TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kınık yeniden doğuyor

Kınık Belediye Başkanı Sadık Doğruer doktorluk mesleğini bırakıp neden belediye başkanı olmak istediğinin ayrıntılarını anlattı. Geçmişte yaşadığı sıkıntıların şimdilerde tekrarlanmamasından büyük memnunluk duyduğunu söyleyen Doğruer, özellikle sağlık alanında yapılan iyileştirmelerin yabana atılacak türden olmadığını söyledi

Haber Giriş Tarihi: 30.01.2015 08:31
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Kınık yeniden doğuyor

NİLGÜN TAZE

Doktorluğu bırakıp siyasete girmeye nasıl karar verdiniz?

1994’de 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Mecburi hizmet vermek üzere Afyon Dinar’a gittiğimizde evimiz yıkıldı ve çadırlarda yaşamak zorunda kaldık. İnsanların çaresiz kalışlarına tanık oldum, oradan kalma bir insanlara yardım etme kararım var. Afet komisyonlarıyla işbirliği içinde hem afetzede hem de hekim olarak kriz masalarında çalıştım. İki yıl sonra 1996 yılında da İzmir’in Kınık ilçesine tayinim çıktı. Burada evlendim ve bir çocuğum oldu. İlk tayinim çıktığında ben İzmir’de doğup büyümeme rağmen Kınık diye bir ilçesi olduğunu bilmiyordum. O yıllarda yollar tek şerit olduğu için 2.5 saatte Kınık’a ulaşılabiliyorduk. AKP’den 2009 yılında adaylık konusunda bir denemem oldu ancak nasip olmadı. Tekrar adaylığımı koydum ve kazandım. Vatandaşlardan çok fazla yeşil kart talebi geliyordu. Kınık’ta benim kayıt altına aldığım 473 tane yatalak, özürlü, bakım maaşlı hasta var.  Biz iktidarda değilken bu insanları biz bilmezdik çünkü utandıklarından evlerinden çıkamazlardı.  Sağlık birimlerimizle birlikte ev ziyaretleri yaptık. İnsanların bez raporu alabileceklerinden bile haberleri yok. Hastalarımıza hem haklarını öğrettik hem de evde yapılabilecek tedavilerini yaptık. Gördük ki hasta bez kullanamıyor çünkü ekonomik sıkıntıları var. Bezini tıpkı ilaç gibi reçeteye yazdırabileceğinin farkında değil. Hastalara özürlü maaşı ve bakıcı ücreti alabileceklerini ve 3 ayda birde tüm kontrollerinin de yapılabileceğini öğrettik. O zamanlar sadece sağlıkta bir şeyler yapabiliyordum ancak belediye başkanı olduktan sonra daha geniş bir alana ulaşmaya başladım.  Şimdi ben ya da ekibim gittiğinde sağlık imkanlarının tamamını kullanıyoruz. Personelim gittikleri evin çatısının damladığını ya da camı kırıldığı ve taktıramadığı için penceresine naylon geçirdiğini söyleyince belediye olduğumuz için şimdi onları da yaptırabiliyoruz. Çöp eve yakın evlerde yaşayan yaşlılarımız var. Bu yaşlılarımıza şimdi temizleyici personel gönderebiliyoruz. Kılık kıyafeten fakir olan vatandaşlarımıza onları incitmeden kıyafet gönderiyoruz. Siyasette bütçemiz var ve para olduğu içinde yapılması gereken her açığı kapatabiliyoruz. İşin dua aşaması benim için çok önemli, siyaset zaten bir şekilde oluyor.  Sosyal belediyeciliğin avantajlarını halka hissettirebilmek için bu işe girdiğimi söyleyebilirim. 

Hastaneniz var mı?

