TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Şiddeti hak ettiğinize inanmayın

Kadın Haklarını Koruma Derneği Başkanı Engin Demir, 1954’den bugüne kadar kadın hakları ve kadına yönelik şiddetle ilgili yapılan çalışmaları anlatarak, en büyük sorunun kadın erkek ayırımı yapan bir zihniyete sahip olunmasından kaynaklandığını belirtti

Haber Giriş Tarihi: 08.04.2015 06:51
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Şiddeti hak ettiğinize inanmayın

NİLGÜN TAZE

Derneğinizi ve kendinizi tanıtır mısınız?

1995 yılında İzmir şubesini kurduk. 5 Aralık kadının seçme ve seçilme hakkını aldığı günü de doğum günümüz olarak kabul ettik. İstanbul’da kurulan derneğimiz ise 1954 yılında kurulmuş oldukça eski bir dernek. Özellikle Atatürk’ün kadına verdiği hakları daha da genişletmek için özel olarak kurulmuş. 1962’de kamu yararına çalışan dernekler arasına alınan derneğimiz, 1976’da da Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun kurucu derneği olmuş. Şu anda hem İzmir şubesi Başkanlığını hem de Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun Ege Bölge Temsilciliğ’ini yapıyorum. Bunun yanında kadın Adayları Destekleme Derneği, Türk Kadınlar Konseyi Derneği’nin Şeref Başkanlığı yapmaktayım. Ben ekonomistim ancak kendi mesleğim ile ilgili değil daha çok kadın çalışmalarında faal olarak görev alıyorum.

Türkiye genelinde kaç şubeniz var?

İstanbul, İzmir, Denizli, Aydın olmak üzere maalesef dört şubemiz var. Kongrelerimizde bu azlığı dile getiriyoruz ancak yeterli olmuyor. Siz basın mensuplarının toplumu bilinçlendirmede katkı sağlayacağına inanıyor ve desteklerinizi bekliyoruz.

Kadınların bir araya gelip çalışamamaların ardında neler yatıyor olabilir?

Derneğimiz kadının insan haklarına yönelmiş bir dernek. Bunda bizim kabahatimiz olduğu kadar Türkiye’de uygulanan kadın politikalarının da etkisi var. Bu dönemde sadece bizde değil tüm kadın dernekleri arasında çözülme var. Hatta hatta dünyada geliştirmeye çalışılan üçüncü dalga kadın hareketi dediğimiz çalışmalarda da çözülmeler var. Dünyada kadınlar haklar boyutunda eşitliğe ulaşmış durumda. Bu bakımdan artık çok da fazla çalışmaya gerek duymuyorlar. Türkiye’de kadınlarda nedense bir vurdumduymazlık görüyoruz. ‘Nasıl olsa elde ettiğimiz haklarda geriye düşmeyiz’ gibi bir düşünce rahatlığı görüyorum. Bence bu fazlaca bir rahatlık çünkü her an her şey olabilir. O kadar ince bir çizgi ki bu bazen haklarımızı kaybettiğimizi bizler bile fark edemiyoruz. Kadına sunulan bazı hakların bizleri geriye götürecek olan ince çizgisini çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Mesela üç çocuk söylemleri. Toplum yönlendiriliyor. Her kadın ya da aile kaç çocuğa bakabileceğine kendisi karar vermelidir. Bunu bir başkasının dikte etmesi bireyin özel alanına girmektir. Biz bu ince çizgileri fark etmeliyiz. Kürtaj konusunda da kürtajın hangi yöntemle yapılacağına ben karar veririm. 6 ay ücretsiz doğum izinleri çok cazip geliyor ancak bu kadını tekrar işinden uzaklaştırıyor. Bu konularda bilgi sahibi olmak ve dernekleşebilmek bunun için önemli. Bizlere şubelerimizi çoğaltmakta olmak üzere çok fazla iş düşüyor.

Kadına şiddetten sadece erkekler mi sorumlu yoksa izin verdikleri için kadınının sorumluluğu da var mı?

