TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yeteneği geliştirmek önemli bir meziyet

Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Ant Aksan, tiyatronun daha ileriye gidebilmesi için çabaladıklarını söyleyerek, minimum yeteneğin herkeste olabileceğini ancak var olan yeteneği geliştirmenin önemli bir meziyet olduğunu ifade etti

Haber Giriş Tarihi: 25.02.2015 08:43
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Yeteneği geliştirmek önemli bir meziyet

EMİNE ŞEKER

Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Ant Aksan, İstanbul Üniversitesi Dramaturji ve Tiyatro Eleştirmenliği Bölümü’nden mezun olduğunu belirterek, 2 sene boyunca Yeditepe Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştığını söyledi. Aksan, 2005 yılından bugüne Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda çalıştığını ifade ederek, 2007 yılından itibaren de Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun Genel Sanat Yönetmenliğini yaptığını belirtti.

DAHA İLERİYE GÖTÜRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ

Aksan, Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun bir şehir tiyatrosu olduğunu söyleyerek, “Şehir tiyatrosu demek bir bölge tiyatrosu demektir. Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu olarak 3 yerde sahnemiz var. Burada biz hem kurslarımızı organize ediyoruz. Hem de düzenli olarak sahne açmaya çalışıyoruz. Şu anda düzenli olarak 2 yerde düzenli olarak perde açıyoruz. Bir tanesi Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde bir tanesi de Perşembe günleri Çamdibi’nde Kapalı Pazaryeri’nin üstünde Nevzat Güven Sahnesi’nde tiyatroya hizmet etmeye çalışıyoruz. Tiyatronun daha ileri gidebilmesi için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.

EĞİTİMLERİMİZDE YAŞ SINIR YOK

4. sınıftan itibaren her yaş gurubuna tiyatro eğitimi verdiklerini açıklayan Aksan, eğitim sınıflarını yaş guruplarına göre belirlediklerini vurguladı. Aksan, “Tüm 1 yıl boyunca eğitimlerimiz sürüyor. Yılsonunda da her ekiple gösteriler hazırlıyoruz. Burada bizim ana kadromuzu oluşturan ve oyunlarımızı sahneleyen tiyatro ekibimiz var. Bu ekip aynı zamanda da verilen derslerde öğrencilerin eğitimlerine yardımcı olmaya çalışıyor. Verdiğimiz eğitimlerde yaş sınırımız yok. Ama kontenjanımız var. Her topluluğun çalışabileceği bir sınır var. Oyunculuk aynı zamanda fiziksel bir iştir. Bu yüzden yaşça bizden büyük kursiyerlerimiz olsa da çok ileri yaşta olan oyuncu adaylarımız yok” şeklinde konuştu.

ORTAK AKIL ÜRETMEYE ÇALIŞIYORUZ

Aksan, dünyanın her yerinde tüm tarih boyunca demokrasinin yükseldiği yerde tiyatronun da yükseldiğini ifade ederek, “Demokrasinin yükseldiği yerde tiyatronun da yükselmesinin bir nedeni var. Çünkü tiyatro beraber çalışılan bir iştir. Tiyatro sahneye çıkarak görüşünüzü söyleyebildiğiniz bir iştir. Dolayısıyla uzlaşma kültürünü, beraber çalışma kültürünü ve demokrasi kültürünü birlikte organize etmeniz gerekir. Ama tiyatro insanlara herhangi bir dünya görüşünün dayatıldığı bir yer değildir. Herhangi bir tiyatro topluluğunun sahnelediği oyunla aslında sahnelediği oyunun söylediği şeyden çok kendisinin nasıl beraber yaşadığını sahneler. Dolayısıyla o topluluk beraber yaşamayı nasıl algılıyorsa sahnede oynanan oyun ve seyirciye akan topluluğun yansımasıdır. Biz de bu durumu organize etmeye çalışıyoruz. Çalıştığımız herkesle ortak akıl üretmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