Hayır yok.. İlçemizde bir devlet hastanesi olmadığı için hastalarımız Bergama’ya gitmek zorunda kalıyor.  27 km köy, 27 km ilçe hastalarımızın perişanlığını düşünün. Şimdi hastanemizde yapılacak. Ben sadece doktor olarak kalsaydım tüm bunları yapamazdım. Gençlik, aile, istihdamla ilgili iktidar belediyesi olduğumuz için kolaylıkla yardım alabiliyorum. Ben 20 yıllık bir devlet memuruyum ve birçok sağlık bakanlığı döneminde çalıştım. Bize ambulans verilirdi ancak deposu hep çeyrek depoydu.  Bergama’dan hasta sevk edilmek zorunda kalınırsa ki çoğu kez sevk ediliyordu. Atıyorum Tepecik Hastanesi’ne sevk edildi. Ambulanslarımızda hiçbir zaman hastamızı Yeşilyurt hastanesine götürecek yüz liralık benzin olmazdı. Benzin bittiği zaman bir benzinliğe girer yakıtı doldurduktan sonrada parasını arkada yatan hastadan alırlardı. Hastanın parası yoksa nüfuz cüzdanını alınırdı. Hastanın haline acıdıkları için gitmemize izin veren benzinci sonra bizi arar parasını isterdi biz de hastayı bulmaları gerektiğini söylerdik. Sağlık sisteminde bunlarla uğraşıyordum şuan ise helikopter yolluyoruz. Bergama Devlet Hastanesi’nde uzun yıllar başhekim yardımcılığı yaptım. Şimdi günde 3 kez helikopterler hastayı alıp Yeşilyurt’a 11 dk. da götürebiliyor. İlk günler hayatımda çok az kez helikopter gördüğümden heyecan ve merakla nasıl hastayı aldığını, kalktığını seyrediyordum şimdi günde 3 kez olunca artık bakmıyoruz bile. Hasta yakınları korkarak  yanımıza geliyor ve ‘hastamızı helikopterle gönderiyorsunuz ama bizim helikopter parasını verecek paramız yok’ diyorlar. Biz de gülerek ücretsiz olduğunu söylüyoruz.  Özürlü olup ilaç alamayan hastalara numune ilaçları hastalara uygularken şimdi hastalara diyorum ki hem senin ilacın bedava, hem bezin burada, hem de şu kadar özürlü paran ve bakıcına da asgari ücret veriyorum diyebiliyoruz. Şu an doktorluk yapmak çok kolay.

Diğer partiler değil de neden AKP?

İki tansiyon sorunu olan hasta düşünelim. Riskli gurupta olanın SSK’sı olsun, çoğu da SSK’lı zaten hastaların.. Risksiz gurupta olanın da emekli sandığı olsun. Eşit davranamıyorduk. SSK ise mecburen siyasetin ucuz ilaç politikasından dolayı hastanın iyileşmeyeceğini bile bile tansiyon ilacını yazmak zorunda bırakılıyorduk. Emekli sandığındansanız size düzgün ilaç yazabiliyorduk çünkü kurumunuz ödüyor. Aynı gece nöbetçiyim siz bir daha geliyordunuz burnunuz kanayarak. ‘Doktor bey içtim bu ilacı ama ilaç işe yaramadı’ diyordu hastalar.  Bundan vicdanen çok rahatsızlık duyuyordum. Hani insan hakları, hani eşitlik, hani demokrasi? O zamanlar SSK müdürü de Kılıçdaroğlu’ydu. Bir SSK’lının bir anjiyoyu yaptırdığını düşünün tarihe geçerdi. Bir sigorta işçisinin kalp damarlarını hastanelerde ameliyat edemezdiniz. Ama emekli sandığı olanlar hemen ameliyata alınırdı. SSK’lı hastaya ‘kusura bakma yapacak bir şey yok’ derdik. Üniversite kapıları yalnızca size açıktı. Şimdi özellerde dahil tüm hastalara açık hastaneler. Tabipler Odası, ‘Cumhuriyeti seviyorsanız aile hekimliğini kabul etmeyin’ dedi. Aile hekimlerinin bugün hepsi cumhuriyetlerini seviyor. Doktor olarak bakarsak son on yılda görmediğiniz paraları kazandık aile hekimliğinde. Doktorların evlerine arabalarına bakın evrim değiştirdiler. Hepsinin aile hekimliği sisteminden sonra adam gibi yaşayacak bir gelirleri oldu. Önceden dolmuşa binen ya da otostop yapıp işine giden çok meslektaşım vardı. ‘Çocuk okutuyorum yapacak bir şey yok abi’ diyordu. Şimdi neden AKP’den siyasete girmeyeyim? CHP’den girip tekrar mı bu rezillikleri çekeyim? Çok açık konuşuyorum size. Benim babam ayakkabı tamircisi ve SSK işçisi. Biz Karşıyaka Devlet Hastanesi’nin arka sokağında oturuyorduk. Biz çocukken hastalanırdık ve hastane bize taş atsak kırılacak kadar yakınken biz o hastaneye gidemez, dolmuşla Çınarlı semtindeki dispansere giderdik. Tam dört  tane kuyruk çekerdik ve sabah çıktığımız evden akşama dönerdik. Acıya bakın kapınızın önündeki hastaneye gidemiyorsunuz. Biz nereden nerelere geldik. Artık hastane yemeklerinin kalorilerine kadar hesaplanıyor, kullanılan malzemelere özeniliyor, hijyen kurallarına uyuluyor

Seçildiğinizi duyduğunuzda neler hissettiniz?

