Üniversitelerdeki terör yapılanması ciddi boyutta

ANIL YIKGEÇ

Geçtiğimiz günlerde Ege Üniversitesi Öğrencisi Fırat Çakıroğlu’nun çıkan olaylarda vefat etmesi hakkında TBMM Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural basın toplantısı düzenledi. İl teşkilatında konuşan Vural, Ege Üniversitesi ve diğer üniversitelerdeki PKK gençlik yapılanması hakkında rektörlüğü ve emniyeti defalarca uyardıkları belirtti ve İç Güvenlik Yasası ile iligili MHP olarak kesin görüşlerini dile getirdi.  

Konuşmasına ‘Milletimizin başı sağolsun diyerek başlayan Vural, PKK’nın üniversitelerdeki yapılanmaları hakkında gerekli mercileri defalarca uyardıklarını belirtti.

BURASI KANDİL DEĞİL EGE ÜNİVERSİTESİ

Zaman zaman medyada ‘karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavga’ diye haber yapıldığını fakat durumun farklı olduğunu ifade eden Vural, “Ama şunu ifade edeyim ki çeşitli üniversitelerde PKK’nın gençlik yapılanması ve bu üniversitelerde eğitime öğretime giden gençlerimizi terörize etmektedir. Bunları defalarca dile getirdik. Ege Üniversitesi’nde terörist başının posterleri, çadırları kuruluyor, günler düzenleniyor. Burası Kandil değil, Ege Üniversitesi… Türk bayrağı taşıyan öğrenciler saldırıya uğruyor. Bir ülke düşünün bir terörist başı, PKK üniversitede şenlikler düzenliyor. Elinizi vicdanınıza koyun. Buna tepki duyacak insanlar karşıt görüşlü insan mı olacak? Vicdanı olan herkes bir üniversitede böyle bir yapılanmaya karşı tepki koyar. Üniversitelerdeki bu illegal yapılanma konusunda hem emniyete hem de YÖK’e uyarılarda bulunduk” diyerek şu örnekleri verdi; “22 Kasım 2013 tarihinde TBBM’de toplantı düzenledim. Kürdistan bayrakları açıyorlar. Türk bayrakları indiriliyor. Bütün bunları ifade ettim. Yaptığım basın toplantısında emniyeti, hükümeti, üniversite rektörlerini üniversitedeki PKK baskısına ve yapılanmasına karşı uyardım. Bu işin şakaya gelen yanı yoktur. PKK terör örgütü, ülkücülere, vatanseverlere, tüm öğrencilere baskı uyguluyor dedim. Bu çerçevede İzmir Milletvekilimiz Kenan Tanrıkulu, ‘Ege Üniversitesi’nde meydana gelen terör örgütü yandaşlarının çıkardığı olaylara zamanında müdahale edilmemesinden dolayı ortaya çıkan bu olayları nasıl engelleyeceksin? Can güvenliğini nasıl sağlayacaksın? Ege Üniversitesi’ndeki bu olaylarla ilgili Bakanlık’ın işleri nelerdir?’ diye 3 Haziran 2014’te soru sordu. Elinizi vicdanınıza koyun. Bu çerçevede üniversitede meydana gelen olaylar 18 Ekim 2012 tarihinde Ömer Faruk Acar bıçakla kalbinden yaralandı. Ön kapıda 11 Ekim 2012 tarihinde DHKPC sempatizanları polis gözetiminde bildiri dağıttıkları sırada ellerinde soda şişe, bıçak, sopalarla KCK tutuklusu öğrenci ve öğrenci olmayanların aralarında bulunduğu grup polis nezaretinde yine giriyor, yine saldırıyorlar. 5 Kasım 2012 yine aynı şekilde bıçaklama olayı. Türk Kültürü ve Araştırmaları Kulübü’nün rutin toplantısını yaptığı sırada ülke genelindeki terör saldırılarını protesto eden öğrencilerimize karşı saldırı düzenleniyor. Ege Üniversitesi kampüs içerisinde nevroz kutlaması gerçekleştiriyor. Kutlamanın sonunda PKK Terör Örgütü’nün başı Abdullah Öcalan’ın Amed nevrozundaki mektubu okunuyor. Ege Üniversitesi Hemşirelik Meslek Yükseokulu öğrencisi patlayıcı düzeneğiyle yakalanıyor. Patlamaya hazır hale getirdiği ortaya çıkıyor. Ege Üniversitesi’nde PKK, Abdullah Öcalan PKK’nın öncü kadrolarının yer aldığı kahramanlık haftası adlı fotoğraf sergisi açıyorlar.” 

BUNLAR MEŞRU MU?

