TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Engellinin sesi olmak istiyorum

İzmir AK Parti Milletvekili aday adayı Mekkiye Uludağ ile engellilerin sorunlarını konuştuk. Kendisi de engelli olan Uludağ, engellinin derdini en iyi bir başka engellinin anlayacağını dile getirerek, “Meclis’te engellinin sesi olmak istiyorum” dedi

Haber Giriş Tarihi: 12.03.2015 07:48
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Engellinin sesi olmak istiyorum

İzmir AK Parti Milletvekili aday adayı olan Mekkiye Uludağ Atılgan, 1974 yılında Mardin’de doğduğunu ve 1986 yılında terör olaylarından dolayı İzmir’e göç ettiklerini ifade ederek, çocukken geçirdiği rahatsızlık nedeni ile engelli olduğunu söyledi. Atılgan, 10 çocuklu kalabalık bir ailenin ferdi olduğunu belirterek, “Yaklaşık 25 yıldır İzmir’de yaşıyorum. Engelli bir vatandaş olarak hayatla mücadelem 2 kat daha zor oluyor. Sağlıklı bireyler işlerini kolay bir şekilde hallederken, biz 2 kat efor sarf ederek bir şeyleri başarmaya çalışıyoruz. Toplumda malum bir ön yargı var. Toplum tarafından engelli kişilerin iş yapamayacağı ve başarılı olamayacağı düşünülüyor. Kişiler engelli kişinin faydalığı olamayacağını düşünüyor. Toplum, engelli kişilere direk bir ön yargı ile bakıyor. Bu ön yargılardan dolayı ben çok zorlandım. Ama yılmadan mücadeleme devam ettim. Resmi bir kuruluşta 18 yıl hizmet verdim. 25. dönem Milletvekilliği içinde 10 Şubat tarihinde istifa ettim. Engelli kardeşlerimin mecliste sesi olmak adına siyasi bir oluşumun içine girmiş bulunmaktayım. Daha öncede gönüllü olarak sosyal faaliyetlerin içinde bulundum. Yaklaşık 1994 yılından bu yana sosyal hayatım var. 1994 yılında kurucu üyesi olduğum Beyazay Derneği var. Beyazay Derneği’nde engelliler yararına faaliyetlerde bulundum. Bunun dışında Mardinliler Derneği ve Mardinliler Vakfı’nın da kurucu üyesiyim. Buralarda kendi kültürüme ve kendi içimizden olan insanlara hizmet verdim. Bu süreç sonunda da bugün farklı bir ortama girmeye karar vermiş durumdayım. Engelleri aşmaya çalışarak hayatımız devam ediyor” dedi.

VEFA BORCUM VAR

Atılgan, 2002 yılında AK Parti’nin meclise engelli olan bir kişinin Lokman Ayva’yı elinden tutarak ilk defa vekil olarak çıkartmış olmasından dolayı AK Parti’ye bir vefa borcu olduğunu dile getirerek, “Lokman Bey engelli vatandaşların bir yerlerde olmasını meşrulaştırdı. Bu bizim için bir örnek teşkil etti. Engelli vatandaşlarında bir yerlere gelmesinin ispatı oldu. AK Parti bize bu şansı vermiş oldu. Bu anlamda evet ben AK Parti’ye şu anki konumum itibari ile borçluyum. Bunun dışında 28 Şubat sürecinde başörtüsü mağduriyetini birebir yaşayan bir birey olarak bize şuanki konumda verilen haklar nedeni ile buradayım. Bu anlamda da bir vefa borcum var. Yine bunlar dışında AK Parti benim inancıma, yaşayışıma ve karakterime yakın olan partidir. Aynı zamanda 1990 ve 1997 tarihleri içinde Refah Parti’nin bizzat içinde oldum. Refah Partisi sürecinde de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile tanışma şansım oldu. Kendisi engelli vatandaşları bir birey olarak görüp öncelikle belediye başkanlığı sürecinde İstanbul’da belediyeye dahil etti. AK Parti kurulduktan sonra bir gönül bağım oluştu. Ama bu gönül bağına Sayın Recep Tayyip Erdoğan neden oldu. Sonrasında yine bize AK Parti sahip çıktı. Engelli insanların var olduğunu ve engelli kişilere sorumluluk verildiğinde başarabileceğimize inandı. AK Parti böyle düşündüğü için engelli kişilere en güzel imkanı sunan yine AK Parti’dir. Bu konumda olmamın kaynağı da yine AK Parti’dir. Bundan daha güzel bir şey olamaz diye düşünüyorum. Önümüzde çok ciddi bir süreç var. Yeni anayasa var. Çözüm süreci var. ‘Yeni Türkiye ve Güçlü Türkiye’ diyoruz. Ben bu zamana kadar kimseyi yarı yolda bırakmadım. Bu anlamda eğer AK Parti ile mecliste olursam yine çalışmalarında AK Parti’yi yalnız bırakmayacağım. Herkesin AK Parti’ye bir çıkar kavgası ile girdiğini düşünüyorum. Bir menfaat için girmiştir. Ama ben bizzat AK Parti’ye destek olmak için buradayım. Çünkü AK Parti benim elimden tuttu. Bu önemli süreçte ben AK Parti’ye destek olmak istiyorum. Ben hizmet üretmek için AK Parti diyorum. Hayırlı işlerde gaz şer işlerde fren olmak için AK Parti’deyim” şeklinde konuştu.

