Para ya da kariyer için değil

EMİNE ŞEKER

Halil Rıfat Paşa Caddesi’nde bulunan Kemal Reis İlkokulu’nun Müdürü Makbule Taşkın, 1976 yılında Uşak Kız İlk Öğretmen Okulu’ndan mezun olduğunu belirterek, mezun olduktan sonra hemen öğretmenlik mesleğine başladığını ifade etti. Taşkın, “Öğretmenliğe devam ederken 1982 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdim. Meslek hayatımın 37. yılındayım. 12 yıl boyuna öğretmenlik yaptım. Geri kalan zamanda da yönetici olarak çalıştım. 2006 yılında yine Dokuz Eylül Üniversitesi’nde tezli yüksek lisans yaptım. İngilizce ve Fransızca biliyorum. Kendimi yenilemeye ve geliştirmeye açık biriyim. Eğitimlerime sürekli devam ederim. Sadece resmi yerlerde değil özel sektörde de neler oluyor diye merak ederim. Geçen yıl İzmir’de açılan kadın girişimcilere yönelik Boğaziçi Üniversitesi ile İzmir İş Kadınları Derneği açtığı bir kurs vardı. O kursa katıldım. Yöneticiliğe katkıda bulunacak her türkü eğitime devam etmekteyim. Eğitim, eğitim ve eğitim diyorum. En yeni nesle hitap ettiğimizi düşünerek kendimi güncellemeyi şiar edinmiş durumdayım. Bugüne kadar Alsancak Melih Özakat İlkokulu’nda, Karşıyaka Ankara İlköğretim Okulu’nda, Salih İşgören İlkokulu’nda, Konak Hakimiyeti Milliye İlköğretim Okulu’nda, Konak Misakı Milli Orta Okulu’nda yönetici olarak çalıştım. Yaklaşık 2 aya yakındır da Kemal Reis İlkokulu’nda yönetici olarak çalışıyorum. Okuluma, kurumuma, ülkeme ve yöreme adapte etmemde fayda gördüğüm yenilikleri de uygulamaya çalışırım” dedi.

TARİHTE BÜYÜK KAHRAMANLIKLAR GÖSTEREN KEMAL REİS ADI VERİLDİ

Kemal Reis İlkokulu’nun mahallenin teşebbüsü ile özel İdare tarafından 1938 yılında bir lise binasının temelleri üzerine inşa ettirildiğini belirten Taşkın, “Yapılan okula Asansör adı verildi. O zaman pek küçük olan etrafı arsalarla çevrili olan üç mahalle halkının pek kalabalık olmaması okulun dört derslik olarak yapılmasına neden oldu. Okulumuz Kemal Reis Mahallesi, Kılıç Reis Mahallesi, Turgut Reis Mahallesi, Akın Simav Mahallesi ile Halil Rıfat Paşa gibi geniş bir sahada eğitim öğretim hizmeti vermekte. Yaklaşık 75 yıllık dönemde okulumuzda çeşitli meslek sahibi şahsiyetler yetiştirildi. Okul İdaresi’nin ve Okul Aile Birliği'nin başvurusu üzerine okulumuza tarihte büyük kahramanlıklar gösteren ve amiral olan Kemal Reis adının verilmesi tebliğ edildi. İl Daimi uygun görerek okulumuz, 23.11.1952 yılında ve 85 sayılı kararla 29.01.1952 yılında adını aldı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 3 Mart 1952 tarih ve 617033-2/8203 sayılı yazılarıyla kabul edildi. İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü 29.01.1952 tarihli 1008 sayılı yazılarıyla, bir yıl sonra 28.11.1953 yılında okula 13 bin TL yardımla yeni iki bölüm ilave edildi. Okul bahçesine yapılacak bina için okul 05.08.1962 yılında ihale gidilerek yeni binanın temeli atıldı. 06 Nisan 1964 yılında okul binası eğitim ve öğretime açıldı. 1975 yılında ilk ve eski bina yıkılarak yerine üç katlı beş dershaneli bina inşa edildi, 1981–1982 çağın şartlarına uygun olarak eğitim ve öğretime başladı. 1982 yılından bugüne dek İYAP Projesi uygulanmış çevre ile bütünleşerek etkinliğini sürdürdü. 1990 yılından itibaren MLO okullar kapsamına girdi. 1995 yılında okulumuza şehit velisi tarafından toplantı salonu yaptırıldı. 1987-1988 Öğretim yılında okulumuzda ana sınıfı açıldı. 2001 yılında İzmir Ticaret Odası tarafından okulumuzda bir yıl eğitim alan eski Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül adına anasınıfımız restore edildi” ifadelerini kullandı.

