Anne baba çocuklarına haram bir işi yaptırabilir mi?

Yazının Giriş Tarihi: 04.11.2024 08:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.11.2024 08:46

İslam, ana-baba hakkını çok önemser ve kutsal kabul eder. Öyle ki İslam’da cennetin bir yolu da anne babanın rızasından geçtiği kabul edilmektedir. İslam, evlada anne ve babasına karşı hürmetkâr ve aynı zamanda hizmetkâr olmasını emretmektedir. Nitekim yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de mealen bu konuda: “Anne ve babana of bile demeyeceksin.” (İsrâ,17/ 23.) buyrulmaktadır. Onun için evlat daima anne ve babasının emrinde ve hizmetinde olması gerekir. Şu kadar var ki evladın anne ve babasına yaptığı hürmet ve hizmet, İslam’ın emir ve yasaklarına uygun olmalıdır. Yani ihtiyaçlarını dinî esasları ihlal etmeden karşılayacak. Nitekim Hz. Peygamber döneminde birçok sahabenin ana-babaları ilk günlerde İslâm’ı kabul etmemiş, hatta İslâm’ın zıddı bir putperestlikte kalmışlardı. Bunlar da evlatlarına baskı yapıyor, İslâm’ı terk etmelerini istiyorlardı. Gelen vahiyle, ana-babanın İslâm’a aykırı isteklerine uymamak gerektiği emredildi, ama anne ve babaları bütünüyle de terk etmemek gerektiği bildirildi. İslam dini, bizden mümkün olduğu kadarıyla anne babanın hizmetlerinde bulunmayı ancak dine uygun olmayan isteklerine uymamasını emretmektedir. Buna göre her çocuk anne ve babasına bakmak, emir ve isteklerini yerine getirmek zorundadır. Ama istekleri İslam dininin esas ve emirleri ile çatıştığı anda onların bu isteğini yerine getirmeyecektir.

Ölüler şu an cennet veya cehennemdeler mi?

Cennet ve cehennem şu an yaratılmış olmakla beraber insanlar şu an cennette ya da cehennemde değildir. Ölüler, şu an kabir âleminde cennet veya cehenneme benzer bir hayat sürüyorlar. Nitekim sevgili peygamberimiz bu hususta bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Mezar ya cennet bahçesinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur” (Tirmizi, “Kıyâmet”, 26.) buyurmaktadır. Yani kişi kabirde ya nimet içindedir ya da azaptadır. Ancak mahşerden sonra hesap verme bitince insanlar cennete veya cehenneme gideceklerdir.

Tövbe etmekle kul hakkı düşer mi?

Kul hakkının tövbesi hak sahibi ile helalleşmektir. Yani kul hakkı hususunda asıl olan hak sahibi ile helalleşmektir. Diğer günahlar gibi, tövbe etmek kul hakkını silmez. Hak sahibi hakkını helal etmediği sürece de kişi tövbe de etse bu günah ya da haktan kurtulamaz. Onun için kişinin kul hakkı varsa o ödenmeli ödenme imkanı yoksa helallik dilenmeli. Hak helal edildikten sonra da Allah’a tövbe edilmelidir

Abdest alan kimseye selam verilebilir mi?

Selam dinimizin simgelerden birisi ve efendimizin sünnetidir. Sevgili Peygamberimiz selam vermenin selam almanın Müslümanlar arasında sevginin yayılmasına vesile olacağını bildirmiştir. Ancak selam verildiği takdirde selama karşılık veremeyecek durumda olan kimselere selam vermemek daha evladır. Mesela, ezan, Kur’an-ı Kerim ve hutbe okuyana, hutbe dinleyenlere selam vermek mekruh kabul edilmiştir. Aynı şekilde abdest de ibadete hazırlık ve bir yönü ile ibadet sayıldığından abdestle meşgul olan kimseye selam vermemek daha uygundur.

Günün Ayeti

“Ey iman edenler! doğru söz söyleyin.”

Ahzab 33/70.

Günün Hadisi

Bir kavim, ölçü ve tartıda hile yaparak miktarı azaltırsa Allah ondan rızkı keser.”

Muvatta, “Cihad”, 26.

Günün Sözü

Allah’a manen yaklaştırmayan nimet, kul için bela ve musibettir.

Seleme b. Dinâr

Günün Duası

Allah’ım bugün huzurlu ve bereketli bir gün geçirmeyi nasip eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Farzı Ayın Nedir?

Beş vakit namaz, oruç, hac gibi, her mükellefin yapması gereken farz demektir. Bu farzı birinin bir başka Müslüman için yerine getirmesi kişiyi sorumluluktan kurtarmaz.

Günün Nüktesi

Babadan Oğullarına Ders…

Bir zamanlar 4 oğlu olan bir adam varmış. Çocuklarının çok erken karar vermemeleri ve önyargılı olmamaları için onları bu konuda eğitmek istemiş. Her birinden uzak bir yerde duran ağacın yanına gidip ona bakmalarını istemiş.

İlk oğlu kışın gitmiş. İkincisi ilkbahar, üçüncüsü yazın ve sonuncusu sonbaharda. Geri döndüklerinde hepsini bir araya çağırmış ve ne gördüklerini sormuş. İlk oğlan “ağacın çok çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu” söylemiş. İkinci oğlu “hayır, yeşillikle doluydu ve canlıydı” demiş. Üçüncü oğlan başka fikirdeymiş. “Çiçekleri vardı ve kokusuyla, görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki, daha önce hiç böyle bir şey görmedim” demiş. Sonuncu oğulsa “hepsinin haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat dolu olduğunu” ifade etmiş. Yaşlı adam, oğullarının hepsinin haklı olduğunu söylemiş. Çünkü hepsi farklı mevsimlerde ağacı görmeye gitmiş. Onlara bu dersle, bir ağacı veya bir insanı, kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayamayacaklarını anlatmaya çalışmış, ya da neye sahip olmadıklarını. “Gerçekleri ancak sonunda 4 mevsimi gördükten sonra görürsünüz. Eğer kışın vazgeçersen ilkbaharın nimetinden olursun, yazın güzelliğinden ve sonbaharın bütünlüğünden de.” Bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri parçalamasına izin vermeyin. Hayatınızı bir mevsim (bir dönem) yüzünden yargılamayın.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.