TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Engellere engel olmak için…

Bugün ülkemizde yaşayan engelli vatandaşların sayısı hiç de azımsanmayacak kadar fazla. Ülke nüfusunun yüzde onundan fazlasını engelli bireyler oluşturuyor. Peki, ülke nüfusu içinde sayıları bu kadar fazla olan engelli vatandaşlar, hak ettikleri hizmeti alabiliyorlar mı? Bu kadar kalabalık bir nüfusa sahip olan engellileri sokaklarda neden göremiyoruz? Ege’de Bugün Gazetesi olarak Tüm Engelliler Federasyonu’nu (TEF) ziyaret ettik. Tüm Engelliler Federasyonu Genel Başkanı Gültekin ile Tüm Engelliler Federasyonu hizmet merkezinde gerçekleştirdiğimiz söyleşide, engelli vatandaşların sorunlarını, aldıkları ve almak istedikleri hizmetleri, Tüm Engelliler Federasyonu’nun engelliler için gerçekleşt

Haber Giriş Tarihi: 06.01.2015 07:58
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Engellere engel olmak için…

DAVUT İPEK

Kendinizden, engellilere yönelik kurduğunuz federasyondan ve federasyonun kuruluş aşamalarından bahseder misiniz?

Ben daha önce beş yıl boyunca belediye sendikasının şube başkanlığı görevini yürüttüm. 2006’da karaciğer nakli için İzmir’e geldim. Dokuz Eylül’de karaciğer nakli oldum. Daha sonra burada kalmam gerektiğini söyledi doktorlar. Bu arada benim engelli yakını dernek başkanım vardı. Onun aracılığıyla engellilerle tanışmaya başladım. Engelli derneklerinin başkanlarıyla tanıştım. Sonra baktım ki engelli derneklerinin sayısı çok fazla fakat hepsi dağınık halde bulunuyor. Bir arada değillerdi. Benim de mesleğim gereği özümde örgütçülük olmasından dolayı bu dernekleri bir araya getirerek örgütlemek istedim. İzmir’deki engellileri tek çatı altında toplayarak engellilerle kolektif bir çalışma yapmak için çabaladım. Ben 2009 yılında bir dernek kurdum. Dernek kurduğum zamanlarda diğer dernek başkanlarıyla ayrışmaya gitmeden çalışmalarımı yürütmeye özen gösterdim. Yani ayrışmadan kastım, görme engelli, işitme engelli, ortopedi ya da diyaliz engellilerini ayırmadan, hepsini engelli çatısı atında toplayarak bir araya getirmek istedim. Tüm engellileri temsil edecek bir çatı oluşturmak istedim. Öncelikle bir federasyon konusunu açmaya çalıştım. Çeşitli engelli derneklerinin başkanlarıyla oturduk ve bu konuyu görüştük. Tabi onları ikna etmek hiç de kolay olmadı. Farklı branşlarda olduklarını söyleyenler oldu, bir araya gelmek istemeyenler oldu, çeşitli iç sorunları olan derneklerle karşılaştım. Ben bunları ikna etmek için çalıştım. Yılmadan, yıkılmadan elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Daha sonra beş derneği