TBMM Başkanı Kurtulmuş: TBMM’nin anayasa yapım sürecini yönetmesi gerekiyor
TBMM Başkanı Kurtulmuş: TBMM’nin anayasa yapım sürecini yönetmesi gerekiyor
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Anayasa yapma yetkisi, sadece ve sadece milli iradenin sembolü olan TBMM'dedir. TBMM'nin sorumluluklarını yerine getirerek anayasa yapım sürecini yönetmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Haber Giriş Tarihi: 27.03.2024 23:30
Haber Güncellenme Tarihi: 27.03.2024 23:30
Kaynak:
AA
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kadıköy'deki TBMM Filizi Köşk Sosyal Tesisi'nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldiği iftar programında konuştu. Kurtulmuş, Türkiye'nin anayasa yapma yetkisinin sadece ve sadece milli iradenin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olduğunu vurguladı. Meclisin bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, anayasa yapım süreçlerini düzgün bir şekilde yönetmesi gerektiğini belirtti.
Sivil toplum kuruluşlarının önemine değinen Kurtulmuş, Türkiye'de sivil toplum alanında önemli çalışmaları olan kuruluşların temsilcileriyle bir araya gelmekten güç aldığını ifade etti. Siyasetin sadece siyasi partiler aracılığıyla yapılan bir çalışma olmadığını ve demokrasinin sivil toplumla birlikte güçlendirilmesinin en doğru yol olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, sivil toplumun güçlenmesini ve her kuruluşun kendi alanında öncü hale gelmesini önemsediklerini dile getirdi.
Demokrasinin sadece seçim dönemlerinde değil, seçim aralarında da halkın bütün kesimlerini kucaklayacak güçlü bir söz ve faaliyetler rejimi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, demokrasinin sürekli olarak güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Kurtulmuş, "En az siyasi partiler kadar sivil toplum kuruluşlarının da önemli olduğu, hatta sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarıyla siyaseti de yönlendirebilme becerisine sahip olması gerektiğini biliyor ve buna inanıyoruz. Onun için her birinize yaptığınız hizmetleriniz dolayısıyla teşekkür ediyoruz." diye konuştu.
Devrim arabasının tasarımcılarından Gündüz Sait Güngen için başsağlığı mesajı
Türkiye'nin ilk yerli otomobili Devrim'in üretim ekibinde yer alan yüksek mimar mühendis Gündüz Sait Güngen'in bugün vefat ettiğini dile getirerek kendisine Allah'tan rahmet dileyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Devrim arabalarının baş tasarımcısı, Devrim arabalarını yapan, bunun için güzel bir kariyerini bırakıp kolları sıvayarak Türkiye’nin gerçekten önemli projelerinden birisi olan Devrim arabalarını gerçekleştiren tasarımcı ekibin başındaki yüksek mimar, mühendis bir ağabeyimiz, bir büyüğümüzdü. Bugün vefat etti. Allah rahmet etsin. Bu vesileyle onun şahsında Devrim arabaları meselesini bir kere daha anmak ve hatırlamak durumundayız. Gerçekten Türkiye’nin sanayileşme tarihi, bir tarafından baktığınız zaman da Türkiye’deki ihanet tarihidir. Türkiye’nin sanayileşmesinin nasıl engellendiği, nasıl bunun önüne iç ve dış birtakım vesayet odaklarının engel olarak bunun önüne geçtiklerinin en tipik örneklerinden birisi Devrim arabalarıdır. Çalıştırılmış, projesi oluşturulmuş, başarılı bir şekilde sonlandırılmış bir proje maalesef hain ihanetler zincirinin sonunda çalışamaz hale getirilmiş, ‘Nasılsa bunlar araba üretemez’ diyerek kenara atılmıştır."
Kurtulmuş, dün Devrim arabalarında ve birçok alanda engellenen Türkiye’nin teknolojik gelişimimin, bugün belli bir noktaya geldiğini de ifade ederek, “Bugün yerli arabası Togg'u üretebilen, özellikle savunma sanayii alanında üstün teknoloji ürünleri dünyada bir marka haline gelmiş olan bir ülkeyiz. Allah bu istikametteki yürüyüşümüzü sürdürmeyi nasip eylesin. Gündüz Sait Bey’in şahsında Türkiye'nin sanayileşme davasına emeği geçen herkesi şükranla, hayırla yad ediyoruz.” şeklinde konuştu.
