TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Milyonların umut kapısı AA

1936 yılında Amerika'da kurulan ve 180 ülkede 100 bin gurupla faaliyet gösteren Alcoholics Anonymous ya da Türkiye'de bilinen adıyla Adsız Alkolikler Grubu (AA) bugün Dünya’da alkolü bırakmak isteyen 3 milyon kişiye umut kapısı oluyor. Ailesini, sosyal saygınlığını ve mutlu bir hayat sürdürebilme kapasitesini yitirmiş bireylerin yeniden hayata tutunabilme potansiyelini açığa çıkarmayı hedefleyen gurup çalıştıkları 12 basamak ve 12 gelenek programıyla birçok insanın bağımlılıklarından özgürleşmesini sağlıyor

Haber Giriş Tarihi: 20.05.2015 09:14
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Milyonların umut kapısı AA

NİLGÜN TAZE - Tam bir sivil toplum zihniyetiyle çalışmakta olan ve bugün Dünya’da 3 milyonun üzerinde üyesi olan Adsız Alkolikler Grubu (AA) herhangi bir kar amacı taşımıyor. Guruba katılmak için ise "sadece içki içmeyi istememek" yeterli.  AA’da alkolikliğin tanımı ise ailesini, işini, evini kaybederek köprü altına düşmüş şarapçıların aksine kendini alkole karşı güçsüz hissetmek ve hayatını artık yönetemez hale geldiğini kabul edebilmek anlamını taşıyor. Bu tanım doğrultusunda başının içkiyle derde girmek üzere olduğunu hisseden kişiler de AA üyesi olabilmekte. Adsız Alkoliklerin en temel ilkesi adsızlık. Hiçbir üye kendi kimliğiyle ya da yaşantısıyla ilgili bir bilgi vermek zorunda değil. Verdiği takdirde bu bilgi, o kişiler arasında kalır. AA'nın ikinci bir temel ilkesi ise 7. Gelenek kapsamında bağımsızlıklarını başkalarının ellerine bırakmamak amacıyla dışarıdan bağış almamak, kendi yağıyla kavrulmaktır. Üyeler toplantıların yapıldığı mekân veya gereken harcamalar için verebildikleri miktarda gönüllü olarak bağış yaparlar veremeyenlerden ise hiçbir ücret talep edilmez.

ADSIZLIK İLKESİ

Ego’nun katmanlarından biri olan meşhur olma ve ön plana çıkma isteği gurupta rekabete yol açtığı için her türlü medya açıklamalarında yüzlerini ve isimlerini gizli tutan gurup üyeleri deneyimlerini, güçlerini ve umutlarını paylaşarak dünya çapında bir kardeşlik kuruluşu olduğunu dile getiriyorlar.

Hayatın her kesiminden kadın ve erkeğin bir araya gelerek ayıklığa ulaşıp, ayıklıklarını sürdürdükleri program hakkında bilgi veren adsız grup üyesi bir tür dayanışma grubu olarak adlandırılabilecek AA gruplarında iyileşme oranlarının tıbbi müdahale ve desteklere oranla çok daha yüksek olduğunu belirterek, “AA, 1935 yılında ilk defa uzun zamandır ayık kalmayı başarabilmiş New Yorklu bir işadamının Akron’da başka bir alkoliği aramasıyla başladı. İşadamı ayık olduğu süre içinde diğer alkoliklere yardım etmenin kendi içme isteğini azalttığını gördü. Akron’da içki sorunu olan bir doktorla birlikte ayık kalabilmenin büyük ölçüde diğer alkoliklere yaptıkları yardım ve cesarete bağlı olduğunu gördüler. Bu yeni adsız ve organizasyonsuz hareket dört yıl boyunca yavaş yavaş büyüdü. Akron, Cleveland ve diğer merkezlerde gruplar kuruldu. 1939 yılında ‘Adsız Alkolikler’ kitabı basıldı. Böylelikle 100 kadar alkolik, bir birlik çatısı altında toplanmış oldu. Adsız Alkolikler adını bu kitaptan aldı. ‘Adsız Alkolikler’ kitabının 2000’li yıllarda 29 dilde çevirisi bulunmaktadır.

