TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Klasik arabalar Fuar'daki yerini aldı

Uluslararası İzmir Fuarı, birbirinden farklı yörelerin ürünlerini tanıtarak İzmirlilerle buluşturuyor

Haber Giriş Tarihi: 01.09.2014 05:56
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Klasik arabalar Fuar'daki yerini aldı

EMİNE ŞEKER

83. İzmir Enternasyonal Fuarı birbirinden farklı yörelerin ürünlerini tanıtarak İzmirlilerle buluşturuyor. Gümüşhane’nin pestilini, Hatay’ın ipeğini, Kastamonu’nun sarımsağını bu fuarda bulabilirsiniz

“ÜRÜNLERİMİZİ İZMİRLİLERE TANITIYORUZ”

Kömecizade firma sahibi Şenol Bayraktaroğlu, geçen yıl da bu yıl da iyi bir ilgi ile karşılaştıklarını belirterek, “Bu yıl ilk gün daha düşük bir ciroyla başladık. İlgi alaka az gibi geldi. Ama daha fuarın ilk günleri olduğu için gösterilen ilgi artabilir. Bizim ürünlerimiz makbul ürünlerdir. İzmir insanı bizim ürünlerimizi severek tüketiyorlar. İnsanlardan biraz daha ilgi bekliyoruz. Standımızı gelip ziyaret etsinler, ürünlerimizi tatsınlar istiyoruz. Hiçbir yerde bulamayacakları kadar doğal ürünleri bizde bulabilirler. Gümüşhane denince ilk akla gelen pestik ve kömedir. Pestil ve köme yüzyıllardır üretilmekte olan ürünlerdir. Önceleri ev ortamında kışlık bir yiyecek olarak üretilen bu değerli ürünlerimizi, şimdilerde geleneksel üretim yöntemlerine bağlı kalarak tamamen kapalı alanda Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı izin ve onayları ile üretiyoruz. Gümüşhane Karadeniz geçiş iklimine sahip olduğu için hemen hemen tüm meyveler yetişir. Her şey az yetişir. Kurutma kültürü ürünün az olmasından gelir. Az olan ürünleri bahçeden toplarız ve kuruturuz. Kışın kullanmak üzere saklarız. Eti bile kurutarak saklarız. Gümüşhane’den iyi inşaatçı ve iyi pestilci çıkar. Pestilin içerisinde doğal dut pekmezi, süt, bal, ceviz ve şeker bulunur. Bunu yiyen inşalar tüm gün enerjik kalırlar. Buraya gelme amacımız ürünlerimizi İzmirlilere tanıtmak” dedi.

UMUT BAŞARININ KAYNAĞI

Manisa Merkez Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Nilgün Beşirik, 2008 yılından itibaren kadınları desteklemeye başladıklarını ifade ederek, “Başladığımız bu yolda ciddi yol kat ettik. Ticaret Odası’na bağlı bir kooperatifiz. Ürettiğimiz ürünlerin fuarlarda satışını yaparak kadınlarımıza ekonomik destek oluyoruz. Sosyal yönden kuvvetlendirip mesleki açıdan kurslar açarak ellerindeki beceriyi geliştirmeye çalışıyoruz. Amacımız kadınların refah düzeyini artırmak. Geçen yıllarda da olduğu gibi kalabalık olmasına rağmen istediğimiz satışlar olmuyor. Yine de görünür kılınmak ve ürettiklerimizi tanıtabilmek için buradayız. Toplu sipariş almayı hedefliyoruz. Eğer toplu sipariş alırsak daha fazla kadınımız çalışır. Biz kadınlara boş vakitlerini değerlendirerek üretmelerini istiyoruz. Hem kendi şehriniz hem de ülkeniz kazansın diyoruz. Kadınların cesaretli olmasını istiyoruz. Yerel yönetimde bulunan üst düzey makam yöneticilerimiz bu konuda bize karşı daha duyarlı olmalarını istiyoruz. Kadınlarımızı ve yöresel ürünlerimizi ön plana çıkarabilirler. Sanırım Manisa bu konuda biraz zayıf kalıyor. Çünkü sanayisi kuvvetli. El sanatları ve yöresel ürünler açısından sıkıntı çekmiyor değiliz. Yine de umutluyuz. Umudu başarının kaynağı olarak düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

