Mezarlığa gitmeden bulunduğumuz herhangi bir yerden ölülerimize Kur’an ve dua okuduğumuzda kabul edilir mi?
Yazının Giriş Tarihi: 06.08.2024 09:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.08.2024 09:00
Hz. Peygamber, mezarlıkları ziyaret etmiş ve bu ziyaretlerinde de ölülere selam vermiştir. Efendimizin ayrıca mezarlıklarda şu duayı okuduğu kaynaklarda vardır: “Ey Mü’minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız.” (Müslim, “Cenâiz,” 104.) Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır.
Mezarlıkları ziyaret etmek güzel ve sevap olduğu gibi ziyaret etme imkanı bulunmadığı durumlarda ise kişinin bulunduğu yerden ölüsüne Kur’an okuması ya da dua etmesi de uygun ve sevaptır.
Aynı şekilde yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Buna göre kişi, mezarlığı ziyaret etme imkanı yoksa bulunduğu yerden okuduğu Kur’anı, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını ölüsüne bağışlayabilir.
Çalışan anne gelirinden baba gibi evine harcamak zorunda mı?
İslam’da mal hürriyeti vardır. Yani erkeğin kazandığı malı kendisine, kadının kazandığı mal kendinedir. İslam’a göre herkes kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olduğundan ne kocanın ne de bir başkasının kadının malını nereye, nasıl ve ne kadar harcaması gerektiği gibi konularda karışma hakkı yoktur. Kadın dilerse malı yiyer, dilerse dağıtır, dilerse kocasına veya bir başkasına verir. Kimse bu konuda onu zorlayamaz. Kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Nitekim Allah’u Teâlâ bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır:
“Müminler! Kendilerinden hoşlanmadığınız halde kadınlara mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Onlara verdiğinizden geri almak için baskı da yapmayın; ispatlanabilir bir fuhuş yapmış olurlarsa o başka. Onlarla marufa uygun geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız bakarsınız ki, siz bir şeyden hoşlanmıyorsunuz ama Allah onda birçok hayırlar yaratacak olabilir.” (Nisa 4/19)
Dolayısıyla anne evine gelirinden harcamak zorunda değildir. Aynı şekilde koca da hanımının kazancına el koyamaz. Ama kadın dilerse gelirinden hayat müşterektir deyip çocuklarının eğitimi, evin geçimi ya da bir başka iş için kocasına verebilir.
Yalan konuşmak ya da kötü söz söylemek abdeste zarar verir mi?
Yalan konuşmak ya da sövmek dinen yasak ve haram olan hususlardandır. Ahlaken de doğru olmayan cümlelerdir. Zira yalan ve sövmek İslam ahlakıyla bağdaşmayan çirkin bir davranıştır. Bir müminin her zaman bu tür çirkin söz ve davranışlardan uzak durması gerekir.
Ancak bu tarz söz ve cümleler, yasak ve haram olmakla birlikte abdesti bozmaz. Çünkü abdest ancak vücuttan çıkan kan, irin, idrar, dışkı ve benzeri şeylerden dolayı bozulur.
Buna göre, yalan, sövmek gibi söz ve cümleler abdeste zarar vermez. Ancak Müslümanın her zaman bu tarz cümlelerden sakınması gerekir.
Günün Ayeti
Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir. Derilerine: Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz derler, onlarda: Her şeyi konuşturan Allah bizi de, konuşturdu.” derler.
Fussilet, 41/21-22.
Günün Hadisi
“En hayırlınız, borcunu en iyi ödeyendir!”
Buhari, “İstikraz,” 7.
Günün Sözü
Kapanmayan tek yara vicdan yarasıdır.
Publilius Cyrus
Günün Duası
Allah’ım ömrümün geri kalanını geçmiş ömrümden hayırlı ve bereketli eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Celse-i Hafife Nedir?
Namazda ikinci secdeyi yapıp kıyama kalkmadan önce olan kısa oturma demektir.
Günün Nüktesi
“Niçin böyle üzgünsün?”
Bir gün eshab-ı kiramdan bir genç, Resulullah’ın huzuruna geldi. Ancak fevkalade üzgün ve perişandı. Sevgili Peygamberimiz onu böyle görünce sordular:
- Niçin böyle üzgünsün?
- Yâ Resulallah, ben mahvoldum, dedi. Dün falan yerden gelirken, haramiler yolumu kesti. Bütün eşyamı, paralarımı aldılar. Dünyalık neyim varsa hepsi gitti. Beş parasız kaldım.
Efendimiz tebessüm ettiler;
- Allah iyiliğini versin. Ben de zannettim ki, bir vakit namazın kazaya kaldı da onun için böyle çok kederlisin. Dünya malı için üzülmeye değer mi?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Mezarlığa gitmeden bulunduğumuz herhangi bir yerden ölülerimize Kur’an ve dua okuduğumuzda kabul edilir mi?
