TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ekonomi ve edebiyatı birleştiren bir hayat

Dağarcık Türkiye Düşünce Platformu’na bağlı yayın organı Dağarcık Türkiye e-dergi kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Enis Musluoğlu ile edebiyat ve 21’incisi gerçekleşecek Ütopyalar Toplantısı üzerine bir sohbet gerçekleştirdik

Haber Giriş Tarihi: 23.06.2015 06:46
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Ekonomi ve edebiyatı birleştiren bir hayat

ANIL YIKGEÇ

 Dağarcık Türkiye Düşünce Platformu’na bağlı yayın organı Dağarcık Türkiye e-dergi kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Enis Musluoğlu ile edebiyat ve 21’incisi gerçekleşecek Ütopyalar Toplantısı üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Dağarcık Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Enis Musluoğlu, bir ekonomist ve analist olmasına rağmen edebiyatla içi içe yaşayan ve kendi yazıları da olan biri. Kendini bildi bileli yazmaya başlayan Enis Bey, Cemal Süreya ve Can Yücel gibi ustalarla vakit geçirip onlardan bir şeyler öğrenme şansı olmuş. Bu edebi yönüne ekonomist analist özelliği de eklenince dünyayı çok farklı bir perspektifte görebilen biri haline gelmiş. Biz de sohbetimiz sırasında usta yazarlarla olan anılarını dinledik ve 21. Ütopyalar Toplantısı hakkında bilgi edindik.

KURULUŞ AMACI GENÇLERİ BİLGİLENDİRMEK

Dağarcık Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Enis Musluoğlu, e-derginin kuruluş amacının gençlere farklı bir perspektif açmak olduğunu dile getirdi. Aynı zamanda ekonomist olan Musluoğlu, her politik olayın bir ekonomik olaya dayandığını ifade ederek, “Ben ekonomistim. Her politik olay bir ekonomik olaya dayandığını bilerek ve uzun yıllar ekonomist stratejist olarak görev yaptığım için durumları raporlayıp değerlendiriyorduk. Dağarcık Türkiye’nin kuruluş aşaması gençlere yönelik. Ben aynı zamanda Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretim görevlisiyim. Yazar kadromuzun bir kısmı da akademisyen ve orada gençlere yönelik çok konferans verdim. Üniversite gençlerine Türkiye üzerinde oynanan oyunları anlatmak, Atatürk’ün devrimlerinin ne kadar gerekli olduğunu 21. yy da anlatmak üzere kuruldu. Biz katılımcı ve çoğulcu demokrasiden yanayız. Sosyal adaletçiyiz. Ulusal gelirin halkça bölünmesini istiyoruz. Devletin, bölgeler arası gelişmişlik arasındaki farklılıklarının giderilmesinde önemli bir araç olduğunu düşünüyoruz. Özelleştirme adı altında hazinelerin taşınmazların küresel sermayedarlara peşkeş çekilmesine karşıyız. Bunlara baktığınızda özelleştirmelerde Fransa Danone Süt ve Süt ürünleri üretene Danone’yi yaklaşık 6-7 sene evvel Pepsi Co. almak istedi. Fransız hükümeti ‘Danone Fransa için stratejik bir kurumdur’ deyip satışına onay vermedi. Fransa bizdeki bütün limanların, Telekom’un ve benzer tüm stratejik noktaların özelleştirilmesi zamanında o zamanki hükümetler ağır gittiği zaman Türkiye’yi eleştirdiler. Sen kendi ülkende süt kurumunu stratejik kabul ederken başka bir ülkedeki limanlar, Telekom gibi kurumları stratejik olarak göremiyorsun. Bunların halka anlatılması lazım. Bu sebeple Dağarcık Türkiye’yi kurduk. Benim gibi Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Atatürk’ün hayallerine aşık olan arkadaşlarımla bir araya gelerek e-dergi çıkartalım dedik. İlk çıkarttığımızda ayda 300 tıklama aldığında seviniyorduk. Son bir yıldır günlük 2 bin tıklamayı geçti. 53 ülkeden takip ediliyoruz. Bizim yazdıklarımızın orta ve uzun vadeli çok isabetli çıkmasının da getirdiği bazı etkiler var. Hepimiz ortak bir paydadan götürüyoruz. Ben kurucusu ve genel yayın yönetmeniyim ama düşünce olarak ortak bir platformda çalışıyoruz. 30 tane yazarımız var.  Ankara sorumlusu Ahmet Mümtaz İdil, İstanbul sorumlusu ise Cenk Özdağ. Sekreteryamızı da Hande Orhon Özdağ yürütüyor. Doktora öğrencileri, araştırma görevlileri de bünyemizde yer alıyor” dedi.