Kadına şiddet sadece Türkiye’de değil dünyada var yalnızca Türkiye’deki görünür oldu. Bu da basınla ilgili. Basın şimdi kadına yönelik şiddeti görünür hale getiriyor. Türkiye’de kadın olmak başka bir şey. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da töre ve namus cinayetleri çok daha fazla. Maalesef bu da kadından kadına geçiyor. Bunun başlangıcı da erkek çocuk ve kız çocuk arasında ayırım yaratmalarından kaynaklanıyor. Buralarda kadın kayınvalide olduğu zaman değer görüyor. Biz bununla ilgili ‘bir değişim yarat’ projesi kapsamında çok ciddi incelemelerde bulunduk. Üç yıl önce Konak Belediyesi ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ortak çalışması olarak hazırladığı bir projeydi bu. Şu an hala bu çalışmalar devam ediyor. Bazı yerlerde kadının gelin olduğu zaman hala konuşma hakkı dahi yok. Ailede silik bir konumda. Kadın bu silik konumdan çıkabilmenin tek yolunun erkek çocuk doğurmaktan geçtiğinin bilincinde. Ancak bu da yetmiyor asıl değer kadına erkek çocuğu evlendirdiği zaman veriliyor. Kadın bu adetleri öylesine içine sindirmiş ki böyle davranmayı kendisi de ayıplar hale geliyor. Kendisi de gelinine aynı silik duyguyu hissettiriyor. Kayınvalide olduğunda koskoca kız çocuğuna yedi yaşındaki erkek çocuğuna hizmet ettiriyor. 15 yaşındaki kız erkek çocuğunun suyunu dahi götürmek zorunda kalıyor. Bizler güzel ve faydalı olan örf ve adetlerimize elbette sahip çıkmak isteriz ancak zarar veren, insanı bir hiç konumunda tutan adetler yeterince insanın canını yakmış ve zarar vermiştir ve bunlara son vermenin zamanı da geçmiştir. Amacımız bu adetleri sevgi ve eşitlik diline çevirebilmek. Bu konuda da sadece kadının değil erkeğinde sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini bilmesi gerekiyor. Biz 1955’lerde bu amaçla kurulduk ancak kendimizi iyi ifade edemediğimizi de kabul etmemiz lazım. Örf ve adetler göçlerle buralara kadar geliyor. 30 yıldır İzmir’de oturan ancak düşünce kalıplarında gram değişme olmayan kadınlar var. Kadın kendisi kabul ediyor ikinci sınıf vatandaş olmayı. İzmir’de de olsa kız çocuk erkek çocuğuna hizmet etmek zorunda bırakılıyor. ‘bir değişim yarat’ kampanyasıyla öncelikle kız ve erkek çocuğun eşit olduğunu, birinin diğerinden üstün olmadığı gerçeğini fark ettirmeye çalıştık. Çalışmalarımızın ana noktası bu. Ancak siyasi irade ile sizin yaptığınız bu çalışmalar bağdaşmıyorsa gerekli sonuçları alamıyorsunuz. Allah’tan şöyle bir avantajımız var ki zamanında uluslararası anlaşmalarla kadına verilen haklar koruma altına alınmış. Zamanında kadın erkek eşitliği için medeni yasadan tutun da, ceza yasasına kadar çok ciddi çalışmalar ve imza kampanyaları düzenledik. Ne yaparsak yapalım eğer uluslararası hakların iç hukukun üstünde tutulacağı maddesini zamanında ilave ettirmemiş olsaydık bugün çok daha büyük sıkıntılar çekiyor olurduk. Şunu hep dillendiriyorum. Şu anda haklar konusunda bir sıkıntı yok ancak uygulamada sıkıntı var.

Sorunun kökü kadının sınırlarını bilmeyişi, bu tespit edildi… Bu bilinci canlandırmak için ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Bununla ilgili çok çalışma yaptık. Kadına yönelik şiddetle 6284 nolu yasayla ilgili birebir Fatma Şahin’le görüşerek mücadele verdik. Daha önceki yasanın altyapı çalışmalarında da çok emeğimiz geçti. Biz bu bilgileri üstlere vermeliyiz ki ilerleme kaydedilebilsin. Ben ve benim gibi çalışma yapan arkadaşlarımızın bun başarısı bir ihtilal niteliğindeydi. Işılay Saygın’la da birebir çalışmalarımız oldu. Türkiye’nin her yerinde Mersin’den tutun, Adıyaman’ına kadar ben de onlarla birebir çalıştım.

