TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Aileler gerekli vakti ayıramıyor

35 yıllık eğitim hayatının 25 yılını okul müdür olarak geçiren Karşıyaka Cumhuriyet Mahallesi Atatürk İlköğretim Okulu Müdürü Ender Feroğlu,  ebeveynlerin çalışan insanlar olduğu için çocuklarının eğitimine yeterli vakti ayıramadığına değinerek aile, çocuk, okul üçgeninin eksik kaldığını söyledi

Haber Giriş Tarihi: 05.05.2015 07:22
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Aileler gerekli vakti ayıramıyor

NİLGÜN TAZE

Velilerin çocuklarının eğitimine sık sık duyarsız kalmalarının en büyük problemleri olduğunu,  ebeveynlerin okul öğretmenleri ve çocuklarla işbirliği içinde çalışmamalarının eğitimden istenilen verimi sağlayamadığını vurgulayan Atatürk İlköğretim Okulu Müdürü Ender Feroğlu, “Binalar, eğitim için gerekli malzemeler, para bir şekilde temin edilebiliyor ancak çocukların gelişiminde en önemli etmen olan okul idaresi, öğretmen, veli üçgenini oluşturmakta zorlanıyoruz. Velilerimizin eksiklikleri bizi üzüyor. Sık sık veli toplantıları yapıyoruz.  Velilerin toplantılarımıza katılması ile ilgili zaman zaman çalışmalarımız oluyor. Okulumuz Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden göç alan bir mahalle üzerinde kurulu.  Ekonomik durumları çok çok iyi olmamasına rağmen çocuklarına gayet nezih, temiz, özenli bakan aileler. Her birisi çocuklarını bir eksiği olamadan okula göndermeye çalışıyorlar.  Çoğu çalışan aileler olduğu için okula yeterli vakit ayıramıyorlar. Okulumuzda öğrencilerimizin dinlenmesini ve spor yapabilmesini sağlamak amacıyla alanlarımız mevcut. Okulumuzun fiziki olarak hiçbir eksikliği yok. Bir çok okulla kıyaslandığında her türlü imkana sahibiz. Normal eğitim olduğu için öğrencilerimiz kış aylarında eve gidip yemek yemekde zorlanıyorlar. Okulumuzda bu sorunu çözebilmek için bir yemekhane yaptırma çalışmalarımız başladı. Bunun dışında okulumuzun bir eksik yok. Talep ettiğimizde Milli Eğitim Bakanlığı ve Kaymakamlıktan istediğim para yardımını alabiliyoruz.  Okul olarak daha çok çocuklarımızın akademik eğitimlerinin ilerlemesini ve bununla birlikte de birçok yarar sağlayan niteliklerin verilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Büyük bir şehirde yaşıyoruz ve dışarda türlü tehlikeler çocukları beklemekte. Bu konuda da velilere çok iş düşmekte. Çocuklarımız zamanlarının 5 saatini okulda geçirirken 19 saatini aileleriyle geçirmekte. Aileler de çalıştıkları için çocuklarının hangi çocuklarla oynadığını, zamanımızın yaygın bilişim aletlerini nasıl kullandıklarını takip edemeyebiliyorlar. Unutulan büyüğe, küçüğe sevgi ve saygıyı tekrar hatırlatabilmek ve çocukların bu hislere sahip olmasını sağlayabilmemiz gerekiyor. Etraftan çocukların bu hislerin dışında gevşek davrandıklarına dair duyumlar alıyoruz. İlk eğitimi çocuklar aileden alıyor bir hamur olarak bize getiriliyorlar ve bizler de bu hamura şekil veriyoruz.  Gelecekle ilgili akademik eğitimin yanında değerler de çok önemli” dedi.

