TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Güzel yarınlar için güzel çocuklar yetiştirmeliyiz

Mithatpaşa Caddesi’nde bulunan Hakimiyet-i Milliye İlkokulu’nun Müdürü Nizar Sarıgül ile okulda var olan eksiklikleri ve elde edilmiş başarıları konuştuk

Haber Giriş Tarihi: 16.02.2015 08:11
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Güzel yarınlar için güzel çocuklar yetiştirmeliyiz

EMİNE ŞEKER

Hakimiyet-i Milliye İlkokulu Müdürü Nizar Sarıgül, Pamukkale Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nden mezun olduğunu söyleyerek, meslek hayatına Bursa ilinde başladığını ifade etti. Sarıgül, “Bursa’da görevime devam ederken eş durumu sebebi ile İzmir’e tayinim çıktı. İzmir Konak ilçesinde bulunan hemen hemen çoğu okulda hem öğretmen hem müdür yardımcısı hem de müdür olarak çalışma fırsatım oldu. 2014 yılının ekim ayından itibaren de Hakimiyet’i Milliye İlkokulu’nda çalışıyorum” dedi.

EN BÜYÜK DESTEKÇİMİZ VELİLER

Okulun bulunduğu çevreyi İzmir’in en gözde semtlerinden sayılan bölgede yer aldığını dile getiren Sarıgül, “Okulumuz velilerinin sosyo-ekonomik düzeyi çok iyi. Velilerimiz çocuklarının eğitimi için gerekli olan ilgi ve alakayı gereğinden fazla gösteriyor. Eğitime bakış açıları çok iyi düzeyde. Tüm velilerimiz eğitim ve öğretim olayının içinde yer alıyor. Biz sosyo-ekonomik düzeyinin düşük olan bölgelerde çalışırken orada bulunan velilerimizi sürekli okula çekmeye çalışırdık. Ama bu okulumuzda böyle bir durum söz konusu değil. Velilerimiz bizim en büyük destekçimiz oluyor. Bir okul için veliler olmazsa olmazdır. Bu yüzden bizim için velilerimiz çok önemli. Biz eğitimde okul, veli ve öğrenci işbirliği ile bir araya getirmeye çalışıyoruz. Velilerimiz eğitim ve öğretim konusunda bilinçli olmaları bizim işimizi daha da kolaylaştırıyor. Küçükyalı bölgesinde olmamızdan dolayı her türlü imkanımız var. Öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizin geliş ve gidişlerinde sorun yaşamıyoruz. Okulumuza ulaşım kolaylıkla sağlanabiliyor” ifadelerini kullandı. 

TEKRAR EDİLMEYEN BİLGİ UNUTULMAYA MAHKUMDUR

Sarıgül, velilerin çocuklarının eğitimlerinde en az öğretmenleri kadar büyük bir öneme sahip olduklarını belirterek, çocukların eğitim hayatında birçok anlamda velinin daha büyük bir etkisi olduğunu söyledi. Sarıgül, “Bir bireyin eğitimi anne karnında başlar. Bu yüzden bireyin eğitim sürecinin ilk aşaması ailede başlıyor. Biz okullarımızda öğretim yapıyoruz. Öğretim yaptığımızda eğitim ile ilgili çalışmalarda yapıyoruz. Ama okullarda asıl yaptığımız şey öğretimdir. Eğitimi veli verir. Yani bir çocuk davranış boyutundan çeşitli kişilik özelliklerine kadar belirli bir yaşa gelene dek ailede öğreniyor. Biz burada öğretim kısmını ele alıyoruz. Öğretim kısmında eğitim kısmındaki eksiklikler ortaya çıktığı zaman aile devreye giriyor. Ayrıca öğretim boyutunda da çocuk okulda 6 saat derse giriyor. Ders bittikten sonra evine gidiyor. Biz eğitimciler çok iyi biliriz ki tekrar edilmeyen bilgi unutulmaya mahkumdur. Çocuğun öğrendiği bilgilerin tekrar ettirilmesini sağlamak ve kalıcılığını artırmak konusunda da veliye çok büyük görevler düşüyor. Veli eğer bu konuda bizim yanımızda değil ise bizim yapabileceğimiz çok bir şey olmuyor. Çocuk okulda öğrendiğiyle gittiği zaman tekrar etmediği takdirde üstüne yeni bilgiler öğretmekte zorlanıyorsunuz. Bu durumda temeli sağlam olmayan bir bina gibi oluyor. Temeli sağlam olmayan bir binada yıkılmaya mahkum oluyor. Çocuğun eğitimde velinin rolü çok etkili oluyor diyebilirim” şeklinde konuştu.

