TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

BAHÇELİ: ÜLKENİN POSASI ÇIKARILDI

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ülkenin karanlık bir tünelde olduğunu. Çözüm sürecinin aslında insanlar arasına nifak soktuğunu iddia etti

Haber Giriş Tarihi: 04.03.2015 07:20
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
BAHÇELİ: ÜLKENİN POSASI ÇIKARILDI

SAMİ GÖKÇE/ANKARA

MHP Lideri Bahçeli’nin gündeminde çözüm süreci vardı. Meclis grup toplantısında partililere hitap eden Bahçeli, “Milletimiz kararmış vicdanların elindedir. Vatanımız korkakların, kanlı ve terörist niyetlerin güdümündedir. Geri çekilmeler başarı olarak takdim edilmektedir. Etrafımızdaki çember giderek daralmaktadır. İç huzurumuz, toplumsal barış ve asayişimiz soluk alamamaktadır” dedi.

Kimliğimiz ve egemenlik haklarının sallantıda olduğunu dile getiren Bahçeli, “Bayrağımız yarım kafalıların, yandaş ve yalakalıktan tam not almış müfrezelerin hücumuna uğramaktadır. Hangi zaviyeden bakarsak bakalım, Türkiye iyi durumda değildir.

Gelişmeleri hangi dünya görüşüyle yorumlarsak yorumlayalım, Türk milletinin akıbeti iç açıcı görülemeyecektir” diye konuştu.

AKP’nin, 13 yıl içinde ülkemizin posasını çıkardığını iddia eden Devlet Bahçeli, “AKP, 13 yılda milli bekanın üzerine kabus gibi çökmüştür. AKP; umut katili, güven hasmı, doğruluk karşıtı, huzur muhalifidir. Ahlaka en ağır darbeyi indirenler iktidardadır. Adalete en vahşi muameleyi reva görenler iktidardadır. Yolsuzluk ve yoksulluk illetini azdıranlar gene iktidardadır. İktidardaki kara parti, Türkiye’nin aleyhine ne varsa sahiplenmiştir. Hayatın her alanı yıkım ve yozlaşmanın tesir ve kapanındadır. Vatanımızın her yöresi yalanın, şirkin ve gayri meşru heveslerin gölgesindedir. Varlığımız yakın tehditlerle sarsılmaktadır” ifadelerini kullandı.

ÖRGÜT JESTLERLE DİRİLTİLDİ

Bahçeli terörü İmralı’dan yöneten eşkıya başının hayal dahi edemeyeceği bir konum ve duruma yükseltildiğini ifade ettiği konuşmasını şöyle sürdürdü:

Bölücü örgüt jestlerle dirilmiş, tavizlerle silahlanmış, pazarlıklarla Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısına sanki muadili bir güç, sanki eşit bir muhatabı gibi dikilmiştir. AKP, PKK’yı omuzunda taşımış, havalarda gezdirmiştir. AKP, PKK’ya ruhunu kaptırmış, irade ve iffetini devretmiştir. Kandil hayranlığı AKP’nin aklını almış ve afallatmıştır. AKP İmralı’nın izbeliklerinde kayıplara karışmış, şeref ve namusla yollarını çatallaştırarak ihanet katarına çoktan eklemlenmiştir. Görüyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, bir teröristin, bir katilin, bir sabıkalı bölücünün 10 maddelik ihanet metnini çözüm diye sunmaktadır.

İmralı canisinin sözlerine dikkat kesilen vicdanlı, milliyetçi-vatansever yürekler yaklaşan fırtınayı hissetmektedir.. Neymiş, PKK olağanüstü kongre toplayıp silah bırakacakmış. Neymiş, barış gelecek, demokratik siyasetin önü açılacakmış. Öncelikle söylemek istediğim şudur: Sevr Antlaşması’na da barış diyorlardı ve Türk milletine nasıl bir cehennemi yaşatacağı da herkesin malumuydu.

İmralı canisinin hazırlayıp Kandil çetesinin ihtiyatla paraf ettiği 10 maddelik ihanet metni; Türkiye Cumhuriyeti’nin çöküş belgesi, varoluşunu inkar beyannamesidir. Bu, niyet beyanı değil, nimet bilmezliğin tezahürüdür. 30 Ekim 1918’de, Mondros Liman’ında imzalanan 25 maddeden mütevellit mütareke şartları neyse 28 Şubat 2015 tarihinde ilan edilen ihanet mutabakatı aynısıdır.

“MUTABAKATA GÖZ AÇTIRMAMAKTA KARARLIYIZ”

AKP, PKK’yla mütareke yapmış, müzakereye hız vermiştir. 10 Ağustos 1920’de tarihe kirli bir paçavra gibi düşen ve Türkiye’nin ölüm ve imha belgesi olan 433 maddelik Sevr Antlaşmasıyla, 28 Şubat 2015’teki ihanet metni arasında esasta hiçbir fark yoktur. Sevr’i imzalayacak kadar küçülen Hadi Paşa, Tevfik Bey ve Reşad Halis Bey’den oluşan üçlü kadroyla, AKP’yi temsilen PKK-HDP bloğunun karşısına oturan üç şahsiyetin yolları 95 yıl sonra tıpkısıyla kesişmiştir.

