CHP'li Kurun: Eğitim sistemi öğrencilerin ve öğretmenlerin ihtiyaçlarına yanıt vermiyor
CHP'li Kurun: Eğitim sistemi öğrencilerin ve öğretmenlerin ihtiyaçlarına yanıt vermiyor
CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun, bugün CHP İzmir İl Başkanlığı’nda 2024-2025 yılına ait eğitim öğretim yılına ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi
Haber Giriş Tarihi: 14.09.2024 16:22
Haber Güncellenme Tarihi: 14.09.2024 16:32
Kaynak:
MUHABİR MERVE AĞRIÇ
Muhabir- Merve Ağrıç / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun, bugün CHP İzmir İl Başkanlığı’nda gerçekleştirdiği basın açıklamasında 2024-2025 eğitim-öğretim yılına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Gerçekleşen basın açıklamasında Kurun, mevcut eğitim sisteminin öğrencilerin ve öğretmenlerin ihtiyaçlarına yanıt veremediğini ve AK Parti hükümetinin 22 yıllık iktidarında eğitimde ciddi sorunlar yarattığını vurguladı. Kurun, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne yönelik eleştirilerini dile getirirken, eğitim politikalarının öğrenci ve öğretmenler üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti. Özellikle okullardaki altyapı eksikliklerine, öğretmen açığına ve eğitim çalışanlarının haklarının göz ardı edilmesine değinen Kurun, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Danıştay'a dava açtıklarını duyurdu.
Eğitim sisteminin öğrencilerin istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmadığını ifade eden Kurun, “Bugün okul öncesi ve birinci sınıf öğrencilerimiz için okullarımızda 2024-2025 eğitim-öğretim yılının ilk ders zili çaldı. Önümüzdeki hafta tüm öğrencilerimiz okula dönmüş olacaklar. Ne yazık ki ne okullarımız ne de AK Parti iktidarının 22 yılda eğitim sistemini getirdiği durum öğrencilerimizin, velilerimizin, öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin ve eğitim çalışanlarının heyecanlarını, isteklerini ve ihtiyaçlarını karşılamaya hazır değil. Bu yıl 1’inci 5’inci ve 9’uncu sınıf öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bir eğitim programı olmaktan öte iktidarın çağdışı eğitim manifestosu olma niteliğini taşıyan, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile döneme başlıyorlar. İhtiyaç analizi ve pilot çalışması yapılmamış, hazırlanma ve onaylanma süreci katılımcı ve şeffaf yürütülmemiş, kaynakçası, bilimsel dayanakları ve yazarları belli olmayan, tüm uzmanların karşı çıkmasına rağmen onaylanan bu modele karşı Cumhuriyet Halk Partisi olarak idari işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştayda dava açtık. Öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin vakti ve emeği AK Parti'nin siyasi hırsları nedeniyle daha fazla ziyan edilmeden bir an önce eski programlara dönüleceğini umuyoruz” ifadelerine yer verdi.
EĞİTİM ÇALIŞANLARIYLA İLGİLİ BİR DÜZENLEME YAPILMAMIŞ
Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nde özel sektörde çalışan öğretmenlere yer verilmediğini vurgulayan Kurun, “Öğretmenlerimiz bir yandan AK Parti iktidarının eğitimde yarattığı tahribatla mücadele etmeye çalışırken, bir yandan da kendi haklarına yapılan bir saldırıyla karşı karşıyadır. Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi geçtiğimiz dönem meclise sunulmuş, partimizin milletvekillerinin gösterdiği başarılı muhalefet sonucunda görüşmeler ekim ayına ertelenmiştir. Teklif öğretmenlik mesleğini düzenleyecek nitelikte değildir; yalnızca atama bekleyen öğretmenleri elemek için hazırlanmıştır. Öğretmenlerin hakları tanımlanmamış, diğer eğitim çalışanlarıyla ilgili bir düzenleme yapılmamış, özel sektörde çalışan öğretmenlere yer verilmemiş, basamaklandırma sistemine çözüm sunulmamıştır. Amaç öğretmenlik mesleğinin itibarını yükseltmek, öğretmenlerimizin ve eğitim bileşenlerinin haklarını tanımlamak değil; öğretmenlerin diplomasını çalmaktır. Üstelik bu yıl okullarımız öğretmen ataması yapılmadan açılıyor. Danıştaya açılan davayı bahane gösteren Bakanlık mülakat sonuçlarını açıklamayarak ve öğretmenlerin atamasını gerçekleştirmeyerek, yalnızca öğretmenleri değil, öğrencilerimizi de mağdur ediyor. Öğretmen açığı ücretli öğretmenlik adı altındaki emek sömürüsüyle kapatılmaya çalışmıyor” diye aktardı.