FUARDA KLASİK ARABALAR DA YERİNİ ALDI

İzmir Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Bener Aksu, 5 yıla yakın faaliyet gösterdiklerini belirterek, “Derneğimizin amacı kaybolmayı yüz tutmuş klasikleri tekrar bir araya toplayıp gelecek nesile aktarmak ve sevdirmektir. Her sene mutlaka fuara katılıyoruz. Ayrıca İzmir’de olan Oto Showlara katılıyoruz. Kendimize ait düzenlediğimiz yaz şenlikleri var. İnsanların sorularına ayrıntılı bir şeklide cevap vermeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

RENGARENK SABUN OLAMAZ

Ayvalık Sabuncusu Nihat Özer, sabunun tarihini devam ettiren bir aile olduklarını vurgulayarak, “Edirne’den gelen bir aileyiz. Bu gelenek el sanatı olduğu için kolay bir gelenek değil. Osmanlı Dönemi’nde cariyelerin başucunda bulunan sabunlardır. Gelenek bu güne kadar devam ederek AVM’lerde yerini aldı. Fuarlarda halkımıza kültürü ve tarihi anlatmaya çalışıyoruz. Çok pahalı bir ürün. Yazın 30 güne yakın meydana gelen bir üründür. Kışın 2,5 aya yakın makine kalıp ile üretenler var. Bir de alçı karıştırıp yapanlar var. Onlar zaten hemen belli oluyor. Bizim ürünlerimiz böyle değil. Bizim ürünlerimiz el emeği göz nurudur. Kültür Bakanlığı denetiminde devam eder. Tarihimizi ve sanatı içeren bir üründür. Çok meşakkatli bir aşamadan geçiyor. İzmir Fuarı’na katılmakla kalmıyorum. Tüm dünya fuarlarına katılan bir firmayım. Ulusal ve kurumsal bir firmayız. Bazen gelen büyükler ısırmaya çalışıyorlar. Bunun için benim tezgahımda yeşil erik ve yeşil elma yoktur. Üzüm koyma taraftarı da değilim ama üzümsüz stant cılız durur. Bu yıl fuardan bir beklentim yok. Katılımcıların kalitesi çok düşük. Ama ilerleyen günler ne gösterir bilemiyorum. Türkiye genelinde ekonomide bir zayıflama söz konusu. Bu tarz yerlerde para harcamamaya çalışıyorlar. Sahte ürünleri tercih ediyorlar. Evimde kullanamayacağım hiçbir ürünü getirip burada satmam. Piyasadan sahtekarlar temizlenirse her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum. İnsanlar tarihlerine ve sanatlarına sahip çıksınlar istiyorum. Boyalı sabundan gördükleri yerden uzak dursunlar. Rengarenk sabun doğal olamaz. Eski Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açılım sürecine destek amaçlı Edirne değil de Diyarbakır karpuzu demek istiyorum” şeklinde konuştu.

