TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

‘Dilenenler değil, direnenler kazanır’

Büro emekçileri sendikası Başkanı Selma Şen ile sendikal faaliyetlerini ve bu doğrultuda yaptıkları çalışmalar hakkında konuştuk

Haber Giriş Tarihi: 31.05.2015 06:50
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
‘Dilenenler değil, direnenler kazanır’

TANER UYANIKER

Kamu çalışanlarını ekonomik mali ve demokratik haklarını savunmak ve bu amaç doğrultusunda mücadelelerini yürütmek için burada olduklarını ifade eden Şen, örgütlenmenin önemli olduğunu vurguladı. KESK üyesi olmanın sonucu olarak mobbinge maruz kaldıklarını belirten Şen, 12 yıldır baskıyı üzerlerinde hissettiklerini söyledi. Şen, “KESK kurulduğundan beri sadece üyelerinin değil tüm kamu çalışanlarının da sorumluluğunu almıştır. Zamanla iktidarlar değişiyor. Her yeni gelen hükümet sendikalara farklı bakış açılarıyla baktı. Son 12 yıldır yandaş sendika dediğimiz, iktidarın yanında yer alan sendikalar ortaya çıkmasıyla sendikaların gücü bölündü. İstenilen de buydu. Böl, parçala, mücadele eden sendikaları yıprat bu amaçlanmıştır. Bu doğrultuda KESK’i yıpratmak için 10 yıldır bazı operasyonlara maruz kaldık. Üyelerimiz gözaltına alındı. Tutuklandı, sürüldü, işten atıldı. Buna rağmen yılmadık mücadelemizi sürdürüyoruz. Mücadele KESK’in dinamiğinde vardır. Yeni iktidar yanlısı sendikalarla birlikte sendikal mücadelenin ötesinde bireysel şahsi çıkarların ön planda olduğu sendikal kuruluşlar oluştu. ‘Müdür olacaksın, KESK’liysen bunu olamazsın bize üye olursan istediğin yere gelirsin’ gibi söylemlerde insanlara bulunarak, bireylerin şahsi çıkarlarını ön plana çıkartan sendikacılık oluşturuldu. Bu da sendikaların gerilemesine neden oluyor. Hem işçiler hem kamu çalışanları, sendikalar bana bir şey vermiyor, ben kendimi kurtarayım diye düşünüyor. Kendilerine yükselme şansı veren sendikalara üye oluyorlar. KESK yıllardır çalışanlarının haklarını savunan bir sendikadır ve alanlarda da KESK’ten başka bir sendikayı görmüyoruz. Ama korkuyoruz diyorlar. Bir şekilde bu korku yaratıldı ve empoze edildi” dedi.

“GEZİ İKTİDARIN ŞARKINI ŞAŞIRTTI”