ENGELLİ SORUNLARI İLE İLGİLENECEĞİM

Milletvekili olduğu takdirde dile getiremediği ve yapamadığı birçok projeyi hayata geçirmek için çalışacağını söyleyen Atılgan, engelli vatandaşların yaşadığı sorunların çözümü için uğraşacağını belirtti. Atılgan, “Bundan sonra zamanında benim yaşadığım sorunları engelli kardeşlerim yaşamasın diye uğraşacağım. Ama sadece hizmet kitlem engelliler olmayacak. Bir kadın olarak kadınların toplumda istihdamı ile ciddi çalışmaları hayata geçirmek istiyorum. Bir anne olarak da çocuk istismarı da dahil ciddi cezaların yer alması için mecliste olmak istiyorum. Çünkü 18 yıl boyunca meslek hayatımda çocuk istismarı, genç istismarı ve yaşlı istismarı ile ilgili vakalarla karşılaştım. Onların çözümü içinde mecliste olmak istiyorum. Ülkemizde bu suçlar için caydırıcı cezalar olmadığı için suçlar ayyuka çıkmış duruma. Bu suçların azalması için ve çocuklarımızı korumak için neler yapabilirim ben bunları düşünüyorum. Onlarla ilgili bizzat halkımdan aldığım talepleri mecliste arkadaşlarıma sunup çözümü için yasalar ve düzenlemeler getirmek istiyorum. Bu konular çok önemli konular. Şuanki gençlerimiz ruhi bir bunalımda. Sevgi eksikliğinden dolayı gençlerimizin birçok yanlışa düştüğünü düşünüyorum. Gençlerimizin elinden tutmak ve sevgi ile destek olmak istiyorum. Toplumumuzun en büyük eksikliği bana göre sevgi ve iletişimsizliktir. Eğer siz sevginizi karşınızdaki insanlara gösteremezseniz onlar sizin samimiyetinize inanmaz. Samimi olarak duygularımızı samimi bir şekilde aktarmamız lazım. Gerçekten sevdiğinizi hissettirirseniz bunun karşılığı da çok rahat bir şekilde alınır. Yine dezavantajlı gruplarla ilgili çalışmalar yapmak istiyorum. Çünkü ben de dezavantajlı bir vatandaşım. Mesela düşünün engelli bir vatandaşın İzmir’de aktarma sistemini kullanıyor olmasını. Evet, belediyenin bize sağladığı imkanlar var ama bunlara ulaşmak zaten bir dert. Bir yere gitmek istediğimizde belediyenin hizmet olan yeri arıyoruz. Bize randevu veriyorlar. Aceleniz yok ise gelip sizi evinizden alıp istediğiniz yere bırakıyorlar. Ama acil gitmeniz gereken bir işiniz var ise kendi imkanlarınızla gitmek zorundasınız. Daha birçok gerçekleştirmek istediğim projem var ama şuan açıklayarak başka boyutlara taşınsın istemiyorum. Nasip olur mecliste yer alırsam tüm projelerimi o zaman tüm Türkiye ile paylaşacağım” ifadelerini kullandı.