KANSER BİR HASTALIK DEĞİLDİR

Gazetemize fuar izlenimlerini anlatan Yazar Yücel Aydemir, kanser ile ilgili yazdığı 2 kitap bulunduğunu belirtti. Kanserin bir4 hastalık olmadığını dile getiren Aydemir, “Kanser öldürmek için değil, ömrü uzatmak içindir. Genetiği bozulmuş hücre ise hiç değildir. Yaşama düşman hiçbir şey yaşamı kurtaramaz. Bizi öldüren kanser değil kanser tedavileridir. Kanserin tek dermanı sudur. Bunun dışındaki her çaba beyhude bir ölüm getirir. Nasıl yaşadığını bilmiyorsan, neden hasta olduğuna şaşmayacaksın. Kitaplarımda yaşamın tuz ve su olan kısmını anlattım. İnsan yaşamı oksijen gibi tuza ve suya bağlıdır. Ama bu bilgi dünyada çok az bilinir. Bugün tıbbın hastalık diye tanımladıkları aslında vücudun su ve tuz kıtlığında bulduğu çözümlerdir. Bu çözümlere maalesef hastalık denildi. Kanserin sebeplerine ve çözümlerine değindim. Kanseri tedavi etmeye çalışan birçok insan var. Ama kanseri açıklayan kimse yok. Oysaki bilim sebep-sonuç ilişkisi içindedir. Eğer sonuç değiştirilmek isteniyorsa sebebi değiştirmek zorundasınız. 1924 yılında kanser ile ilgili tespit edilen ipuçları ile matematiksel bir mantıkla açıkladık. Gözlemlediğim kadarıyla insanlar fuara eğlenmeye ve kalabalık oluşturmak için geliyorlar. Bize olan ilgi daha çok kitap fuarlarında oluyor. Su için aşka düşün kansere değil” dedi.

ÖLMEYE YÜZ TUTAN MESLEK

Fuarda yer alan bir diğer standda yorgan dikerek, fuara renk katan İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Üyesi Mehmet Ünver, ölmeye yüz tutmuş mesleklerden yorgancılığı anlattı: “Yorgancılık mesleğini 1971 yılından beri yapıyorum. Tükenmeye başlayan sanatlardan bir tanesi. Mesela semerci ve kalaycılık meslekleri de aynı şekilde tükenmektedir. Yeni evlenen çiftler genelde ilgi gösteriyorlar. Sadece çeyiz yapılırken insanların akıllarına geliyor. Eskiden insanlar evlerinde 5’den fazla yorgan bulunduruyorlardı. Eski insan kalmadı artık. Herkes yenileşti ve kibarlaştı. Elyaf yorganların çıkması bizim mesleğimizi öldürdü. Bizim el işlerine tamah eden olmuyor. Bizim fuardan bir beklentimiz yok. Yeter ki insanlar geleneklerine sahip çıksın. Çocuklar yorganın nasıl dikildiğini bilsinler. Elimizde 3 santim iğne 6 saatte bir yorgan çıkartıyoruz. Makine değiliz biz. Makine işi gibi 1 saate yorgan çıkartamayız. Herkes sağlıklı yaşasın. Naylon gömlek giyince insanı hasta eder. Ama bir pamuklu ya da yün giyildiğinde teri çeker. Pamuklu yorganın altında yatan kişi terlemez. İnsanı serin tutar. Yün yorgan da yatan kişi kışın sıcak tutar. İnsan ömrü uzar” ifadelerini kullandı.

