TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

‘Pirim ödersen hizmet alırsın’

Türk Sağlık Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Ahmet Doğruyol, 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren ve uygulanmaya başlandığı tarihten bugüne eleştirilerin merkezi haline gelen Genel Sağlık Sigortası hakkında açıklamalarda bulundu

Haber Giriş Tarihi: 10.06.2015 08:23
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
‘Pirim ödersen hizmet alırsın’

EMİNE YALÇIN - Türk Sağlık Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Ahmet Doğruyol, 18 yaşını doldurmuş reşit bir bireyin ailesinin sigortasından yararlanamadığını, buna rağmen aynı reşit bireye çalışmadığı halde ailesinin geliri hesaplanarak sağlık sigortası primi ödetildiğini ve bu durumunda birbiriyle çeliştiğini açıklayarak, sağlık hizmetlerinde gereksiz harcamaların yapıldığını öne sürdü.

EN ÇOK MAĞDUR ETTİĞİ KESİM SOSYAL GÜVENCESİ OLMAYANLAR

Türk Sağlık Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Ahmet Doğruyol, 18 yaşına kadar olan nüfusun Genel Sağlık Sigortası kapsamında olduğunu ve 18 yaşını doldurmuş olan nüfusun da belli oranlarda sağlık sigortası ödeyerek sağlık hizmetlerinden yararlandığını açıkladı. Sosyal devlet olmanın gereğinin ihtiyacı olan vatandaşların sağlık hizmetlerinden bir şekilde yararlanması olduğunu ifade eden Doğruyol, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasası’na göre bizim ülkemiz sosyal devlet olarak tarif edilir. Sosyal devletin temel gerekleri de eğitim, sağlık güvenlik yardımı gibi devlet eliyle yürütülecek olan hizmetlerin tüm vatandaşlara eşit bir şekilde bölünmesidir. Genel Sağlık Sigortası ile bir şekilde sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi söz konusu. Yani ‘pirim ödüyor isen hizmet alabilirsin’ anlayışı gibi diyebilirim. Genel Sağlık Sigortası’nın en çok mağdur ettiği kesim sosyal güvencesi olmayan kesimdir. Sosyal güvencesi olmayan kesiminde belki de ekonomik olarak sağlık sigortasının belirlenen ücreti ödeme imkanı yok. Ama buna rağmen Genel Sağlık Sigortası’nı ödeyerek sağlık hizmeti alması sağlık sigortasını ödemediği zaman da sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılması gibi bir durum ile karşı karşıyayız. Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası’na ve bizim halkımızın mantığına uyan bir durum değil” dedi.

‘ÖDEDİĞİN PARA KADAR HİZMET ALIRSIN’

Devletin pek çok yere gereksiz harcama yaptığının görülmekte olduğunu öne süren Doğruyol, ihtiyacı olan vatandaşlara mutlaka sağlık hizmetlerinin verilmesini, gerekirse maddi desteğinde sağlanması gerektiğini söyledi. Doğruyol, “Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’nin toplam nüfusundan yaklaşık 11 milyon kişi hiçbir çaba harcamadan ayaklarını uzatarak devletin imkanları ile hayatını sürdürüyor. Ben bu durumun çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Bunun için genel sağlık sigortasının sağlık hizmetlerinin bir nevi ticarileştirmesi olarak görüyorum. ‘Ödediğin para kadar hizmet alırsın’ şeklinde bir mantık var. Sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi değil tüm vatandaşlarımıza eşit ve ücretsiz verilmesi ya da devletin imkanları çerçevesinde verilmesinde yarar var” şeklinde konuştu.

