TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

"Filler çatışıyor, İzmir’in çimleri eziliyor"

MHP TBMM Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, gazetemiz Ege’de Bugün’ü ziyaret ederek gündeme dair açıklamalarda bulundu

Haber Giriş Tarihi: 13.05.2015 09:27
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
"Filler çatışıyor, İzmir’in çimleri eziliyor"

ANIL YIKGEÇ - MHP TBMM Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, gazetemiz Ege’de Bugün’ü ziyaret etti. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Vural, darbelerin artık silahla değil, hak ve özgürlükleri kısıtlayarak yapıldığını söyledi. İzmir ekonomisinin daraldığını iddia eden Vural, “İzmir’de yeni cazibe merkezleri oluşturmak lazım. İzmir’de bir hamle yapmamız lazım. İzmir’de yaratıcı ekonomi yapmamız lazım” dedi.

12 Eylül darbesinin komutanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in vefatı üzerine darbe konusunu sorgulayan İzmir Milletvekili Oktay Vural, “Birkaç gündür Kenan Evren’in vefat töreni gündemdeydi. Şöyle bir bakıldığında darbe zihniyeti kaybolmuş değil. Gücü elinde tutan kişiler bunu insanlara karşı acımasızca kullanıyor. Dün de yargıya müdahale vardı, bugün de var. Dün de medyaya müdahale vardı, bugün de var. Darbe mantığı değişmedi. ‘Ben güç sahibiyim. Benim dediğim her şey doğrudur. Benim gibi düşünmeyenler düşman’ zihniyeti bugün de yaşanıyor. İbret alacağımız en önemli konu budur. Darbeyi yargıladık ama asıl yargılama ne zaman olmalı? Bu darbeci zihniyeti tarihin dibine gömmekle olur. Ama insanların hürriyetlerine, yargılama süreçlerine, medyanın özgürlüğüne dokunursanız bu zihniyet devam ediyor demektir. Biz demokrasinin, cumhuriyetin erdemlerini yaşatmamız lazım. Bugün milletin iradesini ve egemenliğini kıskaca almak isteyenler yapmıyor mu? Biri silahla yaptı diğeri de istihbaratıyla, vergi denetimiyle, gücüyle yapıyor. Fark etmiyor. 12 Eylül Darbesi olduğunda kim kendini hür hissedebilirdi? Şimdi de aynı şey. Dün sağcı, solcu diye fişleniyorduk. Bugün şucu, bucu, ocu diye fişleniyoruz. Dün hakimlere talimat verilerek hemen karar çıkartılıyordu. Bugün de deniyor ki ‘Tutuklamalar olacak.’ Aynı şey. Dolayısıyla bundan da ibret almak gerekiyor. Demokrasimizin, kurumlarımızın kalitesi çok ciddi bir sorun. Devletin kurumlarına, milletin güveni kalmayınca; devlet, bireylerin hasmı olunca tehdit büyüyor. Özgürlükler konusunda sıkıntı oluyor” dedi.