İKTİDAR ÖĞRENCİLERİMİZE TEMİZ İÇME SUYU BİLE SAĞLAYAMIYOR
Öğrencilerin nitelikli eğitim hakkı ve öğretmenlerin özlük haklarının dışında okulların durumunun içler acısı olduğunu ifade eden Kurun, “22 yıllık AK Parti iktidar çocuklarımıza okullarımızda bir öğün yemek veremediği gibi bir bardak temiz içme suyu bile sağlayamamaktadır. Okullarımız, çocuklarımız için güvenli ve sağlıklı yerler olmanın çok uzağındadır. Kamusal, parasız ve eşit eğitim bitirilmiş, devlet okuman ailelerden alınan katkı payları sayesinde ayakta kalmaya çalışan özel okullara dönüşmüştür. Devlet yalnızca okulun binasını sağlayan, öğretmen maaşlarını veren, elektrik, su ve yakacak masrafını karşılayan konumdadır. Temizlik ve güvenlik görevlisinin maaşından boya badanaya, çatı tamirinden sınıfların bakımına, kırtasiye malzemelerinin ve temel hijyen malzemelerinin alımına dek diğer tüm konularda okullar neredeyse özelleştirilmiş durumdadır. Ailelerin katkı payı veremediği, yoksul bölgelerdeki okullarımız ve çocuklarımız, güvensiz, sağlıksız ve hijyenden yoksun okul binalarında eğitim almak zorunda bırakılmıştır. AKP iktidarının eğitim sistemini getirdiği noktada, nitelikli eğitim her çocuk için bir hak olmak yerine ailesinin imkanları el veren çocukların erişebildiği bir imtiyaz haline gelmiştir” dedi.
ATANMAYAN ÖĞRETMEN SORUNU ÖZEL OKULLARA UCUZ İŞGÜCÜ SAĞLAMAK İÇİN YARATILDI
Özel okulların AK Parti tarafından sistematik bir şekilde desteklendiğini belirten Kurun, “AK Parti iktidarında eğitim piyasalaşmış, özel okullar AK Parti tarafından sistematik şekilde desteklenmiştir. Atanmayan öğretmen sorunu özel okullara ucuz işgücü sağlamak için bilinçli olarak yaratılmıştır. Uygulanan sınav sistemlerinin, kamu okullarında yaşanan nitelik kaybının ye eğitimde dinselleşmenin sonucunda, çocuklarının nitelikli, bilimsel ve laik eğitim almasını isteyen veliler çareyi özel okullarda bulmuştur. Devlet okullar, toplumun en yoksul ve çaresiz kesimlerinin çocuklarının AK Parti'nin eğitim politikalarına dolaysız maruz kaldığı mekanlara dönüşmüştür. Mesleki ve teknik eğitimin itibarı giderek zedelenmiş, eğitimin niteliği düşürülmüş, bu okullar öğrenciler tarafından tercih edilmez hale gelmiştir. Mesleki ve teknik eğitim kurumları sosyoekonomik olarak dezavantajlı kesimlerden gelen akademik başarısı düşük öğrencilerin tercih ettiği okullar haline gelmiştir. ‘4 gün işe 1 gün okula’ diye yoksul ailelerin çocuklarına tek alternatif haline getirilen MESEM'ler çocuklarımızın devlet eliyle ucuz ve güvencesiz işgücü olarak kullanıldığı, çocuklarımızın yaralandığı ve öldüğü bir projeye dönüşmüştür. İSİG meclisi verilerine göre, 2024 yılının ilk 7 ayında MESEM programı kapsamında 9 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. 