Çok gururlandım. Seçilmiş olmak, insanların takdiriyle bir yerlere gelebilmek çok güzel bir duygu. Çünkü bugüne kadar bir kişinin imzasıyla atanmış olarak görevlere geldik ve onların bir sayfalık yazılarıyla da görevlerimizden alındık.  Bu çok farklı, tamamen halkın teveccühü sevgisi var burada. Mazbatayı 5 yıllığına alıyor ve hizmetinizden memnun bırakırsanız tekrar seçilerek vatandaşa hizmet vermeye devam ediyorsunuz. Ektiğini biçmenin mutluluğu başka.

Nasıl bir belediye devraldınız, mesela borçlu muydu?

3 dönem CHP tarafından ve iki dönemi de aynı abimiz olmak üzere yönetildi Kınık. Bugüne kadar seçilmişlere hiçbir eleştiri getirmedim ama nasıl alacağımızı da tahmin ediyorduk. Yüzde 69’u borçlu bir belediye devraldık. Bu borcun yüzde 70’i de işin kötüsü devlete olan borç değil. Devlete olan borç olsa iktidarsınız ertelersiniz, yapılandırırsınız. Ancak piyasaya borçlanılmış. İşler yaptırılmış ancak parası ödenmemiş. Biz piyasaya bu kadar borç ödeyeceğimizi düşünmemiştik. Personelimize baktık. Benim yoğurt yiyişime göre işletmeci gözüyle baktığımda personel riayeti, iş akış şeması, fonksiyonel çalışması, proje ekibi bir miktar zayıftı. Biz geldikten bir hafta sonra mülkiyelileri çağırarak profesyonel bir saptama yaptırdık. Detaylı bir rapor çıkarttırarak nasıl bir belediye devr aldığımızın tespit ettirdik. 2018’de nasıl devraldığımızı ve ne hale getirdiğimizi gösteren çalışmayı da yapacaklar.  Çünkü insan çabuk unutuyor. 2 dk. lık ve 8 dk. lık olmak üzere iki tane tanıtım filmi yaptırdık ve sonra bir fotoğrafçı tutarak Kınık’ın her yerini fotoğrafladık. Şimdi eskisi bu yenisi bu diyebileceğiz. Kınıklılar ne ister şeklinde bir anket çalışması yaptık. ‘Ben başkan olarak şu hizmeti getirmek istiyorum siz istiyor musunuz?’ şeklinde sorular sorduk. 10 kişilik bir çekirdek gurup kurdum ve bu gurup baya yoruluyor. Toplamda ise 130 personelimiz var. 130 kişinin içinde en çok yorulan da o 10 kişi.  Sık sık birbirimizle istişare ediyoruz.

Yakın zamanda hayat bulmuş ya da bulacak projeleriniz nelerdir?