1919’lu yıllarda kalpak çiğneyen İngiliz zabitiyle, süngü dayayan Fransız lejyoneriyle, çarşaf yırtan Rum palikaryasıyla, karın deşen Ermeni militanıyla AKP-PKK’nın ne farkı kalmıştır?

Mübalağasız diyebiliriz ki, bunların hepsi aynı pis muhitin mahsulleridir. Bunların hepsi aynı çarpıklığın ümidi, aynı alçaklığın üretimi, aynı defolu imalatın yan ürünüdür.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak AKP-PKK mutabakatına göz açtırmamakta son derece kararlıyız. Yıkım projesine nasıl tepki gösterdiysek, çözülme sürecine nasıl direnmişsek, Oslo’dan İmralı ve Kandil’e uzanan hain pazarlıkları nasıl reddetmişsek, daha da fazlasını yapmaya, AKP-PKK’ya nefes aldırmamaya sonuna kadar hazırız. Diyeceğim odur ki, PKK’nın silah bırakma çağrısı zaman kazanmaya dönük bir manevradır ve kandırmacadan ibarettir. Silah bırakan varsa o da AKP Hükümeti’dir.

İHANETİN ÖNÜ KESİLECEK

Dün bu ihaneti milli mücadele durdurmuştu. Bugün ise Milliyetçi Hareket önünü kesmeye yeminlidir. Tarihin hiçbir devrinde, Türk milleti haram yiyen boğazlardan geçmemiş, bundan sonra da geçmeyecek, yutulamayacaktır. Milli gurur hıyanetten daha gür konuşacak, daha cüretli ve cesaretli olacaktır. Güvence Milliyetçi Hareket’tir. Bu milletin adı, parçalamaya çalışanlara inat “Türk milleti”dir. Kimse yanlış hesap yapmasın, Türk milleti, etnik kalıntı falan değildir. Kimliksizlere bir kez daha duyuruyorum ki adımız Türk milletidir. Bin yılda oluşmuş, bin yılda yetişmiş ve bin yılda doğmuştur. Bin yılda ilmek ilmek örülmüş, bin yılda nakış nakış işlenmiştir. Bizi biz yapan bin yıllık beraberlik, bin yıllık buluşmadır. Ve bin yıllık kaynaşma çözülemeyecektir. Bin yıllık kenetlenme açılamayacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan HDP ve PKK’yı kast ederek “12 yılda ne istendi de vermedik” cümlesini ağzından kurşun gibi çıkarmıştır. Erdoğan neler verdiğini, nelerin teminatıyla bölücülerin gözünü boyadığını derhal açıklamalıdır. Erdoğan böylece, Cumhurun başı olmak yerine, Cumhuru parçalayan kişi olduğunu kabul ve itiraf etmiştir. Erdoğan ve Davutoğlu’nun Öcalan’ın vesayeti altına girmesi yenilir yutulur şey değildir. Türkiye’nin kaderini İmralı’ya ipotek ettirmek ise tam bir travmadır. Acaba Öcalan ile Erdoğan haftanın hangi günlerinde hasret gidermektedir? Kandille kriptolu telefonlardan yapılan görüşmeler geceler boyunca sürmekte midir?

Merakımız AKP içinden, terörün dağ kadrosuna katılmak isteyenler saraya mı, yoksa adaya mı müracaat edeceklerdir? Kavuşacakları günleri iple çeken, Anayasa’nın ilk üç maddesini faili malum cinayete kurban vermek için hazırlık yapan Erdoğan ve Öcalan’ı Türk milleti nefretle izlemektedir. Merkez Bankası’na saldırdıkça dövizin ateşini yükselten, reel sektör borcunu milyarlarca lira katlayan, ekonomiyi alabora eden Erdoğan istikrarsızlığın simgesi, kavga ve karışıklığın ana limanı haline gelmiştir. Bizim bürokratlarla uğraştığımızı söyleyenler, Merkez Bankası Başkanı’nı hastanelik eden Erdoğan’a niçin sessizdir?

Döviz lobisi hizmetkârlığına niçin kayıtsızdır?

İrtifa kaybeden ihracat, tırmanan işsizlik, yayılan hayat pahalılığı, fırlayan yoksulluk, devleşen yolsuzluk, düşen büyüme, artan borç, dümeni kırılan ekonomi politikaları milletimizi kara kara düşündürmektedir.

Erdoğan ve Davutoğlu Türk milletinin gerçek gündeminden sapmışlar, İmralı canisi ve çetesiyle iş tutmuşlardır.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.