TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Üniversite tercihi yapacak olan öğrenciler dikkat!

Kadir Has Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, gençlerin doğru seçim yapmaları için gereken evrensel üniversite kavramı ve eğitimin temel anlamı konusunda bilgi verdi

Haber Giriş Tarihi: 28.11.2014 08:01
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Üniversite tercihi yapacak olan öğrenciler dikkat!

EMİNE ŞEKER

Kadir Has Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, gençlerin üniversite seçimlerini yaparken, geleceklerini doğru şekillendirecek, kendilerini iş hayatına hazırlayacak ve bir dünya vatandaşı olmaları konusunda yollarını açacak kurumları tercih etmeleri önerisinde bulundu. Üniversiteleri, sadece basit anlamda eğitim veren, diploma kazandıran ya da araştırma yapan kurumlar olarak tanımlamanın çok kısıtlayıcı ve dar bir yaklaşım olacağını vurgulayan Han, gerçek bir üniversitenin evrensel bilim ile şekillenen ve öğrencilerine dünya çapında bir gelecek hazırlayan yapıda olması gerektiğini söyledi.

BİLİNÇLENDİRME HEDEFİYLE HAREKET EDİYORUZ

Kadir Has Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han, üniversitelerin felsefesinin, eğitim ve araştırma çalışmaları kadar toplumdaki ve dünyadaki gelişmeleri sürekli izleyen, gelişmelere önceden tahmin ederek yeni açılımlar tasarlayan, yenilikler geliştiren ve öncülük eden, yaşamın her alanında toplumun nabzını tutarak sosyal projeler üreten, topluma, ülkeye ve insanlığa katkı sağlayan kurumlar olarak şekillenmesi zaruretini vurguladı. Han, İzmir’de bulunma nedenlerinin de bu anlayış çerçevesinde biçimlendiğini belirterek, “Kadir Has Üniversitesi gerçek anlamda bir vakıf üniversitesidir. Bundan kasıt Üniversitenin kurucusu olan Kadir Has Vakfı’nın süreklilik arz eder biçimde üniversitemize kaynak desteği sağlamasındandır. Haliyle üniversitemiz, kimliği ile uyumlu biçimde, üzerine düşen toplumsal sorumluluğun hakkını vermeyi önemsemektedir. Bu çerçevede aldığımız bir kararla, İstanbul dışına çıkarak, dünyada ve Türkiye’de üniversite kavramı nedir, üniversite eğitiminde hakim trendler nelerdir, küresel istihdam piyasasının gereksinimleri çerçevesinde sağlıklı üniversite eğitimi nasıl olmalıdır, üniversite ve meslek seçiminin kriterleri nedir, başlıkları temelinde ebeveyn ve öğrencilerimizi bilgilendirmek üzere bir program başlattık. Amacımız üniversite tanıtımından ziyade, ne yazık ki eğitim meselesinin ciddiyetine uygun olmayan biçimde piyasalaşan üniversite ‘satış’ rekabetinin dışına çıkarak velilerimizi, öğrencilerimizi ve eğitim alanındaki paydaşlarımızı olan sayın öğretmen, idareci ve rehber hocalarımızı bilgilendirmek. Tanıtım zihniyetiyle değil, bilinçlendirme hedefiyle hareket ediyoruz. Gerçek vakıf üniversitesi olmamızın bize tanıdığı bu imkanı, Kurucumuz Kadir Has beyefendinin ‘Vatan borcu ödemek’ anlayışıyla uyumlu biçimde kullanmayı hedefledik. Bugün İzmir’e de borcumuzun bir kısmını ödeyeceğiz” dedi.

TETİKLEYEN PİYASALAŞMA VAR

Üniversitelerin boşlukta var olan bir şey olmadığını belirten Han, “Üniversite sadece eğitim verilen öğrencilerin gittiği öğretim üyelerinin araştırma yaptığı bir yer değildir. Bunlar çok asli fonksiyonlardır. Elbette yerine getirilmesi lazım. Ama bundan öte üniversite denen varlık evrensel bilgiye ülkenin çıkış noktasına teşkil eden ülke vatandaşlarının o bilgiye ulaşmasını kullanarak refahlarını artırmaya, toplumsal ve sosyal gelişmeyi sağlayan sırtlayan ve götüren bir kurumdur. Üniversite içinde temelinde eğitiminin yattığı çok büyük bir sosyal sorumluluk projesidir. Türkiye’de temelde ikili bir ayrım var. Devlet ve vakıf üniversiteleri. Vakıf üniversitelerde bugünkü koşullarda en az ikili bir ayrım ortaya çıkmış durumdadır. Bir tanesi gerçekten vakıf üniversitesi. İkincisi de ben onlara ‘sahipli’ okullar diyorum. Sahipli okullar kategorik olarak sahipli olmanın getirdiği dezavantajları yaşıyorlar diyemem. Çünkü sahipli dediklerimde de 2 tür var. Sahipli okullarda bir şirket mantığına daha yakın yönetilen okullar var. İki sahiplerinin gerçekten vakfiye mantığı içerisinde olması gerektiği gibi herhangi bir gelir kaygısı taşımadan eğitime kendi cebinden katkıda bulunmak için yola çıkanlarda var. Ancak bu şekilde yola çıkan üniversitelerin oraya varmıyor. Ortalarda bir yerlerde sahipler ‘Ben ne zaman desteklemeyi bırakabileceğim’ diyor. Bu sorunun cevabı ‘hayır’ olduğu için mutsuz oluyorlar. Hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor. Üçüncüsü de kurumların ve ticaret odalarının sahip oldukları üniversiteler var. Bu 3 kategorinin var olduğu üniversiteler ortamında bozuşmuş bir rekabet ve tetikleyen bir piyasalaşma ortaya çıkıyor” dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.