KRİZ AİLENİN İÇİNDE

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplu açılış törenlerini de eleştiren Vural, “Toplu açılışlar yapılıyor. Devlet aracıyla miting düzenleniyor. Senin ne işin var? Otur Cumhurbaşkanlığı’nı yap. Ben AKP ile rekabet ederim. Benim beyannamemle ilgili niye söz söylüyorsun? Davutoğlu söylesin. Ben de onunkiyle ilgili söyleyeyim” dedi. Manevi değerlerde büyük tahribat yaşandığına vurgu yapan MHP Grup Başkan Vekili, “Değerlerde büyük tahribat var. Dolayısıyla bu tahribatı onarmamız gerekiyor. Böyle gidemez Türk demokrasisi. Böyle bireysel hak ve özgürlükleri güçlendiremeyiz. Bütün bunlarla birlikte vatandaşın kendi dertleri, sorunları var. Ailede sorunlar, boşanmalar artmış,  ailede huzursuzluk, çocuk istismarı, kadına şiddet artıyor. Toplumda çöküş göstergeleri var. Yolsuzluk yapılıyor, biri çıkıp ‘Günah işleme özgürlüğümüz var bizim’ diyor. Yolsuzluk gözüküyor, ‘Bize darbe yapılmak isteniyor’ dediler. Darbe yapmak istedikleri doğru. Çünkü bunlar yolsuzluk yapmayı görevleri zannediyor. Görevi olduğunu zannedince birisi yolsuzluğu bulunca ‘Vay sen bana nasıl darbe yapmak istersin? Yolsuzluk yapmama nasıl darbe yaparsın?’ demesi de normal. Onun için bugünkü siyasetin odağı tahrip edilmiş değerlerin tekrar geri dönüşümüdür. Ekonomik olarak bakıldığında; bunca yıl geçti ama asgari ücretlinin, emeklinin durumu değişmedi. Aileler huzurlu değil, sıkıntı içerisinde. Sosyo-ekonomik olarak kriz, ailenin içinde. Kriz ailenin içinde olunca toplum geleceğe güvenle bakmıyor. Umut yok. Yüzde 18,5 işsizlik var. İzmir’de işsizlik Türkiye ortalamasına göre yüzde 60 daha fazla. İzmir’deki mutluluk düzeyi de Türkiye ortalamasının altında. O bakımdan bir onarım gerekiyor. Aile ekonomilerini güçlendirmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Çok açık olarak yapılacak 3 şey olduğuna dikkat çeken Vural, şöyle devam etti: “Yapılacağı çok açık olan üç şey var. Türkiye üretmiyor. Türkiye istihdam oluşturmuyor. Türkiye kaynak tüketiyor. Böyle devam etmesi mümkün değil. Türkiye üreten, istihdam oluşturan ekonomiye ve kaynaklarını aşındırmayan bir ekonomi politikasına ihtiyacı var. Türkiye’de tasarruf oranı yüzde 25’ten yüzde 12’ye düştü. 600 milyar dolar tasarrufumuz bitti. Üretimimizde ithalata bağımlılığımız arttı. İşsizlik arttı. Dünün sorunları dünde kaldı. Bugünün sorunları bambaşka. İleriye bakmak lazım.”

İZMİR’İN EKONOMİSİ DARALIYOR

Ekonomiyi İzmir bazında da değerlendiren Oktay Vural, kentte hamle yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Her iki kişiden birinin asgari ücretli olduğu bir ortamda asgari ücret evimize nasıl refah getirecek? Asgari ücretli sayısı azaltılmalı. Daha fazla gelir getirecek, istihdam sağlayacak sektörlere yönelmeli. İzmir’de birçok potansiyelimiz var ama maalesef yeni bir cazibe merkezimiz yok. İzmirli işadamları hep dışarı kaçıyor. Teşvik Sistemi’nin getirdiği sıkıntılar var. Burada yeni cazibe merkezleri oluşturmak lazım. İzmir’de bir hamle yapmamız lazım. İzmir’de yaratıcı ekonomi yapmamız lazım. Bilişim, sağlık, eğitim, bacasız sanayi turizme yönelmeliyiz. Çünkü yüksek öğrenim gören kişi sayımız fazla. Doktoralı, yüksek lisans gören insan sayımız, öğrenci sayımız fazla. Ama emekli sayımız da, işsiz de fazla. İzmir’in ekonomisi daralıyor. Bu daralmayı kurtarmak için İzmir’de bir talep oluşturmak gerekiyor. Talep oluşturmak için istihdam üreten bir ekonomi lazım. Bunları yapmak lazım” dedi.

İzmir’de neler yapılabilir sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Filler çatışıyor, İzmir’in çimleri eziliyor. Yerelde de hizmet yok, genelde de hizmet yok. Birbirini korkutmalar İzmirlinin kaybetmesine sebep olur. Kim olursa olsun yerelde ve merkezi bir sinerji oluşturmamız lazım. İzmir’in bu meselelerini çözmek için bir araya gelmeliyiz. Benim zamanımda Ailağa-Cumaovası banliyö trenini Piriştina ile imzaladık. Bir kısım çalışmalar başladı ama sonra ekonomik kriz sebebiyle yarıda kaldı. Şunu söylemeye çalışıyorum, İzmirli kadirşinastır. Kim katkı verirse onun hakkını verir. İzmir’de spor, kültür geriye gitti. Birinci Lig’de futbol takımımız yok. Kültürpark’ımız vardı. Cazibe merkezimizdi. Şimdi ise cazibe merkezi olmaktan çıktı. İzmir’i yenileyecek birtakım hedeflere ihtiyaç var. Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası hep beraber hareket etmeliyiz.”

