[title]|İlkses Gazetesi

Bir başka İstanbul macerası

Okurlarına İstanbul’un bir başka yüzünü tanıtan genç öykü yazarı Melis Sena Yılmaz, çocukluğun sınırsız hayal gücüne övgü niteliğindeki fantastik macerayı bizlerle paylaştı

Haber Giriş Tarihi: 24.05.2022 05:15
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Bir başka İstanbul macerası

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / RÖPORTAJ

Genç yazar Melis Sena Yılmaz, ilk çocuk romanı olan ‘Aşağİstanbul’ ile okurunu, gerçeküstü bir başka İstanbul’a davet ediyor; Galata semtinden ulaşılan Aşağİstanbul’un gizemli sokaklarında unutulmayacak bir yolculuğa çıkarıyor. Babasının izini süren, bilinmezi kovalayan bir çocuğun gözünden, duru bir dille akan roman, sürpriz karakterlerle ve şaşırtıcı mekânlarla renkleniyor. Çocukluğun sınırsız hayal gücüne övgü niteliğindeki fantastik macera, ‘Başka bir İstanbul olsaydı, nasıl olurdu?’ sorusunu düşündürürken, sahip çıkmamız ve yaşatmamız gereken farklılıkların değerini duyumsatıyor… Gelin şimdi genç öykü yazarı Yılmaz’ı ve ilk kitabını tanıyalım; çıkmak istediği diğer yolculukları dinleyelim.

Galata Kulesi önünde koşturan, tepesinde martı uçuşan bir çocuğun görseli var kitabınızda. Hem karakterlerde, hem görselde, hem de kitabın isminde İstanbul vurgusunu çokça görüyoruz. Bu vurguyu nasıl açıklarsınız?

Uzun süre Beyoğlu çevresinde çalıştım. Galata sanki kendini yavaş yavaş gösteriyordu. Ara sokaklarına girdikçe, içinde vakit geçirdikçe o atmosferin farkına varıyordunuz. Bir noktadan sonra bu karmaşanın, koşuşturmacanın arkasında farklı bir İstanbul’un olduğunu, herkesin onun ayırdına varamadığını hissettim. Durup incelemek gerekiyordu; eğer dikkat kesilirseniz başkalarının gözden kaçırdığı sürprizleri yakalayabilirdiniz. Kendini gizleyen, bazılarından sakınan bir İstanbul vardı karşımda. Bir çocuk burada neyle yüz yüze gelirdi, hangi maceralar onu beklerdi, bu soruların hepsi Aşağİstanbul’un -kendini başkalarından saklayan o şehrin- hayalinden sonra aklıma düştü.

GALATA BOYNUZLU ATLAR…

Kitabın bir bölümünde, Karaköy’deki Kitapçılar Sokağı’nda Mürekkep Haftası’nda insanlar mürekkebe dönüşüyor. Bu olay oldukça ilginç ve çarpıcı… Mürekkep Haftası fikrinin çıkış noktası nedir peki?

Mürekkep Haftası’nın zihnimde belirdiği kesin ânı ya da sebebini hatırlamıyorum. O hafta bittiğinde Karaköy yeni kitaplar üretmiş oluyor. Şehirler insana farklı şekillerde dokunuyor; bir mekânın sizi çok etkileyip orada geçen öyküleri merak ettirmesi, yeni hikâyelere yol açması görülmedik şey değil. Aslına bakarsanız Aşağı’nın öyküsü de kafamda benzer süreçlerle canlandı. Kim bilir, belki ben de ‘Aşağİstanbul’u Mürekkep Haftası’nda yazmışımdır.

‘Aşağİstanbul’, Galata boynuzlu atlardan yerin içine giren otellere kadar çeşitli ilginçlikleri barındıran bir yer. Karakterlerinizi şekillendirirken size ilham veren neydi?

Aşağİstanbul’u ve sokaklarının nasıl zenginliklerle dolu olabileceğini düşünmek, okur için ilginç olduğu kadar benim için de öyleydi. Karakterleri ve mekânları, hikâyenin sürükleyiciliğini artıracak şekilde tasarlamaya çalıştım, merak duygusunun canlı kalması önemliydi. Zeynep’in özgür, harekete geçmekten ve doğrusunu savunmaktan korkmayan bir kız çocuğu olması da hikâyenin akışı için gerekliydi. Zeynep’in babasının dediklerine rağmen gerçeğin yanında kalmayı tercih eden bir arkadaşı ve çocuklar arasındaki ayrımcılıktan rahatsız olan, bunu önlemek için huzurunu bozan bir Noel Baba’sı vardı. Yan karakterler bir yandan ana karaktere destek sistemi oluştururken diğer yandan da başka değerleri temsil ediyorlardı.

