TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Eğitim dipsiz bir kuyudur

Karşıyaka İnci Şener İlköğretim Okul Müdürü Hilal Dilimen, satranç, drama, folklor gibi sosyal etkinliklerin çocuğun yaratıcı potansiyelini açığa çıkardığına değinerek ezberci eğitim sisteminin miadını doldurduğunu söyledi

Haber Giriş Tarihi: 12.05.2015 08:35
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Eğitim dipsiz bir kuyudur

NİLGÜN TAZE

Yapılanların üzerine yeni bir şeyler ekleyerek farkındalık yaratabilmenin oldukça keyifli bir süreç olduğunu ve bir hizmet ekibi olarak birlik ruhuyla çalıştıklarını söyleyen İnci Şener İlköğretim Okul Müdürü Hilal Dilimen, 36 yıllık öğretmenlik hayatının hatırı sayılır deneyimlerini paylaşmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, “Aralık ayında İnci Şener İlköğretim Okulu’na atandım. Okulumuzda çeşitli etkinlikler yapmakta ve çocuklarımıza nasıl daha iyi bir eğitim veririz arayışını sürdürmekteyiz.  Öğretmenlik hayatım boyunca çok güzel birikimler edindim ve bu birikimlerimi aktarmak amacıyla müdürlüğü seçtim. Bu seçimimden de oldukça mutluyum.  Tek hedefim öğrencilerimizi ön plana çıkararak meslektaşlarımın daha mutlu bir şekilde çalışmalarını sağlayabilmek.  Sosyal aktivitelere çok önem veriyorum.  Bu yıl ‘okullar hayat olsun’ projesi kapsamında halk eğitim merkezinin bize ücretsiz olarak gönderdiği usta öğreticiler ile 32 adet kurs açtık. Drama, satranç, folklor, basketbol ve futbol derslerini şu an okul kapsamında vermekteyiz. Basketbol ve futbolu hafta sonları, diğer kursları ise hafta içi veriyoruz.  Velilerimiz bu konuda duyarlı davranarak bize destek verdiler ve sonuçta çok güzel etkinlikler ortaya çıktı. Bu yıl 4 oyun sahneledik ve insanlardan da oyunların etkileyiciliğine dair çok güzel geri dönüşümler aldık. Vermek istediğimiz mesajları drama üzerinden insanlara iletmeye çalışıyoruz.  Çocuklarımızın kendilerini ifade etmelerini öğrenmeleri, vücut dillerini iyi kullanabilmeleri ve güzel konuşabilmeleri için dramaya daha çok önem veriyoruz. Çocuklarımızın kendilerini düşünsel olarak da geliştirebilmeleri için satranca da önem verdim. Satranç oynayan bir çocuk hayata karşı daha kontrollü ve daha bilinçli davranır. Sorunu tespit edip, değişik yollarla kullanarak çözebileceğini bilir ya da eğer kendisine bir hedef koymuşsa nasıl o hedefe ulaşabileceği konusunda taktikleri geliştirebilir. Tüm bunları çocuk satrançta öğreniyor. Hayatta böyle değil midir? Önümüze çıkan engelleri düşünerek bertaraf etmek zorunda değil miyiz? ‘Okullarımız hayat olsun’ projesi aynı zamanda velilerimizi okullara çekmekte de vesile oldu.  İlk veli toplantımızda salonumuzda oturacak yer yoktu.  Şu anda velilerimizle iç içe ortak kararlar alarak çalışabiliyoruz. Avrupa Birliği projesi kapsamında ise Fransa, İngiltere, İspanya ve Türkiye’nin katılımıyla etkinlikler düzenledik ve son alarak İngiltere’ye gidilerek son ayakta tamamlandı.  Avrupa Birliği kapsamındaki bu gezilerde sadece fikir alış verişinde değil kültürel alışverişte bulunma şansı da yakaladık. Okulumuzun kütüphanesi faal halde çalışıyor. Zaman zaman yazarlarımızı getirerek imza günleri düzenliyor ve çocuklarımıza okumayı sevdirmek adına bilgilendirmelerde bulunuyoruz. Günümüzde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte kartlı sistemi bırakarak bilgisayar ortamında hangi çocuğumuzun hangi kitabı aldığını ve ne zaman bıraktığını takip edebiliyoruz. Bugün istenilen bilgiye internet aracılığıyla ulaşılabildiği için kütüphanemizde daha çok ders ağırlıklı değil de hikaye ağırlıklı kitaplara yer veriyoruz. Çocuklarımız ailelerinin kendilerine aldıkları kitabı okuduktan sonra okulumuza bağışlıyorlar biz de elimizdeki fazla kitapları paketleyerek ihtiyacı olduğunu belirlediğimiz bir okula gönderiyoruz.  Ana sınıfındaki fazla oyuncuklarımızı da aynı şekilde Kızılay’la paylaşıyoruz.  

