TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Doğaçlama ustaları, halk sanatçıları; aşıklar…

Onlar Türkiye’nin gerçek sanatçıları, ülkenin dili, Anadolu’nun özü. Her birinin kendine özgü mahlası, sazı, sözü ve aşkı var. Kimi güzel bir kadına, kimi toprağına, kimiyse saza aşık. Türkü ırmaklarının kaynağı olan Halk Aşıkları ile siz değerli okurlarımız için buluştuk ve aşıklık geleneği hakkında konuştuk

Haber Giriş Tarihi: 30.12.2014 08:05
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Doğaçlama ustaları, halk sanatçıları; aşıklar…

DAVUT İPEK - İzmir’in Konak ilçesinde bulunan İzmir Halk Aşıkları Derneği ile sizler için buluştuk. Derneğin başkanı Aşık Celal Hoca ile sizler için bir röportaj yaptık. İşte aşıkların dilinden aşıklık geleneği. İzmir Halk Aşıkları Derneği Başkanı Celal Bulut, kendisi ve dernekle ilgili şunları söyledi: “Ben, İzmir Halk Aşıkları Derneği Başkanı Celal Bulut. Soyadım Bulut, fakat mahlas olarak ‘Hoca’yı kullanırım. Bana Aşık Celal Hoca derler. Benim mesleğim öğretmenlikti. Köylerde bana hep Celal Hoca derlerdi. Böylece mahlasım halk tarafından verilmiş oldu. Bugüne kadar iki bine yakın türküm oldu. Hepsinde de mahlasım Celal Hoca diye geçer. Aşıklık geleneğinde aşıklar arasında usta çırak ilişkisi vardır. Çırak ustalaştığı zaman, ustası tarafından ona bir takma ad verilir. Bu onun mahlasıdır. Hiçbir aşık, mahlassız olmaz. Dediğim gibi benim mahlasımın Celal Hoca olmasının sebebi öğretmen olmamdı ve öğretmen olarak görev aldığım her yerde bana Celal Hoca denmesiydi. O gün bugündür Aşık Celal Hoca diye kaldı adım ve tüm türkülerimde de bu mahlasın kullandım. 2000’li yılların başında Buca Fırat İlköğretim Okulu’nun müdürüyken emekli oldum. Emekli olduktan sonra zaten bende var olan aşıklık geleneğinin içinde buldum kendimi. Aslına bakarsanız genç yaşta emekli oldum. Daha sonra bu bölgede bir Aşıklar Derneği’nin olduğunu öğrendim. Derneğe geldim ve burada yüzden fazla üyesinin olduğunu gördüm. Ben buraya geldikten bir on beş gün sonra falan bir dernek yönetimi seçimleri oldu. Benim de burada yıllardan beri arkadaşlık yaptığım dernek üyeleri vardı. İlla ki beni dernek başkanı yapmak istediler. Onlar böyle bir teklifle bana gelince diğer üyeler de bunu desteklediler ve benim başkan olmamı istedi herkes. Seçimler yapıldı ve bu derneğin başkanı oldum. 2000 yılından beri bu derneğin başkanlığını yapıyorum. Yaklaşık on beş yıldır yaptığım dernek başkanlığı görevini elimden geldiğince hakkıyla, layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorum.”

