Kadınlardan kota vurgusu!

NEŞE YAVUZ- Kadınların bu seçimlerde de hak ettiği oranı alamadığını ifade eden Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Engin Demir, “Kadınlar gerekli ilgiyi göremedi. Maalesef kadınlara verilen sözler yine yerine getirilmedi. Seçim kampanyalarının tüm yükünü yine kadınlar çekti. Vaatler kadınlar üzerinden oldu. Ama gördük ki meclise taşınan kadın sayısındaki artış hiç de yeterli değil. Toplumsal eşitlik ve demokrasi açısından bize yakışmayan bir tablo ortaya çıktı. Ayrıca seçimlerde şöyle bir sıkıntı oldu. Mesela İzmir’den söz edersek her iki bölgede de birinci sıraya atama usulü ile kadınlar geldi. Ve önseçimlerde oy kullanan partililere kadınlar zaten birinci sıradan aday siz erkeklerden yana oy kullanın denildi. Bakın ben bunu çok iyi yerlerden işittim. Böyle olunca seçimler erkek egemen bir biçimde oldu. Kadınlar ilk ona bile giremediler, ancak on üçüncü sıralarda kaldılar. Genel merkez de böyle bir ifadeden sonra ‘eğer isteselerdi partililer kadınları seçerdi’ dedi. Bakın bunlar kolay yollar. Yapılması gereken şey kadın politikaları, çağdaş, demokratik politikalar üzerinden kadının güçlenmesini sağlamak kadar, genel merkezlerin ve bunları tayin eden mercilerin de bu konuda toplumsal birliğe ve eşitliğe inanarak hareket etmeleri gerekiyor” dedi.

 “KADIN ÇALIŞMALARI ALTYAPISINDAN GELEN YOK”

 İzmir’den çıkan vekiller hakkında açıklama yapan Demir, “Bu isimler mutlaka çok değerli arkadaşlar, asla yanlış bir şey söylemek istemem. Ama İzmirli değiller, İzmir’in sorunlarını, İzmir’deki kadın sorunlarını bilmezler. Ülkeyle ilgili sorunlara amenna ama İzmir’den sadece iki kadın milletvekili gidiyorsa bu kadınların, kadın hareketini bilen ve İzmir’i tanıyan, İzmir’in kadın sorunlarını bilen ve buna çözüm getirebilecek olan isimler olmasını isterdik. Partiler bizimle iletişime geçmediler, ilişki kurmadılar. İzmir’de kadın meselesi nedir, hangi bölgede ne vardır, nasıldır, arasalardı söylerdim. Bütün bölgelerde ne gibi problemler var hepsini sayabilirim, çünkü sahadayız bizler. İsteselerdi memnuniyetle yardımcı olurdum, raporlar hazırlardım. Bu bence İzmir açısından da Türkiye açısından da çok önemli. Türkiye açısından da bir tane kadın çalışmaları alt yapısından meclise giren milletvekilimiz yok. Kadın politikaları, ulusal ve uluslararası imzaladığımız anlaşmalar nasıl yürürlüğe girecek, nasıl çalışma yapılacak, Türkiye’de kadın çalışması nasıl olacak ben bunu merak ediyorum” diye konuştu.

Partilerin kadınları destekleyici politikalar gütmesi gerektiğini söyleyen Demir, “Hiç kimse bu konuda yürekten inanarak kadınları destekleyici politikalar güden kadınları getirmediler. Türkiye’de de yeterli değil sayı. Beklentimiz bu değildi, verilen sözler bu değildi. Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz olumlu ayrımcılık politikalarını kabul etmek zorundalar. Bu bizim isteğimiz dışında. Uluslararası imzaladığımız anlaşmalar gereği kadının siyasette daha fazla olabilmesi ve karar mercilerinde olabilmesi, hem siyasette hem bürokraside olabilmesi için olumlu ayrıcalık dediğimiz politikalar Anayasa’nın 10. Maddesi gereğince de kabul edildi. Bunların yerine getirilmesi gerekiyor. Ayrıca Anayasa’nın 69. Maddesi uluslararası anlaşmaları iç hukukun üstünde tutuyor. Biz sonuçtan asla memnun değiliz. Türkiye’de hangi siyasi partide olursa olsun kadın hareketinden gelen hiçbir Türk kadının meclise taşınmamış olması bizim için çok üzücü” dedi.