Hz. Peygamber, mezarlıkları ziyaret etmiş ve bu ziyaretlerinde de ölülere selam vermiştir. Efendimizin ayrıca mezarlıklarda şu duayı okuduğu kaynaklarda vardır: “Ey Mü’minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız.” (Müslim, “Cenâiz,” 104.) Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır.
Mezarlıkları ziyaret etmek güzel ve sevap olduğu gibi ziyaret etme imkanı bulunmadığı durumlarda ise kişinin bulunduğu yerden ölüsüne Kur’an okuması ya da dua etmesi de uygun ve sevaptır.
Aynı şekilde yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Buna göre kişi, mezarlığı ziyaret etme imkanı yoksa bulunduğu yerden okuduğu Kur’anı, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını ölüsüne bağışlayabilir.
Çalışan anne gelirinden baba gibi evine harcamak zorunda mı?
İslam’da mal hürriyeti vardır. Yani erkeğin kazandığı malı kendisine, kadının kazandığı mal kendinedir. İslam’a göre herkes kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olduğundan ne kocanın ne de bir başkasının kadının malını nereye, nasıl ve ne kadar harcaması gerektiği gibi konularda karışma hakkı yoktur. Kadın dilerse malı yiyer, dilerse dağıtır, dilerse kocasına veya bir başkasına verir. Kimse bu konuda onu zorlayamaz. Kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Nitekim Allah’u Teâlâ bu hususta mealen şöyle buyurmaktadır:
“Müminler! Kendilerinden hoşlanmadığınız halde kadınlara mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Onlara verdiğinizden geri almak için baskı da yapmayın; ispatlanabilir bir fuhuş yapmış olurlarsa o başka. Onlarla marufa uygun geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız bakarsınız ki, siz bir şeyden hoşlanmıyorsunuz ama Allah onda birçok hayırlar yaratacak olabilir.” (Nisa 4/19)
Dolayısıyla anne evine gelirinden harcamak zorunda değildir. Aynı şekilde koca da hanımının kazancına el koyamaz. Ama kadın dilerse gelirinden hayat müşterektir deyip çocuklarının eğitimi, evin geçimi ya da bir başka iş için kocasına verebilir.
Yalan konuşmak ya da kötü söz söylemek abdeste zarar verir mi?
Yalan konuşmak ya da sövmek dinen yasak ve haram olan hususlardandır. Ahlaken de doğru olmayan cümlelerdir. Zira yalan ve sövmek İslam ahlakıyla bağdaşmayan çirkin bir davranıştır. Bir müminin her zaman bu tür çirkin söz ve davranışlardan uzak durması gerekir.
Ancak bu tarz söz ve cümleler, yasak ve haram olmakla birlikte abdesti bozmaz. Çünkü abdest ancak vücuttan çıkan kan, irin, idrar, dışkı ve benzeri şeylerden dolayı bozulur.
Buna göre, yalan, sövmek gibi söz ve cümleler abdeste zarar vermez. Ancak Müslümanın her zaman bu tarz cümlelerden sakınması gerekir.
Günün Ayeti
Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir. Derilerine: Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz derler, onlarda: Her şeyi konuşturan Allah bizi de, konuşturdu.” derler.
Fussilet, 41/21-22.
Günün Hadisi
“En hayırlınız, borcunu en iyi ödeyendir!”
Buhari, “İstikraz,” 7.
Günün Sözü
Kapanmayan tek yara vicdan yarasıdır.
Publilius Cyrus
Günün Duası
Allah’ım ömrümün geri kalanını geçmiş ömrümden hayırlı ve bereketli eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Celse-i Hafife Nedir?
Namazda ikinci secdeyi yapıp kıyama kalkmadan önce olan kısa oturma demektir.
Günün Nüktesi
“Niçin böyle üzgünsün?”
Bir gün eshab-ı kiramdan bir genç, Resulullah’ın huzuruna geldi. Ancak fevkalade üzgün ve perişandı. Sevgili Peygamberimiz onu böyle görünce sordular:
- Niçin böyle üzgünsün?
- Yâ Resulallah, ben mahvoldum, dedi. Dün falan yerden gelirken, haramiler yolumu kesti. Bütün eşyamı, paralarımı aldılar. Dünyalık neyim varsa hepsi gitti. Beş parasız kaldım.
Efendimiz tebessüm ettiler;
- Allah iyiliğini versin. Ben de zannettim ki, bir vakit namazın kazaya kaldı da onun için böyle çok kederlisin. Dünya malı için üzülmeye değer mi?