[title] - [author]|İlkses Gazetesi

Hayırsız Ada Faciası Tekerrür Etmesin

Yazının Giriş Tarihi: 01.07.2024 09:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.07.2024 19:39

İnsanların can yoldaşı köpekler, tarih boyunca onları diğer hayvanlar ve insanlara karşı korumuş, yaşadıkları yerin sadık bekçisi olmuşlardır. Yer altında yaşayan haşerelerin yeryüzüne çıkmalarına engel olarak, salgın hastalıkların yayılmasını önlemişlerdir. Avrupa’da sayıları artınca sık sık katliama uğramış, bu nedenle 19 yüzyıla kadar veba Batı’nın kâbusu olmuştur. Sanayi Devrimi’nden sonra parfüm ve kimyasal ürünler için köpekleri öldürdüklerinden Osmanlı İmparatorluğu’ndan toplu köpek isteklerinde bulunmuşlardır. İlk Çağ’dan beri göçebe yaşamın etkisiyle köpekleri can yoldaşı sayan Türkler onlara sevgi ve özen göstermişlerdir. Osmanlı döneminde de süren bu anlayış sonucunda köpeklerin nüfusu çok artmıştır. 2’inci Mahmut Dönemi’nde İstanbul sokaklarını istila eden köpekler, halkın itirazlarına rağmen topluca Sivriada’ya sürgün edildiler. “Uğursuzluk getirir!” diye bu sürgüne karşı çıkan halk, köpeklerin geri getirilmesi için çok uğraştı, ama yönetim dinlemedi. Bir süre sonra Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın isyanı, oğlunun Osmanlı kuvvetlerini yenerek Kütahya önlerine gelmesi, Padişah’ın İngiliz ve Fransızlardan yardım talebinin reddedilmesi üzerine düşman Ruslara tavizler verilerek destek istenmesi bu olaya bağlandı.

***

İkinci köpek sürgünü Sultan V.Mehmet Reşat Dönemi’nde, 3 Haziran 1910 yılında oldu ve unutulmayacak bir facia ile sonuçlandı. Sonucunda da ülkeye art arda felâketler yağdı. Fransa’nın istediği binlerce köpek gemilere yüklenmek üzere kıyıda toplandı. Fransa almaktan cayınca Şehremini Suphi Bey, Sultan Reşat’ın itirazına rağmen çevreye zarar vermesinler diye 80 bin köpeği Sivriada’ya sürdü. Başlangıçta halkın yardımıyla onlara yiyecek gönderildi. Bir süre sonra ilgi azaldı ve köpekler kaderlerine terkedildiler. Ağlamaklı ulumaları aylarca sürdü. Açlıktan birbirlerini yemeye başladılar. Kokuları şehrin üstüne karabasan gibi indi. Halk tedirgin ve üzgündü. Köpeklerin bedduasının uğursuzluk getireceği endişesi her yanı sardı. Sivriada, “Hayırsız Ada” olarak anılmaya başlandı.

1911’de Trablusgarp, 1912 de Marmara Depremi ve Balkan Savaşı çıktı. Devin cücelere yenilmesi gibi, Osmanlı İmparatorluğu hem savaşları hem de Libya, Batı Trakya topraklarını kaybetti. Daha yaralarını sararken, İttihatçıların oldu bittisi ile I.Dünya Savaşına sürüklendi. Çanakkale ve Kut’ûl Amare Zaferlerine rağmen, 5.Kolun kışkırttığı Araplar ve Yahudilerin ihanetleri sonucu Orta Doğudaki topraklarını kaybetti ve Halep-Musul hattına çekilerek, savaştan yenik ayrıldı. Köpekler ölmeden önce Libya ile Batı Trakya’dan Kutsal topraklara uzanan imparatorluk parçalanarak, Türkler iç ve Doğu Anadolu bozkırlarına sürüldü. Halk bu felâketleri yaşarken, Hayırsız Ada faciasını unutmadı. Sultan Reşat, İttihatçıların dinamik ve anarşik siyaseti ortamında bir şey yapamadan, ateşkesi beklerken üzüntü içinde öldü.

***

Günümüzde 3.Dünya Savaşı rüzgârları eserken, tarih tekerrür ediyor sanki... Karşımıza yine can dost köpeklerin yok edilmesi sorunu dikildi. Geçmişte yaşananların tecrübesiyle, beddualarını almamak için sorun merhamet anlayışıyla çözülmeli... Çözüm o kadar zor değil. Yeni kanun da gerektirmiyor. Belediye Başkanları onlara barınak yaparak, koruma altına alarak, kısırlaştırma yaparak, saldırgan olanları veteriner kontrolüne vererek, gerekirse uyutarak sorunu çözüp, şehrin güvenliğini sağlayabilir. Ödeneği olmayanlar, İçişleri Bakanlığına barınak açacaklarını yazıp, ödenek isteyebilir. Böylece Hayırsız Ada faciası tekerrür etmeden, can dost köpeklerin çoğalması sorunu merhamet duygusuyla çözülebilir. Bu tavır, toplum için manevi sigorta sayılır. Görevini yapmayanlar için yasal işlem yapılır. Öldürmek değil, yaşatmak hedefimiz olmalı...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.