KENDİ KİTAPLARINI BASIYORLAR

Kuruluş amaçlarından dolayı yazar kadrosunda gençlere büyük yer verdiklerini belirten Musluoğlu, “Genç Kalemler diye bir bölümümüz var. Her ay dergiye yazan gençlerin beğendiğimiz 2-3 yazıyı koyuyoruz. Devamlı yazan, 2-3 senedir yazan gençler var. Onları ‘Genç Kalemler’den yazar kadrosuna aldık. Onlar da orada geliştiriyorlar kendilerini. Herkes gönüllülük esasına göre çalışıyor. Yılda bir kez de bütün yazıları topladığımız yıllığımız var. Bir yıl boyunca e-dergide yazdığımız yazıları Kasım ayında revize ediyoruz. Sonra da kitap haline getiriyoruz. Bunu yapabilmek için de DT Yayınevi’ni kurduk. Yayınevini kurduktan sonra ilk olarak Türkiye’nin ilk ekolojistlerinde olan Savaş Emek’in ‘Allah Allah Havayı Suyu Kim Becerdi?’ adlı kitabını bastık. Yeşil hareket, ekolojik hareketi anlatan kitap. Dağarcık Türkiye Düşünce Platformu’nun hem bir e-dergisi hem de bir yayınevi var” şeklinde konuştu. Dağarcık Türkiye Düşünce Platformu’nun anti-emperyalist bir duruşu olduğuna dikkat çeken Musluoğlu, “Dağarcık Türkiye Düşünce Platformu’nun anti-emperyalist bir duruşu vardır. Hangi siyasi partisine sempati duyduğunuz önemli değil. Partiler üstü bir düşünce platformu. Emperyalizmin bu dünyayı getirdiği yerler sıkıntılı. Emperyalizmin, neo-liberalizmin insanlık onuruna aykırı olduğunu düşünüyorum. küreselleşme karşıtı ve ekolojistiz. Reklam almıyoruz. Reklam aldığınız zaman karşı taraf bir şeyler dayatabilir siz de özgürce yazamayabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

SAVAŞ EMEK VE ÜTOPYALAR TOPLANTISI

Enis Musluoğlu, Savaş Emek ile dostluğunu ve Ütopyalar Toplantısı’nı şöyle anlattı;

“24 sene evvel eşim Aylin ile tanıştığımızda Ağaçkakan Dergisi’nin ilk sayısını çıkartmışlardı. Ondan sonra biz tanıştık. Savaş Emek ekolojist ve anti-emperyalist bir insandı. Beraber birçok şey yaptık. Savaş Abi ile çok özel bir dostluğumuz oluştu. Çok iyi bir analistti ve zekiydi. Maalesef kötü bir hastalıktan kısa sürede vefat etti. Ütopyalar Toplantısı’nın ilk ikisi Datça’da yapıldı. Çünkü Can Yücel hayattaydı ve orada yaşıyordu. Sonra üçüncüsü Ürkmez de yapıldı. Ondan sonrakilerin hepsi Karaburun’da yapıldı. Geçen yıl 20’incisini Savaş Emek’i anmak olarak yaptık. Hastanede son anlarında Ütopyalar Toplantısı’nı ve Kitap Fuarı’nda stand açmayı bana emanet etti. Vekalet verdi. Vefa çok önemlidir. Ona duyduğum vefa hissinden dolayı da Ütopyalar Toplantısı’nı tamamen Dağarcık Türkiye üstlendi. Bu sene 21’incisini Karaburun’da 1-5 Temmuz tarihleri arasında yapacağız. Katılım tamamen ücretsiz olacak. Bu seneki temamız ‘insanca.’ Hem dünyada hem Türkiye’de yaşanan siyasilerin, hükümetlerin oluşturduğu davranış modelleri ‘insanca’ yaşamdan uzak oldu. O yüzden bu temayı seçtik. Zeynep Oral, Ataol Behramoğlu, Kamil Masaracı, Suat Çağlayan, Yaşar Aksoy, Nihat Genç, Mümtaz İdil, Müesser Yıldız gibi birçok yazar konuşmacı olarak katılacak. Programa www.dagarcikturkiye.com, facebook ve twitter adreslerinden de ulaşabilirler. Kitap Fuarı’nda da sivil toplum kuruluşlarında standımızı Dağarcık Türkiye olarak açıyoruz. Savaş Emek hayatla dalga geçmesini bilen bir insandı. Çok erken ve ani gitti.”

ŞAİRLİK BİR YAŞAM BİÇİMİDİR

Cemal Süreya ve Can Yücel ile de tanışma ve yazınsal paylaşımda bulunun Musluoğlu, “Cemal Süreya ile 14 yaşında tanıştım. Benim için çok özeldir. Benim ustalarımdan anladığım şairlik, şiir yazmakla olmaz. Bir yaşam biçimidir. Yazdığınızda şair olunmaz, yaşam biçiminizle olunur” dedi.