bir araya getirmeyi başardık ve bir federasyon kurduk. İzmir merkezli fakat tüm Türkiye’yi temsil eden bir federasyon olmasını hedeflediğimiz Tüm Engelliler Federasyonu böylece kurulmuş oldu. Böyle bir federasyon o günlerde İzmir’de zaten yoktu. Bununla ilgili tek çalışmayı biz yürüttük. Yani bütün engellilere yönelik tek federasyon hala biziz. Benim temennim bu federasyonların sayılarını artması yönündedir. Engellilere yönelik federasyonların sayılarının artması, engelliler ile ilgili birçok soruna çözüm gelmesinin sağlanması demektir. Engellilerin örgütlenmesi, daha sonra hepsinin bir araya gelerek, bir çatı altında tüm İzmir ve hatta tüm Türkiye engellilerine hizmet verebilecek federasyonlar kurulmalıdır. İzmir’de şu ana kadar böyle bir örgütlenme olmadı, biz bunu da gerçekleştirme aşamasındayız. Ben aynı federasyonları doğu ve güneydoğu illerinde de kurma aşamasındayım. Yakın tarihte bir konfederasyon kurmayı planlıyoruz. Konfederasyonumuz ise sadece Türkiye’ye yönelik olmayacak. Biraz daha zirveye doğru açılmayı hedefliyoruz. Öncelikle Ortadoğu coğrafyasına açılmayı hedefliyoruz. Neden buraya öncelik verdiğimizi de açıklamak isterim. Ortadoğu bazı barikatların olduğu bir alandır. Bizler bu barikatları yıkarak mevcut olan Türkiye’deki örgütlenmelerimizi oraya da taşımak istiyoruz. Ben bunun çalışmasını da yaptım. Yetkili kişilerle bu konuyu görüştüm. Kendileri de bana yardımcı olabileceklerini söylediler. Fakat son dönemlerde Suriye’de bir iç çatışmanın yaşanmasıyla biraz durakladık. Ama yeni yeni çalışmalarımız var. Azerbaycan ve Irak Kürdistan bölgesinde federasyonlar bulunuyor. Almanya’da da aynı şekilde bir yapılanma var. Amacımız, bunları bir çatı altında toplamak. Ben ve yönetici arkadaşlarım, uluslararası bir konfederasyon kurmayı hedefliyoruz. Türkiye’yi, engelliler konusunda, dünyanın her yerinde olmasa da iletişebileceğimiz her alanda temsil edebilmek. Umarım bunu başarabiliriz. Bunun kolay yanları da var, zor yanları da… Özellikle maddi anlamda bazı sıkıntılarımızın olacağı kaçınılmazdır. Bu işe gönül vermiş olan arkadaşlarımızın çoğu emekli. Emekli maaşlarından feragat ederek bu derneklere, federasyonumuza bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Biz öncelikle engellilere hizmet edebilmek için İzmir’deki mülki amirlerimizin, yerel yöneticilerin ve siyasi parti temsilcilerinin, iş adamlarının desteğini almak zorundayız, ama maalesef bunu başaramıyoruz. Maddi anlamda engellilere yönelik çalışmalarımızda sıkıntılarımız var ve bu konuda yeteri kadar başarılı olamadığımızı itiraf etmeliyim.

