Bağlılık, bağımlılığı getirmediği sürece iyidir. Bağlılık durumunda, kendi huyun suyun, kendi alışkanlıkların, tercihlerin, kişiliğin, kısaca seni sen yapan her ne varsa yerli yerindedir, güvendedir, zarar görmemiştir. Tüm bunlarla karşındaki kişiyle, bir şeyleri paylaşma, ortak kararlar alma, iyi kötü tüm durumları birlikte analiz etme fırsatı yakalarsın. Karşındakinin özeline, sınırlarına saygı duyarak, birlikte güven içindesindir. Ama bağımlılık öyle midir? Seni sen yapan bütün özellikler, bağımlı olduğun kişi karşısında öylesine özelliğini yitirmiştir ki, adeta bir bir silinip, yerini karşısındakinin özelliklerine bırakmıştır. Onun senin hayatından çıkma, yok olma korkusuyla verdiğin ödünlerin haddi hesabı yoktur.
Ortada iki kişi gibi görünse de tek bir karar mekanizması vardır. Ve ona uymak zorunda hisseden, kendini yok sayan, bitkin ve mutsuz bir kişi. Ne zamana kadar peki? Duygularının esaretine daha fazla dayanamayıp, tüm ruhuyla özgürlük diye haykırana kadar tabii. Sevmek başka, körü körüne bağlanmak başka bir şey. Bağınız, ilginiz, karşınızdakinin yüreğindeki yerinize göre şekillensin. Gördüğünüz ilgi ve sevgiden fazlasını verirseniz, kendinizi değersizleştirirsiniz. “Sen benden daha değerlisin” demiş olursunuz. Zaten böyle bir bağlılık size asla haz vermez, kendinize saygınız kalmaz. Önce kendinize bir yolculuğa çıkın. Kendinizdeki o muhteşem güzellikleri keşfedip tanıyın. Sevip değer verin. Sonra da sizdeki bu güzelliklere, sevginize layık olana. Kim, ama kim olursa olsun, bizden değerli değil. Kimseye körü körüne bağlanıp sevgi manyağı yapmayın. Bağlılık güzeldir. Bağımlılık ise, herkesin dayanma gücüne bağlı bir esaret süreci. Bağlılık mi? Bağımlılık mı? Özgürlük mü? Siz seçin...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Filiz Akkaya
Bağlılık mı? Bağımlılık mı?
Bağlılık, bağımlılığı getirmediği sürece iyidir. Bağlılık durumunda, kendi huyun suyun, kendi alışkanlıkların, tercihlerin, kişiliğin, kısaca seni sen yapan her ne varsa yerli yerindedir, güvendedir, zarar görmemiştir. Tüm bunlarla karşındaki kişiyle, bir şeyleri paylaşma, ortak kararlar alma, iyi kötü tüm durumları birlikte analiz etme fırsatı yakalarsın. Karşındakinin özeline, sınırlarına saygı duyarak, birlikte güven içindesindir. Ama bağımlılık öyle midir? Seni sen yapan bütün özellikler, bağımlı olduğun kişi karşısında öylesine özelliğini yitirmiştir ki, adeta bir bir silinip, yerini karşısındakinin özelliklerine bırakmıştır. Onun senin hayatından çıkma, yok olma korkusuyla verdiğin ödünlerin haddi hesabı yoktur.
Ortada iki kişi gibi görünse de tek bir karar mekanizması vardır. Ve ona uymak zorunda hisseden, kendini yok sayan, bitkin ve mutsuz bir kişi. Ne zamana kadar peki? Duygularının esaretine daha fazla dayanamayıp, tüm ruhuyla özgürlük diye haykırana kadar tabii. Sevmek başka, körü körüne bağlanmak başka bir şey. Bağınız, ilginiz, karşınızdakinin yüreğindeki yerinize göre şekillensin. Gördüğünüz ilgi ve sevgiden fazlasını verirseniz, kendinizi değersizleştirirsiniz. “Sen benden daha değerlisin” demiş olursunuz. Zaten böyle bir bağlılık size asla haz vermez, kendinize saygınız kalmaz. Önce kendinize bir yolculuğa çıkın. Kendinizdeki o muhteşem güzellikleri keşfedip tanıyın. Sevip değer verin. Sonra da sizdeki bu güzelliklere, sevginize layık olana. Kim, ama kim olursa olsun, bizden değerli değil. Kimseye körü körüne bağlanıp sevgi manyağı yapmayın. Bağlılık güzeldir. Bağımlılık ise, herkesin dayanma gücüne bağlı bir esaret süreci. Bağlılık mi? Bağımlılık mı? Özgürlük mü? Siz seçin...