"Türkiye, güven ve istikrar içerisinde yoluna devam etmek mecburiyetindedir"
Türkiye'nin ve dünyanın tarihi bir süreçten geçtiğine işaret eden Kurtulmuş, bugün gelinen noktada dünyanın neredeyse üçüncü dünya savaşının eşiğinde olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, küresel çatışmalara vesile olabilecek bölgesel çatışmaların tamamının da Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada yer aldığını kaydetti.
Ukrayna-Rusya krizinin, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği, bütün insanların kanını donduran insanlık dışı vahşet ve soykırımın, Kafkaslardaki meselelerin, Doğu Akdeniz’deki gerilimlerin dünyayı zor bir sürece doğru sürüklediğini belirten Kurtulmuş, “Bizim bu coğrafyada ve tarihin bu diliminde, Türkiye olarak güçlü bir şekilde ayağımızı yere basmaktan başka bir şansımız yoktur. Türkiye, güven ve istikrar içerisinde yoluna devam etmek mecburiyetindedir. Önümüzdeki en önemli meselemiz budur.” değerlendirmesinde bulundu.
"Sivil toplumun gücünün siyasi sorunları aşabilmekte muktedir bir araç olduğunu biliyoruz"
Sivil toplumun Türkiye’nin siyasetinin demokratikleşmesine katkı sağlaması gerektiğini düşündüklerini söyleyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sivil toplumun gücünün aslında çok zor zannedilen, aşılmaz zannedilen siyasi sorunları da aşabilmekte muktedir bir araç olduğunu fevkalade iyi biliyoruz. En son örneğini özellikle hükümetlerinin, İsrail hükümetinin gölgesinde durmayı bir marifet zanneden Batılı ülkelerdeki birçok insanın sokaklara çıkması, gösteriler yapması, büyük bir şekilde Filistin davasına destek vermesi ve İsrail'in bu zulümlerine karşı ‘Yeter artık, durun’ diyecek feraseti gösterebilmesinin arkasındaki en büyük güç, o ülkelerdeki sivil toplumun gücüdür."
Gazze konusunda Türkiye'de hükümet ve millet olarak, devlet ve millet olarak aynı paralelde, aynı istikamette yürüdüklerini dile getiren Kurtulmuş, “Arkadaşlarımızı bir kere daha tebrik ediyorum. 31 Aralık akşamı, 1 Ocak sabahına karşı İstanbul'da sivil toplumun değerli katkılarıyla oluşan o gösteri, dosta güven, düşmana da endişe vermiştir." dedi.
"Türkiye olarak her platformda güçlü bir şekilde durduk"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, en başından itibaren, herkesin ayaklarının titrediği bir zamanda Filistin meselesine sahip çıkarak bütün uluslararası platformlarda, acil ateşkes ve eşzamanlı olarak da insanı ve tıbbi yardımların gönderilmesi konusundaki Türkiye'nin tavrını söylediğini aktaran Kurtulmuş, bu süreçte kendisinin de 100'ün üzerinde meclis başkanı, devlet başkanı, başbakan ve bakanlarla görüştüğünü ve bu konuları gündeme getirdiğini hatırlattı.
Kurtulmuş, Türkiye olarak her platformda güçlü bir şekilde duruşlarını ortaya koyduklarını bildirdi.
Siyonist lobinin baskılarına rağmen son Birleşmiş Milletler oylamasında, ABD'nin çekimser kaldığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Bunun en temel nedenlerinden birisi Amerika kamuoyunun ortaya koyduğu kararlılıktır. Önemli bir neden de Netanyahu çetesinin işledikleri insanlık suçlarının artık hiçbir hükümet tarafından taşınamayacak bir noktaya gelmiş olmasıdır." dedi.