OKULLAR HAYAT OLSUN

Eğitim ve öğretim arasında anlam farklılığı olduğunu ve kalkınmış ülkelerde eğitime ağırlık verildiğini belirten Dilimen, eğitime verilen değerle kalkınmanın eş orantılı ilerlediğine değindi. Türkiye’nin eğitimin önemini yeni yeni anlamaya başladığını ve yapılan gelişmelere karamsar bakılmaması gerektiğini söyleyen Dilimen, “Eğitim sistemimizde çok hızlı gelişmeler oluyor. Teknoloji bizi eğitim çarkının içine çekti zaten ve biz bu dişlide çoktan dönmeye başladık.  Yakından bakarsanız çok hızlı bir şekilde yol almaya başladığımızı görürsünüz.  Bugün tüm sınıflarımızda bilgisayar, projeksiyon ve ses sistemi mevcut.  Bu yıl okulumda bir bilgi bankası oluşturmak istiyorum. Öğretmenlerimiz kendilerinin hazırladıkları öğrenime katkı sağlayacak bilgileri fotokopiyle dağıtmak yerine bu bilgileri bilgi bankasına atacaklar ve öğrencilerimiz ihtiyaç duyduğunda kolaylıkla bankadan bu bilgilere ulaşacak ve ulaşmakla da kalmayıp kendilerinden sonra gelen arkadaşlarına bu bilgileri aktaracaklar. Bu şekilde fazla kırtasiye tüketimi de kendiliğinden ortadan kalkacak. Önemli olan sadece çocuklarımızın değil çevrenin de katılması. Yaz tatillerinde de okulumuzun kütüphanesi, bahçesi ve her türlü imkanı hem çocuklarımıza hem de velilerimize açık.  Ahşap boyama kurslarından müzik derslerine, dans kurslarına kadar hangi etkinliğe ilgileri varsa katılabilirler. Velilerimiz 15 kişilik bir grup oluşturabildikleri zaman istedikleri eğitimi alabiliyorlar.  Şu anda konuşma güçlüğü çeken, kaynaştırma sınıfına aldığımız otistik öğrencilerimiz var.  Bu öğrencilerimiz de yaz tatilinde eğitim almaya devam edebilecekler. Okullarımızın yılın 12 ayı açık kalması ve sürekli eğitim verme sürecinde bulunması gerektiğine inanıyorum.  Bahçemiz spor yapılabilmesi için kullanılabiliyor. Mesela bugün anasınıfımızın güvenli bisikleti sürme tekniklerinin öğretildiği ders vardı. Miniklerimiz artık bisiklet kullanmayı biliyor. Okullar hayat olsun derken bir yerde bilgi varsa okul olarak biz hep bilginin yanında olacağız.  Bizler  bilgi çağına uyarlanmış bir kurum olarak öğrencilerimizin kendine güvenen, ideallerini gerçekleştirmeye istekli, toplum içinde başkalarının hak ve özgürlüklerine saygı duyan birey olmalarını sağlamak, Her çocuğun içindeki yaratıcı, çok yönlü, haklarını koruyabilen, güven, hoşgörü ve sevginin hakim olduğu bir ortam yaratmak, eğitim – öğretim etkinliklerinde, çağdaş teknolojinin getirdiği tüm olanakların kullanıldığı bir ortamı öğrencilerimizin hizmetine sunmak, okulumuzu; öğrencileri, öğretmenleri ve velileri ile çevrede örnek gösterebilecek ve gurur duyacak bir kurum haline getirmek, Öğrencilerimizin istek ve ihtiyaçlarını en kısa sürede gidererek, onları başarıya götüren yolda motive edip, umut ve güveni aşılayarak hedeflerine emin adımlarla gitmelerini sağlamak, çocuklarımıza mutlu ve başarılı bireyler olma isteğini ve yeteneğini kazandırmak” diye konuştu.

MİSYON

Ulusal ve evrensel değerlerin farkında olup, değişime ve gelişime açık; Atatürk ilkelerine bağlı; laik ve demokratik toplum düzenini benimseyen; kendine güvenli; çevresine saygılı; yaratıcı ve farklı düşünebilen, özgür, hoşgörülü, katılımcı, sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek, Bilginin yanında uygar davranışın önemini bilen bir gelecek nesil yaratmak, sevgi ve saygının; güven ve huzur sağlandığı, mutlu ve gurur duyacağımız başarılı bir okul olmak hedefimizdir.