 “DEMOKRASİ TAM OLARAK İŞLEMEDİ”

 Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER) İzmir Şube Başkanı Sema Övgün ise, bakanlıklarda kadınları görmek istediklerini söyleyerek, “Seçimlerde kadın örgütlerinin çalışmaları ile sayı arttı bu bir gerçek. Fakat KA-DER istediğini alamadı, demokrasi tam olarak işlemedi. ‘Kadınlara listelerde yer vermeyenlere oy vermeyeceğiz’ dedik ama bunu öyle lafta kalıyor zannettiler. Nitekim gerçekten kadınlar kendilerini yok sayanlar üzerinde de bir takım sıkıntıları dillendirme zamanının gelip geçtiğinin de farkına vararak ısrarcı oldular. Kadın ama hangi kadın diyoruz, kadın bakış açısı taşıyan kadınların listelere girmesini istedik. Bu manada da giren kadınlarda elbette sayı arttı. Tabi bir havuz oldu, her partiden kadınları destekledik KADER olarak, kadın kolları ve kadın bakış açısı taşıyan isimlerin olmasını istedik” diye konuştu.

 Övgün İzmir’deki partilerin durumunu değerlendirerek, “İzmir’de CHP’den 36, AK Parti’den de 36 kadın aday adayı vardı. MHP’den 4, Anadolu Partisi’nden 4, HDP’den 14 kadın aday adayı vardı. Ve bu isimler gerçekten başarılı kadınlardı ama hiçbiri listelere giremedi. CHP’ye dışarıdan aday geldi, AK Parti’deki 2 aday da zaten meclis vekillerimizdi. Bunlar takdirle karşılanacak şeyler değil, bu siyasi partilerde demokrasinin olmadığını gösterdi. Yüzde 33 oranı dünya çapında eşik olarak kabul ediliyor o bile olamadı maalesef. Ama olmalıdır, biz de bunun için mücadele edeceğiz. HDP’nin kadın adayının çok olmasının nedeni Eş Başkanlık sisteminin olması. Ve de diğer partilerin kadınlara yer vermemesi HDP’ye yönelmeye de sebep oldu bence.  HDP umarım diğer partilere örnek olur. Yeni kurulacak hükümette de hiç olmazsa Aile Bakanlığı, Kadın Bakanlığı ayrı ayrı kurulsun istiyoruz. Mesele kadın bakanlara erkek egemen siyasetteki bakanlıklar verilsin, maliye bakanlığı ve sağlık bakanlığı gibi. Kadınların ruhundan anlayan, kadını bilen kadın bakanların kabinede görev almasını istiyoruz, bunu destekliyoruz. Adalet Bakanlığı’nda mesela bir kadın olabilir. Ayrıca kadın valilerin de olmasını istiyoruz. Kadınların kenti olan 4 tane kent var. Biri de İzmir, buraya kadın vali atanması talebimiz var. Biz bunu şimdiden talep ediyoruz, olası koalisyonda bu konuda çalışma yapsınlar. Kadın derneklerin de istekleri bu. Kaliteli yaşam yerelden başlar, dolayısıyla kadın valilerin çoğalmasını istiyoruz. Özellikle dişi kent olan İzmir’de bunu görmek istiyoruz” dedi.

 “ORTALAMA ALTINDAYIZ”

 Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Başkanı Canan Arıtman oranın düşük olduğunu ifade ederek, “Oran maalesef yüzde 17, dünya ortalamasının oldukça altında bir orandayız. Bir artış var ama bu tatminkar değil. Bir ülkede demokrasiden bahsedebilmek için eşitlikten bahsedebilmemiz lazım. Yüzde 33 bir oran var ve bunun sağlanması lazım, böylece demokrasiden, temsilde adaletten ve eşitlikten bahsedebiliriz. Bunu başaramadıktan sonra kadın hakları ihlallerini de kadına şiddeti de engelleyemeyiz. Bunun çözümü de şudur: Bugün dünyada 90 kadar ülkede yasal düzenlemeler dahilinde kota uygulanıyor. Bizim de bunu uygulamamız lazım başka türlü başarılı olunması mümkün değil. 25 yıllık bir kadın siyasetçi olarak bunu söylüyorum. Geçmişte yüzde 50 kadın kotası öneren kanun teklifi vermiştim. Mecliste kadınlara çok önemli görevler düşmektedir. Bu kadınların çoğu, genel başkanlarının seçimleri ile vekil oldular. Halkın arasından seçilerek, demokratik yöntemlerle gelmediler. Ama olsun biz onlara da çok umut bağlıyoruz. Bu nüfusun yarısını oluşturan kadınların yanında olsunlar. Kadın ve çocuk sorunlarına duyarlı olsunlar, onların takipçisi olsunlar. Kadın ve çocuk sorunlarının partiler üstü olduğunu görüp birlikte çalışsınlar istiyoruz. HDP’yi kadın vekil konusunda kutlamak lazım. Yüzde 40 kadın kotası uyguluyor. Kadın hakları konusunda samimi olmalarını istiyorum, HDP milliyetçi bir parti bence ancak bu dönemde bu şekilde davranmamaları lazım. Meclise taşıdıkları çok sayıda kadın vekillerinin kadın ve çocuk haklarının savunucusu olarak görmek istiyoruz” açıklamalarında bulundu.