EN KÖTÜ YIL 2014

Göreve geldiği günden itibaren halk aşıklarının konser verebilmeleri, halk ile buluşabilmeleri için yoğun çaba harcayan Celal Hoca, “Ben buraya gelmeden önce de bu dernek varmış. Fakat senede bir konser ya verirler ya vermezlermiş. Çok aktif bir yapısı yokmuş derneğin. Ben bir öğretmen emeklisiyim ve öğretmenler üretken olurlar. Ben gelene kadar yılda bir kez konser veren ya da onu da vermeyen dernekte son on beş yılda 86 konser verdik. Ben geldiğimden beri en kötü senemiz ise bu 2014 yılı oldu. Sebebi ise daha önceden planladığımız altı tane konserimizin bu sene iptal edilmesiydi. İki konserimiz Soma faciası sebebiyle, iki konserimiz, Kobani olayları dolayısıyla diğer iki konserimiz ise Ermenek’te yaşanan kazalar nedeniyle iptal edildi. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın milletimize. Konserlerimiz genellikle yazın yapılıyor. Yaz aylarında belediyelere gidiyoruz ve konser projelerimiz için anlaşma sağlıyoruz. İzmir’in otuz ilçesi varsa bunun on beşinde şimdiye kadar konser vermişizdir. Fakat bu sene üç tane konser yaptık. Bir tanesi Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla, diğerleri de belediyelerimizin katkılarıyla oldu. Allah bir mani keder vermesin, 2015 yılında bütün belediyelerimize programlar kapsamında gideceğiz. Bütün belediye başkanlarımızla görüştüm ve 2015 yılında konserlerimizin sayısını artıracağız. Hatta önümüzdeki iki üç ay içerisinde Kuşadası, Selçuk, Kemalpaşa, Dikili ve Seferihisar belediyeleri ile istişare halindeyim. Bunlarla salon konserleri düzenlemeyi planlıyoruz. Diğer konserlerimiz genellikle yaz aylarında olacak. Özellikle pazar yerlerinde düzenleniyor bu konserlerimiz. Mesela Buca’da, Karabağlar’da veya Bayraklı’da bulunan pazar yerlerinde veriyoruz konserlerimizi. Bu konserlerimiz halka açık bir şekilde düzenleniyor. Bir şekilde bu aşık geleneğini devam ettirmeye çalışıyoruz arkadaşlarımızla birlikte” dedi.

AMAÇ GENÇLERLE BULUŞMAK

Derneğin amacını aşıklık geleneğini genç kuşaklara aktarmak olarak tanımlayan Aşık Celal Hoca, şunları da kaydetti: “Buca Eğitim Fakültesi ayda bir ya da iki sefer bizi çağırır. Daha geçen ay Buca Eğitim Fakültesi’nde Aşık Nuri Demiroğlu ile birlikte bir konferans verdik. Konferansımızda aşıklık geleneği ile ilgili bilgilerimizi gençlere aktarmaya çalışıyoruz. Aşıklık nedir, güzelleme, taşlama, leb değmez dalları hakkında bilgiler veriyoruz. Aşıklık geleneğinde usta çırak ilişkisi nasıl oluyor gibi sorulara cevap veriyoruz. Bu geleneği üniversite öğrencilerine aktarmaya çalışıyoruz konserlerimizde de bu geleneği özellikle ön planda tutmaya özen gösteriyoruz. Gençler bu kültürü unutmasınlar. Biz belediyelere gittiğimiz zaman bu kültürü gençlere tanıtmak istediğimizi söylüyoruz. Konserlerimize denk gelen gençler daha sonra yanımıza gelerek aşıklık hakkında bilgi alıyorlar, sazı, sözü öğrenmek istiyorlar. Üniversiteye gittiğimizde gençler o kadar yoğun ilgi gösteriyorlar ki bize, anlatamam. Örneğin, Çorum Hitit Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Kocaeli, Celal Bayar, Ege ve Dokuz Eylül, Kocatepe Üniversitesi… İnanır mısınız, öğrenciler aşıklık geleneğini öğrenmek için konserlerimize, konferanslarımıza akın akın geliyorlar. Bu çok sevindirici bir olaydır. Gençler bu ülkenin geleceğidir ve bu geleneği merak etmeleri, bu geleneğin peşinden gitmeleri aşıklık kültürünün yaşaması açısından son derece önemlidir. Üniversitelerdeki öğrenciler arasında, aşıklık geleneğini tez yapmak isteyenler dahi oluyor. Gelip şiirlerimizi topluyorlar, bizlerden bilgiler alıyorlar ve derslerine bunu yansıtıyorlar. Mesela derneğimize üye olan ozanlarımızdan Aşık Firgani’nin yüz tane şiirini alıp gittiler, kitaplar yaptılar. Bu çok güzel bir olay.”