SANAT BİZE EMPATİ YAPABİLMEYİ ÖĞRETİR

Tiyatroyu diğer sanat dallarından ayıran oyuncu ve seyirciye ihtiyaç olması olduğunu belirten Aksan, tiyatronun seyirci ile oyuncu arasındaki dolaysız ilişkiye dayandığını söyledi. Aksan, tiyatronun bir iletişim biçimi olduğunu belirterek, “Ayrıca tiyatro estetik ile ilgilide olduğu için de düşündüğünüz şeyi güzel bir şekilde ifade etmenizle ilgilenir. Sadece doğruyu söylemenizle değil bunu karşınızdaki kişiye en etkili şekilde ulaşabilecek şekilde söylemenizle ilgilidir. Bu durum öncelikle insanın iletişim becerisini geliştiren bir durumdur. İnsanın tiyatro ile ilgilenmesi kişilerin sosyal hayatlarında başarılı olabilmeleri için bir etkendir. Tiyatro insanların mutlu olabilmesi için bir etkendir. Çünkü tiyatro tedavi edici ve iyileştiricidir. Beraber yaşayan insanların demokrasi kültürünün gelişmesi için bir tiyatronun var olması büyük bir etkendir. Bir kent nasıl bir araya gelip bir şeyler düşünür? Ancak böyle yerlerde toplandıklarında düşünürler. Örneğin; bir futbol müsabakasından çıkan biri mi? Yoksa bir opera gösterisinden çıkan biri mi büyük olasılıkla yere tükürür? İnsanın içinde yaşadığı durum kişinin davranışlarını belirlemeye başlar. Netice itibari ile sanat beyinlerimizin inceltilmesidir. Sanat kabalaşmaktan kurtulmadır. Sanat bize karşımızdaki kişiler ile iletişim kurmayı, empati yapabilmeyi ve dinlemeyi öğretir. Hayatımızı güzelleştirecek olan 2 şey var. Bir tanesi sanat. Diğer bir tanesi ise bilim diye düşünüyorum. Bu 2 alanı hayatımıza doğru düzgün bir şekilde hayatımıza geçirebildiğimiz zaman hayatımızda var olan problemlerimizin birçoğunu çözmeye yeterli olacaktır” ifadelerini kullandı.

GÜCÜMÜZÜ SEYİRCEN ALDIK

Aksan, bir ülkede demokrasi zayıfladığı zaman tiyatro yapmanın çok zor olduğunu söyleyerek, “Biz bu tiyatroyu kurarken gücümüzü seyirciden aldık. Herhangi bir siyasi hareket ile yürümedik. Yaptığımız işin insanlar tarafından beğenilmesi için çabaladık. Bu tiyatroyu kurduk ve büyüttük. İnsanların sahiplendiği herhangi bir şeyi var olan yerinden alıp sökmek ya da yok etmek kolay olmuyor. Sizi destekleyen ve takip eden bir kitle oluyor. O oluşan kitlede tiyatronun olması gerektiği konusunda da destek veriyorlar bize. Ama biz bu süreç içerisinde hiçbir şekilde ve kimseden köstek görmedik. Tam tersine destek gördük. Yavaş yavaş büyüdük. Adım adım bugünlere geldik. Daha fazla kişiler ekleyerek ve daha büyük oyunlar ortaya çıkararak ilerledik. Tiyatronun teknik ihtiyacı çoktur. Biz zamanla bu ihtiyaçları zaman içerisinde gidermeye çalıştık” şeklinde konuştu.

ŞİMDİ DOLU SALONLARA OYNUYORUZ

Türkiye’nin tiyatro konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını öne süren Aksan, “Tiyatrocular arasında da yeterli bilgiye sahip olmayanlar var. Bunun en büyük göstergesi nesneyi kutsamaktır. Tiyatro sadece yetenek işi değil. Okuyacaksınız, araştıracaksınız ve öğreneceksiniz. Herkes tiyatrocu olabilir. Ama yetenek ile yeterliliklerini karşılayabilmek kaydıyla olabilir. Minimum yetenek her insanda olabilecek bir yetenektir. Ama yeteneği geliştirmek önemli bir meziyettir. Bunun haricinde bu tiyatronun özelliği İzmirli olmasıdır. İzmirli olması da çevresindeki insanlarla ilişkisinin hiçbir zaman kopmamasını sağlıyor. İlk seyirci topluluğumuz bizim eşimiz ve dostumuz oldu. İlk oyun oynadığımız zaman 30 kişiye oynuyorduk. Şimdi dolu salonlara oynuyoruz” dedi.