6284 nolu madde uluslararası anlaşmaları da kapsayacak bir biçimde oldu. Bunun için Fatma hanıma çok teşekkür ederim. Eşim bir gün ‘bu kadar çalışmalar yapıyorsunuz sonuç ne?’ diye sordu. O kadar çok yorgundum ki kısa bir cevap verebildim. Ertesi gün sabah eşim gelerek bakan seni ciddiye almış ve yasa onaylanmış haberini verdi. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Uygunluk konusunda bir yasa çıkmasaydı biz bunları dahi meclisten çıkartamayacaktık. Kadınların korunması diye çıkaramadık bakın... Ailenin korunması diye çıkarabildik. Erkeklerinde gösterdiğimiz bu gayretlere destek vermesi çok önemli.  Tüm Türkiye’de çalışmalarımız var ancak yeterli mi diyorsanız hayır yeterli değil. Şu an İstanbul sözleşmesi çok önemli ve bu sözleşmede tam da sizin söylediğiniz gibi erkeğin eğitilmesi var. Ancak eğitilme konusunda erkekler kadınlar gibi değil. Bunca yıllık çalışmalar yapıyorum toplum merkezlerinde ve kadınlar bana ‘bunları bize öğretiyorsunuz anladık ancak bunları eşlerimizin de bilmesi lazım’ diyorlar. Biz de siz istediğiniz kahveyi ayarlayın biz gelip konuşacağız diyoruz. Ancak bu güne kadar bir tane bile başvuruda bulunulmadı. Kadının ekonomik gücünü eline alamaması onu aciz hale getiriyor.

Sorun bence sadece maddesel güce sahip olmak değil. Doktor olup duygusal bağımlılığı nedeniyle evde eşinden dayak yiyen kadınlar da var…

İlk olarak kadın ekonomik olarak bağımsız olması gerekiyor. Bu cesaretini kazanmasında birinci ayak. İkincisi sizin söylediğiniz… Kadının mesleği iyi, parası iyi ama bağımlı. Bunun için çok pratik bir metot geliştirdik biz. Profesör ve iyi bir sosyolog olan Ercan Tatlıdil’le çok konuşuruz bu konuyu. Profesörler sitesinde oturan ve kocasından şiddet gören eğitimli bir hanım arkadaşımız vardı. Biz bu arkadaşımıza ‘kapılarınızı ve pencerelerinizi açın’ fikrini verdik. Bir profesör olarak karısına şiddet göstermenin duyulmasından, toplumsal saygınlığını kaybetmekten korkan erkek şiddet göstermekten vazgeçiyor.  Bu çok pratik ve basit bir yol. Bunu her kadın yapabilir. Önemli olan suçun üzerini açabilme cesaretini gösterebilmek. Profesörün eşi de böyle yaptı. Kapılarını, pencerelerini açtı. Profesör yakınları tarafından ciddi uyarılara maruz kaldı ve şiddet sona erdi. Bu iş aslında bu kadar basittir. Tek yapılması gereken kendinize değer verdiğinizi karşınızdaki insana hissettirmektir. Noktayı koymak kadının elindedir. Geçenlerde bir basın mensubu arkadaşım İzmir’in boşanmada iller arasında birinci sırada olduğunu söyleyince, ‘bu çok iyi’ dedim. Biz tabi ki boşanmayı bir ailenin parçalanmasını istemiyoruz ancak boşanmak şiddetin ve insani değerlerin ihlalinin önüne geçecekse, bir çözüm oluşturacaksa bunda bizce bir sakınca yok. Bir çatının altında eğer sevgi yerine şiddet ve çatışma yaşanıyorsa zaten o sağlıklı bir yuva değildir. Boşanabilmesi içinde kadını hazırlamamız gerekiyor. Biz demek ki iyi çalışmış ve bu işi başarmışız.

Yurtdışı ve yurtiçi çalışmalar arasındaki farklar nelerdir?