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bir kez daha söylüyorum, İsrail'in katliamlarına, bu insanlık dışı suçlarına bir şekilde göz yumanlar, kuvözlerde 30-40 bebek aynı hastane içerisinde ölürken sevinç çığlıkları atanlar ya da çığlıklarını belli etmeden 'Oh ne güzel Müslümanlar ölüyor' diye bir şekilde bundan sevinç duyanlar, Netanyahu ekibini bir kenara koyarak, ellerini yıkayarak bu işten çıkamazlar."
Gazze'de yaşananlar üzerinden bütün küresel sistemin büyük bir imtihan verdiğini bildiklerini ve sonunda bir hesaplaşmaya gidildiğinin görüldüğünü vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Artık çivisi çıkmış, hiçbir konuda çözüm üretemeyen, hiçbir sorunu çözemeyen, dünyanın hiçbir yerinde bir milletin hayrına bir çözüm üretmeyen bu küresel siyasal sistem zaten çökmüştü, Gazze'deki katliamlar dolayısıyla bunun iflası ilan edilmiştir. Bu salonda bulunanlar, yakın zamanda dünyada yeni bir küresel mimarinin kurulduğunu göreceklerdir. Türkiye de 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek yıllardır uluslararası sistemin ağlarına bir şekilde posta koyan o üslubuyla bunu daha somut teklifler haline getirerek bu sürecin öncüsü olacaktır. Dünyada yeni bir Birleşmiş Milletlerin, diğer kurum ve kuruluşlarıyla birlikte yeni bir küresel sistemin kuruluşuna inşallah hep beraber şahit olacağız."
Türkiye'nin bu yoluna devam etmesi için içeride de çok güçlü olması gerektiğine dikkati çeken Kurtulmuş, içeride halkının birliğini, beraberliğini sağlayarak, millet olarak ortak milli hedeflere yürümeyi başararak yola devam etmek mecburiyetinde olduklarını söyledi.
Yeni anayasa çağrısı
Kurtulmuş, yeni anayasa konusunda da çağrıda bulunarak, şöyle konuştu:
"Güçlü Türkiye’nin önemli ayaklarından birisi, içeride yeni bir anayasayla toplumsal yapısını güçlendirmeyi başarması olacaktır. Bu çerçevede yeni bir anayasa yapılması ya da anayasanın yenilenmesi meselesi bir fantezi değildir, bir ya da birkaç partinin isteyebileceği bir şey değildir. Yıllardır Türkiye’de bir ihtiyaç olarak ortadadır ve artık vakti gelmiştir. Türkiye, bu yeni anayasa meselesini önümüzdeki dönemde hallederek içerideki birliğini, beraberliğini, kardeşliğini, milli bütünlüğünü tahkim edecek bir şekilde yoluna devam etmek mecburiyetindedir."
Bazıları yeni anayasa denildiğinde, zaman zaman "Kurucu meclis olmak lazım" gibi bazı şeyler söyleyebildiğini, bu sözlere hiç itibar etmediklerini belirten Kurtulmuş, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Yeni anayasadan bahsedildiği zaman kurucu meclisten bahsedenler, 1960 darbesinden sonra rahmetli Menderes’in katili olanların nasıl anayasa yaptıklarını ve anayasayı yapanların nasıl bir kurucu meclis olduklarını söylüyor ve buna inanıyorlar. Yine aynı şekilde, 12 Eylül'de hayatta kalmalarına müsaade edilmelerine rağmen siyaseten tasfiye edilmelerine çalışılan rahmetli Ecevit'in, Erbakan'ın, Demirel'in, Türkeş'in siyasi alanlarını kapatanların nasıl bir kurucu meclis olarak anayasa yaptıklarını düşünüyorlar ve bunu bir demokratik anayasa zannediyorlar. Çok açık söylüyorum, bu memlekette anayasa yapma gücü sadece ve sadece milli iradenin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisindedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, inşallah düzgün bir şekilde bu anayasa yapım süreçlerini yönetmesi gerekiyor. Buradaki kilit kavramın ‘doğru zeminde, doğru yöntemlerle anayasanın tartışılması’ olduğunu düşünüyorum. Doğru zemin, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Doğru yöntemlerse, burada bütün siyasi partiler kendi anayasa çalışmalarını hazırlarlar. Hiçbir partinin anayasası olmaz. Partilerin anayasa teklifleri olur. Partiler bu anayasa çalışmalarını çalışırlar. Yöntemini Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tartışır, buluruz. Ayrıca sadece Meclis’te grubu bulunan partiler ya da Meclis’teki diğer partiler değil, sivil toplum kuruluşları, akademi, yargı camiası, Türkiye'de sözü olan, 'Benim de bu konuda söyleyecek bir sözüm var.' diyen kim ya da kimler varsa, herkesin sözlerini açık, net ve sarih bir şekilde masaya getirebileceği bir sürecin yönetilmesi gerekir ki, biz burada inisiyatif olarak bu sürecin en güzel şekilde işlemesi için gayret sarf edeceğiz."