Musluoğlu, Can Yücel ve Cemal Süreya ile bir anısını anlattı; “Bu anıyı eşim bana aktarmıştı. Karşıyaka Nikah Dairesi’nde nükleer santrallere karşıt bir söyleşide Can Baba ile Savaş Emek beraber katılmışlardı. Can Baba o günlerde dişlerini yaptırıyormuş. Savaş Emek’in de ön dişleri yoktu. Hayatı boyunca yaptırmadı. Salon full insan dolu. Eşim de dinleyiciler arasında. Ben işim olduğu için katılamamıştım. Salondan çıt çıkmıyor. Çünkü insanlar Can Baba’nın ve Savaş Emek’in ne söylediğini anlamaya çalışıyorlar. Biri lafları yuvarlıyor, ötekinin dişleri yok laflar fıslayarak çıkıyor. Eşimin yanındaki kişi kimliğini de açıklayarak ‘Bunca yıllık polisim. Ama bu kadar kalabalığın bu kadar sessiz iki konuşmacıyı dinlediğini görmedim.’ Demiş. Eşim de ‘İkisinin de ne söylediği tam anlaşılamıyor ya ondan’ demiş. Kıbrıs Şehitleri’nde Alican Meyhanesi vardı. Orada otururlar, sohbet ederlerdi. Savaş Abi de erik ile rakıyı çok severdi. Ama ön dişleri yok. Can Baba da ‘Bu erikleri nerenle yiyorsun?’ diye esprili bir şekilde takılırdı. Çok güzel anılarımız vardı.”

GENÇLİK VE GELECEK

Kültürün günden güne yozlaştığına dikkat çeken Musluoğlu, “Toplumlardaki politikaları yürütmek için kültürü ya aşağı çekersiniz ya yukarı. Maalesef 12 Eylül sonrasından bu zamana kadar süreçte popüler kültür, uygulanan bilinçli bilinçsiz politikalarla halkı avamlaştırdı. Bu sadece Türkiye’ye has bir şey değil. Dünyanın geneline baktığımızda lider tipolojileri kalmadı. Dünyadaki liderler de öyle. Bana göre tek lider olarak görebildiğim Putin. Bütün dünyada entelektüel boyutta gerileme var. Belki dünya tarihi için çok kısa bir süreç ama insan ömrünü düşünürsek kültürün biraz aşağı seviyeye denk gelen kuşaklarız. Daha sonra tekrar yükseleceğini düşünüyorum. Halk ve gençliğin getirdiği hareketlenmeler var. Dokuz yıldır Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde ders veriyorum. İlk başta herkes gibi gençleri apolitik zannederdim ve paye vermezdim. Ama onları tanıdıktan sonra çok iyi bir gençlik geldiğini düşünüyorum. Örneğin ben verdiğim bütün oylarda ‘diğer’ bölümünde kaldım. O ‘diğerleri’nin önümüzdeki süreç içinde çok büyüyeceğini düşünüyorum. Diğer partilerin gençliklere dokunan politikalar üreteceğini düşünüyorum. O yüzden bir boşluk oluyor. O boşluğu doldurabilmek için gençliğe dokunan politikalar üretmek gerekiyor. Yunanistan, İspanya’daki hareketlerin, Gezi hareketinin, Amerika’daki halk hareketlerinin süreç içerisinde belli yerlere gelip emperyalist sömürü sistemlerini değiştireceğini düşünüyorum. Çünkü bu arz talep meselesidir. Çok iyi bir gençlik geliyor. Sadece biraz tecrübe gerektiriyor. Bizim kuşakla şimdiki kuşak arasında bir fark var. Biz entelektüel bilgi olarak çok donanımlıydık. Marinadaki bir yelkenli olarak kendimizi düşündüğümde okyanusa açılmak için her türlü şeyi tekneye koyuyorsunuz. Ama zaman geçiyor ve bir türlü açılamıyorsunuz. Gençler ise daha bir sal. Ama okyanusa açılıyorlar. Bu da güzel bir şey. Çok iyi bir gençlik var” diye konuştu.

Dağarcık Türkiye ile gençlere yol açtıklarını düşünen Musluoğlu, “Dağarcık Türkiye ile gençlere yol açtığımızı düşünüyorum. İleride ben de Dağarcık Türkiye’yi emanet edeceğim. Daha deneyimli kadroların yanında gençlerin de e-dergimizin yazar kadrosuna alıyoruz. Gençlerin yolunu açmak ve bir şeyler yapması için yetişiyorlar.  Salların ipini bizim yelkenlilere bağladık. Şimdilik onları çekiyoruz. Ekonomist olarak incelendiğimde ülkelerin silahlanma ve savunma bütçelerine ayrılan paraların yüzde biri ile dünyada ne açlık kalır ne yoksulluk. Aslında o kadar kolay ki çözümler… Ama emperyalizmi kaldırdığınızda kolay. Yani kimsenin yer üstü ve yer altı zenginliklerinde gözü olmadan bir hayat mümkün. Bence gençlik bunu yapacak” diyerek sözlerini dile getirdi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.