Eğitim nefes almak kadar önemli

EMİNE ŞEKER

Altındağ İlkokulu Müdürü Ahmet Dedekorkut, Dokuz Eylül Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nden mezun olduğunu ifade ederek, 1990 yılından bu yana mesleğin içinde olduğunu ve 16 Aralık 2014 tarihinden itibaren de Altındağ İlkokulu’nda müdür olarak görev yaptığını söyledi.

BİR ÖĞRENCİNİN HEDEFİ VARSA BİZİM KORKUMUZ YOK

Dedekorkut, okulun bulunduğu çevreyi kozmopolit bir ortamdan oluştuğunu belirterek, “Özellikle Doğu Anadolu daha özele inersek Ağrı daha da özele inersek Ağrı Eleşkirt ağırlıklı bir çevre. Aralık ayından itibaren girdiğim toplantılardan edindiğim gözlemlerle söyleyebilirim ki velilere bir şey anlatılmak istendiğinde bir sıkıntı yaşanmıyor. Bazı konulara çok dar bakıyorlar. Ama anlatılmak istenen konu iyi bir şekilde açıklanırsa velilerimiz anlamaya hazırlar. Çevrede yaşayan ailelerimizin kurumlara karşı bir ön yargıları var. Resmi dairelere girdiklerinde reddedileceklerini ve dışlanacaklarını düşünüyorlar. Ama böyle bir şey olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Ailelerimizin çocukları için eğitim ve öğretim konusunda üzerlerine düşen görevleri yerine getirmek için çabalıyorlar. Bulunduğumuz konum itibari ile güvensiz bir ortamda bulunuyoruz gibi görünse de ben bu okula geldiğimden beri hiçbir olumsuz bir olayla karşılaşmadım. Öğrencilerimi rahatsız eden en büyük kaygı ise bölgenin merkeze uzak ve ailelerin ekonomik durumlarının malum durumda olmasından dolayı hedeflerinin küçük kalmasıdır. Öğrencilerim Atatürk Lisesi’ni hayal edemiyorlar. En başarılı öğrencimin hedefi Bornova Anadolu Lisesi oluyor. Ama son dönemde yapılan birebir görüşmelerde öğrencilerimiz kendi başarılarına göre bir hedef oluşturmaya başladılar. Öğrencilerimizin ve velilerimizin hedefleri var ise bizim korkumuz yok” dedi.

TOPLUMA SAĞLIKLI BİREYLER KAZANDIRMAK İÇİN VARIZ

Cumhuriyetin temel değerleri çerçevesinde ve Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda eğitim öğretim veren bir okul olmayı amaçladıklarını vurgulayan Dedekorkut, “Öğrencileri toplumsal sorunlara duyarlı ve çözüm üretebilen, eğitim öğretim uygulamalarında öğrencilere yurttaşlık bilincinin aşılandığı, idare edenleri değil, edilenlerin yön verdikleri, insana önem veren, insan yetiştiren ve kaynağı insan olan, çağdaş uygarlık değerlerini benimseyip çevre bilincine sahip öğrencilerin yetiştiği ve bu anlayışa sahip velileri bulunan bir okul olmayı hedefliyoruz. Okulumuzun misyonu ise Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk ilkelerine bağlı; çağdaş, laik, katılımcı, paylaşımcı ve yaratıcı, demokrat, bilgili, kişilikli, Kişisel farklılıkları geliştiren, bilimsel bir eğitim anlayışı ile bilgiye ulaşabilen ve bilgiyi kullanabilen, nitelikli eğitim öğretim ile değişime ve gelişime açık, bugüne ve yarına, problemlere hazır, değerlerine bağlı, kendi kültürünü geliştiren, evrenselliği yakalamış, evrendeki farklılığın farkında olan, hakkını arayan, mantığı ben değil biz olan topluma her yönüyle sağlıklı bireyler kazandırmak için varız” şeklinde konuştu.

AİLELER EN DEĞERLİ VARLIKLARI İÇİN UĞRAŞIYORLAR

Dedekorkut, okulun dış cephe olarak mantolamaya ihtiyacı olduğunu ifade ederek, bahçe içinde bulunan iki binanın birleşmesinden kaynaklanan ara boşluktan dolayı belirli dönemlerde yağmur aldığını söyledi. Dedekorkut, “Pencerelerin alüminyum olması yalıtımı sağlayamıyor. Kalorifer sistemi ısıtmaya yetmiyor olabiliyor. Bu konularla ilgili gerekli yerlere bilgi verdik. İlgili yerler gelerek incelemelerine başladı. En kısa süre içerisinde yaşadığımız bu sıkıntılar çözülecektir. Bulunduğumuz bölge itibari ile ailelerimizin ekonomik gelirlerinden dolayı okulun aidatlarını ödemekte ailelerimiz zorlanıyor. Devlet elektriğimizi ve suyumuzu ödüyor. Ama okulda herhangi bir arıza yaşandığında yaşanan sıkıntıyı biz okul olarak ödemek zorundayız. Aileler verdikleri aidatların boşa gitmediğini görünce daha da destek olmaya çalışıyorlar. Aile sadece verilen paranın okulun hangi eksiği için harcandığını görmek istiyor. Merkezi okullarda velilerden alınan büyük meblağlardaki aidatlardan bizim ailelerimizden aldığımız aidatlarımız daha değerli. Çünkü bizim velilerimiz okula destek olmak için elinden geldiğince çabalıyor. Çünkü hayatlarında en değerli varlıkları olan çocukları için uğraştıklarını biliyorlar. Çevreden okulumuza yoğun talep olmasından dolayı biz sınıf sayımızı artırmak zorunda kaldık. Kütüphanemizi kapatmak zorunda kaldık. Öğrencilerimiz var olan kitaplardan yararlanmak istediklerinde öğretmenleri gözetiminde faydalanabiliyorlar. Okulumuz içerisinde kütüphane başta olmak üzere, öğretmenler odası, müdür yardımcısı ve rehberlik servisimiz eksik durumda. Bu konularla ilgilide gerekli yerlere bilgi verildi. En kısa süre içerisinde var olan bu sorunlardan çözülecektir” ifadelerini kullandı.