TIPKI OKYANUSTAN ÇIKAN BİR BALIK MİSALİ

Okulların sadece öğretim yapan bir kurum olmadığını vurgulayan Sarıgül, okullarda çocukların sosyal faaliyetler açısından da çocuğa katkıda bulunulması gerektiğini açıkladı. Sarıgül, “Bir çocuk okula gelene kadar sürekli aile şefkati ile beraber oluşan sosyal ortama dahil oluyor. Fakat okula geldiğinde ailesinin kontrolü olmadan ailesinin bulunmadığı bir sosyal ortamda bulunuyor. Tıpkı okyanustan çıkan bir balık misali. Durum böyle olunca çocuklar toplum içinde davranış biçimlerini öğrenmeye çalışıyorlar. Bu yüzden her bireyin hayatında okul çok önemli bir yere sahip olmalıdır. Çocuklarımız için yapacağımız çalışmalarda velinin katılmasını istiyoruz. Okulumuzda bu isteğimize yönelik her ay rehberlik servisimiz tarafından yapılan veli eğitim seminerlerimiz var. Çünkü veli sürece dahil olduğu zaman başarı grafiğiniz git gide artıyor. Çocukların disiplin ve başarı durumları gibi konularda hızlı yükselme elde etmeniz mümkün oluyor” diye konuştu.

BENİM İÇİN ŞUAN VAR OLAN BAŞARI YETERSİZ

Sarıgül, okulun öğrenci ve veli profilinin sosyal etkinliklere önem verdiklerini ifade ederek, “Sosyal faaliyetlere önem verildiği için biz de okul olarak çok fazla destek veriyoruz. En önemli etkinliklerimizden bir tanesi öğrencilerimiz için düzenlediğimiz gezilerimizdir. Özellikle kültürel ve sosyal gezilerimiz oluyor. Müze gezileri yapıyoruz. Eğitsel değeri olan sanatsal gezilere önem veriyoruz. Çocuklarımızın yaş düzeyine ve gelişim özelliklerine uygun olarak faydalı aktiviteler düzenlemeye çalışıyoruz. Konak Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün katkılarıyla okulumuzda öğrencilerimize basketbol ve drama kursları açıldı. Sınıflarımız dönem sonlarında sınıf etkinlikleri yapıyor. Bu konu ile ilgili bu dönem okulumuza çok amaçlı bir salon kazandırdık. Çocuklarımızı çeşitli yarışmalara gönderiyoruz. Bir öğrencimiz atlama alanında Türkiye 2’ncisi oldu. Satranç alanında okulumuz derece almış durumunda. Ayrıca okulumuzda Avrupa Birliği Projesi başlattık. Bu proje kapsamında çeşitli illerdeki ve ülkelerdeki öğretmenlerimiz bilgi paylaşımında bulunuyor. Böylelikle okulumuzun adını diğer illere ve ülkelere duyuruyoruz. Yine önümüzdeki süreçte Erasmus+Plus Projesine dahil olmayı düşünüyoruz. Çocuklarımızı yetenekleri doğrultusunda yönlendiriyoruz. Benim için şuan var olan başarı yetersiz. Çocuklarımız daha da ileriye gitmeli. Biz biraz daha olaya geniş bakmaya çalışıyoruz. Çocuklarda oluşan davranış bozuklukların önüne geçebilmek için çocukları sosyal yönden çok iyi bir şekilde tamamlamanız lazım. Okulu sadece ders yapılan bir yer değil keyifli vakit geçirebileceği ve keyif alabileceği bir yer haline getirmek lazım. Bu yüzden sosyal anlamda da daha ileriye gitmemiz gerekiyor” dedi.