Ülkemizde bugün yaşanan engelli vatandaşların sayısı oldukça fazla. Ülke içinde sayıları bu kadar fazla olan engelliler, hak ettikleri hizmeti alabiliyorlar mı?

Bugün Bayraklı nüfusuna baktığımızda engelli nüfusu ortalaması yüzde on ikiyi geçiyor. Karabağlar’a baktığımızda yüzden on ikiden fazla olduğunu görüyoruz. Ama biz bunun ortalamasının İzmir’de yüzden on iki olduğuna dair bilgiler alıyoruz. Fakat bu rakam çok daha fazla. Türkiye genelinde de bu rakamın yüzde on ikiden fazla olduğunu düşünüyoruz. Tabi dünya ortalaması belki de yüzde sekizdir. Ama İzmir, bilhassa doğu ve güneydoğudan çok göç aldığı için, akraba evliliklerinin buraya göç edenler arasında çok yaygın olduğu için engellilerin sayısı oldukça fazladır. Engellilerin ülke nüfusu içindeki sayıları söz konusu edilirken, hiç dışarı çıkmayan engellileri de göz önüne almak lazım. İzmir’de neden engellileri çok fazla dışarıda göremiyoruz. Çünkü İzmir’de engellilere yönelik çalışmalar, sosyal faaliyetler, etkinlikler oldukça az. Engelliler Haftası’nda, Engelliler Günü’nde bir kokteyl vererek ya da onlara bir yemek vererek engelileri evden çıkaramazlar. Engellileri topluma böyle kazandıramazlar. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Engelsizmir projesi var. Çok güzel, harika bir projedir bu. Ancak ben konferasnlarda, seminerlerde de bunu dile getirdim, Büyükşehir’in tek başına Engelsizmir projesini hayata geçirmeye çalışması sadece bir hayaldir. İzmir’in öncelikle basın, medya, afişler, broşürler, pankartlar vb. araçlar aracılığıyla bilinçlendirilmesi lazım. Engelliler konusunda hassas ve duyarlı hale getirilmesi lazım bu şehrin. Bir engelli alışverişe gittiği zaman, marketlere, pazarlara, bakkallara rahatça girip çıkabilmeli. Sadece belediyenin resmi kurumlarına değil her yere engelliler rahatça girip çıkabilmelidir. Engelliler sadece kaldırımlarda sorun yaşamıyor ki. Her alanda engellilerin karşısına problemler çıkabiliyor. Özelikle imar konusunda engelliler son derece sıkıntı yaşayabiliyor. Belediyenin bu konuda da önlem alması gerekiyor bence. Bir engelli ev almak isterse, o evde rahatça yaşayabilmeli. İzmir’in bu konuda öncü olması ve Türkiye’nin diğer illerine örnek olması gerekiyor. Bir engelli koca koca apartmanlardan ev alabilmeli, aldığında da orada rahatça yaşayabilmeli. Her apartmanda en az bir iki tane daire engellilerin yaşayabileceği şekilde dizayn edilmeli. Bir engelli akülü bir arabada veya tekerlekli sandalyede yaşıyorsa, onun koşullarına uyum sağlayabileceği şekilde dizayn edilmiş evler olmalı. Dairelerin yapılması için müteahhitlerin buna göre projeler üretmesi lazım. Bunları yapmadan Engelsizmir sloganıyla yola çıkılamaz. Türkiye’de artık hiçbir şey sloganlarla yürümüyor. İcraat lazım. Sadece engelliler konusunda değil, her alanda alanlara çıkıp bağırıyoruz, çağırıyoruz. Zaten iş olmuş bitmiş artık bağırmanın anlamı pek kalmıyor. Bana göre böyle olmamalı. Türkiye’de yaşayan engelliler konusundaki temennimiz şudur; ilk önce önümüzde bir genel seçim var. Bu seçimler yerel seçim gibi olmamalı. Bir engellinin meclise dahi giremediği bir ortamdan söz ediyoruz. Bir siyasi parti engellilere seçilebilecekleri bir liste dahi sunmadılar. İzmir’de dört yüz elli binden fazla engelli vatandaş var. Mülki amirlerimizin de katıldığı Engelliler Günü yemeğinde engelli arkadaşlarımız çıktı ve siyasi parti yöneticilerine ‘Biz kimsenin engellisi değiliz, kimse benim engellim cümlesini kullanmasın’ dediler. Bu genel seçimlerde de seçime giren siyasi partiler, eğer hakikaten engellileri seviyorlarsa, engellilerin de meclise girip halkı temsil edebilme haklarının olduğunu bilmelidirler. Engelliler de kendilerine bu hakkı tanımayan partileri aforoz etsinler, onlara oy vermesinler. Hiç değilse tepkilerini böyle dile getirmiş olsunlar. Engellilerin duygusal açıdan olaya bakması, bu benim partimdir buna oy vereyim demesi, olayı daha da vahim bir noktaya getirecektir. Bu seçimlerde böyle olmamalı. Her vilayette en azından bir tane, her vilayette olmasa bile her partide Türkiye genelinde beş altı tane engelli neden mecliste olmasın? Bunu dikkate almayan siyasi partileri engelliler neden dikkate alsın ki?

Engelliler ne istiyor, ne tür hizmetler bekliyor?