KULÜP ÇALIŞMALARI YAPIYORUZ

İlkokul öğrencileri için yetiştirme kursları kaldırıldığını dile getiren Dedekorkut, “Öğrencilerimiz için kulüp çalışmaları yapıyoruz. Matematik kulübü, bilim kulübü ve satranç kulüpleri gibi kulüplerle destek eğitim almaya çalışıyorlar. Bu çalışmalar çocukların bir takım çalışmasına hazırlanmaları adına yararlı oluyor. Aynı zamanda önlerinde daha yeni hedefler görebilme adına önlerini açmış oluyor. Ama ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin aynı bahçede olmalarından dolayı ders giriş ve çıkış saatleri birbirini desteklemiyor. Bu yüzden bazı sınıflar daha erken çıkarken bazı sınıflar daha geç çıkıyor. 4+4+4 eğitim sisteminin bu aşamasında bina ve bahçe birbirinden ayrılamaz halde olduğu için bu sorunu yaşıyoruz. Binayı kendi içinde ayırabiliyoruz. Ancak bahçe kullanımı ortak olduğu için 2 ayrı kurum haline dönüştüremiyoruz. Bu dönüşüm aşamasında bizim gibi sadece birkaç okul kaldı” dedi.

KURUMUMUZ İÇİN BİR AYRICALIK

Dedekorkut, bölgede ve yakın çevrede, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin bulunmasına karşılık, onlara özel eğitim verilecek bir ortam yaratılması gerekliliğinden yola çıkarak okulda özel eğitim sınıfı oluşturduklarını açıklayarak, “Bölgede bu alanda eğitim veren bir sınıfa sahip olmak kurumumuz için bir ayrıcalık oluştururken yönlendirilen öğrencilerin sayılarında gözlenen artış öğretmenlerimizin yaptıkları çalışmalarda kaygılandırıcı bir unsur taşımakta. Bu tarz eğitim veren sınıfların sayısının artırılması ve biraz daha yaygınlaştırılmasının özel eğitime ihtiyacı olan çocukların daha sağlıklı eğitim almaları açısından gerekli olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

YA HAVLUYU TUTAN OLACAKLAR YA DA HAVLUSU TUTULAN

Dedekorkut, bir bireyin ileriki hayatında yapacağı işten eveleneceği kişiye kadar vereceği kararı ilkokul çağında verdiklerini söyleyerek, “Bu çocuklar mutlaka denize girecekler. Ya halk plajında ya yazlığının bahçesinden çıkar çıkmaz. Çocuklar denizden çıkar çıkmazda mutlaka kurulanacaklar. Ya havlusunu kumun üstünden alarak sallayacak biraz kumlar dökülsün diye ya da birisi havlusunu tutuyor olacak. Ya havluyu tutan olacaklar ya da havlusu tutulan. Bireyin hangi üniversiteye gideceğine, hangi mesleği seçeceğine ve çocuklarını hangi okula okutacaklarının kararını şimdi ilkokul çağında veriyorlar. Bireyin yaşamını her alanda değiştiriyor. Bölgemizden belediye otobüsüne binip Kemeraltı’ndan herhangi bir mağazadan alışveriş yapıp tekrar geri dönebilmek için mutlaka bir lise eğitimi alması gerektiğini dile getiriyoruz. Otobüsün hangi güzergahı takip ettiğini, oradan bindiği araçla buraya gelebilme süresini tahmin edebilmeyi tespit edebilmenin yolu eğitimden geçer diyoruz. Ülkemizde ve birçok ülkede çok fazla örnek gösterilebilir bazı kişilerin böyle bir eğitime ihtiyacı kalmıyor. Çünkü onlar için 3 kuruş fazla 3 kuruş az olmasının bir önemi yok. Bizim bölgemiz ve bizim bölgemiz gibi olan çevrelerde bulunan çocukların okumaktan başka seçenekleri olmadığını vermeye çalışıyoruz. Babalarımızın bize vereceği bir fabrika yok. Bu yüzden babalarının fabrikası olan kişilerin fabrikalarında işçi olabilmek için bile iyi bir liseyi bitirmek zorunda olduklarını anlatıyoruz” diye konuştu.

EĞİTİM KİŞİ İÇİN YAŞAMIN VAZGEÇİLMEZ BİR İHTİYACI

Eğitimin bireyin hayatında öncelikle kendisi için bir ihtiyaç olduğunu ifade eden Dedekorkut, sözlerine şöyle bitirdi: “Eğitim kişi için yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Eğitimin nefes almak kadar önemli olduğunu fark etmelerini öğrencilerden, velilerden isteğim ise yarın evlatlarının ev kiralarını ödemelerine katkı sunarken yaşayabilecek zorlukları şimdiden görerek onların kira desteğine ihtiyaç duymadan kendi ayakları üzerinde sadece kendi başlarına yaşayabilecek hale gelmelerini sağlamalarıdır. Aileler Ebeveyn olarak yapmaları gereken görevleri unutmamalarını istiyoruz.”