Günümüzde 180 ülkede 100 binin üzerinde grup ve 3 milyonun üzerinde üye olduğu tahmin edilmekte ve bu oranın yüzde 60'lara vardığı söylenmektedir. 12 Basamak adı verilen bir iyileşme programı uygulayan AA, kendi örgütlenmesinin ilkeli ve sürekli olmasını sağlayan bir de 12 Geleneğe de sahip. İyileşme programının temel özelliği ise bir tür kişilik programı olarak özetlenebilir. Uygulanan program sonucunda ulaşılan ruhsal bir uyanışla bu mesajı diğer alkoliklere taşıma hedefi olan bir kuruluşuz. Üye olmak için tek şart içkiyi bırakma arzusunun olmasıdır. Alkolle sorunu olduğunu söyleyen ve bırakma arzusunda olan herkese AA’nın kapısı açıktır.  AA hiçbir grup, tarikat, siyasi örgüt ya da kuruluşa bağlı değildir. Hiçbir toplumsal anlaşmazlığa karışmaz. Tek amaçları ayık kalmak ve bu yaşam biçimini seçen kişilere yardımcı olmaktır. AA üyeleri kişisel çıkar gözetmez. Bizler içki içme kontrolünü kaybetmiş, bunun sonucu olarak kendimizi çeşitli problemlerle karşı karşıya bulmuş kadın-erkeklerin oluşturduğu ve hayatın şartları içinde alkolsüz bir yaşam biçimi oluşturma ve sürdürme eylemi içerisinde olan bir topluluğuz. Bunun içinde AA içindeki diğer alkoliklerin yardımına ve desteğine ihtiyacımız olduğu bilincindeyiz. AA’da pek çok insanla tanıştık. Onlar da bizim gibi yalnızlık, pişmanlık, kızgınlık, suçluluk duyguları ve nedeni belirsiz korkular içinde yaşıyorlardı. Bütün bunların alkolizm denilen tedavisi mümkün olmayan ve ancak durdurulabilen bir hastalıktan dolayı baş edilemez olduğunu anladık. AA toplantılarında çeşitli biçimlerde alkolün kişiliklerimize ve hayatımıza olumsuz yönde neler yapmış olduğunu anlatırız. Bu ‘içmeyi’, yani kendi başımıza durduramadığımız bu zorunlu eylemi önlemek için bizden önceki AA üyelerinin hangi adımları attıklarını ve şimdiki hayatlarını nasıl alkolsüz olarak yaşadıklarını anlatan alkolikleri dinleriz. Bizler profesyonel terapistler değiliz. Başkalarının alkolizmden kurtulabilmelerini sağlayacak tek niteliğimiz alkol kullanmayı bırakabilmiş olmamızdır. AA’ya gelen problemli içiciler hastalığın durdurulabilmesinin mümkün olduğunu kurtulmuş olan bizleri görerek anlayabilirler. AA üyeleri olarak bizler alkolizm tedavisinin mümkün olmadığına inanırız. Ömür boyu sürecek olan hastalığımız olduğunu kabullenir, içmediğimiz sürece hastalığımızın ilerlemeyeceğine şükür ederiz. Hiçbir zaman normal, sosyal içkiciliğe dönemeyeceğimizi, bunu denemiş olan üyelerin deneyimlerinden anlarız. Alkolden uzak durabilmemizin fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığımızı korumamızla mümkün olduğunu öğreniriz. Bunun da toplantılara düzenli olarak katılarak ve orada öğrendiğimiz 12 basamaklı programı hayatımıza uygulayarak sağlarız”  dedi.

'YAŞA VE YAŞAT'