GAZİNOLU FUAR ANLAYIŞI BİTİYOR

İzmir Engelsiz Sanat Derneği Başkanı Tamer Özşeker, fuarda engelsiz sanat adına projeler tanıtıyor. Güzel sanatlar kökenli olduğunu söyleyen Özşeker, “Tüm farkındalık çalışmalarını yapıyoruz. Sanat bu ülke için lüks olmuş durumda. Adımıza yakışır engelsiz sanat yapmaya çalışıyoruz. Bazı sorunları fark etsek belki sonraki aşamada sanata ulaşmak daha kolay olur derdine düştük. Bu yüzden farkındalık çalışmaları yapmaya başladık. Farkındalık çalışmalarını sanatla yapmaya gayret ediyoruz. Çünkü sanatın öğreticilik yanı var. Yöntem olarak rahat kullanabiliyorsunuz. Daha akılda kalıcı oluyor. Görseli zengin oluyor. Sanat kendi başına hayatı öğretme biçimidir. İkisini farkındalıkla birleştirdiğinizde muhteşem şeyler çıkartıyoruz. Bu yolla sanatı hayatın gerekçesi yapabiliriz. Hatta sanat yoksa insan yok düşüncesine inanıyorsak bunu insanlara göstermemiz gerek. Yola böyle çıktık. Sokakta her yerdeyiz. Siyasetten uzak duruyoruz desek de aslında siyasetin tam merkezindeyiz. Çünkü insanla uğraşmak siyaseti gerektiriyor. 4 senedir İzmir Fuar’ına katılıyoruz. Geçen yıllarda farklı köylerden çocukları fuara getiriyorduk. Çocukları gezdiriyorduk. Amacımız hem İzmir’i tanıtmak hem de dolaylı yoldan çocuklara ulaşmaktı. Eğlenceyi günümüzde gülme olarak değerlendirmiyoruz. Haz alma şekline dönüştürmeye gayret ediyoruz. Bu fuarda fuar bilincinin oturmaya başladığını gördüm. Önceki senelere göre insanlar hedefe ulaşmaya başladılar. Eski gazinolu fuar alışkanlığından yavaş yavaş kurtulmaya başlandı. Engelsiz dediğimiz sıfatı ortadan kaldırsak da derneği kapatsak derdimiz bu” dedi.

İNSANLARIN DİKKATİNİ ÇEKİYORUZ

İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü Müdür Yardımcısı Fatih Yüksekoğlu, Halk Sağlığı Müdürlüğü olarak özellikle halk sağlığı hizmeti temelinde birinci basamak olarak sunulduğu ortamda öncelikle koruyucu hekimlik hizmetlerinin önemini vurgulamak için stantta çalışmalar yaptıklarını söyleyerek, “Standımızda kendi kendine meme muayenesi eğitimi yapılıyor. Maket üzerinde kişilere uygulamalı olarak gösteriliyor. Bebek aşıları ve takibini anlatıyoruz. Obeziteye dikkat çekmek için boy kilo ölçülerek beden kitle endeksinin kişilerin hem dikkatini çekmek hem de önemini vurgulamak için ölçümler yapılıyor. Obezite çıkma durumunda kişilere yönlendirme yapılıyor. Geçen yıla göre insanların ilgisi biraz daha yüksek ya da biz daha profesyonelleştik” diye konuştu.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ÖZGÜVEN GETİRİR

İzmir Büyükşehir Belediyesi İzelman Anaokulları Müdürü Özlem Bulsu, geçen yıl da fuarda olduklarını belirterek, “Fuara gezmeye gelen aileler rahat gezerlerken biz çocuklarla eğlenceli vakit geçiriyoruz. Asıl amacımız çocukları okul öncesi eğitimle tanıştırmak. Geçen yıl 3 bin 500 tane çocuğa baktık. Bir daha olması için bu yıl tekrar açtık. Güzel bir eğitim oluyor. Okul öncesi eğitimle tanışmamış çocuklar burada eğitimle tanışmış oluyorlar. Böylelikle aileler okul öncesi eğitime ilgi duyarak çocuklarını okula götürmeye karar veriyorlar. Böylelikle okullaşma oranları yükselmiş oluyor. Bu sene daha çok katılımın olacağını düşünüyoruz. 5 bine yakın çocuğa bakacağımızı düşünüyoruz. Hiç anaokuluna gitmemiş bir çocuk anaokullarında neler yapılıyor bunu öğreniyor. Çocuklara okul soğuk bir ortam gibi geliyor. Bu çocukları aileleri bıraktığı zaman başka gelen çocuklarla sosyalleşiyorlar. Değişik arkadaş edinerek kendilerine özgüven geliyor. Biz bu sene 4-7 yaş aralığında ki çocuklara bakıyoruz. Genelde 4 yaş geliyor. 4 yaş ben duygusunun ön planda olduğu bir dönem ve çocuklar burada edindiği arkadaşlarıyla beraber çözebiliyorlar. Burada çocuklar paylaşmayı öğreniyorlar. Öğrenme istasyonlarımızda sanat istasyonunu kullanarak küçük kaslarını kullanarak değişik sanat etkinlikleri yapıyorlar. Aynı zamanda bizim diğer amacımız 2 kelime dahi öğrense kardır diyoruz. İlk hedefimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bilinmeyen yönlerini tanıtmak ve öğretmek. El işleriyle olsun, Türkçe dil etkinliği ile olsun çocuklara anlatıyoruz. Okul öncesi eğitim günümüzde çok önemli bir yere sahip. Çocuklar buraya güvenli bir şekilde alınıyorlar. Çocuğun ya da ailenin hüviyeti alınıyor. İstekleri saat kadar kalabiliyorlar. Kapıda hem güvenlik hem de emniyet güçlerinden arkadaşlar bize destek oluyorlar. Aynı zamanda fuarda kaybolan çocuklara da bakıyoruz. Ailesi gelinceye kadar bizde kalıyorlar” ifadelerini kullandı.

