TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Geçmişten günümüze karikatür

Karikatür, başlıca ele aldığı konuları komik veya iğneleyici olması için çarpıtan resim türüdür.Bizler de bu hafta karikatürün her dalında 40 yıldır faaliyet gösteren tecrübeli karikatürist Mustafa Yıldız ile geçmişten günümüze karikatürü konuştuk

Haber Giriş Tarihi: 29.06.2015 07:22
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Geçmişten günümüze karikatür

ÖZEL RÖPORTAJ

ONURHAN ALPAGUT

 Karikatür, başlıca ele aldığı konuları komik veya iğneleyici olması için çarpıtan resim türüdür.Abartılı ve çarpıtıcı betimlerini çizgilerle yapan bu sanat dalı basında ise, sıklıkla sosyal ve siyasi eleştiri yapmakta kullanılmaktadır.Bizler de bu hafta karikatürün her dalında 40 yıldır faaliyet gösteren tecrübeli karikatürist Mustafa Yıldız ile geçmişten günümüze karikatürü konuştuk 

 Sizi tanıyalım…

1959 Manisa doğumluyum. 1970'lerin başından itibaren İzmir'de yaşamaya başladım. Karikatürle tanışmam şöyle oldu: İlkokul öncesi köyde yaşamam dolayısıyla elektrik, internet olmaması sebebiyle köyümüze akbaba mizah dergisi geliyordu. Babam o zamanlar gazetelere oldukça düşkündü. Renkli gazetelerin başladığı ilk yıllar bunlar. “Gün” gazetesinde “Gırgır” diye mizah köşesi vardı. O zamanlarda ister, istemez etkileniyor insan. Bu etkileşim araya teknolojinin de girmesiyle günümüzde daha da azaldı. Ben kendimi bu konuda şanslı görüyorum. Daha sonraları karikatüre yöneldim. Ortaokul'da ilk karikatürüm yayınlandı. Bu yıllar Gırgır ve Çarşaf dergilerinin tavan yaptığı yıllardı. İlerleyen yıllarda Yeni Asır gazetesinin Gıcık mizah ekini çıkarmaya başladık. Bu dergiler bana karikatüristlik açısından okul olmuş dergilerdir. Bahsettiğim dergiler günümüzde birçok İzmirli karikatüristlere yol olmuş dergilerdir. Gazetecilik ve karikatüre ben hiç bir zaman güvenmedim. İş açısından şanslıydım. Bir ticari kuruluşta 30 yıl çalıştım ve buradan emekli oldum. Ancak her zaman gönlümde hayalimde 24 saat karikatür işiyle uğraşmak vardı. Yaklaşık 10 yıldır karikatürün her alanında çalışıyorum. Ancak aktif olarak karikatür ile alakam 1976 yılından bugüne devam ediyor. Geçmiş dönemlerde birçok gazeteye karikatür çizdim. Ege'de Bugün Gazetesi’ne sayfalar çizdim. Hafta sonları mizah salatası yaptım. Kısacası 1976 yılından bugüne hem yerel hemde ulusal gazetelere karikatürler çizdim. Şimdi ise 15 günde bir çıkan 'Bi Kere' dergisine çiziyorum. 40 yıldır basında çizmediğim dergi, gazete kalmadı.

Karikatür sevdanızın başlangıcından bize bahseder misiniz? Neden karikatür?

Sevdam ilkokul öncesi okur, yazarlığın olmadığı fakat çizerek onlardan anlam çıkartarak oldu. Karikatürün de dili zaten çizgidir. Çizgiler ile derdinizi anlatırsınız. Bu anlamda Güncel mizah dergilerinde balon dediğimiz yazılı karikatürler vardır ama karikatür çizgi ile anlatılan bir sanattır. Çocukluğumda “Akbaba” adlı mizah dergisindeki o kargacık burgacık çizgiler beni derinden etkiledi. Benim için karikatür sevdası böyle başladı. Daha sonraki süreçte bu olay tutkuya dönüştü. Her sanatta böyledir. Küçük yaşlardan hatırlarım, babam bana bir saz almıştı ancak bu bir kaç tıngırdatmanın ötesine geçmedi. Çünkü benim sevdam karikatür, çizgiydi. İlgimi karikatür üzerine yoğunlaştırdım ve bu dalda yürüdüm.

