TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“Adalet ve gerçekleri istiyoruz”

İnsan Hakları Derneği, kaybolan insanların akıbetini sorarak, devletin güvenlik güçleri tarafından yüzlerce insanın gözaltına alınıp, kaybedildiğini iddia etti

Haber Giriş Tarihi: 14.09.2014 12:36
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
“Adalet ve gerçekleri istiyoruz”

İnsan Hakları Derneği, kaybolan insanların akıbetini sorarak, devletin güvenlik güçleri tarafından yüzlerce insanın gözaltına alınıp, kaybedildiğini iddia etti

EMİNE ŞEKER

Devletin güvenlik güçleri tarafından yüzlerce insanın gözaltına alınarak kaybedildiğini iddia eden İnsan Hakları Derneği, kayıp olan kişilerin akıbetini sorarak basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasının ardından İnsan Hakları Derneği üyeleri 5 dakika oturma eylemi yaptı. Oturma eylemi olaysız sona erdi.

GERÇEKLER BİR BİR ORTAYA ÇIKIYOR

Basın açıklamasını yapan İnsan Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Caner Canlı, kayıpların akıbetini sormaya devam edeceklerini vurgulayarak, “Devletin güvenlik güçleri ve onların denetiminde hareket eden karanlık güçler, yüzlerce insanımızı gözaltına alarak kaybettiler. Bu kaybetme vahşeti öyle pervasızca yapıldı ki, artık insanları toplu halde kaybetmekten çekinmediler. Çünkü kimsenin kendilerinden hesap soramayacaklarının güvencesi verilmişti. Dönemin başbakanı ve cumhurbaşkanı ‘artık bu ülkede bir Mustafa Muğlalı olayı yaşanmayacaktır’ diyerek kaybeden güçlere güvence veriyordu. Kayıplarının akıbetini soranlara; ’Devlet kimseyi kaybetmez, devletin güvenlik güçlerini karalamak için bunları söylüyorsunuz’ dediler. Halktan gerçekleri gizleyerek, delilleri karartacaklarını sandılar. Söylediklerine halkın inanmasını beklediler. Şimdi de gerçekler bir bir ortaya çıkmaya devam ediyor” dedi.

ABDURRAHMAN COŞKUN’DAN BİR DAHA HABER ALINAMADI

Henüz lise talebesiyken kaybedildiği iddia edilen Abdurrahman Coşkun’un akıbetini sorduklarını belirten Canlı, Abdurrahman Coşkun’un kaybolma hikayesini şu sözlerle anlattı: “1 Nisan 1974 de Mardin-Dargeçit’in Ulaş köyünde doğan Abdurrahman Çoşkun hem çobanlık yapıyor hem de okuyordu. 1993 yılında ortaokul öğrencisiydi. Bir grup asker Abdurrahman ve iki arkadaşını alarak bir mağaraya götürdü, ‘Gidin içine bir bakın, ne var orda’ dediler. Mağaranın kapısına mayın döşenmişti. Abdurrahman ve arkadaşları kendilerine kurulan tuzaktan habersiz içeri girdiler ve içeri girer girmez mayın patladı. Patlama sonucu Abdurrahman bir gözünü kaybetti, vücudunun birçok yerinde derin yaralanmalar oluştu. İki arkadaşı ise yaşamını yitirdi. Vücudunun birçok yeri parçalanan Abdurrahman, 4 ay hastanede tedavi gördü. Yaşanan facianın ardından Abdurrahman okuluna devam etti. Lise 1. sınıftaydı. 29 Ekim 1995 tarihinde gece saat 03.00 sıralarında askerler evlerine baskın düzenleyerek Abdurrahman’ı gözaltına aldılar. Bu arada aynı köyden 6 kişi daha gözaltına alınmıştı. Ertesi gün aile Dargeçit Savcılığı’na ve askeri tabura Abdurrahman’ı sordu. ‘Abdurrahman bizde’ dediler. İkinci gün ailesi hem savcıya hem de taburdakilere Abdurrahman’ ı tekrar sordu. ‘5 kişiyi bıraktık, iki öğrenciyi de Mardin'e gönderdik’ dediler. 9 gün boyunca hep aynı cevabı alan aile, Abdurrahman’ın hayatından iyice endişe etmeye başladı. Mardin’e gidip tekrar Abdurrahman’ı savcıya sordu.  Savcı, ‘Sizin Dargeçit’te savcınız var, niye buraya geliyorsunuz’ dedi ve bağırarak tersledi. Tekrar Dargeçit savcısına gelen aile, savcıya Abdurrahman’ı sordu. Bu kez Dargeçit savcısı ‘Bana kağıt geldi, serbest bırakmışlar sizinkileri’ dedi. Abdurrahman’ın yakınları; ‘Daha ilk günden 5 kişiyi serbest bıraktığınızı söylediniz, 9 gündür hiçbirini göremedik, şimdi de iki kişiyi bıraktığınızı söylüyorsunuz, peki bu çocuklarımız neredeler?’ diye ısrarla sordular. Aile bireylerinin çoğu yaşlı ve Türkçe bilmiyorlardı. İçlerinden Türkçe bilen birisi Mardin savcısının Dargeçit savcısını arayarak, ‘Siz niye bana tekrar gönderdiniz bunları’ diye bir süre tartıştığına tanıklık etti. Yapılan tüm başvurular hep sonuçsuz kaldı. Ve babası da köy ortasında işkence edilerek öldürülen Abdurrahman Coşkun’dan bir daha haber alınamadı”

TOPLUMUN BELLEĞİNİ DİRİ TUTACAĞIZ

Canlı, sorumlulara seslendiklerini söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti: “Sorumluların kendilerini aklamak için yaratmaya çalıştıkları gerekçelerin hiçbiri inandırıcı değildi. Kayıpların unutulmasına asla izin vermeyeceğiz Toplumun belleğini diri tutmaya devam edeceğiz. Delilleri karartılsa da, gerçekler gizlemeye çalışılsa da, bizler doğruları söylemekten, failleri teşhir etmekten vazgeçmeyeceğiz. Bizler, Abdurrahman Coşkun’un kaybedilmesinden, dönemin genelkurmay başkanının, başbakanının, iç işleri bakanının, emniyet genel müdürünün, jandarma komutanının ve savcısının sorumlu olduğunu biliyor ve tek tek tüm sorumlular adil şekilde yargılanıncaya kadar kayıplarımızın akıbetini sormaya devam edeceğimizi duyuruyoruz. Bizler, adalet ve gerçekleri istiyoruz.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.