Kurtulmuş, en yüksek mutabakatla, partiler arasında bir anlayış ortaya konulmasını ümit ettiğini dile getirerek, siyasi partilerin, milletin istediği istikamette sivil, demokrat, kuşatıcı, kapsayıcı, milli bir anayasa yapma imkanına bu milleti kavuşturması temennisinde bulundu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Anayasa yapma yetkisi, sadece ve sadece milli iradenin sembolü olan TBMM'dedir. TBMM'nin sorumluluklarını yerine getirerek anayasa yapım sürecini yönetmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kadıköy'deki TBMM Filizi Köşk Sosyal Tesisi'nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldiği iftar programında konuştu. Kurtulmuş, Türkiye'nin anayasa yapma yetkisinin sadece ve sadece milli iradenin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olduğunu vurguladı. Meclisin bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, anayasa yapım süreçlerini düzgün bir şekilde yönetmesi gerektiğini belirtti.
Sivil toplum kuruluşlarının önemine değinen Kurtulmuş, Türkiye'de sivil toplum alanında önemli çalışmaları olan kuruluşların temsilcileriyle bir araya gelmekten güç aldığını ifade etti. Siyasetin sadece siyasi partiler aracılığıyla yapılan bir çalışma olmadığını ve demokrasinin sivil toplumla birlikte güçlendirilmesinin en doğru yol olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, sivil toplumun güçlenmesini ve her kuruluşun kendi alanında öncü hale gelmesini önemsediklerini dile getirdi.
Demokrasinin sadece seçim dönemlerinde değil, seçim aralarında da halkın bütün kesimlerini kucaklayacak güçlü bir söz ve faaliyetler rejimi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, demokrasinin sürekli olarak güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Kurtulmuş, "En az siyasi partiler kadar sivil toplum kuruluşlarının da önemli olduğu, hatta sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarıyla siyaseti de yönlendirebilme becerisine sahip olması gerektiğini biliyor ve buna inanıyoruz. Onun için her birinize yaptığınız hizmetleriniz dolayısıyla teşekkür ediyoruz." diye konuştu.
Devrim arabasının tasarımcılarından Gündüz Sait Güngen için başsağlığı mesajı
Türkiye'nin ilk yerli otomobili Devrim'in üretim ekibinde yer alan yüksek mimar mühendis Gündüz Sait Güngen'in bugün vefat ettiğini dile getirerek kendisine Allah'tan rahmet dileyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Devrim arabalarının baş tasarımcısı, Devrim arabalarını yapan, bunun için güzel bir kariyerini bırakıp kolları sıvayarak Türkiye’nin gerçekten önemli projelerinden birisi olan Devrim arabalarını gerçekleştiren tasarımcı ekibin başındaki yüksek mimar, mühendis bir ağabeyimiz, bir büyüğümüzdü. Bugün vefat etti. Allah rahmet etsin. Bu vesileyle onun şahsında Devrim arabaları meselesini bir kere daha anmak ve hatırlamak durumundayız. Gerçekten Türkiye’nin sanayileşme tarihi, bir tarafından baktığınız zaman da Türkiye’deki ihanet tarihidir. Türkiye’nin sanayileşmesinin nasıl engellendiği, nasıl bunun önüne iç ve dış birtakım vesayet odaklarının engel olarak bunun önüne geçtiklerinin en tipik örneklerinden birisi Devrim arabalarıdır. Çalıştırılmış, projesi oluşturulmuş, başarılı bir şekilde sonlandırılmış bir proje maalesef hain ihanetler zincirinin sonunda çalışamaz hale getirilmiş, ‘Nasılsa bunlar araba üretemez’ diyerek kenara atılmıştır."
