Çocuklar fidan gibidir

EMİNE ŞEKER

Kadifekale Zübeyde Hanım İlkokulu Müdürü Sinan Kayhan, 2003 yılında Dokuz Eylül Buca Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nden mezun olduğunu belirterek, “Üniversiteden mezun olduktan sonra Van iline giderek doğu hizmetimi tamamladım. 1985 yılından itibaren İzmir’de ikamet ediyoruz. 2008 Yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Yöneticiliği Bölümü’nde yüksek lisansa başlayarak öğrenim özrüyle İzmir Konak İlçesine atandım. İlk görev yerim Başöğretmen İlköğretim Okulu oldu. Burada müdür yardımcısı olarak başladım. Daha sonra Fatih Mehmet Orta Okulu’nda 4 yıl çalıştım. Son 6 aydır da Kadifekale Zübeyde Hanım İlkokulu’nda Müdür Vekilliği görevindeyim” dedi.

MİSAFİR ÖĞRENCİ OLARAK SURİYE UYRUKLU ÖĞRENCİLERİMİZ VAR

Kayhan, okulun 1988 yılında Yeni Asır Gazetesi kadın kulübü üyelerinin girişimleri sonucu yapılmaya başlanmış olduğunu, yapılan bağış kampanyaların okul yapımına önemli katkılar sağladığını belirterek, “1989 yılında dönemin Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Hasan Celal Güzel tarafından hizmete açılarak günümüze kadar hizmet vermeye devam ediyor. Kadifekale Zübeyde Hanım İlkokulu deneyimli idarecileri ve özverili öğretmen kadrosu ile eğitim öğretim hizmetlerini öğrencilerle beraber yaptığı çalışmalarla tüm çevresine taşıyarak toplumu aydınlatma ve geleceğe taşıma misyonunu yerine getirmekte. Okulumuzda 3 idareci ve 41 öğretmen görev yapmakta. Okulumuzun bahçesinde 1985 yılında tuvaletler, 2002-2003 yılında ise ek bina yapılmıştır. Okul binası yapı türü olarak eski bina yığma taş, ilave edilen bina ise betonarmedir. 20 derslik, 2 Anasınıfı, 1 Çok Amaçlı Salon,1 Müdür Odası, 2 Müdür Yardımcısı Odası, 2 Rehberlik Hizmetleri, Hizmetli ve Öğretmenler Odası bulunmakta. Okulumuzda kayıtlı 924 öğrenci bulunmakla beraber bu öğrencilerin 450 kız, 474’ü erkek öğrencidir. Okulumuzda misafir öğrenci olarak Suriye uyruklu 40 öğrenci de bulunuyor” şeklinde konuştu.

ÇOCUKLARIMIZA İYİ BİR ŞEKİLDE EĞİTİM VERİYORUZ

Konak ilçesinin İzmir ilinin merkez ilçesi olduğunu ifade eden Kayhan, “Konak ilçesinin merkez ilçe olmasına rağmen çok enteresan bir dağılımı var. Konak çok güzel bir ilçe. Hatta birçok ilden daha fazla nüfusa sahip olan bir ilçe. Baktığınız zaman yüzde 70’lere varan bir varoş kesim var. Kadifekale’de bu durumun en başta gelen semtlerinden bir tanesi. Daha çok Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nden göç eden ailelerin tercih ettiği yerleştiği mahallelerden oluşan bir bölgedeyiz. Ailelerin maddi durumunun kötü olması okula fayda ya da zarar sağlamıyor aslında. Çünkü okullarda artık velilerden maddi anlamda taleplerde bulunulmuyor. Ancak ailelerin alım gücü düşük olduğu için çocuklarına gereken ilgi ve alakayı gösteremiyorlar. Hamilelikte annenin iyi beslenmesi ve doğum sonrası anne bebeğinin iyi beslenmesini sağlamasında bebeğin zekasının gelişiminde büyük bir etki var. Anne alım gücü az olan bir ailede yetişiyor. Evlendiği zamanda alım gücü az olma durumu aynı şekilde devam ediyor. Beslenmeden kaynaklı sağlıksız doğumlar gerçekleşiyor. Doğum sonrasında çocuğun beslenmesi gerekiyor. Alım gücü olmadığından çocuk yeteri kadar beslenemiyor. Bizim bulunduğumuz bölgedeki ailelerin de alım gücünün az olduğu için öğrencilerimizde de öğrenim bozukluğu oluyor. Daha birçok olumsuz faktörlerle karşılaşıyoruz. Boşanmış aileler çok fazla. Yaşanan bu olumsuzluklar sonucunda kaybolmuş bir gençlikle karşı karşıyayız. Ama zaten bizim bu bölgedeki en büyük hedefimiz öğretimden ziyade eğitim. Biz burada karşımıza çıkan hangi öğrenci olursa olsun ‘eğitimde kaybedilmeyecek birey yoktur’ sözü burada karşımıza somut olarak çıkıyor. Eğer görmezden gelirsek ve eğer ilgilenmezsek dışarda ailemizle gezerken karşımıza kötü alışkanlıklar edinmiş bir insan olarak çıkmasına neden olur. Biz her zaman bu durumların ortaya çıkaracağı sonuçları düşünerek yola çıkıyoruz. Eğer elinizi taşın altına koymazsanız o taş mutlaka bir gün bizim başımıza gelir. Bizim en büyük amacımız çocuklarımıza iyi bir şekilde eğitim vermektir” diye konuştu.