2013 yılında iş bırakma eylemleri nedeniyle birçok yerde arkadaşlarımıza yönelik baskı uygulamalarında bulunulduğunu belirten Şen, özellikle İzmir’de Bayraklı adliyesinde bununla karşılaştıklarını ifade etti. Şen, “İş güvenliğimizin yeterli olmaması nedeniyle eyleme çıktık. Bunun sonucunda, 6 arkadaşımız hakkında iş fesline yönelik dava açıldı. Bu kişilerden birisi de benim. O dönem geziye denk geldi ve gezi iktidarın şarkını şaşırttı. Ne olduğunu bilmediği bir psikolojiye girdi. Biz gezi parkı eylemleri öncesinde de çok sayıda iş bırakma eylemleri yaptık ama hiç bir zaman bu şekilde bir davaya maruz kalmamıştık. İşten çıkartma gerekçesiyle böyle bir şey olmamıştı. Gezi olayları başlamadan 20 gün önce alınan karardı. Gezi olaylarıyla örtüştü. Orada insanlar ölürken sendika olarak buna sessiz kalmamız mümkün müydü? Biz aynı zamanda demokrasi içinde mücadele veriyoruz. Bir yerde baskı, zulüm varsa biz orada mazlumun yanında yer alırız. Pek çok kişinin öldürülmesi, gözaltına alınması, tutuklamaların olmasına tepki vermek için alanlara çıktık. Soruşturma şöyle açılıyor, ‘bir kişiyi veya iktidarı hedef alarak ve devirmek amacıyla ideolojik maksatlı greve çıkmak’ deniyor. İdeolojik olmayan grevin nasıl olduğunu bilmiyorum ben. İdeolojisi olmadan grev olmaz. Elbette ki bu grevi hükümete karşı yapacağız muhalefete karşı yapacak haklimiz yok. O sırada hükümette kim varsa onu muhatap alıyoruz. Daha öncede başka iktidarlara karşı mücadele ettik. İktidarda kimin olduğu bizim için önemli değil çünkü biz muhalifiz. Kamu çalışanlarının zararına bir durum söz konusu olduğunda kim olursa olsun ona karşı savaşacağız. Özel bir davaymış gibi koca koca dosyalar oluşturuldu. KESK’in sitesine girilerek önceden yaptığımız bütün basın açıklamaları toplandı. 71 ilde yaptığı bütün eylemleri basın açıklanmalarını, attığı sloganları, bayraklı adliyesinde 6 kişiye mal ederek bütün sorumluluğu bize yükleyerek iki yıldır bir soruşturma yürüttüler. Yüksek disiplin kurulundaydı ve perşembe günü sonuçlandı ve şu söylendi: ‘Sendikaların aldığı karar doğrultusunda üyelerin, bu karara uyma yükümlüleri vardır ve bu nedenle işten atılma söz konusu olmaz dediler’ 2 yıl beklettiler ve zaman aşımı da 5 Haziran tarihiydi. Şunu istiyorduk zaman aşımı dolmadan karar çıksın istiyorduk ve emsal karar olacaktı ve bu çıkan karar emsal karardır. Burada 6 kişi değildi yargılanan KESK’ti asıl yargılanan. KESK’in yaptığı eylemler astığı afişler yargılandı” diye konuştu.

“GREV HAKLARINDA SORUN VAR”

Sendikalarla toplu sözleşme yapıldığını ve bunun yapılış tarzına karşı olduklarını belirten Şen, şunları söyledi: “Grev hakkı olmadan işlerin aksamasına sebebiyet vermeyecekmişiz. Böyle bir toplu sözleşme dünyanın hiçbir yerinde olamaz. Mesai saatleri dışında ve hafta sonları iş bırakabiliriz deniliyor. Mesai saati içinde iş bırakıyorsak kurum amirinden izin almamız gerekiyormuş. Hangi greve izin alınarak gidilir. İş bırakmanın nedeni nedir? İşleri aksatacağım ki ben orada olmayınca işlerin yürümediğini görsünler ve bize insani şartlarda bir yaşam sürmemiz için olanak sağlasınlar. Bunun mesajını vermem gerekir. İş yerimizdeki vatandaşı zor durumda bırakmayacaksınız hafta sonu ve mesai saatleri dışında yapacaksınız. Bu saatlerde zaten bir grev olmaz. Bunun yanında, aba altından sopa gösterilerek özellikle birim amirlerine greve çıkan kişilere yönelik soruşturma açılması yönünde telkinlerde bulunuluyor. İşyerlerinde bulunan sendikaların haftada sadece dört saat örgütlenme için çalışmalarına izin verilebiliyor. Yetkisi olmayan sendikaların böyle bir hakkı bulunmuyor. Bu sendikalılar nasıl çalışacak? Yetkili olup olmadığına bakılmaksızın o yetkilerin verilmesi gerekir.”

Haklarını aramak için sokaklara çıktıklarında polis şiddetiyle karşı karşıya kaldıklarını belirten Şen, bunu en son Soma eylemlerinde yaşadıklarını belirtti. Şen, “Gayet demokratik bir eylemdi. Bir acımız vardı. 301 vatandaşımızın öldürüldüğü olayı protesto etmek istedik. Alana girer girmez tazyikli su ve biber gazıyla karşılaştık. Polisin copuyla karşılaştık. Bunlar demokratik haklarımızı kullanmamıza yönelik engellemelerdi. Ben özgürlüğümü alanlarda kullanmayacağım da nerede kullanacağım.  Bunlar sözde sendikalara özgürlük verildiği söyleniyor ama gerçekte böyle değil. Sadece kağıt üzerinde” dedi.