Biz Avusturalya’yı örnek alıyoruz ve Avustralya’da kadın okur yazarlık oranı yüzde 100. Bizim ülkede yasaları oluşturmak, uygulayabilmek ve kabul ettirebilmek apayrı dallar. Biz o kadar uzun zamandır bu işin içindeyiz ki hepsinin ayırımını artık kolaylıkla yapabiliyoruz. Son çıkan yasa hala Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da uygulanamıyor. Çünkü kafa yapıları buna henüz hazır değil. Ben hala karakollara şikayet etmeye giden kadınların ‘kocandır, döver de söver de’ diyerek barıştırılmaya çalışıldıklarını görüyorum. İşin daha da kötüsü eşinden şiddet gördüğünü paylaşan kadına ‘kocandır, olur’ diyerek gösterilen şiddeti normalmiş gibi gösteren konuşmalar yapılıyor. Bizler bırakın şikayet etmeyi ve şiddetten rahatsız olmayı ‘kocam değil mi sever de, döver de’ diyerek keyif alanları bile gördük. İnsanın bilinç seviyesi bu kadar düşük olabiliyor. Bilinç geliştirmekte eğitim öğretime daha çok önem verilmesi gerekiyor. Pekin Deklarasyonu’nda maddeye çekince konulmuş ve 2007 yılında da bu çekinceler kaldırılacak denilmişti. 2000 yılında okuma yazma bilmeyen kadın kalmayacak demişlerdi ancak hala bu oran ülkemizde yüzde 7.  Okuma yazma bilmeyen kadın var ülkemizde. Ben sizlerden, gençlerden tüm bunlara rağmen ümitliyim. Başlattığımız ‘Beyaz Kurdele’ hareketi ilk olarak 1996’da Kanada’da başlamış erkekler tarafından yürütülen bir hareket. Üyemiz olan 13 erkek çalışmalarımızda bize destek veriyorlar. Erkeklerin desteğini yanımıza alabilirsek daha hoş ilişkiler yaratabileceğimize inanıyorum. 2 yıldır gerçekleştirdiğimiz diğer çalışmalarımız ise ana başlıklarıyla şöyle;

12-Mart-2013 Genel kurulumuzu gerçekleştirdik.

2-Nisan-2013 Aylık dernek toplantımızda 9 yeni üyemizin kabulü yapıldı.

9-Nisan 2013 Üyelerimizle birlikte Atakent Naci Ustada kahvaltı yaptık.

19-Nisan-2013 E. Demir ve S. Üskent İstanbul Kadın. Hakları Koruma Derneği genel merkezinin kongresine katıldı Engin Demir divan başkanlığını yaptı.

24- Nisan-2013 Konak Bel. Kocataş Semt Merkezi toplantısına Engin Demir konuşmacı olarak katıldı.

26-27-28-Nisan-2013 Ege Kadın buluşmaları platformu toplantısı Muğla’da gerçekleştirildi Engin Demir konuşmacı ve yönetici olarak katıldı.

7-Mayıs-2013 Derneğimizin geleneksel Kermesi sergilendi.

8-Mayıs-2013 Konak Bel. Basmane Semt merkezi Kursiyerlere yönelik konferans Engin Demir tarafından gerçekleştirildi.

10-Mayıs-2013  Kemal Reis İ. Ö. Okulu öğrencilerine yönelik bilgi ve resim yarışması                                        düzenlenmiş dereceye giren öğrencilere de hediyeler verilmiştir.

11-Mayıs-2013 Dernek binamızda burslu öğrenciler ve anneleriyle çaylı toplantı düzenlendi.

13-Mayıs-2013 Anneler Günü nedeniyle Kadın Hakları Parkında Karabağlar Belediyesi katkıları ile kutlama yapıldı. Lokma dağıtıldı.

28-Mayıs-2013 Aile ve Sosyal politikalar bakanlığı İl Müdürlüğü ve İl  dernekler Müdürlüğü işbirliği ile gerçekleştirilen ‘Aile içi Şiddet’ eğitim seminerine  Lale Arslan katıldı.

28-Mayıs.2013 BM nüfus fonu ve  İç İşleri Bakanlığı Kadın Dostu Kentler 2 programı kapsamında 29-30 Mayıs  tarihleri arasında düzenlenen proje döngüsü ve yönetimi eğitim programına Yezdan Bilban ve Gürsel Yeldan katıldı.

21-22-23 Haziran Ankara’da gerçekleştirilen Kadın kurultayına Engin Demir katıldı.

Yaz boyunca  Yeni Asır tv’deki ‘biz kadınlar’ canlı programı her hafta Engin Demir tarafından hazırlanıp çeşitli konuklarla devam etti. Danışmanlık başvuruları kabul edildi.

19-Eylül-2013  Fransa Büyük Elçisi eşine E. Demir tarafından ‘’Türkiye’de Kadın Hakları brifingi verildi.