Ege Üniversitesi’nde bölücü terör örgütünün yapılanma raporu hazırladıklarını vurgulayan Vural örneklerine şöyle devam etti; “Üniversite içerisinde Türk bayrağı açan, İstiklal Marşı okuyan öğrencilere ‘Burası Kürdistan. Burada bayrak açıp marş söyleyemezsiniz’ diye tartaklandı. Üniversite içerisinde kesinlikle politik bir gaye gütmeyen futbol grupları, sosyal sorumluluk projeleri yürüten kurumlar LÖSEV, Kızılay standlarında Türk bayrağı olduğu için saldırılara maruz kaldı. Neresi karşıt grup? Türk Dili ve Tarihi topluluğu kuruluyor, içinde ‘Türk’ kelimesi geçtiği için kapatılıyor. Bu nedir? Üniversitenin her yıl düzenlediği bahar şenliklerine karşı alternatif bahar şenlikleri düzenleyen PKK yapılanması terör örgütünün sözde  flamaları, paçavraları bölücübaşının propagandasını yapıyor, okul duvarlarına asıyorlar. Dışarıdan eleman getirilerek can güvenliğini sağlıyorlar. Burası Kandil değil, Ege Üniversitesi! Bunlar meşru mu? Bütün bunlar raporlarda yer alıyor da devlet ne yapıyor? Maalesef bu geldiğimiz noktada bütün bunlar var.”

Buradan hükümeti de uyardığını ifade eden Vural, “Sözde çözüm süreci adı altında üniversitelerde PKK yapılanması illegal yapılanmaya karşı tedbir alınması gerekmektedir. Amaç gençlik üzerinde oyun oynayarak gençliği sokağa dökmektir. Biz fikir mücadelemizi hak mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız. Ve bu saldırılara karşı da pabuç bırakacak bir hareket değiliz. Eğitim gücünü hukuk gücünü kullanmak istiyoruz. Bu tuzaklara düşülmeyecektir. Ege Üniversitesi’nde organize bir grup organize bir saldırı yapıyor devletin haberi yok. Bizi izliyorsunuz, bizi dinliyorsunuz, ne yaptığımız takip ediyorsunuz. Peki bu olan bitenleri duymuyor musunuz, görmüyor musunuz? Nasıl devletsiniz? Nasıl bir rektörsün sen? Kan kaybından ölüyor. Olan cana oldu” dedi.

ÜNİVERSİTENİN GÜVENLİĞİNİ BİLE SAĞLAYAMIYORSUN

İç Güvenlik Paketi hakkında MHP’nin düşüncelerinin belli olduğunu belirten Vural konuşmasını şöyle bitirdi; “Şimdi ‘İş Güvenliği Yasası’nı tartışıyoruz. Üniversitenin güvenliğini sağlayamıyorsun. İzmir’in güvenliğini sağlayamıyorsunuz. Bir şiddet ve terör eylemi varsa bu şiddet ve terör eylemini organize edenler, yönlendirenler vardır. Siz bunlarla görüşüyorsunuz, tedbir almıyorsunuz. Gerçekten Türkiye’nin güvenliğini düşünenler her şeyden önce bu güvenliği bozanların yapılanmasını ortadan kaldırır ama maalesef balık baştan kokuyor. Bütün bunlarla ilgili endişelerimizi hep paylaştık. Fırat’ın kıyısındaki köyü değil de gencecik kardeşimiz Fırat’ı koruyamadınız. Gençlik üzerine bir oyun oynanıyor. PKK yapılanması maalesef Türkiye’de birçok üniversitede olduğu gibi vardır. Bütün bu olaylara rağmen, bu tuzağın farkında olan ülkücü hareket gerçekten iradesini kullanarak tuzağa düşmemiştir ve tuzağa düşmeyecektir. Fikir mücadelemizi sürdürmeye ve Türkiye’yi karıştırmaya çalışan bu zihniyete karşı devletin iradesiyle siyasi iradeyle mücadele etmek ve bu mücadeleyi iktidara getirmek için çalışmaya devam edeceğiz. MHP olarak biz terörle mücadeleden vazgeçerek terörle müzakereyi ön plana alan ve terör örgütü mensuplarının ve terör örgütünün hareket ve özgürlük alanını çoğaltarak vatandaşın hakkını hukukunu kısaltan bu politikanın asıl olarak terörü ve şiddeti çoğalttığını söyledik. MHP olarak açıkça düşüncelerimizi ifade ettim. Molotof, sapan, demir, bilye, maske bunlarla ilgili düzenlemelerle ilgili adım atacaksanız bir problem yok. Zaten kanunsuz sayılan şeyler. Bunlarla ilgili yeni düzenleme yapmak istiyorsanız MHP olarak varız. Ama molotofu görüp bombayı görmeyenler demir sapanı görüp kalaşnikofu görmeyenler nasıl terörle mücadele edecek?  Meclis Genel Kurulu’nda da söylemiştim., MHP’nin Molotof ve diğerleriyle ilgili olumlu baktığı konular vardır ama hepimizi makul şüpheli, hepimizi gözaltına alınması gereken kişiler olarak gören, keyfi bir olağanüstü bir hal yapmak suretiyle hukuku devleti ekseninden uzaklaştıracak, yargıyı yürütmeye bağlayacak düzenlemeleri bir milliyetçi olarak milleti korku devleti, ceberut bir devlet anlayışına tabii tutacak girişimi doğru bulmadığımızı; aynı zamanda jandarmanın İçişleri Bakanlığı’na oradan da valiliklere bağlanma sürecinin aynen Sevr’i imzalayan Damat Ferit’in zihniyetinin ortaya çıkarılması olduğunu ve jandarmayla ilgili kısmını da kabul etmediğimizi söyledik.”