Kurtulmuş, dün Devrim arabalarında ve birçok alanda engellenen Türkiye’nin teknolojik gelişimimin, bugün belli bir noktaya geldiğini de ifade ederek, “Bugün yerli arabası Togg'u üretebilen, özellikle savunma sanayii alanında üstün teknoloji ürünleri dünyada bir marka haline gelmiş olan bir ülkeyiz. Allah bu istikametteki yürüyüşümüzü sürdürmeyi nasip eylesin. Gündüz Sait Bey’in şahsında Türkiye'nin sanayileşme davasına emeği geçen herkesi şükranla, hayırla yad ediyoruz.” şeklinde konuştu.
"Türkiye, güven ve istikrar içerisinde yoluna devam etmek mecburiyetindedir"
Türkiye'nin ve dünyanın tarihi bir süreçten geçtiğine işaret eden Kurtulmuş, bugün gelinen noktada dünyanın neredeyse üçüncü dünya savaşının eşiğinde olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, küresel çatışmalara vesile olabilecek bölgesel çatışmaların tamamının da Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada yer aldığını kaydetti.
Ukrayna-Rusya krizinin, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği, bütün insanların kanını donduran insanlık dışı vahşet ve soykırımın, Kafkaslardaki meselelerin, Doğu Akdeniz’deki gerilimlerin dünyayı zor bir sürece doğru sürüklediğini belirten Kurtulmuş, “Bizim bu coğrafyada ve tarihin bu diliminde, Türkiye olarak güçlü bir şekilde ayağımızı yere basmaktan başka bir şansımız yoktur. Türkiye, güven ve istikrar içerisinde yoluna devam etmek mecburiyetindedir. Önümüzdeki en önemli meselemiz budur.” değerlendirmesinde bulundu.
"Sivil toplumun gücünün siyasi sorunları aşabilmekte muktedir bir araç olduğunu biliyoruz"
Sivil toplumun Türkiye’nin siyasetinin demokratikleşmesine katkı sağlaması gerektiğini düşündüklerini söyleyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sivil toplumun gücünün aslında çok zor zannedilen, aşılmaz zannedilen siyasi sorunları da aşabilmekte muktedir bir araç olduğunu fevkalade iyi biliyoruz. En son örneğini özellikle hükümetlerinin, İsrail hükümetinin gölgesinde durmayı bir marifet zanneden Batılı ülkelerdeki birçok insanın sokaklara çıkması, gösteriler yapması, büyük bir şekilde Filistin davasına destek vermesi ve İsrail'in bu zulümlerine karşı ‘Yeter artık, durun’ diyecek feraseti gösterebilmesinin arkasındaki en büyük güç, o ülkelerdeki sivil toplumun gücüdür."
Gazze konusunda Türkiye'de hükümet ve millet olarak, devlet ve millet olarak aynı paralelde, aynı istikamette yürüdüklerini dile getiren Kurtulmuş, “Arkadaşlarımızı bir kere daha tebrik ediyorum. 31 Aralık akşamı, 1 Ocak sabahına karşı İstanbul'da sivil toplumun değerli katkılarıyla oluşan o gösteri, dosta güven, düşmana da endişe vermiştir." dedi.
"Türkiye olarak her platformda güçlü bir şekilde durduk"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, en başından itibaren, herkesin ayaklarının titrediği bir zamanda Filistin meselesine sahip çıkarak bütün uluslararası platformlarda, acil ateşkes ve eşzamanlı olarak da insanı ve tıbbi yardımların gönderilmesi konusundaki Türkiye'nin tavrını söylediğini aktaran Kurtulmuş, bu süreçte kendisinin de 100'ün üzerinde meclis başkanı, devlet başkanı, başbakan ve bakanlarla görüştüğünü ve bu konuları gündeme getirdiğini hatırlattı.