22 yıllık AK Parti dönemi iktidar genel olarak Cumhuriyet'le ve onun ulusal egemenlik anlayışıyla savaş halinde geçmiştir. Laik ve bilimsel eğitimden giderek uzaklaşılmıştır. Yönetici kadrolar devletin çalışanı değil AKP'nin çalışanı haline getirilmiştir. Liyakatsiz kadrolaşma, mevzuat ve program değişiklikleri, protokole özel teşviklerle dini tarikatlarla ilişkili vakıf ve derneklerin eğitimin paydaşı yapılması, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın eğitim-öğretim faaliyetlerinin daha fazla içine alınması yoluyla eğitim dinselleştirilmiştir. AK Parti iktidarı ve atanmış Bakanları, 22 yıldır eğitim sistemimize bilinçli olarak, sistematik biçimde saldırmaktadır. Tüm kademelerde, tüm paydaşlar için eğitim her geçen gün daha kötüye gitmektedir. Okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin niteliği bilinçli olarak düşürülmüştür” ifadelerini kullandı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun, bugün CHP İzmir İl Başkanlığı’nda 2024-2025 yılına ait eğitim öğretim yılına ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi
Muhabir- Merve Ağrıç / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun, bugün CHP İzmir İl Başkanlığı’nda gerçekleştirdiği basın açıklamasında 2024-2025 eğitim-öğretim yılına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Gerçekleşen basın açıklamasında Kurun, mevcut eğitim sisteminin öğrencilerin ve öğretmenlerin ihtiyaçlarına yanıt veremediğini ve AK Parti hükümetinin 22 yıllık iktidarında eğitimde ciddi sorunlar yarattığını vurguladı. Kurun, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne yönelik eleştirilerini dile getirirken, eğitim politikalarının öğrenci ve öğretmenler üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti. Özellikle okullardaki altyapı eksikliklerine, öğretmen açığına ve eğitim çalışanlarının haklarının göz ardı edilmesine değinen Kurun, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Danıştay'a dava açtıklarını duyurdu.
İDARİ İŞLEMİN İPTALİ TALEBİYLE DANIŞTAYDA DAVA AÇTIK
Eğitim sisteminin öğrencilerin istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmadığını ifade eden Kurun, “Bugün okul öncesi ve birinci sınıf öğrencilerimiz için okullarımızda 2024-2025 eğitim-öğretim yılının ilk ders zili çaldı. Önümüzdeki hafta tüm öğrencilerimiz okula dönmüş olacaklar. Ne yazık ki ne okullarımız ne de AK Parti iktidarının 22 yılda eğitim sistemini getirdiği durum öğrencilerimizin, velilerimizin, öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin ve eğitim çalışanlarının heyecanlarını, isteklerini ve ihtiyaçlarını karşılamaya hazır değil. Bu yıl 1’inci 5’inci ve 9’uncu sınıf öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bir eğitim programı olmaktan öte iktidarın çağdışı eğitim manifestosu olma niteliğini taşıyan, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile döneme başlıyorlar. İhtiyaç analizi ve pilot çalışması yapılmamış, hazırlanma ve onaylanma süreci katılımcı ve şeffaf yürütülmemiş, kaynakçası, bilimsel dayanakları ve yazarları belli olmayan, tüm uzmanların karşı çıkmasına rağmen onaylanan bu modele karşı Cumhuriyet Halk Partisi olarak idari işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştayda dava açtık. Öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin vakti ve emeği AK Parti'nin siyasi hırsları nedeniyle daha fazla ziyan edilmeden bir an önce eski programlara dönüleceğini umuyoruz” ifadelerine yer verdi.