SPORA ÖZENDİRİYORUZ

Çocukların içinde bulunulan bilişim çağından ötürü spor yapmaya zaman ayırmadıklarını ve boyuna uzamak yerine enine uzamaya başladıklarına dikkat çeken Feroğlu, sağlıklı beslenme ve sporu sadece çocukların değil yetişkinlerin de yapmaları gerektiğine değinerek, “Milli Eğitim Bakanlığı ve okulumuz kanalıyla çeşitli sınıflararası spor faaliyetleri ve etkinlikler düzenlenmekteyiz. Eskiden çocukluk dönemimizde oynadığımız oyunları velileri de oyunun içine katarak öğretiyoruz. ‘Eski oyunlarımız’ adı altında gerçekleştirilen bu proje arzu ettiğimiz düzeyde yürümese de geliştirmeye devam ediyoruz çünkü çocuklarımızın zamanının çoğunu bilgisayarın başında geçirmesini istemiyoruz. Enerjilerini sağlıklı bir şekilde tüketebilmeleri için koşmaları, yürümeleri gerekiyor. Okula gelen velilerin hepsine şunu söylüyorum. Çocuklarınıza zaman ayırdığınız zaman onları alış veriş merkezlerine götürmektense açık alanlarda oyun oynatarak enerjilerini atmalarını sağlayın. Okulumuzun hemen karşısında okulumuza ait basketbol ve voleybol sahalarımız var. Velilerimizin de okulumuza ait bu alanlarda sabah ya da akşam yürüyüş yaptığını görüyor ve memnun oluyorum. Okulumuzda en hoşuma giden şey ise, öğretmenlerimizin çocukların ruh durumlarıyla birebir ilgilenebilmesi. Çocuk evde olumsuz bir şeyler yaşamışsa ya da o gün üzgünse öğretmenlerimiz sınıf mevcudunun az olmasından dolayı hepsiyle ayrı ayrı ilgilenebiliyor. Bu da öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz açısından çok güzel bir sonuç.  Okulumuz da 24 öğretmen ve 2 tane de yardımcımız var, öğrenci sayımız ise 314. Okula geldiğimde en kalabalık sınıfımın 14 kişi olduğunu gördüm. 2 tane 4. sınıfımız var, onlar da 24-25 kişiden oluşuyor. Bir özel okul, kolejde bile olamayacak imkanlar okulumuzda mevcut. Velilerimizin çocuklarını okulumuza göndermemeleri için hiçbir gerekçe yok.  Öğrenci sayısının sınıflarda az olması eğitim kalitesini büyük ölçüde etkiliyor. Çocuk ailesini ve kendisini daha iyi tanıma fırsatı buluyor. Okulumuzda bir rehber öğretmenimiz var. Bu öğretmenimiz hem çocuklarla hem de öğrencilerle ilgileniyor. En büyük etkinliği ise okulumuza davet ettiğimiz velilere çocuklara nasıl davranılacağı ile ilgili eğitimler vermesi. Çocuklarımızın bir kısmı parçalanmış ailelere sahip olduğu için psikolojileri de sağlıklı olamayabiliyor. Öğretmen sınıfta velileriniz gelsin dediğinde evde velisi olmayan çocukların üzüntüsü hemen asimilize edilebiliyor. Türk Eğitim Vakfı’nın çalışmalarıyla birlikte yürüttüğümüz çalışmalar da yapılabiliyor. Bizler, eğitimciler olarak çocuklarımızın gözlerine baktığımız zaman gözlerindeki ışığı da ,ateşi de görebilmeliyiz” açıklamasını yaptı.