“HER SAZ ÇALAN AŞIK OLAMAZ”

Derneğin geçmişinden de biraz bahseden Celal Hocamız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Derneğimizin eski adı İzmir Aşıklar ve Halk Ozanları Derneği idi. Çeşitli profesör arkadaşların da önerileri doğrultusunda Aşıklar Derneği ismini benimsedik. Yan, ozan ismi ortadan kalktı. Daha sonra biz de derneğimizin adını İzmir Halk Aşıkları Derneği olarak değiştirdik. Derneğimizde şu anda yetmişe yakın üye var. Tabi bu üyelerin hepsi aşık değil. İzmir’de yirmiye yakın doğaçlama okuyabilen aşık vardır. Yani demek istediğim şu; saz çalmaya bakarsak binlerce kişi saz çalar. Fakat çoğu aşık değildir. Aşık olabilmek için doğaçlama yeteneğine sahip olmaları ve anında saz ile söz ile cevap verebilme yeteneğine sahip olmaları lazımdır. Mesela Arif Sağ. Kendisiyle bugün bile çok görüşürüz. Bugün sazın ilahı Arif Sağ’dır. Ama kendisi aşık değildir. Arif Sağ bugün başlar Pir Sultan’dan bugüne kadarki tüm ozanların eserlerini okur söyler. Fakat aşık değildir. Aşık olabilmek için atışmalarda olsun ya da kendisine rastgele verilen bir konuyu anında doğaçlama olarak çalıp söylemesi gerekir, aşıklık budur. Aşıklarımızın yanında bugün saz ve söz ustalarımız var. Derneğimizde davulcumuz, neyzenimiz, kavalcımız var. Konserlere gittiğimiz zaman bir mozaik şeklinde gidiyoruz. Üçer üçer atışmalar yaparız, ikişer ikişer türküler söyleriz. Genç kızlarımız var, sanatçılarımız var. Bunlar da ara ara programlarını icra ederler. Bunun dışında Türkiye’de Aşıklar Bayramı yapılır. Mesela son olarak bu ay Erzurum’da Aşıklar Bayramı yapıldı ve yetmiş tane aşık çağırıldı. Zaten Kars’ta geleneksel halde bu  bayram yapılır. Yine Bursa’da, Sivas’ta da yapılır bu bayram. Eskiden Konya’da Aşıklar Bayramı yapılırdı, her sene. Zaten işin temeli Konya idi. Aşıklık geleneğini, rahmetli Murat Çobanoğlu, Reyhani gibi ustaların aşıklık geleneğini Konya’da başlattıkları bilinirdi. Ona rağmen Türkiye’de şimdi Kastamonu’da, Aydın’da Bursa’da Manisa’da, Ankara’da her yerde bu gelenek yayıldı. Bu yüzden gençlere önem veriyoruz. Onları yönlendirirken, kendilerine verdiğimiz önemin de farkına varmalarını sağlamalıyız.”

“İZMİR MEDYASI YOK GİBİ”

Aşıklı geleneği ile ilgili türkü programları yapan televizyon kanallarından bahsederken İzmir medyasını sert bir dille eleştiren Celal Hoca, “İzmir medyasını çok eleştiriyoruz. Eskiden İzmir’in tüm televizyon kanalları aşıklar için programlar yaparlardı. Şu koca İzmir’de böyle bir program yok. Neden yok? İzmir’de beş altı tane televizyon kanalı var. Hangisine gitsek durumu anlatsak, bizim türkü formatımız yok cevabını alıyoruz. Böyle saçma bir uygulama olamaz. Bugün İstanbul’da yüz, yüz elli tane televizyon kanalı var, hepsinde türkü söyleniyor. Sadece Kanal 35’in bir türkü programı var, o da herkesi sıraya koymuş bekliyor. Binlerce türkücü var onlardan sıra gelmesini bekliyoruz. Sıra bir türlü gelmiyor ki. Eskiden İzmir TV vardı. Sonra başka bir yayın ismiyle hayatına geçti. O televizyon kanalı hep aşıklar programı yapardı. Daha sonra o kanalı sattılar ve yeni gelenler bu tür programları oradan da kaldırdı. Şikayetçiyiz bu durumdan. Türkiye’nin hiçbir yerinde bu tür bir uygulama yok. Çok uzağa gitmemize gerek yok. Yanı başımızda Manisa var. Gidin Manisa’ya, üç tane televizyon kanalı var. Üçünde de türkü programı yapılıyor. Denizli’de de aynı durum söz konusu. Fakat İzmir’de bu tür programlar yok. Ayrıca biz İzmir’de nedense sponsor bulamıyoruz. Bir atışma ya da taşlama gibi programlar televizyon kanallarında yer bulmaya başlarsa bir gün elbet sponsorlar da ortaya çıkacaktır. Sponsorlara da haksızlık edemeyiz ki. Çünkü adamlar bizi görmüyor televizyon kanallarında, sponsor olamıyorlar. Ama televizyonlarla bu konuda aynı şeyi düşünmüyoruz. Kendilerine sesleniyoruz, aşıklar geleneğini sürdürebilmek için televizyon kanallarında türkü programlarının devamının gelmesi lazım. Bu kültür, bu gelenek hepimizindir” diye ekledi.

