TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

“Tasarı gelmeden kavgası geldi”

İzmir Bağımsız milletvekili Ertuğrul Günay Özgecan Aslan'ın maruz kaldığı vahşet için ‘Sözün bittiği yer’ değerlendirmesi yaptı. Mecliste basın toplantısı düzenleyen Günay “Ne ilk, ne de son. Benzer kaç olay yaşandı, kaç cana kıyıldı? Kadını ikincil gören, kadını yönetmeyi, terbiye etmeyi kendine hak gören nice şeklen insan-kılığında yaratık aramızda geziyor; din adına, eğitim adına, yönetim adına konuşup duruyor” dedi. Günay İç Güvenlik Yasa Tasarısı’nın da geri çekilmesini istedi

Haber Giriş Tarihi: 19.02.2015 07:54
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
“Tasarı gelmeden kavgası geldi”

SAMİ GÖKÇE/ANKARA

Toplumun isyanını bastırmak için cezaların arttırılmasının çözüm olmadığını anlatan Günay “Cezalar zaten daha yakında arttırıldı. Sadece ceza arttırmak da yetmiyor. Din, eğitim, yönetim adına konuşanların hepsinin nefret dilinden, ayrımcılıktan, ötekileştirmekten vaz geçmesi gerekiyor. Medyaya çok iş düşüyor; yazılı ve görsel medyaya. Ama bırakın özel TV’lerin kavgalardan ve çarpık fikirlerden izleyici edinme kaygısını, kaynağını kamudan alan devletin (T)RT'sinde bile ‘Hamile kadın sokağa çıkmasın, kadın çalışmasın, kadın yüksek sesle konuşmasın!’ diyenler boy gösteriyor, bazıları bu fikirleriyle program yapıp, milletin cebinden para alıyorlar. Bu zihniyet devam ettikçe -Allah esirgesin- bu ülkede daha çok yere ateş düşer, birçokları bugün olduğu gibi yalandan ağlar ve ateş düştüğü yeri yakar” diye konuştu.

OLAĞANÜSTÜ HAL İSTENİYOR

TBMM'ye getirilen İç Güvenlik yasa paketini de eleştiren Günay, polisin yetkilerini arttırmak adı altında bir ‘olağanüstü hal kanunu!’ amaçlandığını iddia etti. Günay “Valiler, adli kolluğun işlerine karışıyor; yargı kararı olmadan arama, yakalama, dinleme yapılıyor. Bir suç işlemeden, sadece işlenebilir şüphesi (iddiası) ile bir kişi hakkında yakalama, uzaklaştırma (sürgün), koruma altına alma (?) işlemleri yapılabiliyor, polisin silah kullanması özendiriliyor. Bu tür işlemlere Türkiye, en son 12 Eylül darbe yönetiminde ve sonra Olağanüstü Hal Yönetimlerinde tanık oldu. Bu yasa tasarısı, Anayasa'nın ‘demokratik hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı’ ilkelerine ve örneğin ‘kanuni hakim’ ilkesi gibi daha bir çok temel ilkesine açıkça aykırıdır” değerlendirmesinde bulundu.

 

Günay şöyle devam etti: “Bu yasa tasarısı ile Jandarma, İçişleri Bakanlığı’na, böylelikle siyasi iktidara doğrudan bağlı yeni bir silahlı güç olarak şekillendirilmeye çalışılıyor. Bu yasa tasarısı, adını koymadan ülkeyi adım adım bir olağanüstü hal rejimine sürüklemeye çalışıyor: Valileri olağanüstü hal valisi yapmayı amaçlıyor, sürgün ve hukuk dışı gözetim altı uygulamaları getiriyor, kazanılmış hakları yok ediyor, siyasi iktidarın korkularını ve TSK'nın dışında ve doğrudan kendisinin güdümünde yeni silahlı güçler oluşturma niyet ve gayretini ifşa ediyor. 132 Maddelik bu ‘Özgürlükleri Yok Etme Tasarısı’nın içinde 'uyuşturucu kullanımıyla mücadele' yahut toplantı ve gösterilerde 'ateşli/patlayıcı madde kullananların daha ağır cezalandırılmasıyla ilgili' maddelerin toplam sayısı 10'u bulmuyor. 5-6 madde bu suçlarla doğrudan ilgili. Hal böyleyken, bu tasarıyı Meclis'e sevk eden sayın Başbakan'ın, tasarının Anayasa'ya, insan haklarına, hukuk devletine aykırı yönlerini eleştiren muhalefet liderlerine, yakışıksız sözlerle ‘Bonzaici/Molotofçu’ gibi sıfatlar takması, demagoji bile değil, tam bir açmazın, çaresizliğin ifadesidir.                                                                                       

Bu yasa tasarısı Meclis'e gelmeden, dün gece Meclis'e kavgası geldi.  Sadece Meclis'te değil, bütün Türkiye'de şiddet, öfke, saldırganlık, tahammülsüzlük, yasa tanımaz, hakkına razı olmaz, kuldan utanmaz, Allah'tan korkmaz bir açgözlülük kol geziyor.

Neden böyle oldu? Geçen gün, artık geminin karaya oturduğunu gören bir siyaset adamının da söylediği gibi ‘toplumun bir yarısı diğerine öfkeyle, nefretle bakar oldu? Türkiye neden artık yönetilemez oldu?’Bizim önemli bir devlet geleneğimiz ve bu gelenekte bazı güzel öğretiler var. Bu tür baskı ve korkutma yasalarıyla ülke yönetilemez; yönettiğini sananlara da hayır etmez.Unutmayalım: Zulümle abad olunmaz; ve zulümle abad olacağını sananın, sonu berbat olur!” 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.