İŞSİZLİK SORUNU

Atılgan, Türkiye’nin en büyük sorunun işsizlik olduğunu öne sürerek, “İşsizlik dışında kişiler tarafından burs talebi çok fazla. Gençlerimizin ihtiyaçları çok fazla. Sivil Toplum Kuruluşlarının da imkanları bir yerde yetersiz kalabiliyor. Hem iş olarak hem de burs olarak imkanlar sınırlı kalıyor. Çünkü bu iş gönüllük esasına dayanıyor. Devletin sağladığı bir destek zaten var. Ama herkes burs alamıyor. Engelli bireylerin engeline göre talepleri oluyor. Bazı ihtiyaçlar basit gibi görülebiliyor ama kimi ihtiyaçlar insanın birinci derece ihtiyacı oluyor. Sosyal devlet yapısı altında aslında bunların devlet tarafından bizzat ödenmesi gerekiyor. Ama suiistimal da çok fazla olduğu için bizim vatandaşımızda ihtiyacı olmadığı takdirde ihtiyacı varmış gibi temin ediyor. Bu sefer geçek ihtiyaç sahipleri faydalanamıyor. Devletin engelliye verdiği hakları başkaları gasp ediyor. Ama ihtiyaç sahipleri o zaman mağdur olmuş oluyor. Toplumun engelli vatandaşlara karşı artık bakış açılarını değiştirmesi gerekiyor. Engelli vatandaşları dilenci olarak görmemeleri gerekir. Ben karşısına çıktığım birçok insandan şunu duydum: ‘Biz sizin için ne yapabiliriz?’ Ben bir şey talep etmek için gitmiyorum ki. Belki o kişilerin karşısına 10 kişi çıkarak belki bir şeyler istemiş olabilir. Ama ben kimseden bir şey istemiyorum. Beni ve benim gibi olan engelli kişileri o 10 kişinin içine koymasınlar. Ben diyorum ki; gencimizi ve engellimizi yetiştirelim ve meslek edindirelim. Mesleği edindirttikten sonrada boşluk olmadan direk işe yerleştirelim. Bu süreçte ne olur her iki tarafın da ihtiyacı karşılanmış olur. Derneklerin ve devletin kesinlikle birbirleri ile irtibat halinde olmaları gerekiyor” diye konuştu.

HALK İLE İÇİÇE

Kendini tanıtmak ve projelerini anlatmak için halkın içine karışarak vatandaşlarla görüştüğünü söyleyen Atılgan, sözlerine şöyle devam etti: “Sivil Toplum Kuruluşlarının toplantılarına katılıyorum. Kendimi bu şekilde ve sosyal medya üzerinden tanıtmaya çalışıyorum. Çünkü çıktığım bu yolda maddiyat benim için çok büyük bir engel. Ben herkes gibi bu yola maddiyat için çıkmadım. Ben üst düzey kesime yemek veremiyorum ve organizasyonlar yapamıyorum diye beni meclise seçmeyecekler mi? Ben halkın içinden gelen biri olarak böyle şeyler yapamıyorum. İnsanlar seçtikleri kişinin halka hizmet etmesini istiyorlarsa eğer o zaman halktan birini seçecekler. Düzenlenen organizasyonlarda gerçekten ihtiyaç sahipleri için yapılmalarıdır. Üst düzey kesime değil. Sonuç olarak ben engelli bir vatandaş olarak mecliste yer almak istiyorum. Her kesimin sorunlarını çözmek için orda olmak istiyorum. Nasrettin Hoca’nın bir sözü var. Damdan düştüğü zaman ‘doktor mu çağıralım’ sorusuna ‘bana damdan düşeni getirin diyor.’ Bizim halimizden biz daha iyi anlarız. Kolay olanı herkes yapar. Ben zor olana talibim. Zor olanı bu halimle yapabileceğime inanıyorum. Ben kendime inanıyorum. Büyüklerimin de bana inanmasını ve güvenmesini istiyorum. Biz engelli bireyler sağlıklı bireylerle olan görülmez duvarları yıkmak istiyoruz. Bu hayatın her alanında ‘biz de varız’ demek istiyoruz. Dört duvar arasında kalmış kardeşlerimizin görülmez hapishanelerden çıkmasını istiyoruz. Şu an toplumumuzun içinde 13 milyona yakın engelli insan var. Ama bu 13 milyon insanın sadece bugün Türkiye genelinde 3 milyon 800 bin kişinin özürlü kimlik kartı aldığını biliyorum. 3 milyon 800 bin kişinin kart alması hala sosyal haklarından haberdar olmayan sosyal haklarını kullanamayan evinde dört duvar arasında kalan 10 milyondan fazla engelli kardeşimiz var demektir. Bizim o 10 milyon engelli vatandaşa ulaşıp onları hapishanelerden çıkarmamız ve gün yüzünü göstermemiz lazım. Ben bu şekilde yola çıktım. İnşallah bu kardeşlerime de ulaşırım. Meclis çatısı altında arı misali çok çalışıp çok hizmet etmek istiyorum.”

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.