İzmir’deki engelliler için konuşacak olursak, öncelikle engelliler kendilerine acınmasını istemiyorlar. Duygusal açıdan kendilerine bakılmalarını istemiyorlar. Onlar da bu toplumun bir bireyidir ve sağlıklı insanlar ne tür haklara sahiplerse onlar da o haklara sahiptirler. Engelli bireyler toplumumuzun bir gerçeğidir. Hepimizin bir tane engelli yakını vardır. Her birey bir engelli adayıdır ve bunu da en büyük örneği benim. Ben sendika başkanıyken Türkiye genelinde koşturuyordum. Eylemden eyleme gidiyordum. Bir gün geldi ki karaciğerimin iflas ettiği haberini aldım. Yüzde yetmişi iflas emiş olan karaciğerim için nakil gerekti. Hiçbir hastalığı olmayan, sapa sağlam olan eşim, bana karaciğerinin yarısını verdiği için kendisi de engelli oldu. Ben sağlıklı bir insanken engelli oldum, üstelik hiçbir sağlık sorunu olmayan eşimi de engelli konumuna düşürdüm. Onun için hiç kimse ben sağlıklıyım, ben engelli olamayacağım gibisinden düşünmesin. Allah da hiç kimseyi engelli yapmasın, hasta yapmasın. Ama zaten doğal olarak insan yaşlandıkça engelli olmuyor mu? Her insan belli bir yaştan sonra kısmen engelli oluyor zaten. İnsanlar bu gerçeği görmeliler. Engellilerin koşullarının düzeltilmesi için her insan çalışmalıdır. Engellilere üç ayda bir 600-850 TL arası maaş vererek bu koşullar düzeltilemez. Her engelli bir yuvayı ve kendi hayatlarını idame ettirebilecekleri bir düzenli maaşı hak ediyor. Üç ayda bir alınan bu az miktardaki parayla hiçbir engelli aile kuramaz, yuva kuramaz. Bazen bize müracaatlar da oluyor. Evlenmek, yuva kurmak isteyen engelliler geliyor federasyonumuza. Fakat iki engelli bir araya gelip evlenmeye kalksalar bile yine kendilerine verilen maaşla değil geçinebilmek, kiralarını bile ödeyemezler. İki engellinin toplam maaşı ayda beş yüz lira bile etmiyor. Bu parayla nasıl geçinilebilir? Türkiye’de yardıma muhtaç olan her engelliye yardım edilmelidir. Sosyal devlet olmanın manası budur. Engelliler sosyal alanlar istiyor. İzmir gibi bir metropolde nasıl olur da İnciraltı’nda bulunan Engelliler Merkezi’nden başka engelli alanları olmaz? Havasıyla, deniziyle, tabiatıyla ünlü olan İzmir’de çok dar bir kapsamda engellilere yönelik hizmet veriliyor. Tüm İzmir engellileri sadece İnciraltı’na mı gidecek? Neden Konak gibi merkezi bir yerde engellilere yönelik faaliyet alanları yok? Neden Karşıyaka’da ya da başka bir yerde engellilere yönelik hizmet alanları olmasın? Her ilçede güzel sosyal tesisler olmalı. Engellilerimizin sayısı oldukça fazla. Engelliler için bir bakım evi dahi yok. Engellilere acınmasın, onlar da toplumun bireyleridir ve topluma kazandırılmaları için her türlü koşulun kendileri için sağlanması gerekiyor.

Karabağlar Kent Konseyi Engelli Meclis Başkanı Abdülsamet Baskak da engelliler ile ilgili açıklamarda bulundu. Engellilere yönelik yardımlar konusunda gazetemize özel demeçler veren Baskak şöyle konuştu: “Bugün bayram, gel sana et verelim diye engellilere yardım edilmez. Engellilerin dışarıya çıkabilmeleri için gerekli koşulların yaratılması gerekiyor. İnsanlarla kaynaşmalarını sağlamak lazım. Eskiden engelli çocukları olan aileler çocuklarını saklarlardı. Oysa ki bu utanılacak bir şey değildir. Zaman zaman ben Karabağlar’a gidiyorum ve sokağa hiç çıkmamış engelli çocuklar olduğunu görüyorum. Neden? Ya aileler utanıyor ya da o çocuğu dışarı çıkarabileceğimiz olanaklar ortada yok. Beş katlı apartmanın beşinci katında oturan bir engelli dışarıya çıkarılamıyor. Sadece yılbaşı geldiğinde onlara et göndermekle yardım edilemez. Bu sadece kalbini ferahlatmaya yönelik bir icraattır. Söz ettiğimiz yardım bu tür bir yardım değildir. O insanların hayatlarını idame ettirebilecekleri şartların yerine getirilmesidir asıl yardım. Engelli insanlar kendileri gibi olan insanlarla bir araya gelince daha mutlu oluyorlar. Kendileri gibi olan insanları görünce mutlu oluyorlar. Bazen şenliklerimizde çok güzel görüntüler ortaya çıkıyor. Hem sokağa çıkmış oluyorlar, hem kendi gibi insanların olduklarını görüyorlar hem de toplum içine karışabiliyorlar. İşte bu çok önemlidir. Engelliler için eğitim de son derece önemli. Eğitim olanaklarını da kendilerine yönelik olarak geliştirilmesi lazım. Bu olanağı sağlamazsanız zaten yapılabilecek pek bir şey kalmıyor. Siz engellilere yönelik özel bir günde kendilerine yemek verebilirsiniz. Peki ya sonra? Ertesi gün ne olacak? Yılda bir kere hatırlanmakla bu işler pek de amacına ulaşmıyor maalesef. Özellikle yerel yönetimlerin bu tür konularda halkı bilinçlendirmesi ve kendilerinin de engellilere yönelik çalışmalarda bulunması lazımdır.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.