DEVLET HASTANELERİMİZ TİCARETHANEYE DÖNÜŞTÜ

Doğruyol, bir bireyin 18 yaşını doldurduktan sonra ailesinin sosyal sigortasından yararlanamadığını ve yine aynı bireyin reşit olmasına rağmen ailesinin geliri hesaplanarak belirlenen ücreti ödemesine tabi tutulması durumunda ortaya bir çelişkinin çıktığına dikkat çekerek, bu çelişkinin devletin lehine olan bir durum olduğunu belirtti. Doğruyol, “Sosyal Güvenlik Kurumlarının harcamaları her yıl katlanarak gidiyor. Bir yerden bazı şeyler katlanırken başka bir yerden bazı şeyleri kısmaya çalışıyorlar. Tasarruf edilen kısmın insanların sağlığı üzerinden olmaması gerektiğini düşünüyorum. Sağlık hizmetlerinde şu an için o kadar çok gereksiz harcamalar var ki. Mesela Aile Hekimlerimiz ilaç yazma memuru şeklinde çalışıyor. Yani Aile Hekimlerimize giden vatandaşlarımız istedikleri ilaçları emir kipi ile Aile Hekimlerine yazdırıyor. Diğer taraftan hastaneleri düşünün. Devlet hastanelerindeki performans uygulaması ile şu an bana göre en az yüzde 40 civarında fazla harcama var. Örneğin yapılan gerekli gereksiz ameliyatlar, gereksiz yapılan tahliller ya da gereksiz çekilen röntgenler. Bunu doktorlarımızı suçlamak için söylemiyorum. Sistem bunu gerektirdiği için ortaya böyle bir sonuç çıkıyor. 663 sayılı kanun hükmündeki kararname ile beraber zaten devlet hastanelerimiz tamamen bir ticarethaneye dönüştü. Şu an kamu hastane birliklerinin tek kriteri hastane ne kadar para kazanıyor ne kadar para harcıyor” diye konuştu.

PALYATİF SERVİSLER HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

Hastanelerde palyatif servislerin her geçen gün artığını iddia eden Doğruyol, her devlet hastanesinin palyatif servisi açma çabası içinde olduklarını söyledi. Palyatif hasta ile normal hastanın bakım ücretlerinin farklı olduğunu ve hastanelerin ticarethane mantığında işletildiği için palyatif servisi açma yolunda gittiklerini belirten Doğruyol, “Palyatif hasta demek; ölümü bekleyen, kendi ihtiyaçlarını göremeyen ya da yatalak olan hastalar oluyor. Bizim kültürümüzde eğer anne ve babamız yaşlıysa ve ölümle pençeleşiyorsa kendi evlatların yanında vefat etmesi beklenir. Ama bizim evde bakım hizmetleri çerçevesi içinde köyde ya da kasabada ziyaret edilen hastaların palyatif hasta olarak gördüğümüz hastayı bazı hekim arkadaşlarımız hastaların kendi rızasını alarak hastaneye yatırmakta. Hastaya, hastanede ölümü bekletiyor. Ne için? Sadece ve sadece para kazanmak için. Palyatif hastaların bulunduğu yerde başka hastaların bulunmaması gerekiyor. Ama bir çok palyatif servisinde palyatif hasta ile dahiliye hastası yan yana yatıyor. Dahiliye hastasının gözünün önünde palyatif hastanın ölmesi diğer hasta için psikolojik anlamda yıkım demektir. Böyle bir mantık olamaz. Her geçen gün içinde de bu palyatif servisleri artmaktadır. Bu duruma artık birinin dur demesi ve kriterlerin yeniden belirlenmesi gerekiyor. İnsan sağlığında hiçbir şekilde paranın öne geçmemesi lazım. Aksi takdirde insanlar tarafından sağlık sektörüne olan güven azalıyor.  Sağlık harcamalarının hakkıyla yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

112 AMBULANSLARIMIZ TAKSİ DOLMUŞ GİBİ

AK Parti iktidarının 2002 yılından bugüne sağlıkta dönüşüm adı altında attığı her adımın sağlıkta çöküşün sembolü olduğunu ileri süren Doğruyol, “Sağlıkta dönüşüm adı altında atılan adımların hepsinde siyasi rant toplama çabası vardı. Mesela bugün 112 ambulanslarımız taksi dolmuş gibi oldu. Doktorlar hastalara ‘şu gün gel’ diyor. Hastalar o gün hazırlanıp 112 ambulansı arayarak kendilerini hastaneye götürmelerini istiyormuş. Acil sağlık hizmetleri adı üstünde ‘acil’ durumlar içindir. Acil sağlık hizmetlerinin gitmesi için durumun acil olması gerekiyor. Ama şimdi siyasi rant elde etmek adına ambulansı her türlü vakaya gönderiyorlar. Siyasi rant elde edebilmek için uygulanan sağlık politikaları maalesef çok çirkin” dedi.

Doğruyol, genel sağlık sigortası için gelir beyanında bulunmayan vatandaşların en üst limitten borçlandırıldığını da açıklayarak, böyle bir durum ile karşı karşıya kalan vatandaşların mutlaka bir dilekçe ile sosyal güvenlik kurumuna başvurması gerektiği uyarısında bulundu. Doğruyol, başvuru yapıldığı takdirde mevcut olan borçların silindiğini de sözlerine ekledi.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.