EĞİTİM ÇALIŞANLARIYLA İLGİLİ BİR DÜZENLEME YAPILMAMIŞ
Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nde özel sektörde çalışan öğretmenlere yer verilmediğini vurgulayan Kurun, “Öğretmenlerimiz bir yandan AK Parti iktidarının eğitimde yarattığı tahribatla mücadele etmeye çalışırken, bir yandan da kendi haklarına yapılan bir saldırıyla karşı karşıyadır. Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi geçtiğimiz dönem meclise sunulmuş, partimizin milletvekillerinin gösterdiği başarılı muhalefet sonucunda görüşmeler ekim ayına ertelenmiştir. Teklif öğretmenlik mesleğini düzenleyecek nitelikte değildir; yalnızca atama bekleyen öğretmenleri elemek için hazırlanmıştır. Öğretmenlerin hakları tanımlanmamış, diğer eğitim çalışanlarıyla ilgili bir düzenleme yapılmamış, özel sektörde çalışan öğretmenlere yer verilmemiş, basamaklandırma sistemine çözüm sunulmamıştır. Amaç öğretmenlik mesleğinin itibarını yükseltmek, öğretmenlerimizin ve eğitim bileşenlerinin haklarını tanımlamak değil; öğretmenlerin diplomasını çalmaktır. Üstelik bu yıl okullarımız öğretmen ataması yapılmadan açılıyor. Danıştaya açılan davayı bahane gösteren Bakanlık mülakat sonuçlarını açıklamayarak ve öğretmenlerin atamasını gerçekleştirmeyerek, yalnızca öğretmenleri değil, öğrencilerimizi de mağdur ediyor. Öğretmen açığı ücretli öğretmenlik adı altındaki emek sömürüsüyle kapatılmaya çalışmıyor” diye aktardı.
İKTİDAR ÖĞRENCİLERİMİZE TEMİZ İÇME SUYU BİLE SAĞLAYAMIYOR
Öğrencilerin nitelikli eğitim hakkı ve öğretmenlerin özlük haklarının dışında okulların durumunun içler acısı olduğunu ifade eden Kurun, “22 yıllık AK Parti iktidar çocuklarımıza okullarımızda bir öğün yemek veremediği gibi bir bardak temiz içme suyu bile sağlayamamaktadır. Okullarımız, çocuklarımız için güvenli ve sağlıklı yerler olmanın çok uzağındadır. Kamusal, parasız ve eşit eğitim bitirilmiş, devlet okuman ailelerden alınan katkı payları sayesinde ayakta kalmaya çalışan özel okullara dönüşmüştür. Devlet yalnızca okulun binasını sağlayan, öğretmen maaşlarını veren, elektrik, su ve yakacak masrafını karşılayan konumdadır. Temizlik ve güvenlik görevlisinin maaşından boya badanaya, çatı tamirinden sınıfların bakımına, kırtasiye malzemelerinin ve temel hijyen malzemelerinin alımına dek diğer tüm konularda okullar neredeyse özelleştirilmiş durumdadır. Ailelerin katkı payı veremediği, yoksul bölgelerdeki okullarımız ve çocuklarımız, güvensiz, sağlıksız ve hijyenden yoksun okul binalarında eğitim almak zorunda bırakılmıştır. AKP iktidarının eğitim sistemini getirdiği noktada, nitelikli eğitim her çocuk için bir hak olmak yerine ailesinin imkanları el veren çocukların erişebildiği bir imtiyaz haline gelmiştir” dedi.
