Tabu düzenin doğal ya da toplumsal kuralların dışında yer alan her şeydir. Bunların başında, toplum tarafından kabul edilmeyen garip şeyler gelir. Tabu, aynı zamanda var olan kurulu düzeni koruyan bir mekanizmadır. Usu ve bilimi hiçbir zaman kabullenemez, bilimle, usla çatışır. Aklın, bilimin olduğu yerde tabu olamaz. Tabu düzeninin bozulmasına, revize edilmesine olanak tanımaz. Ona dokunamaz, ulaşılmazsınız; dokunulduğu, ulaşıldığı zaman tabu olamaz, tabu olmaktan çıkar. Kendi içinde belli bir güç taşır ve gücü korur, kaybetmek istemez, her bakımdan dokunulması ulaşılması yasaklanmıştır. Nesne, kişi, düşünce ve kavramlar tabu olabilir. İnananlar tarafından tabu kutsallaştı-rılmıştır… Us ve mantıkla yüzleşen tabu zaman içinde kaybolurken yüzleşmeyenler süreklik arz eder.
Kozmik ya da kutsal sayılan bölgelerde tabular daha çoktur. Kimsenin yaklaşmaya cesaret edemedi-ği yerlerdir buralar. Farkında olmadan uygulanan bazı gelenekler de tabulardan kaynaklanmıştır. Bazı tabulara batıl inançlar da diyebiliriz.
Coğrafyaya göre değişmesine rağmen kadında cinselliğe bakış bazı Afrika ülkelerinde ve gelişmiş ülkelerde tabu olmazken başka coğrafyalarda tabu olabilir. Evlilik yüzüğünü sol elimizin sondan bir önceki parmağına takmak gibi. Bu inanç Mısırlılara kadar dayanır. Doğum günü pastasına mum dikmek, geçmişi antik Yunan’a kadar dayanır. Küçük havuzlara bozuk para atmak; Romalılarla baş-ladı. Yıldız kayarken dilek tutmak,1.yüzyıla kadar dayanır geçmişi. Benzer şeyleri çoğaltabiliriz.
Tabu tabiatüstü, tehlikeli bir kudrete sahip olduğu için ona dokunulmaz. İnançlara göre tabular fark-lılıklar gösterebilir. İslam inancına göre tabu olan bir başka inanca göre tabu olmayabilir. Evrensel bir tabu yoktur, bölgesel ya da coğrafyaya göre değişen tabu vardır ve insanlık var olduğu sürece de ola-caktır. Tabu, gücünü ruhtan ve ilâhtan alır. Hindistan’daki kutsal sayılan, tabu olana, rahipler ve din görevlileri dokunabilirken başka bir coğrafyada yaşayan için Hindistan’daki o tabunun önemi yoktur ve o tabu değildir. Tabuya dokunulmaz, dokunulmadığı için de tabudur.
Sigmund Freud, tabuların bilimsel bir analizini yapmış ve bu tür yasaklara karşı güçlü bilinçaltı gü-dülerle hareket edildiğini ortaya çıkarmıştır.
Tabu salgın hastalık gibi bulaşıcıdır. Bir bulaşmaya görsün, bulaştıklarından beslenerek sürekli ken-dini yeniler, yeni tabulara zemin hazırlar. Tabu kirliliktir, kirlilik de bulaşıcıdır. Kirli olan her şeyden kaçınmak gerekir. Toplumsal bir grup tehlikeli durumla karşılaştığında, tabular yeni tabuları ortaya kor.
Tabunun iki işlevi, sınıflandırıcılık ve koruyuculuk olarak ortaya çıkmaktadır. Dinler tarihçisi ve sosyologlara göre tabunun mana ve totemizmle yakın ilgisi vardır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İlhan Soytürk
Tabu
Tabu düzenin doğal ya da toplumsal kuralların dışında yer alan her şeydir. Bunların başında, toplum tarafından kabul edilmeyen garip şeyler gelir. Tabu, aynı zamanda var olan kurulu düzeni koruyan bir mekanizmadır. Usu ve bilimi hiçbir zaman kabullenemez, bilimle, usla çatışır. Aklın, bilimin olduğu yerde tabu olamaz. Tabu düzeninin bozulmasına, revize edilmesine olanak tanımaz. Ona dokunamaz, ulaşılmazsınız; dokunulduğu, ulaşıldığı zaman tabu olamaz, tabu olmaktan çıkar. Kendi içinde belli bir güç taşır ve gücü korur, kaybetmek istemez, her bakımdan dokunulması ulaşılması yasaklanmıştır. Nesne, kişi, düşünce ve kavramlar tabu olabilir. İnananlar tarafından tabu kutsallaştı-rılmıştır… Us ve mantıkla yüzleşen tabu zaman içinde kaybolurken yüzleşmeyenler süreklik arz eder.
Kozmik ya da kutsal sayılan bölgelerde tabular daha çoktur. Kimsenin yaklaşmaya cesaret edemedi-ği yerlerdir buralar. Farkında olmadan uygulanan bazı gelenekler de tabulardan kaynaklanmıştır. Bazı tabulara batıl inançlar da diyebiliriz.
Coğrafyaya göre değişmesine rağmen kadında cinselliğe bakış bazı Afrika ülkelerinde ve gelişmiş ülkelerde tabu olmazken başka coğrafyalarda tabu olabilir. Evlilik yüzüğünü sol elimizin sondan bir önceki parmağına takmak gibi. Bu inanç Mısırlılara kadar dayanır. Doğum günü pastasına mum dikmek, geçmişi antik Yunan’a kadar dayanır. Küçük havuzlara bozuk para atmak; Romalılarla baş-ladı. Yıldız kayarken dilek tutmak,1.yüzyıla kadar dayanır geçmişi. Benzer şeyleri çoğaltabiliriz.
Tabu tabiatüstü, tehlikeli bir kudrete sahip olduğu için ona dokunulmaz. İnançlara göre tabular fark-lılıklar gösterebilir. İslam inancına göre tabu olan bir başka inanca göre tabu olmayabilir. Evrensel bir tabu yoktur, bölgesel ya da coğrafyaya göre değişen tabu vardır ve insanlık var olduğu sürece de ola-caktır. Tabu, gücünü ruhtan ve ilâhtan alır. Hindistan’daki kutsal sayılan, tabu olana, rahipler ve din görevlileri dokunabilirken başka bir coğrafyada yaşayan için Hindistan’daki o tabunun önemi yoktur ve o tabu değildir. Tabuya dokunulmaz, dokunulmadığı için de tabudur.
Sigmund Freud, tabuların bilimsel bir analizini yapmış ve bu tür yasaklara karşı güçlü bilinçaltı gü-dülerle hareket edildiğini ortaya çıkarmıştır.
Tabu salgın hastalık gibi bulaşıcıdır. Bir bulaşmaya görsün, bulaştıklarından beslenerek sürekli ken-dini yeniler, yeni tabulara zemin hazırlar. Tabu kirliliktir, kirlilik de bulaşıcıdır. Kirli olan her şeyden kaçınmak gerekir. Toplumsal bir grup tehlikeli durumla karşılaştığında, tabular yeni tabuları ortaya kor.
Tabunun iki işlevi, sınıflandırıcılık ve koruyuculuk olarak ortaya çıkmaktadır. Dinler tarihçisi ve sosyologlara göre tabunun mana ve totemizmle yakın ilgisi vardır.