Sizce karikatürün tanımı nedir, nasıl olmalıdır?

Her zaman karikatürü ikiye ayırmışımdır; güncel, bant ve yarışma karikatürleri. Biz bu işi hobi ve keyif amaçlı yaptığımız için hiç bir zaman geçim kaynağımız karikatür olmadı. Ben daha çok yarışma ve sergi karikatürleri üzerine yapıyorum. Bunu da karikatürün gerçek tanımı olan çizgi diye tanımlıyorum. Karikatür mizahın çizgili yanıdır. Karikatürün yüceliği ve güzelliği çizgi ile yapılmasından kaynaklıdır. Çünkü bir karikatürü bir balon olmadan iki çizgi ile anlattığınızda dünyanın neresine giderseniz gidin her yerde anlamı vardır. Bu anlamda karikatür çizgi ile yapılan sanat mizahın çizgili yanıdır. Şahsen ben güncel karikatürleri de seviyorum. Bunlar da mecburen güncel olduğu için balonlu ve yazılı karikatürlerden oluşuyor. Benim ise ağırlığım daha çok çizgilerden yana.

Çalışmalarınızla belirli bir seviyeye ulaştınız peki karikatür ile olan bu yolculuğunuzda size destek verenler oldu mu?

Tabii ki destek olanlar oldu. 1978 kuşağı olarak usta-çırak ilişkisiyle yola çıktık. Karikatür olayının okulunun olması çok zor. Neden zor olduğuna gelecek olursak belirli bir kalıbı, şekillerle yürütmekle iş bitmiyor. Bir desen çizerek onu geliştirip komik hale getirebilirsin ancak esas olan konudur. Farz edelim ki bir devlet okulundasın, okulla ilgili eleştirel bir karikatür çizeceksin, bu olay işin özüne ters. İşin aile yönüne gelecek olursam, ailem beni her zaman destekledi. Küçük yaşta bir çocuğun gazetede karikatürünün yayınlanması büyük bir olay. Şu anda Ege'de Bugün gazetesine verdiğim karikatürlerde sayfamın çoğunu öğrenci karikatürlerine ayırıyordum. Çünkü onları karikatür konusunda desteklemek istiyorum. Karikatürde destek önemli. Bir karikatüristin mutlaka bir hocası olması gerekiyor.

Karikatür çizginizden biraz bahsedecek olursak…

Ben karikatürün çizgi ile anlatımından yanayım. İnsanları etkilemek için en ağır konuyu bile sevimli hale getirmeniz gerekiyor. İlle bir karikatürün sert dille verilmesi gerekmiyor. Karikatürün çizimi kişinin eline ve düşüncesine kalmış bir olay. Karikatür birilerini mutlaka kızdırır. Bu demek değildir ki bizler çizmeyi bırakalım.

Sizce Türk Mizahı ne durumda?