BU UĞRAŞ KIYMETLİ!

Bazı çocuk oyunlarında senaristlik yaptığınızı okudum… Çocuklara, öyküye olan bu merakınız nereden geliyor?

Çocukluğumdan… Küçükken macera kitapları okuduğumda ‘Peki şimdi ne olacak?’ diye hızlı hızlı sayfaları çevirir, nerede olduğumu unuturdum. Bu hissi o kadar çok sevdim ki sonrasında kopamadım. Çocuk edebiyatı kalbimde hep ayrı bir yere sahip. Masallar, fantastik unsurlar, kendi başıma yaşamayacağım serüvenleri hep çocuk kitaplarında buldum. Dikkat dağıtıcı dış faktörlerin odaklanmayı gitgide zorlaştırdığı bir çağda kitaba kapılıp gidebilmek de bir nevi süper güce, tutunmak istediğim bir özelliğe dönüştü. Başka dünyalarda kaybolmak, öbür türlü haberimin olmayacağı karakterlerle tanışmak hep edebiyatla mümkün oldu; farklı yerlerin kapıları kitaplarla aralandı.

‘Gündüzleri sosyal bilimlerle, geceleri ise edebiyatla insanları anlamaya çalışıyor’ demişsiniz kendinizi tanıtırken… Edebiyatla insanları anlamak daha da karmaşık hâle geldi mi? Yoksa anlayabildiniz mi? Yazarlık girişiminizin ardından yaşama dair mottonuz ne oldu?

İnsanları hiçbir zaman tam olarak anlayamayacağım gerçeğiyle barıştım, bu yolda harcanan çabanın değerli olduğuna inanıyorum. ‘İnsanlar şöyledir, şu bağlamda böyle davranırlar’ tarzındaki yargıların indirgemeciliğinden uzak; yalnızca daha iyi anlayabilmek için uğraşıyorum. İster akademide ister hayatın kendisinde, sonuçtan ziyade bu uğraş kıymetli bence.

Yaşama iz katmak için dünyaya güzel bir eser bırakmak isteyen ancak cesaret edemeyen okurlarınız için neler söylemek istersiniz?

Her birimiz harcadığımız çabanın boşa olmadığını içselleştirmekle başlayabiliriz. Hepimizin anlatacak bir hikâyesi var; benzer hayatlar yaşamamıza rağmen onları değerlendirme biçimimizin çeşitliliği dahi onu duyulmaya değer kılıyor. Dışarıda bir yerlerde o hikâyeyi sevecek, ana karakterle kendini özdeşleştirecek çocuklar var. Tüm samimiyetimle bunları ara sıra kendime de hatırlatmam gerektiğini itiraf ediyorum; zorlandığım anlarda yalnız olduğumu, yazdıklarımı ben istemezsem kimsenin okumayacağını bilmek eleştirilme korkusunu yenmeme yardımcı oluyor.

AŞAĞİSTANBUL’UN SIRADIŞI SOKAKLARI

Zeynep’in dedektif olan babası ansızın ortadan kaybolmuştur. Onun izini süren Zeynep, kaygısız babaannesiyle birlikte gizemli başka bir İstanbul’un, Aşağİstanbul’un sıradışı sokaklarında bulur kendini. Tuhaf martıları, Galata boynuzlu atları, vahşi lambaları ve satirleriyle tekin görünmeyen bu esrarengiz dünyada arkadaşlar edinmeyi başarır. Ancak, kötüler bu dünyanın sırlarını ele vermek için büyük plan yapmışken Zeynep; Orkun, Noel Baba ve Süslü’nün yardımlarıyla babasını bulabilecek, Aşağİstanbul’u ve sakinlerini kurtarabilecek midir?

YAZARA DAİR…

Melis Sena Yılmaz, 1997 yılında Bursa’da doğdu. İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde lisans ve yükseklisans eğitimi aldı. Çocuk oyununda senaristlik yaptı, çeşitli platformlarda öyküleri yayımlandı. Öğrencilik yıllarında çalıştığı Karaköy ve Şişhane’den etkilendi. Gerçeküstü bir dünyayı anlattığı ilk çocuk romanı Aşağİstanbul (2022) Beyoğlu’nun sokaklarında yürürken aklına düştü. Melis Sena Yılmaz İstanbul’da yaşıyor; gündüzleri sosyal bilimlerle, geceleri ise edebiyatla insanları anlamaya çalışıyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.