YENİ YATIRIMLAR LAZIM

Kentte yeni ekonomik alanlara yönelinmesi gerektiğine de dikkat çeken İzmir Milletvekili Vural, “İzmir ekonomisi, İstanbul’la rekabet ediyor. O zaman İzmir’in ekonomisini güçlendirmek için ne yapmak lazım? Her partinin makro politikaları vardır ama bu politikaların ile uygulanabilecek olması lazım. Bilişim vadisi deniyor. Bizim bilişim vadisi ile ilgili bir yer açmamız lazım. Biz Urla’da ‘teknoloji geliştirme bölgesi’ ilan ettik. Hiçbir şey yapılmadı. Organize sanayi bölgelerinde doluluk oranı düşük. Fabrikalar kapanıyor. Yanı başınızda teşvik veriyorsunuz oradaki fabrikayı başka yere taşıyor. Bu yeni yatırım değil ki! Yeni yatırımlar lazım. Bir İzmir Milletvekili olarak kentin ekonomisini güçlendirmek için yerelde bulunan insanlarla neler yapabiliriz diye düşünmeliyiz” dedi.

İzmir’de idari yöneticilerin beraber hareket edemediğini belirten Vural, “İzmir’in sanayi odaları, milletvekilleri, belediye başkanları bir araya geldik ama ileriye götürme imkanı olmadı. Hep birileri ‘ben’ diyor. Efeler bireysel de oynar ama birlikte de hareket eder. Paylaşmayı bilmek lazım. Valiler nezdinde de kentimiz kısmetsiz. İzmir’in valisi, parti valisi, il başkanı gibi davranırsa, milletvekilinin yanında yer alırsa olmaz. Aslında burada organizatörlüğü yapması gereken o. İzmirliler böyle valileri de sevmez” ifadelerini kullandı.

SOMA SADECE BİR KAZA DEĞİL

Vural, Soma’daki maden ocağı kazasının yıldönümü ile ilgili de şöyle konuştu, “Soma, sadece bir kaza değil. Soma, aslında yolsuzluk ekonomisinin sonuçlarından biridir. Bir havzadan bir kömür ocağından çıkartılabilecek miktar belli olmasına rağmen o miktarın üstünde kömür çıkartmak; acımasızca işçileri bu eksende çalıştırmak yolsuzluk ekonomisinin sosyal maliyetidir. Denetim yok. Acımasız bir üretim ihtirası ve bu havzada bu işçiler siyasi amaçlarla kullanma isteği sonuçta 301 madencimiz vefat etti. Allah’tan rahmet diliyorum.  Maden ocağı hala çalışmaya devam ediyor. Yaşam odaları ile ilgili kanunu geçirdik. Ama onun kaza boyutunda değil, o düzenin dayı başlarını olduğu, üretim başına para alındığı, üretimin üzerinde üretim yapılması için emeğin istismar edilip iş güvenliğini olmadığı bir dönem Soma’nın gerçek yüz tam olarak ortaya çıkmadı. Soma’da düzende sorun olduğu için bunun üstünü örtmek için birçok adım atacağız dediler. Bunları da atmadılar. Mahkeme sırasında mağdurları bile mahkemeye almadılar. Ben de şunu soruyorum; Soma’daki maden ocağı Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) sahası. Bu TKİ’nin sahasına denetimi yapanlar hizmet almayla ilgili ‘Hizmet alım modeli’ ile işletiliyor. Asıl işveren kim? Asıl sorumlu kim? Bir tane kamu görevlisi yok. İzin vermiyor onların konuşmasına.”

SANAL ORTAMDA

MHP TBMM Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, sanal ortamda başlattığı kampanyadan da kısaca bahsetti, “Sanal ortamda umutcicekleri.com diye bir kampanya başlattım. İnsanlar, sanal ortamda kendi sokaklarına çiçeklerini dikiyorlar. Bu uygulamaya girip İzmir’in bir sokağına ‘adalet, birlik, refah, kalkınma, gelecek, ahlak’ isimli çiçeklerden birini seçip ekiyor. Bir diğeri de o çiçeği büyütmek için çalışıyor. Bakıyorum da en çok istenen ‘adalet’ çiçeği. Güven duygusu olmayan toplumlar ilerleyemez.” 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.