YAPILACAK OLAN MESLEK HER NE İSE DÜRÜST BİR ŞEKİLDE YAPILMALI

Kayhan, Kadifekale Zübeyde Hanım İlkokulu’nda bulunan velilerin çocuklarından beklentilerini küçümsememek gerektiğini vurgulayarak, “İyi dediğimiz okullarda bulunan öğrencilerin aileleri çocuklarının doktor ya da avukat olmalarını ister. Bizim gibi okullarda bulunan öğrencilerin ailelerinde de böyle beklentisi olan aileler var. Bazen sadece istemekle kalmayıp çabalayarak çocuklarının iyi birer meslek edinmeleri için ellerinden geleni yapıyorlar. Bizim bölgemizde baba mesleği olarak sayılan midyecilik, simitçilik ya da inşaat işçiliğidir. Bizim herkes doktor, avukat ya da öğretmen olacak diye bir kaidemiz yok. Ancak yapılacak olan meslek her ne ise dürüst bir şekilde yapılmalıdır. Çocuklarımıza özür dileyebilmeyi ve teşekkür edebilmeyi öğretiyoruz. Çocuklarımızın belki de en büyük eksikliği evde yeteri kadar sevgi görememeleridir. Okulumuzda bulunan öğretmenlerimizden çok memnunum. Çünkü çocuklarımıza bir anne şefkati ile yaklaşıyorlar. Gerekli olan ilgi ve alakayı çocuklarımızdan esirgemiyorlar. Çocuklarımız bir fidan gibidir. Ne verirseniz çocuk onu alır” ifadelerini kullandı.

MESLEKİ ANLAMDA OLMASA BİLE…

Okula geldiği ilk zamanlarda okulda sosyal faaliyetler açısından hiçbir etkinlik yapılmadığını öne süren Kayhan, “Öğrencilerimiz için futbol kursu ve okuma-yazma kursu açtım. Velilerimize yönelik step-aerobik kursu açtım. ‘Okullar Hayat Olsun’ projesinin olumlu dönütlerini biz burada görüyoruz. Çünkü çocuklarımız sporla uğraştığında bağımlılık yapan maddeler aklına gelmiyor. Zamanla spor yapmak için sağlıklı bir yaşam sürmesi gerektiğini öğrendiği zamanda kendi isteği ile bağımlılık yapacak olan maddelerden uzak duruyor. İşte biz o zaman bu çocuklarımızı mesleki anlamda olmasa da insani anlamda topluma iyi bireyler kazandırmış oluyoruz. Eğer kişi yapmak istediği şeye inanırsa herkes inanır. İkna kabiliyetini iyi kullanmak gerekiyor. Ayrıca 1. sınıf öğrencilerimiz için özellikle Ege Üniversitesi’nden gelen arkadaşlarımız var. Gelen arkadaşlarımızla birlikte öğrencilerimiz için okuma saatleri yaptık. Okuma alışkanlıklarını kazandırmayı hedefledik. Öğretmenlerimizle birlikte öğrencilerimiz 23 Nisan için hazırlanıyorlar. Drama kursumuz var. Çocuklarımıza ne kadar sosyal faaliyet yüklersek o kadar karşılığını görüyoruz. Bu durumda bizi çok mutlu ediyor” dedi.

