TBMM Başkanlığı’na sunulan yasa teklifine göre, kredi kartı limiti 100 bin lira üzerinde olanlardan yıllık 750 lira “Savunma Sanayii Fon Payı” kesilmesi öngörülüyor.
Şimdilerde toplumun küçük bir kesiminden alınması öngörülen bu miktar, kontrol edilmesi güçleşen enflasyon nedeniyle, çok kısa bir süre içerisinde, toplumun kredi kartı kullanan tüm kullanıcılarından tahsis edilebilir.
Ocak 2020’de 2.324 TL olan asgari ücret 4 senede 17 bin 2 liraya yükseldi. Bu da 4 yılda yedi kattan daha büyük bir artış demek. Önümüzde ki 4 yılda düşük bir ihtimal de olsa, benzer bir enflasyon ile süreç devam ederse, asgari ücretin 6 basamaklı rakamlara ulaşma ihtimali doğabilir. Böyle bir durumda ülkede kredi kartı kullanan hemen hemen herkesin bu senelik kesintiyi ödemesi gerekecek.
Benim duyduğumda inanamadığım bu kesinti ile birlikte, ülkemizin bize sunmadığı refah ortamında, ödemeleri kolaylaştırması adına kullanılan bu ödünç borçlara da vergi gelmiş olacak.
Savunma sanayisini güçlendirmek amacıyla yapıldığı belirtilen bu kesintiye, bir siyasi partinin liderinden de destek geldi. “Türkiye, Suriye gibi olmasın istiyorsak bu ödemeyi yapacakmışız!”
Ben de sormak isterim ki size göre mi yoksa bize göre mi Suriye?
Toplumun büyük bir kesiminin ne şartlarda yaşadığının farkında değiller. Emekliler ekmek kuyruğunda bekliyor, gençler depresif, sokakta insanlar barut gibi… Adalete olan güven yerlerde… Dış tehditlerden dolayı planlanan, savunma sanayiinin güçlenmesi amaçlanan bu kesintiye karşı, halkın duyarlı olması beklenirken, bu beklentinin temsilcileri hamburger açılışına katılıp, bu açılışa tepki gösteren vatandaşa dayak atanlarla birlikte kurdele kesiyorlar.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Vergi yükünün çok büyük bölümü toplumun tabanına yansıtılmışken bir de bu şekilde borçtan bile vergi alınmasını, bu tür fonlara zorunlu gelir aktarılmasını doğru bulmuyorum.
Mesele 750 lira meselesi değil aslında. Bu kadar vergi yükü altında ezilen halk, 750 liralık bir kesintiyi de öder. Ancak halkın üzerindeki vergi baskısı sürekli artıyor. Öte yandan; milliyetçi duyguların en fazla zayıfladığı günlerden geçiyoruz.
Ahmet Şafak’ın ‘Oğul’ türküsünden bir bölüm ile yazımı bitiriyorum.
‘Balkan'da kol kaldı, Yemen'de bacak
Uğrunda sönünce bu kadar ocak
Zannettik ki vatan bizim olacak
Olmadı bir türlü, ne iştir, oğul?
Olmadı bir türlü, ne iştir, oğul?
Savaştan savaşa bizimdir vatan
Barışta sahibi değişir, oğul’
Sonumuz hayrola.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Düzgün Yalçınkaya
Sonumuz Hayrola!
TBMM Başkanlığı’na sunulan yasa teklifine göre, kredi kartı limiti 100 bin lira üzerinde olanlardan yıllık 750 lira “Savunma Sanayii Fon Payı” kesilmesi öngörülüyor.
Şimdilerde toplumun küçük bir kesiminden alınması öngörülen bu miktar, kontrol edilmesi güçleşen enflasyon nedeniyle, çok kısa bir süre içerisinde, toplumun kredi kartı kullanan tüm kullanıcılarından tahsis edilebilir.
Ocak 2020’de 2.324 TL olan asgari ücret 4 senede 17 bin 2 liraya yükseldi. Bu da 4 yılda yedi kattan daha büyük bir artış demek. Önümüzde ki 4 yılda düşük bir ihtimal de olsa, benzer bir enflasyon ile süreç devam ederse, asgari ücretin 6 basamaklı rakamlara ulaşma ihtimali doğabilir. Böyle bir durumda ülkede kredi kartı kullanan hemen hemen herkesin bu senelik kesintiyi ödemesi gerekecek.
Benim duyduğumda inanamadığım bu kesinti ile birlikte, ülkemizin bize sunmadığı refah ortamında, ödemeleri kolaylaştırması adına kullanılan bu ödünç borçlara da vergi gelmiş olacak.
Savunma sanayisini güçlendirmek amacıyla yapıldığı belirtilen bu kesintiye, bir siyasi partinin liderinden de destek geldi. “Türkiye, Suriye gibi olmasın istiyorsak bu ödemeyi yapacakmışız!”
Ben de sormak isterim ki size göre mi yoksa bize göre mi Suriye?
Toplumun büyük bir kesiminin ne şartlarda yaşadığının farkında değiller. Emekliler ekmek kuyruğunda bekliyor, gençler depresif, sokakta insanlar barut gibi… Adalete olan güven yerlerde… Dış tehditlerden dolayı planlanan, savunma sanayiinin güçlenmesi amaçlanan bu kesintiye karşı, halkın duyarlı olması beklenirken, bu beklentinin temsilcileri hamburger açılışına katılıp, bu açılışa tepki gösteren vatandaşa dayak atanlarla birlikte kurdele kesiyorlar.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Vergi yükünün çok büyük bölümü toplumun tabanına yansıtılmışken bir de bu şekilde borçtan bile vergi alınmasını, bu tür fonlara zorunlu gelir aktarılmasını doğru bulmuyorum.
Mesele 750 lira meselesi değil aslında. Bu kadar vergi yükü altında ezilen halk, 750 liralık bir kesintiyi de öder. Ancak halkın üzerindeki vergi baskısı sürekli artıyor. Öte yandan; milliyetçi duyguların en fazla zayıfladığı günlerden geçiyoruz.
Ahmet Şafak’ın ‘Oğul’ türküsünden bir bölüm ile yazımı bitiriyorum.
‘Balkan'da kol kaldı, Yemen'de bacak
Uğrunda sönünce bu kadar ocak
Zannettik ki vatan bizim olacak
Olmadı bir türlü, ne iştir, oğul?
Olmadı bir türlü, ne iştir, oğul?
Savaştan savaşa bizimdir vatan
Barışta sahibi değişir, oğul’
Sonumuz hayrola.