NOSTALJİK HAVA KATSA DA BENİM HOŞUMA GİTMİYOR

Okulun merkezi bir yerde olmasına rağmen eksikliklerin olduğunu dile getiren Sarıgül, “Var olan eksiklerimiz tamamen fiziki anlamda olan eksikliklerimizdir. Var olan eksiklikleri de elimizden geldiğince kendimiz yapmaya çalışıyoruz. Donanımsal olarak eksikliğimiz var diyemem. Çünkü biz öncelikle eğitim ve öğretim boyutu ile ilgileniyoruz. Okulumuz tarihi sayılabilecek kadar eski bir bina. Okulumuz bahçesinin içinde şuan kullanıma kapalı bir bina var. Binayı restore ettirmek için gerekli yerlerle görüşmelere başladık. Eski bina olmasından kaynaklı koridorlarımız dökme taş şeklinde. Nostaljik bir hava katsa da benim hoşuma gitmiyor. Okul bahçemize asfalt yapılmış ama hep yamalı şeklinde. Bu konu ile ilgili belediyelerle görüşmeler yaptık. Havalar ısındığında gelerek tek tip asfalt yapacaklar. Bu konuda da şikayetçiyiz. Çünkü eskiden belediyeler okullara daha çok destek oluyorlardı. Şuan biraz daha kendilerini geri plana çektiler. Geçen yıllarda belediyelerin yarıyıl tatilinde okullarda iç-dış boyasını yaptıklarını ve sıra ile masalarını değiştirdiklerini biliyorum” ifadelerini kullandı.

KİTAP OKUYAN İNSANIN HAYAL DÜNYASI GELİŞİR

Sarıgül, kütüphanelerin eskiye göre fazla rağbet görmediğini belirterek, teknolojinin ilerlemesi ile birlikte kütüphanelerin geri planda kaldığını ifade etti. Sarıgül, “Okulumuzda mevcut bir kütüphanemiz var. Ama kaç öğrencimiz aktif olarak kullanıyor? Tartışılır. Çünkü çağımız teknoloji çağı. Her şeyi internetten bulabiliyorlar. Bu sebepten çocuklarımızda okula alışkanlığı oluşmuyor. Çocuklarımıza teknolojinin getirdiği kolaylıkları küçük yaşta çocuklarımıza verdiğimizde çocuklarımızda oluşabilecek hayal dünyasının önüne geçiyoruz. Kitap okuyan insanın hayal dünyası gelişir. Farklı bakış açıları kazanır. Kitap okumayan insan sabit fikirli olur. Kütüphanelerin işlevini yitirdiğini düşünüyorum. Kütüphaneleri özendirmek için çalışmalar yapılmalı. Araştırmalar açısından internet çok fazla destek oluyor. Ama kitap okumak adına okuma alışkanlığının kazanılması adına kütüphaneler özendirilmelidir. Ben okulumda bulunan öğrencilerime okuma alışkanlığını kazandırabilmek için öncelikle kendim kitap okuyarak model oluyorum. Bireylerin de kendi kişisel gelişimleri için kitap okumaları gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