'Hoş görmek’ anlamına gelen ‘yaşa ve yaşat’ kelimesinin çok sık kullanılmasına rağmen esas anlamı pek önemsenmeyen bir deyim olduğunu ve AA üyelerinin bu deyimden içmemek için özel olarak yararlandığını açıklayan üye, bu iki sözcüğün sinirimize dokunan insanlarla başa çıkabilmek için özel olarak kullandıklarını dile getirerek, “İçki içtiğimiz günleri şöyle bir gözden geçirirsek içki sorunumuzun öyle ya da böyle başka insanlarla bağlantılı olduğunu görebiliriz. Ergenlik yıllarımızda bira ve şarap içmek doğal geliyordu bize, çünkü pek çok insan içiyordu ve biz kendimiz de içerek onların beğenisini kazanıyorduk. Ardından düğünler, bayramlar, tatiller, futbol maçları, kokteyl partileri, iş yemekleri… Bu liste böyle uzar gider geldi. Bütün bu durumlarda başkaları içtiği ve bizden de bir şeyler içmemiz beklendiği için içtik. Bazılarımız ne miktarda ve ne sıklıkta içtiğimiz öğrenilmesin diye yalnızken ya da gizli gizli içmeye başladı. Bir başkasının bizim içki içmemiz hakkında konuşması hiç hoşumuza gitmiyordu. Şikayet ya da eleştirilerden de kurtulmak için ‘içme nedenlerimizi’ sıralıyorduk. Kimilerimiz içtikten sonra münakaşacı hatta kavgacı oluyordu. Buna karşılık bazılarımız da bir iki kadehten sonra bir akşam toplantısı sırasında, zor bir satış anlaşması veya iş görüşmesi yaparken, hatta sevişirken karşımızdaki şahıs veya şahıslarla daha iyi anlaştığımız hissine kapılıyorduk. Kendi içki sorunumuz arkadaşlarımızı da içtikleri miktarlara göre seçmeye itti. İçme stillerini ‘aştığımızı’ düşünüp arkadaşlarımızı değiştirdiğimiz bile oldu. ‘Gerçek içkicileri’ bir iki kadehle yetinenlere tercih ediyor, içki içmeyen insanlarla birlikte olmamaya çalışıyorduk. Çoğumuz ailemizin içki içmemize gösterdiği tepkiye karşı suçluluk ve öfke duyuyorduk. Bazılarımız, patronumuz ya da bir meslektaşımız içki içmemize karşı olduğu için işimizi kaybettik. Bu arada biz hep ‘Bu insanlar beni rahat bırakıp kendi işlerine baksalar ya’ diyorduk. Bizi hiç eleştirmemiş olan kişilere karşı dahi öfke ve korku vardı içimizde. Kendi suçluluk duygumuz bizi çevremize karşı aşırı duygusal yapmıştı ve kin güdüyorduk. Bazen sırf bazı kişilerden uzaklaşmak için başka barlara gittik, işimizi değiştirdik, evimizden taşındık. İçkiyi bıraktığımız ilk günlerde, AA'da karşılaştığımız iyileşmiş alkoliklerin başka insanlardan farklı görünmeleri bizi çok rahatlattı. Bize kuşku ve eleştiri ile değil anlayış ve ilgi ile yaklaşıyorlardı. Yine de şunu unutmamak lazım ister AA'da ister dışarıda olsun, sinirimize dokunan insanlarla karşılaşmak son derece doğaldır. AA olmayan arkadaşlarımız, birlikte çalıştığımız insanlar ya da aile fertlerimiz bize hala içiyormuşuz gibi davranabilirler. Bizim gerçekten içmekten vazgeçtiğimize inanmaları belli bir süre alabilir. Unutmamalıyız ki geçmişte de içkiyi pek çok kez bırakıp yeniden başlamıştık. ‘Hoş görmek’ kavramını kendi yaşamımıza uygularken şu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor: AA'da veya başka bir yerde aynı fikirde olmadığımız, ya da yaptıklarını beğenmediğimiz insanlar vardır. Farklılıklarla yaşamayı öğrenmek, kendi huzurumuz için çok önemlidir. İşte bu durumlarda kendi kendimize ‘Hoş görmek lazım. Yaşa ve yaşat’ diyeceğiz.

Aslında AA'da başka insanların davranışlarım hoşgörü ile karşılamak vurgulanıyor. Bu davranışlar ne kadar çirkin ve nahoş olursa olsun, kesinlikle bunları dert edip içmeye değmez. Kendi iyileşmemiz her şeyden daha önemlidir. Şu hep aklımızda olmalı: alkolizm öldürebilir ve öldürür.