ATANMAYAN ÖĞRETMEN SORUNU ÖZEL OKULLARA UCUZ İŞGÜCÜ SAĞLAMAK İÇİN YARATILDI
Özel okulların AK Parti tarafından sistematik bir şekilde desteklendiğini belirten Kurun, “AK Parti iktidarında eğitim piyasalaşmış, özel okullar AK Parti tarafından sistematik şekilde desteklenmiştir. Atanmayan öğretmen sorunu özel okullara ucuz işgücü sağlamak için bilinçli olarak yaratılmıştır. Uygulanan sınav sistemlerinin, kamu okullarında yaşanan nitelik kaybının ye eğitimde dinselleşmenin sonucunda, çocuklarının nitelikli, bilimsel ve laik eğitim almasını isteyen veliler çareyi özel okullarda bulmuştur. Devlet okullar, toplumun en yoksul ve çaresiz kesimlerinin çocuklarının AK Parti'nin eğitim politikalarına dolaysız maruz kaldığı mekanlara dönüşmüştür. Mesleki ve teknik eğitimin itibarı giderek zedelenmiş, eğitimin niteliği düşürülmüş, bu okullar öğrenciler tarafından tercih edilmez hale gelmiştir. Mesleki ve teknik eğitim kurumları sosyoekonomik olarak dezavantajlı kesimlerden gelen akademik başarısı düşük öğrencilerin tercih ettiği okullar haline gelmiştir. ‘4 gün işe 1 gün okula’ diye yoksul ailelerin çocuklarına tek alternatif haline getirilen MESEM'ler çocuklarımızın devlet eliyle ucuz ve güvencesiz işgücü olarak kullanıldığı, çocuklarımızın yaralandığı ve öldüğü bir projeye dönüşmüştür. İSİG meclisi verilerine göre, 2024 yılının ilk 7 ayında MESEM programı kapsamında 9 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. 22 yıllık AK Parti dönemi iktidar genel olarak Cumhuriyet'le ve onun ulusal egemenlik anlayışıyla savaş halinde geçmiştir. Laik ve bilimsel eğitimden giderek uzaklaşılmıştır. Yönetici kadrolar devletin çalışanı değil AKP'nin çalışanı haline getirilmiştir. Liyakatsiz kadrolaşma, mevzuat ve program değişiklikleri, protokole özel teşviklerle dini tarikatlarla ilişkili vakıf ve derneklerin eğitimin paydaşı yapılması, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın eğitim-öğretim faaliyetlerinin daha fazla içine alınması yoluyla eğitim dinselleştirilmiştir. AK Parti iktidarı ve atanmış Bakanları, 22 yıldır eğitim sistemimize bilinçli olarak, sistematik biçimde saldırmaktadır. Tüm kademelerde, tüm paydaşlar için eğitim her geçen gün daha kötüye gitmektedir. Okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin niteliği bilinçli olarak düşürülmüştür” ifadelerini kullandı.
Kaynak: MERVE AĞRIÇ
Tapuda yapay zeka dönemi: 96 tapu müdürlüğünde hizmet veriyor
MasterChef'te son 6’ya kalan 5. kişi kim oldu?
Palandöken Kayak Merkezi'nde çığ düştü! Ölü ve yaralılar var
Eğitimin bütçesi eğitimden uzak: ÇEDES’lere ayrılıyor
Çevre Bakanlığı 331 personel alacak: İşte personel alımı başvuru şartları
Gıda Mühendisleri Odası: Tüketicileri yerli ve coğrafi işaretli ürünleri tüketmeye çağırıyoruz!
İzmir’de şaşırtan hırsızlık: Papağanı satın aldı, kediyi montunun içine gizleyip çaldı
İzmir Valiliği’nden Ege Denizi için fırtına uyarısı!
İzmir haber: Çeşme'de motel yangını!
21 Aralık 2024 İzmir elektrik kesintisi: İzmir'de elektrikler ne zaman gelecek?
Son Girilen Haberler
Papara Göztepe, 13'te 13 yaptı
KFC Kadınlar 1.Lig'de mücadele eden Papara Göztepe, evinde Bodrumspor'u 3-0'lık setle mağlup ederek 13'te 13 yaptı. Detaylar haberimizde...
Bakan Kurum duyurdu: Kentsel dönüşümde kira yardımı artıyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından yapılan açıklamaya göre, İstanbul'da evi kentsel dönüşüme giren vatandaşlara verilen aylık kira yardımı, 2025 yılından itibaren 5 bin 500 liradan 8 bin liraya çıkarılacak.
AK Parti’li Saygılı’dan Büyükşehir’e ‘kredi’ cevabı
AK Parti Bayındır İlçe Kongresinde konuşan AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin beklediği ileri sürülen kredilere dair açıklamalarda bulundu