TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Hukuk baskı altında

Yargıç ve savcılık teminatını içeren anayasanın 139’uncu maddesinin kağıt üzerinde kalarak uygulama dışı bırakıldığına dikkat çeken İzmir Baro Başkanı Aydın Özcan, hakim ve savcıların sindirilmeye çalışıldığını söyledi

Haber Giriş Tarihi: 27.05.2015 08:01
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Hukuk baskı altında

NİLGÜN TAZE

Göreve geldiğinden bu güne kadar gerçekleştirdikleri projeleri anlatarak 7 aya çok şey sığdırdıklarını açıklayan İzmir Baro Başkanı Aydın Özcan, Yurtdışı İşler Komisyonu oluşturarak yurtdışındaki barolarla iletişime geçmeye çalıştıklarını söyledi. Ülkenin içinde bulunduğu süreçte kadın ve gençlerin susturulmaya çalışıldığını ifade eden Özcan,  “7 ay oldu seçimlerden çıkalı ve söz verdiğimiz 60 projeyi uygulamaya çalışıyoruz. Tarafsız bir gözle bu projelerin ne halde olduğunu irdeleyen bir arkadaşımız 35 projenin hayat bulduğunu söyledi.  Bunlardan ilki adliyenin 4. katında bulunan lokalin elden geçirilmesi oldu. Bu lokalimizi yenilenirken çok az rakamlarla çok güzel işler çıkardık. Yine avukatlarımızın kullandığı eskimiş 35 adet bilgisayar yenilenerek modern hale getirildi. Lokalin tabanı komple değiştirilerek, duvarları boyandı, koltukları yenilendi ve genişletilme çalışmaları yapıldı. Doktor ve hemşiremizin bulunduğu alanı da yenileyerek daha steril bir hale gelmesini sağladık. Yapılan bu değişiklerle meslektaşlarımızı daha rahat çalışabilir hale geldiler. Hiç planlarımızda yokken ortaya çıkan projeleri de gerçekleştiriyoruz. İŞ-KUR’la anlaşarak lokalde avukat arkadaşlarımızla çay kahve servisi yapabilecek 5-6 kişiye istihdam sağlayacağız. Elimizden geldiğince meslektaşlarımıza nasıl hizmet edebileceğimizi düşünerek uyguluyoruz. Yine Barolar Birliği ile görüşerek yan binamızı ve kendi binamızı komple elden geçirerek iç ve dış tadilatlarını yaptıracağız. Asansörlerimiz sürekli olarak arıza verdiği için de yenilenmeleri yapılacak. Bu yıl baromuzun yenilenme yılı olacak. Belirlediğimiz 60 projenin içinde bu yenilenme planı yoktu bu da kendiliğinden eklenmiş oldu. Bu 60 projenin sayısı bizim dönemimiz bitene kadar 120’ye çıkacak gibi duruyor.  Nisan ve Mayıs aylarında son 3-4 yıldır yapılmayan mesleki eğitimler yapmaya başladık.  Yargıtay 21’inci, 10’uncu ve 22’uncu Hukuk Dairesi Başkanlarını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanını ve üniversitelerimizin hatırı sayılır, konularında uzman olan doçentleri çağırarak paneller düzenledik.  Meslektaşlarımız her gün düzenlenen bu panelleri takip etmekte zorlandılar. Yurtdışındaki barolarla temas kurmak amacıyla Yurtdışı İşler Komisyonu gibi bir birim oluşturduk. Bu komisyonumuzda İngilizce, Almanca, Rusça ve diğer ülke dillerini bilen çok dilli arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımızı baromuzu dış ülkelerdeki barolara üye yapma çalışmalarını yürütüyorlar. Dış barolarla temas halinde bulunmak zaten projelerimiz arasında yer alıyordu. Stajyer öğrenciler Avrupa Genç Hukukçular Derneği ile sürekli temas halindeler. Baromuzun salonlarında değişik programlar yapan öğrencilerimiz kendilerini geliştirme fırsatı buluyor. Barodan herhangi bir konuda destek istediklerinde yerine getirmeye çalışıyoruz.  Baro bünyemizde kurulan Cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri Komisyonumuz Atatürkçü Düşünce Dernekleri ile birlikte çeşitli etkinlikler düzenliyor. Atatürk’ün emperyalizme karşı yürüttüğü mücadelede örnek oluşu, ilke ve devrimleriyle kadın ve gençlerin kazanımlarını ele alıyoruz. İçinde bulunduğumuz bu süreçte ve geçtiğimiz yıllarda siyasi iktidarların bin bir güçlükle kazanılmış bu devrimleri yok etmeye çalıştıklarını ancak yılmayacağımızı anlatmaya çalışıyoruz. Özellikle kadın ve gençlerimizin susturulmak istendiğinden bahsediyoruz. Atatürk’ün gösterdiği aydınlık ilkelerden ülke olarak taviz veremeyiz. Ben aynı zamanda batı Trakya Türk’üyüm. Batı Trakya Türkleri olarak son 10-15 yıldır Atatürk’ün Selanik’teki evinden toprak alarak İmpsala Gümrüğü’nden Türkiye’ye getiriyor oradan Samsun’a, Samsun’dan da ebedi ikametgahı olan Anıtkabir’e götürüyoruz. Batı Trakya Türkleri hemşerisine, İzmir’e sahip çıkıyor ve çıkmaya da devam edecek” dedi.