“KOCAOĞLU SANATÇININ DÜŞMANIDIR”

İzmir Halk Aşıkları Derneği olarak Büyükşehir Belediyesi’nden on yıldır yardım alamadıklarını da sözlerine ekleyen Celal Hoca şöyle devam etti: “Aziz Kocaoğlu resmen sanatın ve sanatçının düşmanıdır. Aziz Kocaoğlu’na yetmiş tane dilekçe yolladık. Hiçbirine ne bir cevap ne de güzel bir hizmet almış değiliz. Kocaoğlu kadar bizi görmeyen başka biri yoktur. Mesela Hakan Tartan benim babamın oğlu mu? Değil. Ama Hakan Tartan gibi yiğit adam daha gelmez. Onun kadar bize yardım eden adam daha çıkmadı. Şu anda Sema Pekdaş da bize yardımcı olmaya çalışıyor. Yani şu geleneği Sema Hanım ile beraber yürütüyoruz diyebilirim. Sema Hanım ilk geldiğinde bize konser verdirecekti, afişlerimiz asıldı. Fakat Kobani olayları yüzünden konserimiz iptal edilmişti. Biz sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden illallah etmiş durumdayız. Aşıklar da ozanlar da bu kültürün baş düşmanı olarak Büyükşehir Belediyesi’ni dolayısıyla Aziz Kocaoğlu’nu görüyor. Onun genel sekreterleri dahi bizimle ilgilenmiyor, böyle bir şey olamaz. Sekreter kızlara derdimizi anlatıyoruz, siz bize telefonunuzu verin biz sizi çağıracağız diyorlar. On yıl oldu, on yıl. Yıllarca ne telefonlar, ne dilekçeler… Ulaşmaya çalışıyoruz ama her çabamız olumsuzlukla sonuçlanıyoruz. Kendisine sesleniyoruz. Bu ozanlar, aşıklar ülkenin dilidir. Ayaklı reklamıdır. Bir gün bize desin ki ey aşıklar gelin bakayım, siz benden ne istiyorsunuz desin. Bu geleneğin esas kaynağı biziz. Bu geleneğin can suyu biziz. Tarkan gider Aşık Veysel’in türküsünü okur, milyonlar kazanır. Ama rahmetli Aşık Veysel aç öldü. Bugün bir sürü sanatçı kalkar halk ozanlarının, aşıkların türkülerini söylerler. Reyhani’nin türkülerini söylerler ve köşeyi dönerler. Ama Reyhani aç açına öldü. Bu suyun kaynağı olanlar biz, ama bize el atanlar yok. Bugün Büyükşehir Belediyesi, Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda, Veysel Geceleri düzenliyor. Allah aşkına bu kadar da olmaz ya. Aşık Veysel gecesi düzenliyorlar ama bir tane bile aşığı, halk ozanını oraya çağırmıyor. Gider bir tane türkücü getirir, Aşık Veysel türküsünü ona söyletir. Sen Aşık Veysel’i aşıkların dilinden anlatamadıktan sonra neye yarar senin düzenlediğin Aşık Veysel Geceleri?”