24-Eylül-2013  İzmir 9 Eylül Gazetesine E. Demir tarafından derneğimiz ve Kadın Hak. Konulu röportaj verildi.

8-Ekim 2013 Toplanan 2. El giysiler Konak Bel. giysi bankasına ve Aliağa kapalı kadın ceza evine bağışlanmıştır.

1-Kasım-2013 Konak Belediyesi Kadın Futbol takımı ile başarılarından dolayı onurlandırma yemeği düzenlendi.

4-Kasım-2013 İzmir Ticaret odası İş  Kadın Konseyi tarafından düzenlenen Afrika İş Kadınları Ticari Birliği toplantısına E. Demir katıldı ve brifing verdi.

10-Kasım-2013 İzmir’de gerçekleştirilen anma toplantısına ve Konak Bel. Kız futbol takımı maçına üyelerimizle katılındı.

15-Kasım-2013 İzmir Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü şiddeti önleme merkezi (şönim) yönetim kadrosu ziyaret edilerek bilgi alışverişinde bulunuldu.

25-Kasım 2013 Konak Belediyesi düzenlediği ‘’Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi’’ panelinde Engin Demir moderatör oldu.

26-Kasım-2013 Tire’ye gezi yapıldı. Kadın Danışma Merkezi ve kadın el sanatları satış yerleri gezildi.

4-Aralık-2013 Şubemizin kuruluş yıldönümü ve Türk Kadınının seçme seçilme hakkına kavuşmasının yıl dönümü üyelerimizin katıldığı bir yemek ve söyleşi ile kutlandı.

5-Aralık-2013 Konak Belediyesi tarafından düzenlenen Metin Feyzioğlu’nun gün ile ilgili konferansına çok sayıda üye ile katılındı.

10-Aralık 2013 İzmir Valiliği’nin İnsan Hakları Günü dolayısıyla düzenlediği toplantıya Nilgün Şentuna katıldı.

11-Aralık 2013 Konak Belediyesi Basmane ve Gültepe semt evlerinde yapılan İnsan Hakları haftası dolayısıyla yapılan etkinliklere E. Demir katıldı.

18 Aralık 2013 Göthe Enstitüsü’nün düzenlediği “Kadın STK ların ülkenin değişimine gelişimine katkıları’’ konulu panele E. Demir moderatör olarak katıldı.

20-Aralık-2013 İl Kadın Hakları Koordinasyon kurulunun düzenlediği ‘’Nüfus Üreme Sağlığı ve Bin  Yıllık Kalkınma Hedefleri’’ toplantısına Engin Demir ve Dilek Özen katıldı.

14-Ocak-‘014 Üyelerimizle hazırlanan yeni yıl yemeği düzenlendi.

16-Ocak-2014 İzmir AR-GE Derneği Bilgilendirme toplantısına Engin Demir moderatör olarak katıldı.

18-Ocak-2014 Ankara’da gerçekleştirilen Türkiye Kadın Derneği Federasyonu olağan genel kurulunda Engin Demir divan başkanlığı yaptı. Kendisi de Ege Bölge Temsilcisi olarak yeniden görevlendirildi.

21-Ocak-2014 Aylık toplantımıza Ekonomi Üniversitesi’nden Itır Badadi konuşmacı olarak katıldı. 

23-Ocak-2014 Konak Belediyesi Kadın Müzesi  Engin Demir ve dernek üyelerimizin de bağışları  ile açıldı. Üyelerimizle törene katılındı.

28-Ocak-2014 EÇEV tarafından düzenlenen ‘’Türkiye’de Baba Olmak Cinsiyet Eşitliğindeki Sorumluluklar Haklar ve  Çözümler’’ paneline Engin Demir katıldı.

17-Şubat-2014  Manisa TKKD  tarafından düzenlenen etkinliklere Engin Demir katıldı.

18-Şubat-2014  2014 yılı Matra ve İnsan Hakları programı kapsamında Kadın Hakları alt başlığında İzmir Valiliği’nin hazırladığı projeye ortak olundu.

3-Mart-2014’de derneğimiz Konak Halk Eğitim. Merkezi İŞ-KUR işbirliğinde Kemal Reis İlk Okulunda ‘’Hasta ve Yaşlı Refakatçı’’ kursunu açtı ve bunun gibi daha birçok etkinliğimiz oldu.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.