SICAK ÜFLEME CAM SANATINA İLGİ AZ

Nevhan El Sanatları firma sahibi Reyhan Aksoy, 25 yıldır fuarla ve el sanatları ile uğraştığını söyledi. Bu yıl da fuara katılarak fuarseverleri sanatıyla buluşturan Aksoy, “Sıcak üfleme cam sanatı birebir el sanatıdır ve ebrudur. Bu sanattan başkada ebru bulamazsınız. Üzerleri gerçek altın yaldız kaplamadır. Daha cüzi miktarda tanıtım amaçlı burada bulunuyorlar. Amacımız Mısır’da doğmuş bu sanatı Türkiye’ye taşıdık. Hayata tekrardan getirmek. Eski kültürü yeniye taşıyarak insanlarla birleştirmek istiyoruz. Geçen yıllarda beklediğimiz ilgiyi göremedik. Fuarın eski gözdeliği ve önemi azalıyor diyebilirim. İnsan ayrımı yapmak asla istemiyorum. Artık kimse yazlıklarından dönüp fuarı ziyaret etmiyor. Sanattan ve kaliteden anlayan müşteriler gelmiyor. Fuardan bir beklentim yok. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Bu sene de daha ilk günlerden istediğimiz ilgiyi göremeyeceğimizi anladık” şeklinde konuştu.

İPEĞİ BİLEN ALIYOR

Caner Giyim ve İpekçilik firma sahibi Burhan Murat Eskiocak, Hatay’dan İzmir Fuarı için geldiğini söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti: “1993 yılından beri bu işle uğraşıyorum. İpek böceğinden ipeği üreterek dokuyoruz. El dokuma ve elektrikli tezgahlarımızda var. Genelde şalları ve kumaşları el dokuma tezgahında dokuyoruz. Ortalama bir şalı dokumak 4 saat sürüyor. Ama sürekli 4 saat çalışmak imkansız. Kullandığınız ip çalışma süresini değişir. Kalın iple dokuma işi daha kolaydır. Türkiye’de çok az yapılan bir iş. Bitmek üzere olan bir meslek. Hatay’da en genç dokuma ustası benim. Benden sonra bu işi yapabilecek kimse yok. 4 senedir fuara katılıyorum. Gösterilen ilgiden memnunum. İpeği bilen alıyor. İpek elit tabakanın kullandığı bir üründür. Bu kalabalıkta bizim ciddi satışlar yapmamız gerekir. Ama maalesef herkes ipeği kullanmıyor. İzmir’de sürekli müşterilerimiz var. Bizde ki beklenti yeni müşteri potansiyeline sahip olmak. Bizim geliş amacımız toptan satış yapabilmek. İpekte kullanılan boyaya dikkat etmek gerekir. Kimyevi katkılarla yapılan ipeği tercih etmesinler. Biz ürünlerimizde toprak boyayı kullanıyoruz. İnsana zarar verdiğini duymadık. İpek ve dokuma bizim değerlerimizdir. İnsanlar bunlara sahip çıksınlar”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.