Başka insanları, özellikle pek fazla hoşlanmadığımız kişileri anlamaya çalışmanın hiç de kolay bir iş olmadığını biliyoruz. İyileşebilmemiz için, bizim karşımızdakini anlamamız, onun bizi anlamasından daha önemlidir. Şunu aklımızdan hiç çıkarmazsak işler kolaylaşır: Karşımızdaki kişi de, tıpkı bizim gibi, anlamaya çalışıyor. Aslına bakarsanız, AA'da ya da başka bir yerde, bizim için hiç de deli divane olmayan insanlarla karşılaşacağız. Dolayısıyla hepimiz karşımızdaki insanların hareketlerine saygı göstermeye çalışmalıyız ve buna da mecburuz. Ancak o zaman biz de karşımızdaki insandan aynı saygıyı bekleyebiliriz. AA'da ilişkiler genellikle karşılıklı saygı temeline dayanır.

Her yerde - bir mahallede, şirkette, kulüpte ya da A. A. 'da-birbirlerinden hoşlanan insanlar birbirlerine yaklaşırlar. Eğer vaktimizin çoğunu sevdiğimiz insanlarla geçirirsek, pek fazla sevmediğimiz insanlar canımızı o kadar da sıkamaz. Zamanla bir de bakarız ki bizi rahatsız eden insanlardan, bu insanlara kızmak ya da onları istediğimiz kalıba sokmaya çalışmak yerine, uzak durmaya başlamışız. Hatırlarsanız hiç kimse bizi içki içmeye zorlamamıştı. Hiç kimse ellerimizi bağlayıp boğazımızdan aşağı içki dökmemişti. İşte, nasıl geçmişte kimse bize fiziksel güç kullanarak içki içirtmemişse, şimdi de kimsenin aklımızı çelerek bize 'içki içirmesine' izin vermeyeceğiz.

Başka insanların davranışlarını bahane edip içki içmek çok kolaydır. Bizler bir zamanlar bu konuda uzmandık. Fakat şimdi ayık olarak, yepyeni bir yöntem öğrendik: Artık hiç kimseye karşı o kişinin hayatımızı kontrol etmesine yol açacak kadar kızgınlık ya da kırgınlık duymuyoruz; hele hele bu, bizim içki içmemize neden olacaksa. Çünkü artık hiç kimsenin bizim hayatımızı yönlendirmesini, veya mahvetmesini, istemiyoruz. Eski bir filozof birbirinizi eleştirmeden evvel diğer kişinin çizmesiyle bir kilometre yürüyün demiştir. Bu akıllı öğüt karşımızdaki insana daha sevecen yaklaşmamızı sağlar. Ve bu yaklaşım, içtikten sonra berbat bir halde ayılmaya başlamamıza kıyasla çok daha güzel duygular verecektir bize. ‘Yaşat!’ Evet ama bazılarımız için ilk sözcük de en az bunun kadar değerli ‘Yaşa!’ Biz kendi hayatımızı dolu dolu yaşamak için yeni yollar buldukça, başkalarının kendi hayatlarını bildikleri gibi yaşamalarından ancak mutluluk duyarız. Kendi yaşamımız ilginç ve verimli ise, başkalarına kusur bulmak veya onların davranışlarından endişeye kapılmak aklımıza bile gelmez”  ifadelerini kullandı.

 

AA KENDİNİ NASIL YÖNETİR?

 