HER ÇOCUK AYRI BİR DÜNYA

Bir öğretmen olarak çocukların hayatına dokunabilmek için öncelikle iyi bir model olunması gerektiğini söyleyen Sarıgül, “Çocuğa zararlı olan şeyleri yapmaması gerektiğini anlatırken kendinizin de o zararlı şeyleri yapmamanız gerekiyor. Eğer yapılmaması gereken şeyleri anlattıktan sonra siz sonrasında yapıyorsanız siz inandırıcı biri değil yalancı biri olursunuz. Çocuğa öncelikle iyi bir model olacaksınız. Çünkü çocuk anne ve babasından sonra sarıldığı kişi öğretmenidir. Yeri gelir çocuk anne ve babasının karşısında durur ve ‘öğretmenim böyle dedi’ der. Öğretmenin dediğini yapar. Bu yüzden öğretmenler çocuklar için çok önemli bir etkendir. Örneğin bir sınıfa girin inceleyin. Önce öğretmene bakın sonra sınıfta bulunan öğrencilere bakın. Belli bir zamandan sonra çocukların davranış biçimleri aynı öğretmeni gibidir. Çünkü çocuklar öğretmenlerini taklit etme eğilimdedir. Çocuklar öğretmenlerine benzemeye başlar. Çocuklar yeri gelir öğretmenlerini öyle bir içselleştirir ki öğretmenlerine anne ya da baba demeye başlar. Bunun için olumlu davranışı önce öğretmen sergileyecek sonra öğrenciden bekleyecek. Her çocuk ayrı bir dünyadır. Öncelikle öğretmenler olarak bu durumu unutmamız lazım. Bunun için öğretmenler tek tip davranış şekli sergilediği zaman başarısız olma durumu çok yüksektir. İlk önce çocuğun kendi dünyasına girip onu anlamanız lazım. Çocuğu anlayamazsanız çocuğun hayatına dokunamazsanız” diye konuştu.

VELİLER ÇOCUKLARINI REKABET İÇİNE SOKMASIN

Sarıgül, çocuklardan önce ailelere tavsiyelerde bulunulması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aileler okulları ve öğretmenleri sadece ders yapılan ya da ders yaptıran kişiler ve mekanlar olmaktan çıkarması lazım. Bu düşünceden vazgeçmeleri lazım. Çünkü biz değişen ve yetişen bir toplumda yaşıyoruz. Okullar eski okul anlayışı çerçevesinden çıkmalıdır. Bu konuda da Bakanlığı’mızın ‘Okullar Hayat Olsun’ gibi projeleri var. Veliler bu sürece dahil olmalı. Sürece dahil olurken öğretmenin ya da konunun muhatabının yönlendirmesiyle dahil olmalıdır. Öğretmene verilen değerin daha fazla artırmamız lazım. Çünkü çocuklarımızı öğretmenlere emanet ediyoruz. Veliler, öğretmene güvenmek ve öğretmenin önerilerine uymak durumundalar. Bu yüzden öğretmenlerimize çok önem vermeliyiz. Veliler çocuklarını rekabet içine sokmasınlar. Çünkü her çocuk çok özeldir. Başka çocuklarla asla kıyaslamamalıdır. Bana göre çocuğun en çok mutsuz olduğu durum başkalarıyla kıyaslandığı zaman oluyor. Her çocuğun öğrenme süresi farklıdır. Veliler çocuklarına okulu ve öğretmenleri sevdirici konuşmalarda bulunmamalılar. Olumsuz bir durum söz konusu ise asla çocuklarının yanında konuşmamalılar. Çünkü çocuklar dinlemiyormuş gibi görünür ama aslında her şeyi kaydediyordur. Bu durumda çocuğu okuldan ya da öğretmeninden soğutmaya yetiyor. Çocuklara da tavsiyem biraz daha var olan değerlerimize bağlı olsunlar. Bol bol kitap okusunlar. Teknolojiyi yerinde kullansınlar. Güzel yarınlar için güzel çocuklar yetiştirmeliyiz.”

HAKİMİYET-İ MİLLİYE İLKOKULU’NUN VİZYONU

Öğrencilerin çevresiyle iyi ve olumlu bir iletişim kuracak davranışları kazanmaları, olaylara çok yönlü ve tarafsız bakabilmeleri, çağın gelişen ihtiyaçlarına cevap verebilecek beceriler kazanmaları, sosyal ve duygusal yönden sağlıklı yetişmeleri için her türlü imkânı hazırlamak; Milli ve manevi değerler ile Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı, kendisi ve toplum ile barışık, ahlaklı, erdemli iyi bir toplum yetiştirmektir.

HAKİMİYET-İ MİLLİYE İLKOKULU’NUN MİSYON

İnsana, ahlaka, özgürlüğe, bilime, Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı; kültürel mirasa dayalı bir öğretim anlayışının oluşmasına katkıda bulunan, bilimsel düşünebilen, insanları ve doğayı seven bireyler yetiştirmek, ülkemizde tanınan ve tercih edilen, alanında öncü bir kurum olmaktır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.