ÇOCUKLARIMIZ İÇİN MEVCUT İMKANLARI DEĞERLENDİRMEYE ÇALIŞIYORUZ

Kayhan, Kadifekale Zübeyde Hanım İlkokulu’nun var olan eksikliklerinin bir kısmını giderdiklerini söyleyerek, “Okulumuzda bilişim teknoloji anlamında çok eksiklik vardı. Sınıflarımıza bilgisayar temin ettik. ‘Fatih’ projesi kapsamında ilkokullarda bilgisayar sınıfları kapatıldı. Orada atıl duruma geçen bilgisayarları biz aktif hale getirerek sınıflarda öğretmenlerimizin kullanımına açtık. İnternet ile ilgili sıkıntılarımız vardı. O sorunu çözdük. Öğretmenlerimizin en çok talep ettiği projeksiyon eksikliğimiz halen gideremedik. Ben de elimden gelen gayreti gösteriyorum. Çok amaçlı salonumuz var. Ama modern değil. Modern hale getirilmesi gerekiyor. Mevcut olan sahnemiz daha güzel bir hale getirilebilir. Yapılmasını istediğimiz diğer eksikliklerimizi gerekli yerlere bildirdik. Çocuklarımız için mevcut imkanları değerlendirmeye çalışıyoruz” dedi.

EĞİTİM ÇOK ÖNEMLİDİR

Ailelerin çocuklarına örnek olabilmesi için iyi bir eğitim almaları gerektiğini dile getiren Kayhan, “İyi bir eğitimi öğretim ile pekiştirildiği zaman akademik başarıyı getiriyor. Akademik başarı iyi bir mesleği getirir. İyi bir meslekte ailenin geliri artırır. Kişinin doğru ve mutlu bir evlilik yapmasını sağlar. Doğru ve mutlu bir evlilik sonucunda da dünyaya pırıl pırıl geleceğe şimdiden temelleri atılmış sağlam bir bireyin dünyaya gelmesini sağlar. Bu nedenle eğitim çok önemlidir. İyi bir şekilde alınmış olan eğitim iyi yuvaların kurulmasını sağlar. Eğitim akademik başarıdan ziyade iyi kalpli, iyi niyetli ve saygıyı bile yetiştirilmesini sağlar” şeklinde konuştu.

ÇOCUK RUHLU İNSAN OLMAK GEREK

Kayhan, çocukların hayatına dokunabilmek için öncelikle çocuk ruhlu bir insan olmak gerektiğini söyleyerek, “Eğer çocukları sevmiyorsanız çocukların hayatlarına dokunamazsanız. Bizim mesleğimizde parasal bir dönüş yoktur. Ama manevi bir dönüşü vardır. Mezun edeceğiniz bir öğrenci yanınıza gelerek ‘öğretmenim ben sizden nasıl ayrılacağım’ demesi trilyonlara bedeldir.  Ama ‘iyi ki bitti’ denmesi de trilyonlarca borcunuz olması kadar kötü bir şeydir. Çocuk denen kavram biraz bizde küçümseniyor. ‘İşte çocuk’ deyip geçiliyor. Aslında böyle düşünülmemesi gerekiyor. Çocukların gözüne içine bakarak konuştuğunuz zaman çocuklar etkileniyorlar. Gülümsediğiniz ya da başını okşadığınız zaman inanın o çocuklar dünyanın en mutlu çocuğu oluyor. Bu yüzden çocuğun kalbine inebilmek için öncelikle karşılıklı iletişimi iyi bir şekilde sağlamak gerekiyor” diye konuştu.

ÇOCUKLARIMIZ MUTLU YUVALAR KURSUN

Bulundukları bölge itibari ile çocuklardan çok velilere tavsiyede bulunmak istediğini vurgulayan Kayhan, sözlerine şöyle devam etti: “Okulumuzda bulunan tüm öğrencilerimin gözünün içine bakıyorum. Öğrencilerimizin tırnağı dahi kırılmamalıdır. 180 iş günü veliler çocuklarını bize bırakıyorlar. Diğer kalan zamanda da çocuklar aileleriyle kalıyorlar. Bizim gösterdiğimiz hassasiyet ve samimi sevgiyi çocuklarına göstermek zorundalar. Herkes zengin olacak diye bir kaide yok. Çoğu insanlar zengindir. Ama yeteri kadar çocuğu ile ilgilenmiyordur. Çocuklarla ilgilenmek sadece parayla olmuyor. Çocuklarımıza sevgi aşılamak gerekiyor. Her şeyin başı sevgidir. Veliler öncelikle çocuklarının beslenmelerine dikkat edecekler. Temiz olmalarına dikkat edecekler. Ellerinden geldiğince de çocuklarının akademik başarısı için mücadele edecekler. Çocuklarımızdan tek beklentimiz topluma faydalı bireyle olsunlar. Akademik başarıyı da yanına alıp mutlu yuvalar kursunlar.”