Günümüzde teknolojiye bağlı olarak internet ortamının kuvvetlenmesi sebebiyle mizah internette yayılmaya başladı. Bununla birlikte dergi satışları da düştü. Türkiye'de bu böyle, belki dünyada da böyledir. Türkiye zamanında Gırgır Dergisi’nin 300 bin, Çarşaf Dergisi’nin 500 bin sattığı bir süreçten geçti. Zamanında Yeni Asır gazetesi günde 125 bin adet satıyordu belki de bunun en önemli sebebi gazetede yayınlanan Gıcık ekiydi. Bu süreç geride kaldı. Ancak Türk karikatürüne gelecek olursak yeni ustalar yetişiyor. Uluslararası derecede yarışmalarda derece çizerimiz hala mevcut. Ama gazete ve dergiye konu geldiğinde maalesef son seçimlerden sonrada tirajlarda baya bir düşüş var. Bu da mizah dergilerinin ayakta kalmasını güçleştiriyor. Biliyorsunuz artık Gırgır Dergisi Sözcü Gazetesi’nin yanında ilave olarak veriliyor. Diğer dergiler de aynı şekilde sürekli bir düşüş yaşıyorlar. Aynı zamanda gazetelerde artık doğru dürüst çizer kalmadı. Eskiden her gazetenin bir baş çizeri vardı. Geçmişte bir çizerin bir gazeteden bir gazeteye transferi 20 bin gibi bir tiraja tekabül ediyordu. Çizerler gazetelere bu bağlamda ciddi bir katkı sağlıyorlardı. Ne yazık ki bu günler çok geride kaldı. Şu anda Türk karikatürünün durumu dergi ve gazetecilik anlamında düşüşte.

Peki bu tirajlardaki düşüşü neye bağlıyorsunuz?

Bunun en büyük gerekçesini internete bağlıyorum. İnsanlar artık okumuyor. Bir tıklamada sosyal medyada günde binlerce karikatür paylaşılıyor. İlgi görmede kesinlikle bir sıkıntı yok ama dergi satışlarında sıkıntı yaşanıyor. Mizah dergilerini genç nüfus tüketiyor. İlerleyen yaşlarda ise, kimse mizah dergisi almıyor. 5-6 dergide şu an hala varlığını sürdürmeye çalışıyor.

Dünya ve Türk karikatürünü karşılaştıracak olursak durum nedir?

Dünya karikatürünü eskiden yarışmalardan ve albümlerden takip ederdik. Ancak şu anda internet aracılığıyla takip edebiliyoruz. Şu an İran karikatüründe müthiş bir patlama yaşanıyor. Bunun sebebi İran'daki insanların yaşam tarzı. Oradaki gençler lay lay lom yapacaklarına çizim yapıyorlar. İran'da Tebriz'de müze var 2 bine yakın öğrencisi mevcut. Böyle bir olayı biz İzmir'de yaptığımızda 50-60 kişi katılsa kendimizi oldukça başarılı görüyoruz. Aradaki fark böyle ortaya çıkıyor. Karikatür yarışmalarında İran biraz önde gidiyor. Avrupa ülkeleri ve eski demir perde ülkelerinin de oldukça başarılı çizerleri var. Türk karikatürü de bunlarla boy ölçüşebilecek düzeyde. En büyük göstergesi de düzenlenen yarışmalarda aldığımız ödüller. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum, dünyanın en büyük 2 karikatür yarışması Türkiye'de yapılıyor. Bir tanesi Aydın Doğan adıyla yapılıyor. Diğeri de bizim karikatüristler derneğinin yaptığı Nasreddin Hoca yarışması. Nasreddin Hoca yarışması bu ülkede 45 yıldır devam ediyor. Aydın Doğan Yarışması da bu şekilde. Buradan da anlıyoruz ki; ülke olarak iyi düzeydeyiz. Yapılan bu yarışmalar 5 bin kapasiteli. Benzeri sadece Montreal'de yapılıyor. Biraz İran ve Slovakya'da bu tür yarışmalar gerçekleşiyor. Ancak dünyanın en büyük mizah yarışması Türkiye'de yapılıyor.

Karikatür ile ne tür etkinliklere katıldınız?

Şu anda İzmir Karikatürcüler Derneği Platformu Sözcülüğü’nü yürütüyorum. Karikatür Derneği’nin İzmir Temsilciliği’ni geçtiğimiz yıllarda yaptım. Dernek ve Platform ayırmadan çalışmalarımı sürdürüyorum. Karikatürün her alanında bu işin sevdalısıyım. Sadece çizerliğimle kalmıyorum. Her ay bir kaç yerde karikatür sergisi, yarışmaları düzenleyerek karikatürün her alanında bu işin içerisindeyim. Bu iş kişiselden daha çok karma sergilerle gerçekleşiyor.