“SENDİKALAR SİYASETİN İÇİNDE OLABİLİRLER”

 Şen, “Sendikalar çok rahat kuruluyor. 7 kişi bir araya geliyor sendika açıyor. Bunun bir sınırlandırılması ve şartları olması gerekir. Açılan sendikalar yeni, bir üye yapmak için sendikaya üye olmayan kişilere değil sendika üyesi olan kişilere yöneliyorlar. Bizim üyemize geliyor bizi kötülüyor. Karalama yaparak üye çalmaya çalışıyor. Bölücü sendika olduğumuza dair şeyler söylüyorlar. Tabi ki sendikalar siyasette yapmalı. Bizim de savunduğumuz bir şey zaten. Bugün Memur-Sen kongresine bir iktidar milletvekili ve başbakan getiriliyor, cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi desteklediklerini söylüyorlarsa bundan daha açık bir siyaset yapılamaz. Sendikamız KESK’in içinde her görüşten insanlar var. Kimseye ‘a ya da b partisine oy verin’ demiyoruz. Sadece ‘demokrasiden emekten yana olan partilere oy veriniz’ diyoruz. Hedef göstermiyoruz. Memur-Sen tam tersini yapıyor ‘AKP’yi destekliyoruz’ diyorlar. İktidar sendikasıyız diyorlar ve ne yazık ki 800 bin üyesi var. Kamu çalışanları artık sendikaların çalışanlarına bir hak sunabileceği inancını yitirmiş durumdalar. Ne yazık ki sendikalar o hale getirildi. Çünkü promosyon sendikasına döndürüldü. Şemsiyeler, kupalar dershanelerle, amacının dışına çıktılar. Çalışan ben nasıl olsa bir şey kazanamıyorum. İktidarın sendikasına katılayım belki yükselirim diyor. 800 bin üyesi olan sendikada hangisi yükselecek. Günü kurtarmaya çalışıyorlar ama biz bunun böyle yürümeyeceğini biliyoruz. Çok fazla sendikalar geldi geçti ama KESK hep ayakta kalmıştır. Hep de ayakta olacak. Hiçbir siyasi partinin oluşmasıyla kurulmuş bir sendika değiliz. Biz bu yolda çok bedel ödedik. Sürülenler, atılanlar oldu. O yüzden kökümüz çok sağlam, sarsılabiliriz ama yıkılmayız. İktidarlar yıpratmak ve itibarsızlaştırmak için uğraşıyorlar” diye konuştu.

“KORKU YARATILDI”