İşkuru davet ederek neler yapabileceğimizi konuştuk. Park bahçe işçilerimize gittiğimizde işçilerin işi bilmeden çalıştıklarını gördük. 6 aylık bir bahçıvanlık kursu vermeye başladık. SSK’larını ve günlüklerini işkur verdi. Şimdi hangi mevsimde hangi çiçek ekileceğini bilerek çalışıyorlar. Yine halk eğitim kursları açtık. Açtığımız İngilizce kursuna belediyemizden bile 7-8 kişinin katıldığını gördüm. KOSGEB ve Ticaret Odası ile girişimcilik kursu yaptık. Genç girişimciler için 70 bin lira sıfır faizle 30 bin lirası hibe olmak üzere para verildi. Halıcılık, gümüş işlemeciliği, hanımlara yönelik konfeksiyon kursları veriyoruz. Bütün bunlar kendilerine bir iş kapısı olacak. Bayanlarımız için aerobik, jimnastik ve zumba kursu açtık. Kınık gibi bir ilçede 150-200’e yakın bayanın spor yapması çok güzel. AÇEV’ le ilgili bir kurs açtık. Ben de gideceğim hekim olmama rağmen. Baba olduğum için benimde bilmediğim çok şey var. Bu kursumuzla anne babalar çocuklarını nasıl daha iyi yetiştirebileceklerini öğrenecekler. Tarihi yerlerimizi restore edebilmek için bir mimarla anlaştık. Bugüne kadar hiç proje sunulmamış bu konuda. Kültür merkezimiz yok. Belirlenmiş bir yerimiz  var buraya oldukça geniş bir kültür merkezi yapılacak. Kınık’ın girişini düzenleyerek daha belirgin hale getireceğiz. Gençlik merkezine çok ihtiyacımız var. Genç olarak düşündüğümüzde bu gencimizin kız arkadaşı ile el ele dolaşabileceği bir yer yok. Herhangi bir sosyal etkinlik de yok. Evli olduğunu düşünelim hanımının elinden tutup götürebileceği bir kafetaryası dahi yok. Bu sefer kadınlar kendi aralarında gün yapmaya erkekler de kahve beklemeye başlıyor. Erkekler ve gençler daha farklı uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara bulaşıyor. İki bira alıp dağ tepelere çıkıyor, sigaraya alışıyorlar. Bir bakıyoruz gece gözleri dönmüş  gençlerin. Gündüz melek gibi olan çocuk gece başka biri oluyor. Biz gençlerin var olan enerjilerini doğru aktivitelere yönlendirebilmek için Gençlik Merkezimizi kuracağız. Biz çocuklara akıl veriyor ancak imkan sağlamıyoruz. Bence asıl sorun burada. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bugünkü maliyeti 4,5 trilyon olan belediye olarak benim yapmamın mümkün olmadığı bir meblağı biz alacağız ve Nisan ayında bu merkez yapılmaya başlanacak.

İstihdam nasıl?

İlçe kendi kendine samimiyette yetiyor ancak ekonomide mümkün değil kendine yetemez. Ben 18 senedir Kınık’tayım ve buradan gitmek istemedim ama bir süre sonra kısırdöngüye giriyor insanları. İş kapısı olmadığı için göç etmek zorunda kalıyorsunuz.  Başlıca geçim kaynaklarımız tarım ve hayvancılık o da küçük çaplı seviyede. Elmadere madenlerimiz, bir yer altı zenginliğimiz. Enerji Bakanlığı’ndan bir şirket  yüzde 50 hibe alarak çok ciddi bir yatırım yaptı. 4-5 ay gibi kısa bir sürede 130 işçi aldı. Bir yıl sonra kömüre ulaşılınca ortalama bin kişi çalışacak. Bu Kınık için çok büyük bir avantaj. Normal kömürün kalitesi 4 bin iken, bizimki yüksek kalite olduğu için aynı zamanda çevre dostu kömür olacak. Elektrik üretmeye ihtiyacımız var. Bilirkişilere danıştığımda kesilen ağaçların beş katının dikildiğini ve karbondioksit salınımına göre yapılan protestoların magazinsel kaldığı aşikar. Kınık’ta alçı tozu olduğu için alçı tozu fabrikası kuracaklarını söylediler. 100 küsür işçi de bu fabrikada çalışacak. Kömür madenlerinde işçiler sürünerek geçerken bizim madenlerimizde kamyonlar hareket edebiliyor.

Aile yaşamınızı başkanlık etkiledi mi? Eskisi gibi eşinize ve çocuğunuza yeterli vakit ayırabiliyor musunuz?

Eşimle iki seçim geçirdik. İlkinde kaybettik, ikincisinde kazandık. Kampanya zamanı gecenin bir vaktinde insanlar çay içmek istedi ve uyunması gereken zamanda biz ayakta kaldık. Eşimde bu sürece dahil olduğu için beni anlaması kolay oldu. Memuriyette eve geç kaldığımda ‘mesai beşte bitmiyor mu’ diye söylenebiliyordu. Ancak başkanlıkta o da hanımlarla birlikte işin içinde çalışınca sorun çıkmadı. Belediye başkanlığında bir ekonomik olarak bir de kendilerine ayrılan zamandan çaldığımız için kendilerinin kesinlikle haklarını helal etmeleri gerekiyor. Ben 5 senede 3 kere Ankara’ya gitmezken şimdi 2-3 ayda 15-16 kez Ankara’ya gitmek ve orada kalmak zorunda kalıyorum.

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.