Türkiye'de birçok karikatür anlamında yarışmalar düzenleniyor. Bunlarla ilgili olumlu veya olumsuz düşünceleriniz nedir?

Yarışmaları öncelikle biz belediye ve kurumlarla birlikte yapıyoruz. Yarışmanın burada tanıtımı söz konusu oluyor. Bu bağlamda Türk karikatürüne destek sunuluyor. Gazete ve dergilerde karikatürist sayısı her geçtiğimiz gün azalmasından kaynaklı bu işi hobi olarak yürüten kişiler kendilerini yarışmalarla tanıtmaya, var etmeye çalışıyor. Böyle olunca da yarışmalar bence hem düzenleyen kurumu hem de karikatüre teşvik konusunda güzel bir olay.

Kişisel olarak yarışmalara katılıyor musunuz? Aldığınız ödül veya ödüller var mı?

40'a yakın ödül aldım. 40 yıldır bu işin içerisindeyim ve bu sayıyı az olarak görüyorum. Bu tür yarışmalara fırsat buldukça katılmaya çalışıyorum.

Çalışmalarınızda hedefiniz nedir?

Son dönemlerde ben biraz daha profesyonel çizerliğe yöneldim. Altınordu spor kulübünün maskotunu oluşturduk. Atakan adını verdiğimiz maskota Posta Gazetesi’nin Ege ekinde hayat buldurduk. 4 ay boyunca Atakan maskotunun maceralarını çizdim. Bunun dışında gazetelere çiziyorum. Arada sırada da olsa reklam şirketlerine çizimler yapıyorum. Bu bağlamda hedefim karikatürden kazandığımı tekrar karikatüre yatırmak. Karikatür işi sevda işi ve ben bunu yapmadığım zaman kendimi rahatsız hissediyorum.

Kişisel veya ortak sergileriniz oldu mu? Bunlara katılım ne düzeydeydi?

Çok sayıda var. Hem yurt içi hem yurt dışı ortak sergilerim oldu. İnsanlarca gayet iyi bir ilgi mevcut. Şahsi görüşüm; karikatür sergilerini daha çok elit yerlerde değil de halkın gezdiği sokaklarda yapmak. Karikatürde bir şeyler anlatırsınız ve halka ulaştığı sürece amacına ulaştığına inananlardanım.

İnsanımızın mizaha bakış açısı nasıl?

Kadına şiddeti örnek alacak olursak, bir hoşgörüsüzlük,  şiddet, savaş ortamı insanları etkiliyor. Anadolu insanı dahil, düne kadar sağa solu dolaştığımda her köyde bir Nasreddin Hoca’ya rastladım. Bu insanlar belki ilkokula bile gitmemiştir. Ancak mizah yüklüdürler. Bu insanlar komik insanlardır ve kişiler bunları dinler. Bunun gibi Anadolu ve Türkiye'de örnekleri mevcut. Ben Anadolu ve Türkiye'de mizahın bitmediğine inananlardanım. Mizah toplumda ne kadar artarsa hoşgörü de o kadar artacaktır.

Yayınlanan pek çok mizah dergisi ve gazete mevcut. Bu çalışmaların politik, toplumsal ve sanatsal işlevleri nedir? Karikatür sizce amacına ulaşıyor mu?

Karikatürün konusu her şey olabilir. Karikatürün bir yönü de muhalefet etmektir. Bir olayın konusu ne olursa olsun bunun aksak giden yönlerini ele alırız. Güncelden konuşacak olursak, seçimlerin arkasından bir hükümet kurulması söz konusu. Karikatürün bu muhalefetliği iğne batırır zaman zaman da çuvaldıza dönüşebilir. Karikatür her zaman politikacılar tarafından tehlikeli görülmüştür. Davalar açılmıştır. Demek istediğim, karikatür insanları rahatsız etmelidir. Aksi takdirde karikatür olmaz.  

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.