7 AYA ÇOK ŞEY SIĞDI

İzmir Barosu’nun geçirdiği 7 aylık dönemde eskiyle kıyaslandığında büyük adımlar gerçekleştirdiğini ve Türkiye çapındaki barolarla ilişkilerinin düzeldiğini söyleyen Özcan, 28 Şubat’ta tüm baro başkanlarının bir araya gelerek İç güvenlik Paketi’ne karşı imza topladıklarını söyledi. İktidarı uyarma adına 79 baro başkanından 77’sinin fikir birliği içinde olduğunu ve deklarasyon yayınladıklarını ifade eden Özcan, “Bir baronun tek başına böyle bir organizasyon gerçekleştirerek 79 baro başkanından 77’sini aynı çatı altında toplayabilmesi uzun yıllardır görülmüş bir şey değil. Sadece 2 baro başkanı imza atmadı. Bu İzmir Barosu’nun öncülüğünde yakalanan anormal bir rakam. 5 Nisan’da Bursa’da bir miting düzenledik bu yürüyüş Bursa’dan İzmir’e devam edecekti ancak önümüzde siyasi seçimler var ve bu karışık dönemde tatsız durumlar ortaya çıkarsa sebebi biz olmayalım diye İzmir’de miting yaptık. Başta baro başkanları olmak üzere, 5-6 bin meslektaşımız da cübbelerini giyerek mitinge katıldı. Bize destek veren halkla beraber bu sayı 15- 20 binlere kadar ulaşmış oldu. Biz avukatların bir eylemde bulunurken her zaman bir adım sonrasını düşünmemiz gerekiyor. Bu İzmir Barosu yönetiminin halkla ne denli barışık olduğunu gösteren bir durum. Her yaptığımız genel kurul toplantımızda İzmir Barosu’nun diğer sivil toplum örgütleriyle, üniversitelerle kol kola gireceğini ifade ettik. Yaşar Üniversitesi, İzmir Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi ve Ekonomi Üniversitesi ile bir protokol imzalayarak meslektaşlarımızın yarı fiyatına yüksek lisanslarını yapabilmelerini sağladık.  Mesleğe adım atmalarına bir iki ay kalmış avukat adaylarımıza eğitimlerini mezun olduktan sonra sıkıntı yaşamamaları için hafta sonları duruşmalar düzenleyerek bir duruşmada nasıl savunma yapılacağını uygulamalı olarak öğretmeye çalışıyoruz. Bu dramalaştırılmış bir dava oluyor. İş hukuku, boşanma, ticari, miras, ceza gibi davalarda nasıl davranılacağını öğrenmek çok önemlidir. Bu öğrenim sizin tüm hayatınızı etkiler. İzmir Barosu çevresindeki barolarla da sıkı bir işbirliği içerisinde çalışıyor. Tüm Türkiye çapında olduğu gibi özellikle de Ege ve Marmara Bölgesi’nde İzmir Barosu’nun öncü baro olma özelliği vardı. İki dönemdir bu özelliğini kaybeden baromuza tekrar bu öncülüğünü kazandırdık. İzmir Barosu kısa bir sürede diğer barolar tarafından ‘acaba İzmir Barosu bu konuda ne düşünüyor’ şeklinde sorular almaya başladı. Geçtiğimiz dönemlerde baromuzu bir kez ziyarette bulunmayan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Fevzioğlu biz göreve geldiğimizden beri belki baromuzu yüz kez ziyaret etti.  Bizim görünmeyen duvarları yıkmak için meslek ve meslektaş odaklı bir niyetimiz var. Tek sorumuz var kendimize yönelttiğimiz oda meslektaşımıza nasıl yararlı olabiliriz. Barolar Birliği ile ilişki kurmadığınız takdirde sağladığı faydalardan kazanım elde edebilir misiniz? Bazı konularda yaptığımız çalışmalara o kadar fazla sayıda katılma isteği oluyor ki bir kısım meslektaşımızı yoğunluktan geri çevirmek zorunda kaldık. Ankara’da sürekli olarak verilen sertifikalı eğitimleri almak için giden meslektaşlarımız yol, konaklama, yeme, içme gibi masraflara dünya kadar para ödemek zorunda kalmakla kalmıyor, değerli vakitlerini de kaybediyorlardı. Biz İzmir’de çok cüzi ücretlerle bu mesleki eğitimleri vermeye başlayarak gereksiz vakit ve para israfının önüne geçmiş olduk. Tüketici hukuku ile ilgili ileri seviyede yine sertifikalı eğitim çalışmalarımız oldu. Kısacası 7 aya çok şey sığdırmayı başardık” açıklamasını yaptı.