BİREY OLMAK GEREKİYOR

İnsanların etrafına faydalı bir birey haline gelebilmelerinin altında yatan en önemli etmenin eğitim olduğuna değinen ve eğitimsiz bir insanın ilerleme göstermesinin mümkün olmadığına dikkat çeken Feroğlu, “Eğitim almamış birçok çocuk istismara uğruyor ve bu çocuklarımız yaşları itibarıyla da kendilerine uygulanan istismara ‘dur’ diyemiyorlar. Daha zor durumda olan engelli gruplarımız ve uyuşturucuya saplanmış çocuklarımız var. Bütün bunların hepsi parçalanmış ailelerin ya da sevmeyi bilmeyen ailelerin içinden çıkmakta.  Eğitim almayan bir kişinin kaliteli bir yaşam sürdürdüğünü söyleyemem. Kötü alışkanlıklar edinmiş, eğitimsiz bir kişinin herhangi bir konuda kendisine ya da çevresine faydalı olabileceğine inanmıyorum. Tam tersi etrafına muazzam bir şekilde zarar vermekte.  Çocukları bir çocuk değil de bir birey olarak ele alabilirsek yolun yarısını kat etmiş oluruz. Her şeyden önce çocuğa saygı duymalı, onun gözünün içine bakarak konuşmalı, onun seviyesine inmeliyiz. Bir öğretmen, bir müdür olarak değil bir arkadaş gibi çocukla iletişimde bulunmamız gerekiyor. Çocuk kendisine değer verildiğini, zaman ayırıldığını hissetmeli. Kendisiyle ilgili bir şeylerin yapıldığını görmeli. Kendisiyle sürekli olarak konuşmalı ve kendisinin dikkatle dinlenildiğini de fark etmeli.  Çocukların kendilerine değer verildiğini görmeleri onların özgüvenlerinin gelişmesini sağlıyor. Okulumuzda çocuklarımızın fikirlerini doğru ya da yanlış olmasına bakılmaksızın dinliyoruz. Bu onların katılımcı olmalarını sağlıyor. Çocuğun en ufak bir mimiğinden o gün mutlu mu mutsuz mu olduğunu anlayıp onu tekrar neşeli hale getirebiliriz.  Öğretmenlerin görevlerinden bir tanesi de çocuğu, içinde bulunduğu koşulları, ailesini iyi tanımasıdır. Hem aile, hem öğretmen her şeyden önce çocuğa yapamayacağı şeylerin sözünü vermemeli. Bir şey istiyorlarsa neden yapamadıkların, doğru bir şekilde,  gerekçeleri ile birlikte anlatırlarsa bu daha uygun bir yol olur. Bu tür davranışlar çocuğun güven duygusunu koruduğu gibi başkalarını da kandırmaması gerektiğini öğretir. Çocuklar kavga ediyor ve birbiriyle barışıyorlar ancak velilerin kavgaları devam ediyor. Şikayete geldiklerinde çocuklarını birlikte oynarken gösteriyorum ancak yine de tartışmaya devam edebiliyorlar. Her şey bir yerlere gelmek değil. Önemli olan sağlıklı bir beden ve ruha sahip olabilmek. Sağlık söz konusu olduğunda her şey bitiyor. Bu bütün anneler babalar için de böyledir. Çocuklarına ders çalışmaları için aşırı baskı yapmasınlar. Çocuk çocuktur ve çocukluğunu yaşamalıdır çünkü bir daha hiçbir zaman tekrar çocuk olamayacak. Sadece biz bu süreçte onları fazla baskılamadan, uzaktan takiplerini iyi yapmalı, yanlarında olduğumuzu her fırsatta hissettirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

CAM FANUS İÇİNDELER

Feroğlu, çocuklarını bağımlılık noktasında cam fanus içinde yetiştirmeye çalışan aileler olduğunu ve bağımlı davranışların çocukların kendi ayakları üstünde durmasını engellediğini söyleyerek, kendi çözümlerini üretmesini bilmeyen, hayata karşı acemi nesiller yetiştirmenin çocuklara zarar verdiği gerçeğini hatırlattı. Feroğlu, “Çocuk düşerek büyümek zorunda, küfürleri de öğrenecek, kavga etmeyi de. Önemli olan biz eğitimcilerin zararlı ve yararlı davranışları fark etmelerini sağlamak. Ancak insan her ikisini de seçim yapabilmek için bilmek zorunda. Cam fanus içinde bir çiçek yetiştirmiyoruz biz, bir insan yetiştiriyoruz. İnsanın çeşitli evreleri vardır ve bunlardan bir tanesi de çocukluktur. Birey çocukluğunu doyasıya yaşayabilmeli ki ileride anlatabileceği anıları da olabilsin. Aile her zaman çocuğunun yanında bir destek olarak bulunsun ancak çocuğunun çocukluğunu katletmesin.  Çocuklar pantolonunu, ceketini ters giyebilir, gömleğinin düğmesini yanlış ilikleyebilir ancak bunların hepsini kendi başına yapmasını öğrenebilmesi. Yeni adım atmış bir çocuk koltuğa tırmanmak istediğinde koltuğa biz çıkarmayalım, kendisi mücadele etsin. Yoksa özellikle annelerimiz çocuğu liseye giderken bile çantasını taşır. Çocuklarımızın spor yapabilecek alanlar, üniversitelerin verdiği destekler, gösterdiği başarılar zaten İzmir’in eğitim seviyesinin yüksekliğini göstermektedir. Sağlıklı yaşayan çocuklarımız her alanda kendilerini gösterebiliyorlar. Okulumuzda kitap sayısı az olmasına rağmen çocuklarımıza yeterli oluyor. Üyelik sistemimiz yok. İstedikleri zaman kitap alabiliyorlar. Geri getirmeseler bile biliyoruz ki o kitap birileri tarafından bir gün okunacak. Zaten eksilen kitaplarımızı tekrar yerine koymakta zorlanmıyoruz” dedi.

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.