Kurtulmuş, Türkiye olarak her platformda güçlü bir şekilde duruşlarını ortaya koyduklarını bildirdi.
Siyonist lobinin baskılarına rağmen son Birleşmiş Milletler oylamasında, ABD'nin çekimser kaldığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Bunun en temel nedenlerinden birisi Amerika kamuoyunun ortaya koyduğu kararlılıktır. Önemli bir neden de Netanyahu çetesinin işledikleri insanlık suçlarının artık hiçbir hükümet tarafından taşınamayacak bir noktaya gelmiş olmasıdır." dedi.
Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bir kez daha söylüyorum, İsrail'in katliamlarına, bu insanlık dışı suçlarına bir şekilde göz yumanlar, kuvözlerde 30-40 bebek aynı hastane içerisinde ölürken sevinç çığlıkları atanlar ya da çığlıklarını belli etmeden 'Oh ne güzel Müslümanlar ölüyor' diye bir şekilde bundan sevinç duyanlar, Netanyahu ekibini bir kenara koyarak, ellerini yıkayarak bu işten çıkamazlar."
Gazze'de yaşananlar üzerinden bütün küresel sistemin büyük bir imtihan verdiğini bildiklerini ve sonunda bir hesaplaşmaya gidildiğinin görüldüğünü vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Artık çivisi çıkmış, hiçbir konuda çözüm üretemeyen, hiçbir sorunu çözemeyen, dünyanın hiçbir yerinde bir milletin hayrına bir çözüm üretmeyen bu küresel siyasal sistem zaten çökmüştü, Gazze'deki katliamlar dolayısıyla bunun iflası ilan edilmiştir. Bu salonda bulunanlar, yakın zamanda dünyada yeni bir küresel mimarinin kurulduğunu göreceklerdir. Türkiye de 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek yıllardır uluslararası sistemin ağlarına bir şekilde posta koyan o üslubuyla bunu daha somut teklifler haline getirerek bu sürecin öncüsü olacaktır. Dünyada yeni bir Birleşmiş Milletlerin, diğer kurum ve kuruluşlarıyla birlikte yeni bir küresel sistemin kuruluşuna inşallah hep beraber şahit olacağız."
Türkiye'nin bu yoluna devam etmesi için içeride de çok güçlü olması gerektiğine dikkati çeken Kurtulmuş, içeride halkının birliğini, beraberliğini sağlayarak, millet olarak ortak milli hedeflere yürümeyi başararak yola devam etmek mecburiyetinde olduklarını söyledi.
Yeni anayasa çağrısı
Kurtulmuş, yeni anayasa konusunda da çağrıda bulunarak, şöyle konuştu:
"Güçlü Türkiye’nin önemli ayaklarından birisi, içeride yeni bir anayasayla toplumsal yapısını güçlendirmeyi başarması olacaktır. Bu çerçevede yeni bir anayasa yapılması ya da anayasanın yenilenmesi meselesi bir fantezi değildir, bir ya da birkaç partinin isteyebileceği bir şey değildir. Yıllardır Türkiye’de bir ihtiyaç olarak ortadadır ve artık vakti gelmiştir. Türkiye, bu yeni anayasa meselesini önümüzdeki dönemde hallederek içerideki birliğini, beraberliğini, kardeşliğini, milli bütünlüğünü tahkim edecek bir şekilde yoluna devam etmek mecburiyetindedir."