TELEVİZYON SEKTÖRÜNDE YER ALMALARINI AYIPLAMIYORUM

Aksan, tiyatro oyuncularının televizyonda yer almasındaki temel nedenin para kazanmak istemeleri şeklinde değerlendirerek, sözlerine şöyle devam etti: “Tiyatro alanında olan kişiler hayatlarını tiyatrodan kazanamıyorlar. Türkiye’de tiyatro için yeterli ve gerekli olan bir organizasyon yok. Ülkemizde sanata değer veriliyor olsa ben zannetmiyorum ki çoğu tiyatro oyuncusu tiyatroyu bırakma pahasına televizyon sektöründe yer alsın. Televizyon insanlara ulaşma açısından iyidir. Ama işsizlik ve parasızlık için o sektörde yer alındığı zaman televizyonda yapılan işin niteliğini de düşürür. Çünkü o çarkın içinde kalmak zorunda olduğu için o çarkın kuralları çerçevesinde hareket etmek durumundadır. Açık konuşmak gerekirse tiyatro oyuncularının televizyon sektöründe yer almalarını ayıplamıyorum. Nasıl birçok insan kendi işini yapamıyorsa hoşlanmadıkları başka işlerde çalışıyorlarsa tiyatrocularda bu şekilde diye düşünüyorum. Televizyon dizilerinde de kötü oyuncuların oynamasındansa tiyatro oyuncularının oynamasını tercih ederim.”

Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu Hakkında

Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu faaliyetlerine 1992 yılının Mart ayında başladı. İlk çocuk oyunları “Çizmeli Kedi” ve “Kuşlar İzmir Üstünde Uçar” adlı şiir dramatizasyonu Oskar Sineması’nda sahnelendi. 1995 yılında BBŞT, Hollanda ve Almanya’dan davet alarak “Ada” adlı oyunu sahneledi. Tiyatro 1999 yılından itibaren üst üste 4 yıl Ankara Uluslararası Tiyatro Festivali’ne (Ethos Festivali) davet edildi. 2000-2007 yılları arasında “Rol Ofisi”, “Yağmurla Gelen”, “Ermiş’in Köpeği”, “Kırmızı Balon”, “Küçük Prens”, “Don Kişot”, “Islıksever Max”, “Geçmiş Zaman İzinde”, “Teneke Şövalyeler”, “72.Koğuş”, “Helikopter”, “Dün Gece Yolda Giderken Çok Komik Bir Şey Oldu”, “Zor Nikahı”, ”Açık Aile”, “Öteki Dünyaya Götürecek Değilsin Ya”, “ Kadınlarda Savaşı Yitirdi”, “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, “Maymun Davası”, “Git Gel Dolap” , “Dışarda Kapının Önünde”, “Beceriksizler”, “Tanrı”, “Caligula”, “Ah Endülüs Ah”, “Hamlet Renkli Türkçe”, “Çürük Elma”, “Rumuz Goncagül”, “Hamlet” ve “Othello” oyunlarını sahneleyerek, ayrıca Ankara Ethos Tiyatro Festivali’ne katlan B.B.Ş.T “En İyi Eğitim Veren Kurum” ödülüne layık görüldü. Kurulduğu yıldan bu yana düzenli olarak çalışmalarını sürdüren B.B.Ş.T. 2007-2008 sezonuyla beraber yeni bir yapılanmaya girdi. İzmir’in Devlet Tiyatrosu’ndan sonraki tek kadrolu kurum tiyatrosu olma niteliğine kavuşan B.B.Ş.T bu sezon içinde “Böcek”, “Klakson Borazanlar ve Bırtlar” ve “Fizikçiler” adlı profesyonel oyunların da içinde bulunduğu 22 ayrı oyuna imza atarak bu oyunları sezon içinde 133 defa sahneledi. 2008-2009 sezonunda “Yedi Kocalı Hürmüz” , “Mutlu Son” , “Soytarılar Okulu” ve “Popcorn” adlı profesyonel oyunların da içinde bulunduğu 20 ayrı oyun hazırladı. Bu oyunlar sezon içinde 128 defa sahnelenerek 23338 seyirciye ulaştı. 2009-2010 sezonunda prömiyeri yapılan “Oyunun Oyunu” adlı oyunun ardından 8 Mart 2010 Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, Türk Tiyatrosu’nun duayen kadın tiyatrocularından Prof. Dr. Sevda Şener’in ismi Uğur Mumcu Kültür ve Sanat Merkezi tiyatro salonuna, Nedret Güvenç’in ismi Çamdibi Kapalı Pazaryeri tiyatro salonuna ve Yıldız Kenter’in ismi Altındağ Rekreasyon Alanı’ndaki tiyatro salonuna bir tören düzenlenerek verilmiş ve değerli sanatçıların da katıldığı “Marat/Sade” adlı oyunun prömiyeri Sevda Şener Sahnesi’nde gerçekleşti. 2009-2010 sezonunda oynanmaya başlanan “Oyunun Oyunu” ve “Marat/Sade” adlı oyunlar seyirciden gelen yoğun talep nedeniyle, “İşgüzar Bir Tekerrür” adlı oyunuyla birlikte 2010-2011 sezonunda Sevda Şener Sahnesi’nde ve Konak Sabancı Kültür Sarayı’nda oynandı. Ayrıca “Marat/Sade” adlı oyun 15. Ankara Uluslararası Tiyatro Festivali’ne katıldı. 2011 – 2012 sezonuna Bertolt Brecht'in “Arturo Ui'nin ÖnlenebilirYükselişi” adlı oyunuyla başlayan ve 16. Ankara Uluslararası Tiyatro Festivali'ne katılan Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu, sezonun ikinci oyunu olarak “Ermişler ya da Günahkarlar” adlı oyununu oynadı. 2012-2013 sezonuna “Kuşlar” adlı çocuk oyunuyla başlayan BBŞT, “Bu Mutlu Günümüzde” isimli yetişkin oyununun ardından “Cadı Kazanı” adlı oyunla perdelerini açtı. Seyirci tarafından yoğun bir ilgiyle karşılanan ve 4. Bedia Muvahhit Ödülleri'nde yılın en başarılı prodüksiyonu, en başarılı yardımcı kadın oyuncusu, en başarılı yardımcı erkek oyuncusu ve en başarılı sahne tasarımı ödülleri, 13. Direklerarası Seyirci Ödülleri'nde yılın en iyi Ensemble'ı (canlandırmada bütünlük) ödülü ile Rotary 1. Tiyatro Ödülleri'nde en başarılı dramaturg, en başarılı dekor tasarımı, en başarılı yardımcı erkek oyuncu ödüllerini alan “Cadı Kazanı”, 2013-2014 sezonunda da seyircisiyle buluştu. 2013-2014 sezonunun ikinci oyunu olan “Tom, Dick ve Harry” ile perdelerini açan BBŞT bu oyunla, Rotary 1. Tiyatro Ödülleri'nde en başarılı koreografi, 5. Bedia Muvahhit Ödülleri'nde yılın en başarılı yardımcı erkek oyuncusu ve yılın en başarılı genç kuşak oyuncusu ödüllerine layık görüldü. 2014-2015 sezonuna iki sahnede birden perde açan Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu, ana sahneleri olan Sevda Şener Sahnesi'nin yanı sıra Çamdibi Nedret Güvenç Sahnesi'nde de ana kadro oyunlarıyla seyirciyle buluşmaya başladı. Sezonu “Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü” ve “Köleler Adası” oyunlarıyla açan BBŞT, sezonun 3. oyunu olarak “Kral Lear” ile seyirci karşısına çıkacaktır. Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu, profesyonel kadrosu ve sistemiyle hedeflerini büyüterek, gerek sahneleyeceği oyunlar ve üreteceği projelerle gerekse verdiği eğitim ile çağın gerektirdiği modern anlayışı yakalamaya çalışmaktadır.

Sezonun 3. oyunu olarak seyirci karşısına çıkacak olan “Kral Lear” adlı oyunun konusu

Kral Lear, yaşlandığı gerekçesiyle topraklarını üç kızı arasında paylaştırmaya karar verir ve bu paylaşımın eşit ve adil olması için kızlarının kendisini ne karar sevdiklerini söylemelerini ister. Büyük ve ortanca kızları süslü laflarla sevgilerini ifade edip kendilerini kanıtlar, fakat gerçek sevginin süslü laflarla anlatılamayacağına inanan Cordelia yanıt vermez. Buna sinirlenen Lear, onu evlatlıktan reddeder ve topraklarını diğer kızları arasına böler. Bu paylaşım mutlak hakimiyeti elde etmek isteyen kızları için bir fırsattır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.