Tüm dünya AAların da kabul görüp uygulanan ilkelerin AA‘nın evrensel bir kardeşlik kuruluşu olmasını sağladığını ve hangi ülkeden olursa olsun bir AA üyesinin başka bir ülkeye gitse dahi hiçbir zorluk çekmeden kaldığı yerden iyileşme programına aynen devam edebileceğini söyleyen adsız üye, “Yönetmeliği ve kurallarının olmaması AA’nın göze çarpan en önemli özelliğidir. Binlerce grubun yaşama ve gelişmesini sağlamak için AA’nın 12 geleneği adı verilen tüm Dünya AAların da kabul görmüş ve uygulanan ilkeleri vardır. Gelenekler AA gruplarını iç ve dış çatışmalardan korur. Üyelere, başlıca amacı ayık kalmak ve başkalarının da ayıklığa kavuşmasına yardımcı olmak olan kişilerin meydana getirdiği bir topluluğun gerçek temellerini hatırlatır.  Her üye her yönden eşit ve aynı haklara sahiptir. Liderlerimiz yönetici değil, gönüllü ve güvenilir hizmetkarlardır. AA’da kişiliklerden önce prensipler gelir. Bu yüzden programa katılan üyeler kendilerini değil sadece iyileşme programını tanıtmak için çaba sarf eder. Her ayık üye A.A. gruplarında ve A.A. bütününü teşkil eden kurul ve komitelerde gönüllü hizmetkar olabilir. Gönüllü hizmetkar diğer üyelerden farklı değildir ve hiçbir üyeye hükmedemez. Tüm kararlar grup bilinci çerçevesinde alınır. Bu karalar doğrultusunda hizmet komitesi ve ofisi uygulamalar ve düzenlemeler yapar. Üyelik için bir tek şart vardır o da içkiyi bırakma arzusudur. Üye olmak için hiç bir ücret veya aidat söz konu değildir. Kimlik, adres, iş, kefil, referans gibi hiçbir belge istenmez ve aranmaz. Hiçbir devam ve hizmet zorunluluğu yoktur. Üyeyim dediğiniz an üyesinizdir. Adsız Alkolikler ne alkolün yanında, ne de alkolün karşısında bir kuruluştur. Bir AA üyesi, alkolün pek çok kişi için keyif verici bir madde olduğunu, ancak kendisi için zehir olduğunu bilir. Bu nedenle kimseyi engellemek gibi bir niyeti de yoktur. Aynı şekilde AA dışında kalan konular hakkında fikir yürütmez ve kendi dışında tartışma ortamı açmaz. Bu yüzden AA alkolün kendisi ile değil, alkolü bırakmak isteyen kişilerle ilgilenir. AA’nın adsız olmasının sebebi ise AA’da kimlikleri açıklamamanın manevi açıdan önemli olmasındandır. Bu da bize ilkelerin daima kişiliklerden önce geldiği gerçeğini hep hatırlatır. Adsız kalmak bize gerçek alçak gönüllüğü öğretir. Ayrıca gruba katılan diğer bir üyenin de adsızlığını korumak zorundayız. Bir üye sıkıntılarını dışa vurmak için grup içinde paylaşımlar yapar. Diğer bir üye adsızlığı hiçe sayıp bu paylaşımı kimlik ve içerik vererek o toplantı sonrası başka yerde veya başka biri ile paylaşırsa bu her iki üye için de telafisi olmayacak zararlara yol açabilir. Dürüstlük, açık fikirlilik programın temelidir. Bu adsızlık ilkesi korunmazsa üyelerin açık paylaşımları kısıtlanmış olur. Bu açık fikirliliğin ve dürüstlüğün olmamasına yol açar. Ayrıca aramızda alkol sorunun ortaya çıkmasından dolayı iş aile gibi statülerini kaybedebilecek üyeler olabilir. Bu üyelerin AA’da iyileşme yollarının kapatılmaması açısından, kendimizin ve bir başka üyenin adsızlığını bozamayız.  Adsız Alkolikler ‘tam anlamıyla kendi kendine yetme’ geleneğini uygular. AA üyeleri dışında hiç bir kurum, kuruluş ve kişilerden maddi destek talep etmez ve kabul etmez. AA grupları, AA adının hiçbir dış kuruluşça kullanımına izin vermez ve maddi destekte bulunmaz. Bunun nedeni; para, mülk ve itibar AA üyelerini önde gelen amacından uzaklaştıracağı gerçeğidir. AA grupları toplantı esnasında kira, çay, kahve vs. gibi masraflarını karşılamak üzere bir sepet dolaştırır. Üyeler diledikleri miktarı sepete bağış olarak atarlar. Kimin ne kadar bağış verdiği gözetilmez. Grubun ihtiyaç fazlası gelirleri AA’nın mesajının Türkiye’de ve dünyada taşınabilmesi için genel hizmet Komitesi ve Ofisi’ne  aktarılır. Toplanan tüm para AA adına yapılan tanıtım, kitap, broşür vs. için harcanır. Hizmetkarlar gönüllüdür ve hizmetleri karşılığı hiçbir ücret almazlar ve talep edemezler” açıklamasını yaptı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.