Bazıları yeni anayasa denildiğinde, zaman zaman "Kurucu meclis olmak lazım" gibi bazı şeyler söyleyebildiğini, bu sözlere hiç itibar etmediklerini belirten Kurtulmuş, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Yeni anayasadan bahsedildiği zaman kurucu meclisten bahsedenler, 1960 darbesinden sonra rahmetli Menderes’in katili olanların nasıl anayasa yaptıklarını ve anayasayı yapanların nasıl bir kurucu meclis olduklarını söylüyor ve buna inanıyorlar. Yine aynı şekilde, 12 Eylül'de hayatta kalmalarına müsaade edilmelerine rağmen siyaseten tasfiye edilmelerine çalışılan rahmetli Ecevit'in, Erbakan'ın, Demirel'in, Türkeş'in siyasi alanlarını kapatanların nasıl bir kurucu meclis olarak anayasa yaptıklarını düşünüyorlar ve bunu bir demokratik anayasa zannediyorlar. Çok açık söylüyorum, bu memlekette anayasa yapma gücü sadece ve sadece milli iradenin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisindedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu süreçte üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, inşallah düzgün bir şekilde bu anayasa yapım süreçlerini yönetmesi gerekiyor. Buradaki kilit kavramın ‘doğru zeminde, doğru yöntemlerle anayasanın tartışılması’ olduğunu düşünüyorum. Doğru zemin, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Doğru yöntemlerse, burada bütün siyasi partiler kendi anayasa çalışmalarını hazırlarlar. Hiçbir partinin anayasası olmaz. Partilerin anayasa teklifleri olur. Partiler bu anayasa çalışmalarını çalışırlar. Yöntemini Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tartışır, buluruz. Ayrıca sadece Meclis’te grubu bulunan partiler ya da Meclis’teki diğer partiler değil, sivil toplum kuruluşları, akademi, yargı camiası, Türkiye'de sözü olan, 'Benim de bu konuda söyleyecek bir sözüm var.' diyen kim ya da kimler varsa, herkesin sözlerini açık, net ve sarih bir şekilde masaya getirebileceği bir sürecin yönetilmesi gerekir ki, biz burada inisiyatif olarak bu sürecin en güzel şekilde işlemesi için gayret sarf edeceğiz."
Kurtulmuş, en yüksek mutabakatla, partiler arasında bir anlayış ortaya konulmasını ümit ettiğini dile getirerek, siyasi partilerin, milletin istediği istikamette sivil, demokrat, kuşatıcı, kapsayıcı, milli bir anayasa yapma imkanına bu milleti kavuşturması temennisinde bulundu.
Kaynak: AA
Kılıçdaroğlu hakim karşısında!
Spotify müzik özeti 2024: Spotify Wrapped 2024 ne zaman yayınlanacak?
Piri Reis’i Hangi El Tutuyor?
Menemen’de okulda öğretmene şiddet: Toplumsal sorunu yansıtıyor!
Böyle hırsızlık şeytanın aklına gelmez
Başkan Tugay, hükümeti topa tuttu: İzmir’i sevmiyorlar
İzmir Valiliğinden uyarı: Ege Denizi'nin kuzeyinde fırtına bekleniyor!
AK Partili Boztepe içme suyuna yapılan zamma tepki gösterdi
İzmir’de kadınlar 25 Kasım için toplanacak
Valilik duyurdu: O bölge için özel çevre koruma planı askıda
Son Girilen Haberler
Bakan Memişoğlu: Bebeklerin öldüğünü 28 Haziran 2024’te öğrendik
Bakan Memişoğlu, bebek ölümleriyle ilgili, “Biz bu bebeklerin öldüğünü 28 Haziran 2024’te öğrendik. ‘2016'dan beri bunu biliyorlar’ iddiaları asılsız” dedi
Ergin Ataman: Üç günlük hazırlıkla mükemmel basketbol oynadık
A Milli Erkek Basketbol Takımı Başantrenörü Ergin Ataman, Macaristan’ı 92-66 mağlup ettikleri maçın ardından sadece üç günlük bir hazırlık süreciyle bu kadar etkili bir basketbol sergileyebildiklerini belirterek oyuncularını tebrik etti
A Milli Erkek Basketbol Takımı, Macaristan'ı farklı yendi
A Milli Erkek Basketbol Takımı, 2025 Avrupa Şampiyonası Elemeleri B Grubu'ndaki üçüncü maçında Macaristan'ı 92-66 mağlup etti