BAŞARILAR

AKTİF EĞİTİMDE YOL ALINDI

Yaratım sürecinin insana bağlı olduğunu ve eski ezbere dayılı eğitim sisteminin yerine gelişmiş ülkelerin kullandığı aktif eğitim sisteminin uygulanılması gerektiğine vurgu yapan Dilimen, eskiden çocukların korkulu rüyası olan matematiğin bugün en sevilen ders haline geldiğini söyledi. Öğrencilerin bilgileri sorgular hale geldiklerini ve kendilerine mantıklı gelmeyen cevapları reddettiklerini belirten Dilimen, “Bir gün bir öğrencim yanıma gelerek ‘öğretmenim neden havuzun dibi hep çatlak ve neden bu havuzun içi hiç dolmuyor?’ diye sordu. Bu tür sorular artık klasik eğitimden gitgide uzaklaşarak daha güncel sistemlerle çalışmamız gerektiğini belirtisidir. Matematiğin hayatın bir parçası olduğunu ve hayatın her alanında yer aldığını gösteriyoruz.  İyi bir okumaya, iyi bir anlamaya, analize sahip bir beyin hayatı daha keyifli hale getirir. Toplum olarak her şeyden önce okumamız ve okumayı alışkanlık haline getirmemiz gerekir. Artık çocuklarımıza kitap okumak yerine onların kitap okumalarını sağlamamız gerekiyor. Uyuduklarında kitabın çocuğun göğsüne düştüğünü görmeli ve okuyan bir toplum yaratmalıyız. Kitabı okurken sayfalarını çevirme mutluluğuna erişen, kokusunu hisseden ve okuduklarını hayal eden bir çocuk artık istese de kitabı hayatından çıkaramaz hale gelir. Özellikle öğretmenlerimizin iletişim konusunda uzmanlaşması gerekiyor. Zaman zaman bazı aksaklıklarla karşılaşıyorsak bunun altında sağlıklı iletişime geçememek yatar. Yeni yetişen öğretmenlerimiz yol almış eski öğretmenlerimizden çok daha aktif, bilinçli, çok daha güncel ve çağdaş bir bakış açısıyla hareket ediyorlar ve gerçekten yeni nesil üzerinde çok daha etkililer.  Her bakımdan donanımlı gelmeleri bizim için çok büyük bir avantaj ve eğitim sistemimizin o kadar da kötü olmadığının bir göstergesi. İki tane rehber öğretmenimiz var. Öncelikle sınıf öğretmenlerimiz aile ortamı sağlıklı olmayan çocuklarımızı tespit ederek rehber öğretmenlere bildiriyorlar. Rehber öğretmenlerimiz de gerekirse ilçe rehberlik birimiyle bağlantıya geçerek bu çocuklarımızı kazanmaya çalışıyorlar. Alet kullanarak duyabilen bir çocuğumuz var. Bu çocuğumuzla oyun oynayan arkadaşlarını gözlemlediğimizde işitme cihazına zarar gelmemesi için topu yavaş attıklarını görüyoruz ve çocuklarımızın bu duyarlılığı bizi çok mutlu ediyor. Alkol bağımlısı olan anne ve babalar varsa bunların taramaları yapılıyor. Gerekirse birebir görüşülüyor, gerekirse de anket şeklinde tespit yapılıyor. Şu ana kadar kazanılamayan bir çocuğumuz olmadı çünkü rehber öğretmenler dallarının uzmanı. Okulumuz 618 öğrenci, 27 eğitim kadrosuyla çalışan ve kendi kendine yeten, sağlıklı bir okul. Hafta içi ve hafta sonları da dahil olmak üzere eğitim veriyoruz.  Sınıf mevcutlarımız çok ideal. 30 kişilik sınıflarda çocuklarımız eğitim görmekteler.  Okulumuzun çevresini daha önceleri Roman ağırlıklı aileler oluştururken, çok katlı binaların yapılaştırılması sonucunda orta gelirli, kendi yağlarıyla kavrulan aileler geldi.  Roman vatandaşlarımız da Örnekköy tarafına çekildiler.  Çevremiz çok hızlı şekilde gelişmeye devam ediyor” şeklinde konuştu.

OKULUN  TARİHÇESİ

Okulumuz 1991-1992 Eğitim-Öğretim yılında Eğitim-Öğretime başlamıştır. 12 derslikli  binamızın, bir dersliği Bilgisayar laboratuvarı , iki dersliği  anasınıfı, dokuz derslik de sınıf olarak düzenlenmiştir. Okulumuzda 3 idareci 27 öğretmen ve bir yardımcı hizmetli bulunmaktadır. Okul binamızın  arsası  İnci Şener isimli, hayırsever tarafından bağışlanmış  olup, İl Özel İdaresi tarafından yapılmıştır. Okulumuzun bahçesindeki Atatürk Büstü Agora Lions Kulübü tarafından 1993 yılında kazandırılmıştır. Okulumuzun bahçesinde hobi bahçesi, çocuk oyun parkı, basketbol sahası ve öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verecek bir kantin binamız mevcuttur. Okulumuz halen eğitim ve öğretime 616 öğrenci ile İlkokul olarak devam etmektedir. Okulumuz bulunduğu 3057 m2’lik arsanın, çocuklara faydalı olmak üzere kendisi de öğretmen olan İnci Şener isimli hayırsever tarafından bağışlanmıştır. Yaptığı bu anlamlı bağış nedeni ile Türk Eğitimine bağışladığı arsaya yapılan okula İnci Şener ismi verilmiştir. Okulumuzda karma, ikili ve gündüzlü eğitim yapılmaktadır. Hitap ettiği çevre gelir düzeyi orta ve iyi seviyede olan ailelerden oluşmaktadır. Okulumuzun çevresi yeni yapılaşmalar nedeni ile hızla gelişmekte ve değişmektedir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.