yağlıdere, “Bizler faşizme, katliamlara, baskılara karşın ne olursa olsun barışı, kardeşliği, dayanışmayı savunuyor ve Nazi Kamplarından, Ruanda’dan, Hocalı’dan, Srebrenitsa’dan, Şengal’e  ve Filistin’e tüm katliamları lanetliyoruz” dedi. Ardından Türkan Saylan Kültür Merkezi’nin önünden Gündoğdu Meydanı'na yürüyüş gerçekleştirdikten sonra deniz karanfil bıraktı.

1995’in temmuz ayında Srebrenitsa’da Sırplar tarafından 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yaşanan en büyük soykırım gerçekleştirildi. Sırp kuvvetleri Srebrenitsa’da beş gün içinde 8 bin 372 Boşnak’ı öldürdü, yüzlerce kadına ve küçük yaştaki kız çocuğuna tecavüz etti. Bir gün içerisinde 20 binin üzerinde mülteci Srebrenitsa’dan zorla çıkarıldı.

30. YILDA SARAYBOSNAY’A GİDELİM

Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu anma programında yaptığı konuşmada 30. Yılda katliamı anmak için Saraybosnay’a gitmek istediğini belirtti.

Mutlu, “Bundan 29 yıl önce Avrupa'nın tam ortasında Birleşmiş Milletler'in güvencesine sığınan insanları nasıl katledebildiğini gördük. İnanamadık, o gün de inanamamıştık, hala inanamıyoruz.

O bir soykırımdı. O barış için teslim olan insanların öldürüldüğü ve dünyanın buna sessiz kaldığı gözünün kulağını kapadığı bir gündü.

Hala inanamıyoruz. Ve biz 29 yıl sonra toplu mezarlardan çıkan, DNA testleriyle hala öldüğünü belgelemeye çalışan kadınların, annelerin, kız kardeşlerin dramlarına tanık olmaya devam ediyoruz.

Dünyada her zaman savaşa hayır dedik, barış hemen şimdi dedik. Soykırımların hepsini lanetledik, lanetlemeye devam ediyoruz.

Ama henüz Avrupa ne olursa olsun ve Birleşmiş Milletler kendimi bence temizleyemedi, bence aklayamadı, bence özrünü de samimi ve içten dileyemedi. Soykırımları unutmamak Avrupa'da Birleşmiş Milletlerin gözünün önünde yapılan bu katliamı unutmamak üzere seneye 30. yılda çok daha kalabalık bir şekilde katliamı anmak için Saraybosna’ya gidelim.

Orada, yerinde, bütün dünyaya unutmadığımızı, unutmayacağımızı göstermek istiyorum. İnsanlık tarihi maalesef böyle karanlık, dönemlerde alınıyor.

Unutmayalım, unutturmayalım Avrupa ya da Birleşmiş Milletlere katliamı unutmadığımızı sık sık hatırlatalım” ifadelerine yer verdi.

ÖLÜM ÇİÇEKLERİ VE MAVİ KELEBEK

Konak Kent Konseyi Genel Sekreteri Alper Yağlıdere,

“Küçük çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?” Srebrenitsa katliamında öldürülen dört yaşındaki bir çocuğun ölmeden önce annesine sorduğu sorudur bu… Ve bizler, yani bir çocuğun annesine böyle bir soru sormasını sağlayanlarla aynı dünyada yaşamak istemeyenler, Srebrenitsa’da 29 yıl önce yaşanan acıyı hala yüreğimizde taşıyoruz. Avrupa'da 2'nci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen Srebrenitsa Soykırımı'nın yarası hala kapanmadı. Srebrenitsa Soykırımı, aradan 29 yıl geçmesine rağmen unutulmuyor. Yakın tarihin en büyük soykırımlarından biri olan 8372 sivil Boşnak erkeğinin Sırplar tarafından katledildiği Srebrenitsa katliamında görülen “Ölüm çiçekleri ve mavi kelebekler” dilden dile anlatılan bir hikâye oldu. Peki, Ölüm çiçekleri ve mavi kelebeklerin Srebrenitsa sırrı nedir? İşte Srebrenitsa'da yaşananlar, ölüm çiçekleri ve mavi kelebeklerin sırrı...