HUKUK SİNDİRİLİYOR

İç Güvenlik Paketi Yasa Tasarısı gündeme geldiğinden bu yana baroların bir araya gelerek aktif rol aldıklarını ve Türkiye’de hakim ve savcıların sindirildiğini söyleyen Özcan,  Ankara adliyesinden TBMM’nin Çankaya kapısına kadar yürüyüş yaptıklarını hatırlatarak, “İstanbul’da dahil olmak üzere bir çok ilimizde 20-25 bin avukat cübbelerini giyerek yürüyüşler düzenlediler. Çankaya kapısında yaptığımız bildiriler ses getirdi.  Barolar birliği başkanımızın organize ettiği bir toplantıda siyasi partilerin gurup başkan vekilleri ile konuşarak neden bu pakete karşı olduğumuzu açıkladık. 11 Nisan’da Gündoğdu Meydanı’nda gerçekleştirmiş olduğumuz İzmir mitingiyle de sesimizi duyurmuş olduk.  Biz aramızda çok güzel bir birliktelik ruhu oluşturduk. Ben göreve geldiğimde böyle bir birliktelik yakalayabileceğimizi hiç ummuyordum.  Barolar Birliğinde bu birliktelik ruhuyla ilgili konuşmam ayakta alkış aldı.  Tüm baroların hukukun üstünlüğünden yana ve evrensel değerler doğrultusunda ortak tavır sergilemeleri çok önemli. Ülkemizde baroların dışında hakimler, savcılar, diğer hukukçular ve üniversiteler çok sessiz kaldılar. Anayasanın 139’ncu maddesi yargıç ve savcılık teminatını içerir ancak maalesef bunlar ülkemizde kağıt üzerinde kalır.  Hakim ve savcılar öyle sindirilmişler ki korkuyor ve hiçbir açıklama yapamıyorlar. Hakkari Baro Başkanımız son bir ayda sulh ceza hakimlerinin bir ay içinde beş defa değiştirildiklerini anlatarak çok acı bir gerçeği gözler önüne serdi. Sürekli bir sirkülasyon var ve bize arkadaşlarımız yarım saat sonra nerede olacaklarını bilmediklerini söylüyorlar.  Anayasanın bir maddesi uygulanmıyor sadece kağıt üzerinde asılı kalmış. Davaya göre savcı atamaları hangi ülkede görülmüş bir şey. İlahi komedyaya bakın ki hukukçuların hakkı çiğneniyor ancak kanun insanı olan hukukçular kendi haklarını alamıyorlar. Bu sistemi aşmanın tek yolu mevcut Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’nın özerkleştirilmesidir.  Kendine ait bir mali bütçesi ve kolluk kuvvetinin olması gerekiyor.  Eğer HSYK özerk hale getirilirse o zaman hakim ve savcılar özgür iradeleriyle karar verip uygulayabilirler. Bu söylediklerim şu anda hakim ve savcılar özgür iradeleriyle karar vermiyorlar şeklinde algılanmasın. Amaç üzerimizdeki baskının kaldırılarak HSYK’nın özerk bir yapıya büründürülmesidir.  Bu Türkiye’nin en büyük ihtiyacıdır. Yargı bağımsızlığı, demokrasi, basın özgürlüğü, ekonomi, aklınıza gelen her alana özerklik verilirse Türkiye büyük bir ivme kazanacak ve yükselişe geçecektir. Ben buna bütün kalbimle inanıyorum. Avukat ve savcılarımızın can güvenliği ile ilgili olarak ise baromuz her savcımızın odasına konulacak bir güvenlik butonu oluşturuyor. Herhangi bir saldırı durumunda cep telefonuna şifre girerek güvenlik birimlerinin en kısa sürede bize ulaşabilmesini sağlayabileceğiz. Tüm ülkede olduğu gibi İzmir’de de birçok meslektaşımız saldırıya uğrayabiliyor. Kısa bir süre önce icra takibine giden bir arkadaşımız adeta kaçırıldı. Önümüzdeki günlerde duruşması yapılacak bu olay basına yansımadı. Henüz hayata geçmemiş olan ancak üzerinde çalışılan bu buton güvenlik sistemi birçok meslektaşımızın can güvenliğini sağlayacak” ifadelerini kullandı.

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.