Rahmeti ve mağfireti sonsuz olan rabbimiz kullarına feyiz ve bereket dolu birçok gün, gece ve mevsimler ihsan etmiştir. Recep, Şaban ve Ramazan’dan oluşan üç aylar da bu ihsan edilmiş güzel vakitlerdendir.
Allah’ın rahmet ve mağfiretinin bol bol tecelli ettiği bu bereketli zaman dilimi üç aylar ve bu aylar içinde bulunan Regaip, Miraç, Berat ve Kadir gecelerinde Sevgili Peygamberimiz, diğer zamanlardan daha fazla ibadet eder ve bu manevi mevsimle ile ilgili olarak da, “Allah’ım bize Recep ve Şaban ayını mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” şeklinde dua ederdi. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259)
İçinde mübarek kandil gecelerinin bulunduğu rahmet ve bereket mevsimi olan üç ayların dinimizde çok özel bir yeri ve değeri vardır. Üç aylar, dua ve isteklerin Allah’a arz edilmesi, pişmanlık gözyaşlarıyla günahların silinmesi, yapılan ibadetlere verilen sevabın katlanması bakımından müminler için büyük bir fırsattır.
Zira bu aylar, ömrün ve nefsin bir muhasebeye tabi tutulduğu günlerdir. Üç aylar, aynı zaman da amel defteri açısından doğru-yanlış, hayır-şer kıyaslamasını hatırlatan bir zaman dilimidir.
Üç aylar, maneviyat açısından dirilme, direnme ve arınma mevsimidir. Bu bağlamda manevi iklim gün ve gecelerini kulluk, tövbe, nefis muhasebesi ile iyi değerlendirmek gerekir.
Zira Rabbimizin ikram ettiği bu dünya hayatını ibadet ve taatla değerlendirmeyenlerin mahşer günü pişman olacakları, “Keşke bu hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim!” (Fecr, 89/24.) ayeti ile ikaz edilmektedir.
Bu aylar, geçmişi değerlendirmek, geleceğimize yön vermek ve ahrete hazırlık için bulunmaz fırsatlardır. Geleceği bilinen bir misafir için pek çok hazırlık yapılırken, çok değerli bir misafir durumundaki üç aylar ve bu aylar içinde olan kandil geceleri daha da ötesi ölümden sonrası için hazırlık yapmak gerekmez mi?
Üç aylarda, kötü duygu ve düşünceler kalplerden atılmalı, Allah ve Resulünü unutturan şeyler bir tarafa bırakılıp nefis temizlenmelidir. Dahası gönül sarayını kirleten haset, kin, düşmanlık, haksızlık ve zulüm gibi kötü duygular terk edilmelidir.
Günahlardan arınma, sevaplarla donanma mevsimi olan üç aylar, yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, milletimize ve bütün insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı, hata, ihmal ve kusurlarımızdan dönmemize ve gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmalıdır.
Üç aylar, aramızdaki çekişmeleri, tefrika ve ihtilâfları, bertaraf etmeli ve yüce dinimizin bizden ısrarla istediği birlik ve beraberliğimizi güçlendirmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle üç ayların, insanların barış, huzur ve mutluluğuna vesile olmasını Yüce Mevla’dan diliyorum.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Manevi İklim… Üç Aylar
Rahmeti ve mağfireti sonsuz olan rabbimiz kullarına feyiz ve bereket dolu birçok gün, gece ve mevsimler ihsan etmiştir. Recep, Şaban ve Ramazan’dan oluşan üç aylar da bu ihsan edilmiş güzel vakitlerdendir.
Allah’ın rahmet ve mağfiretinin bol bol tecelli ettiği bu bereketli zaman dilimi üç aylar ve bu aylar içinde bulunan Regaip, Miraç, Berat ve Kadir gecelerinde Sevgili Peygamberimiz, diğer zamanlardan daha fazla ibadet eder ve bu manevi mevsimle ile ilgili olarak da, “Allah’ım bize Recep ve Şaban ayını mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” şeklinde dua ederdi. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259)
İçinde mübarek kandil gecelerinin bulunduğu rahmet ve bereket mevsimi olan üç ayların dinimizde çok özel bir yeri ve değeri vardır. Üç aylar, dua ve isteklerin Allah’a arz edilmesi, pişmanlık gözyaşlarıyla günahların silinmesi, yapılan ibadetlere verilen sevabın katlanması bakımından müminler için büyük bir fırsattır.
Zira bu aylar, ömrün ve nefsin bir muhasebeye tabi tutulduğu günlerdir. Üç aylar, aynı zaman da amel defteri açısından doğru-yanlış, hayır-şer kıyaslamasını hatırlatan bir zaman dilimidir.
Üç aylar, maneviyat açısından dirilme, direnme ve arınma mevsimidir. Bu bağlamda manevi iklim gün ve gecelerini kulluk, tövbe, nefis muhasebesi ile iyi değerlendirmek gerekir.
Zira Rabbimizin ikram ettiği bu dünya hayatını ibadet ve taatla değerlendirmeyenlerin mahşer günü pişman olacakları, “Keşke bu hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim!” (Fecr, 89/24.) ayeti ile ikaz edilmektedir.
Bu aylar, geçmişi değerlendirmek, geleceğimize yön vermek ve ahrete hazırlık için bulunmaz fırsatlardır. Geleceği bilinen bir misafir için pek çok hazırlık yapılırken, çok değerli bir misafir durumundaki üç aylar ve bu aylar içinde olan kandil geceleri daha da ötesi ölümden sonrası için hazırlık yapmak gerekmez mi?
Üç aylarda, kötü duygu ve düşünceler kalplerden atılmalı, Allah ve Resulünü unutturan şeyler bir tarafa bırakılıp nefis temizlenmelidir. Dahası gönül sarayını kirleten haset, kin, düşmanlık, haksızlık ve zulüm gibi kötü duygular terk edilmelidir.
Günahlardan arınma, sevaplarla donanma mevsimi olan üç aylar, yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, milletimize ve bütün insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı, hata, ihmal ve kusurlarımızdan dönmemize ve gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmalıdır.
Üç aylar, aramızdaki çekişmeleri, tefrika ve ihtilâfları, bertaraf etmeli ve yüce dinimizin bizden ısrarla istediği birlik ve beraberliğimizi güçlendirmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle üç ayların, insanların barış, huzur ve mutluluğuna vesile olmasını Yüce Mevla’dan diliyorum.