11 Temmuz 1995 yılında Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana gördüğü en büyük katliam yaşanmıştır. 1993 yılında Birleşmiş Milletler (BM) burasını Boşnaklar için "güvenli bölge" ilan etti. Sırpların iki yıl süren kuşatması sonrası Temmuz 1995'de Srebrenitsa düştü ve binlerce Boşnak erkek, kadın ve çocuk, kentin hemen dışındaki Potokari'de bulunan Hollandalı askerlerin denetimindeki BM Barış gücü kârargahına sığındı. Hollandalı askerler kârargaha sığınanlara burada güvende olacaklarını söyledi. Ancak askerler Sırp güçlerin kampı kuşatması üzerine binlerce Boşnak’ı Sırplara teslim etti. Otobüs ve kamyonlara bindirilen sivil Müslüman Boşnaklardan 8 bin 372'si götürüldükleri ormanlık alanlarda, fabrikalarda, depolarda katledildi. Katledilenlerin cenazeleri ülkedeki çeşitli toplu mezarlara gömüldü. Soykırımda katledilenlerin bir kısmının cesedine bugüne kadar hâlâ ulaşılamadı.

Srebrenitsa Soykırımı'nın 29. yıl dönümünde de kimlik tespiti yapılmaya mavi kelebeklerin izi sürülmeye devam ediyor. Bu yıl BM Genel Kurulu, 11 Temmuz'u “1995 Srebrenitsa Soykırımını Anma ve Uluslararası Düşünce Günü” ilan etti. Tasarı, 19'a karşı 84 oyla kabul edildi. Katliama imza atan Sırp askerleri, toplu mezarlar bulunmasın diye cesetleri çok uzağa gömdüler ve bölgenin bitki örtüsüne uygun bitkilerle üzerini örtmeye çalıştılar. Toplu mezarların bulunmasında kullanılan uydu resimlerinde manyetik değişkenlik taramasının yapılamaması için mezarların içine metal parçaları bıraktılar. Böylesine profesyonelce ve ince hesaplar yapılarak planlanmış bir soykırımda bir şeyi hesaba katamadılar.

Toplu mezarların bulunduğu bölgede cesetlerin toprağı beslemesi sonucunda Artemis adında çiçeklerin oluşumu başladı. Çiçeklerin çoğalmasıyla birlikte sadece bu bitkiyle beslenen mavi kelebekler de bölgede hızla çoğaldı. Bölgede yapılan araştırmalar sonucunda bu durumun dikkat çekmesi ve yerel basına yansımasıyla halk araştırmalara katıldı. Bu kelebekler Bosna savaşının ve Boşnak halkının acılarının simgesi haline geldi. Mavi kelebeklerin olduğu bölgelerde kazı çalışmaları yapılmış ve Bosna savaşına ait 300 adet toplu mezar bulunmuştu.

Göz göre göre gün gün saat saat katliamın sesleri gelirken, BM, AB, NATO sessiz kalmayı tercih etmiş ve insanlık tarihinin utanç sayfalarından biri çağdaş demokrasilerin beşiği Avrupa’nın tam ortasında yaşanmıştır.

Srebrenitsa Katliamı II. Dünya Savaşından bu yana Avrupa’da gerçekleşen en büyük toplu insan kıyımı olması yanı sıra hukuksal olarak ilk belgelenmiş soykırım olması açısından da önemlidir. Ancak ne var ki bu soykırımı yargılayanlar da bir zamanlar bu katliama seyirci kalan ve bizzat savaşı kışkırtan emperyalistlerden başkası değildir.

Bir gazetecimiz; “Tanrısı değişir kendisi değişmez tek din faşizmdir” demişti. Tarihten ders almayı başaramayan insanlık, farklı din, dil, ırk ve inanç kisvesi altında faşizmi yaşatmayı ne yazık ki her seferinde başarıyor.

Bizler faşizme, katliamlara, baskılara karşın ne olursa olsun barışı, kardeşliği, dayanışmayı savunuyor ve Nazi Kamplarından, Ruanda’dan, Hocalı’dan, Srebrenitsa’dan, Şengal’e  ve Filistin’e tüm katliamları lanetliyoruz” dedi.

Kaynak: HABER MERKEZİ

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.