“SAHİPSİZ BİR DERNEĞİZ”

İzmir Halk Aşıkları Derneği’nin belli bir kente özgü olmadığını söyleyen Celal Hoca, dernek bünyesinde her kentten üyelerinin olduğunu da belirtti. İzmir Halk Aşıkları Derneği’nin bir Türkiye derneği olduğunu da ekleyen Celal Hoca, “Ama derneğimizin yardıma ihtiyacı oluyor. Burada biz kirayla kalıyoruz. Bu kirayı kendi cebimizden ödüyoruz. Bazen yurtdışında bulunan üyelerimizden yardım talep ediyoruz. Sağ olsunlar kırmıyorlar bizi, öyle ya da böyle ayakta kalabiliyoruz. Odun kömür konusunda da sıkıntı yaşıyoruz. Kış geldiğinden beri ben arabama atarım iki çuval odun kömür, gelirim derneğe koyarım. Bu şekilde herkes biraz biraz ucundan tutarak derneği ayakta tutmaya çalışıyor. Bazen gidiyoruz işadamlarının ya da inşaat firmalarının sahiplerine, bize bir yardım edin, en azından kira yardımı yapın diyoruz. Hepsi kendi şehirlerinde bulunan derneklere zaten yardım yaptıklarını söylüyorlar. Hepsi kendi şehirlerindeki derneklere yardım yapıyor ama bize yardım yapan yok. Biz tamamen yerel yönetimlerin desteğine kalmış bir derneğiz. Onlardan da yardım alamazsak biteriz. Konak Belediyesi bizim duvarlarımızı boyadı, sıvamızı yaptı. Sandalye masa verdi. Konserlerimizde bize yardım etti. İzmir’de otuz ilçemiz varsa, bunlardan iki ya da üç tane ilçe bize çok yardım etti. onların destekleriyle ayakta durmaya çalışıyoruz. Fakat bu derneği daha ileriye taşımamız lazım. Hatta bu derneği bir okula dönüştürmemiz lazım. Usta çırak ilişkisini canlandırmamız lazım bu dernekte. Ama tabi bu da maddi anlamda biraz sıkıntı yaratır. Çünkü ustanın da çırağında ücretlerinin verilmesi gerekecektir. Kültür Bakanlığı’nın da bu konuda desteğini bekliyoruz. Kültür Bakanlığı bu işin dışında kalmamalı. Kültür Bakanlığı sadece yılda iki ya da üç bin lira veriyor konser verebilmemiz için. Zaten o para da ses düzeni kurulumlarına dahi yetmiyor. Birileri el atmazsa bu kültür, bu gelenek ilerleyemez. Bizim şiirlerimiz, kitaplarımız var. Ama bunları bastıracak maddi kazanç yok. Sadece benim binden fazla şiirim var. Burada yirmi tane ozanımız var. Hepsinin binlerce şiiri var. Ama bunları bir kitap haline getirip bastıracak birilerini bulamıyoruz. Aşıklık ile ilgili her türlü yardımı yapanlar var. Fakat bu konuda yardım yapmayan tek kurum Büyükşehir Belediyesi. Bazen o kadar büyük paraları bir sanatçıya verip meydanlarda konser verdiren Büyükşehir Belediyesi, o paraların yüzde birini isteyen bizleri hiçe sayıyor. Biz belediyenin bize, yani yirmi kişiye bir konser için verdiği para beş ya da on bin lira. Bakın bu para yirmi kişilik ekibimiz için, bir kişi için değil. Ama bugün meydanlarda şarkıcılara verdikleri konserlerde bir sanatçının istediği en az para elli ya da yüz bin liradır. Ama diğer yandan biz derneğimizde yakacak odun kömür bulamıyoruz. Bu konuyla ilgili de dilekçe verdik kendilerine. Vakıflara ve derneklere kömür verilmeyecek cevabını aldık. Büyükşehir Belediyesi onu bile vermiyor. Çok acayip bir durumdayız. Ama ben bir öğretmenim ve iki kere ikinin beş ettiğini daha görmedim” diyerek sözlerine son verdi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.