Bu ülkede her dönem korkunun en büyük engel olduğunu ifade eden Şen, “İktidardakiler insanlara parmaklarını göstererek ‘taraf olmazsan bertaraf olursun’ diyorlarsa korku imparatorluğu yayılıyor demektir. Türkiyeli olarak örgütlü bir toplum olamadık. Eğitim, siyasi kadrolarının çalışmaması, emek örgütlerinin de eksik kalması bunlara neden oluyor. Bir de kamu çalışanlarında biat kültürü oluşuyor. Devletin memuru olduğun sürece yediğin ekmeği kirletmeyeceksin anlayışı bizi bu noktaya getiriyor. Şükürcü toplum yapımız bizi hak aramada yarı yolda bırakıyor. Bunun yanında bir idareciye bile şikayetinizi söylemeye gittiğinizde beğenmiyorsan çeker gidersin sokakta senin sıranı bekleyen 100 kişi var diyebiliyor. Bu da korku yaratıyor. İnsanlarımız okumuyor. Bilinçsiz bir toplum yolundayız. İnsanlar neye üye olduklarını bile bilmiyorlar. Mesela bize üye olanlar ‘Selma’nın sendikasına üyeyim’ derler. Ya da ‘Ahmet’in, Mehmet’in sendikası’ der. Hangi sendikaya üye olduğunu bilmeyen kişiler var. Bu çalışanı nasıl sendikal mücadeleye sokabileceksiniz. Sadece üye olmak yeterli değil bunun yanında sendikal faaliyetlerde bulunması gerekiyor. Bunun yanında iş yükü çok fazla çalışanların. İşini orada aksatamıyor aksattığında disiplin soruşturmalara maruz kalıyor. Sendikal mücadele önemlidir ama iş yerindeki işlerimizi de aksatmamız lazım insanlara hizmet ediyoruz.  Biz sendikal mücadelemizi anlatmamız için bir yer verin dedik ama böyle bir şey yönetmeliklerde yok diye bize bunu sunmadılar. Peki ben bu insanlara nerde vereceğim bu eğitimi. 5’ten sonra her biri İzmir’ in başka bir yerine gidiyor onları toplayamıyoruz. Üyelerimize inemiyoruz. Üyelerimiz kimden ne duyarsa onu alıyor. Kendisi de doğruyu araştırmıyor. Her zaman şunu söylüyoruz ‘bakın bize üye olun ama bir araştırın sendikaların tarihine bakın’ diyoruz. Facebook’u kullanmayı seviyoruz ama internete girip bu bilgilere bakmıyoruz. Üye olmayanlar sendikalı olanlardan fazla. Üye olan kişilerde niçin üye olduklarını da bilmiyorlar” dedi.

Ülkenin tamamıyla bir baskıcı rejime doğru gittiğini söyleyen Şen, “Bütün yetkilerin tek bir el üstünde toplandığı bir noktaya gidiyoruz. Demokrasinin olmadığı, alanlara çıkamadığımız çıktığımızda polis şiddetiyle karşılaştığımız bir polis devletine gidiyor. Ben ülkemi seviyorum. Bu iktidara biat eden kitle var bunlar da bir gün gerçekleri görürler diye düşünüyoruz. Bu toplum sadaka kültürüne alışmış küçük şeyler vererek oyalıyorlar ve insanların geleceği çalınıyor. İnsanlar da bunu göremiyorlar. Totaliter bir yapıya gidiyoruz. Bunu değiştirmek bizim boynumuzun borcudur. 7 Haziran seçimlerinden sonra bu ülkede dengeler değişir, değişmesi de gerekmektedir” diye konuştu.

Son olarak üyelerine seslenen Şen, şunları söyledi: “Bu ülkede bir sloganımız var ‘dilenenler değil direnenler kazanır’ diye. Biz direniyoruz. Doğru sendikanın KESK olduğunu düşünüyoruz. 7 Haziran seçimlerinde insanların çok iyi düşünerek oylarını kullanmalarını istiyoruz ama kesinlikle kullanmasını istiyoruz. Totaliter rejime gitmesini istemeyen kişilerin seçimlerini doğru yapmalarını umuyoruz.”

Sema Şen Kimdir?

İzmir Bayraklı Adliyesi’nde Yazı İşleri Müdürü’yüm. Büro Emekçileri Sendikası’nın 1 yıldır başkanlığını yapıyorum. 1990’lı yıllardan itibaren ise sendika üyeliğinde bulunuyorum. Daha önce iş yeri temsilciliği görevlerinde de bulundum. Adalet Bakanlığı il kurumlarında idarecilik yaptım. Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. Evliyim ve 2 kızım var. 3 yaşımdan beri İzmir’deyim.

Çalıştığı kurumlarda bazı idarecilerin Türk-Büro Sen’in yetkilisi gibi çalıştıklarını belirten Şen, “Sınava girip de kazanan yeni personellerle toplantı yaptılar ve ‘sendikaya üye olun ama hangi sendikaya üye olduğunuza dikkat edin bazı sendikalara operasyonlar düzenleniyor, gözaltına alınan üyelerinin olduğu sendikalar var bunlara üye olmayın’ deniliyor. Yeni işe girmiş ve politik bir yanı olmayan kişi üzerinde bunun nasıl etkili olacağını tahmin edebilirsiniz. Üzerimizde iktidar baskısını yoğun olarak hissediyoruz” diye konuştu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.