BAŞARIYI HEDEF EDİNEN BİREYLER YETİŞTİRMEK İSTİYORUZ

Taşkın, okulun misyonunun; kendine, topluma, doğaya karşı sorumlu, akademik sosyal ve kültürel anlamda başarıyı hedef edinen bireyler yetiştiren bir kurum olmak olduğunu dile getirerek, “Vizyonumuz ise yaşam boyu öğrenme arzusu taşıyan özgüven ve sorumluluk sahibi, insanlığın huzuru ve mutluluğu yolunda çalışan ‘önder’ bireyler yetiştirmek” şeklinde konuştu.

GENÇ NÜFUS SAYISI ÇOK AZ

Taşkın, Halil Rıfat Paşa Caddesi’nde bulunan Kemal Reis İlkokulu’nun bulunduğu bölgenin dezavantajlı olduğunu söyleyerek, “Okulumuzda şuan sadece ilkokul çağında 196 öğrencimiz, 16 öğretmenimiz, 2 yöneticimiz ve 1 hizmetlimiz var. 4+4+4 eğitim sistemine geçildikten sonra ortaokula giden öğrencilerimiz ile ilkokul çağındaki öğrencilerimiz ayrıldı. Zaman içerisinde var olan öğrenci sayısında azalma olmuş. Aslında bulunduğumuz bölge İzmir’in en köklü semtlerinden bir tanesidir. Ama okulumuzun bulunduğu çevrede genç nüfus sayısı çok az. Daha çok ileri yaşta olan insanlar var. Maddi olanaklar çok kısıtlı. Bu açıdan okulumuz dezavantajlı bir bölgeye sahip. Gelir açısından çok parlak bir bölgedeyiz diyemeyiz” diye konuştu.

KADINLARIMIZIN ÖZGÜVENİNİ ARTIRIYORUZ

Taşkın, okulun bazı dersliklerinin boşta olduğunu ifade ederek, “Okulun sadece gelen öğrencilere ait olduğunu düşünmüyorum. Çevreye de yaşayan insanlara da ait olduğunu ve okulu bir kültür merkezi olarak düşünüyorum. Çevreye de hizmet vermemiz gerektiğinin de bilincindeyim. Ayrıca Bakanlığımızın ‘Okullar Hayat Olsun’ projesi kapsamında okulumuzda yetişkinlere yönelik boşta kalan dersliklerimizin de değerlendirilmesi açısından çevrede yaşayan insanlara hizmet vermekteyiz. Bu çalışmalar İzmir Konak Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü, İŞKUR ve Kadın Haklarını Korunma Derneği İzmir Şubesi ile oluşturulan protokol ile yetişkinlere kurslar veriyoruz. Evde çocuk bakımı kurslarımız, kırk yama kurslarımız, hasta bakım kurslarımız ve nakış kurslarımız var. Kurslarımız sadece öğrencilerimizin velilerine değil çevrede bulunan istekli olan yetişkinlere de açık. Ayrıca bu dönem içerisinde Tıbbi Sekreterlik kursuda açıyoruz. Kurslar bittikten sonra başarılı olan kişilere Halk Eğitim Merkezi tarafından sertifikalar veriliyor. Biz okul olarak kurumumuzu açıyoruz. Yapmamız gereken ne varsa elimizden geleni yapıyoruz. Bu kursları açmamızdaki amaç kadınlarımızın özgüvenlerini artırmak, meslek sahibi olmalarını sağlamak. Ayrıca öğretmenlerimize yönelik yabancı dil kursu açacağız” dedi.

MAALESEF BİR ÇÖZÜMÜ YOK

Kemal Reis İlkokulu’nun çok eski tarihlerde yapıldığını hatırlatan Taşkın, “Okulumuz eski bir yapıya sahip olduğu için öncelikle çatı sorunun çözülmesi gerekiyor. Elektrik tesisatının kökten değişmesi gerekiyor. Tüm sorunlarımızı ocak ayı içerisinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bildirdik. Diğer var olan eksikliklerimizi çevreyle ya da Sivil Toplum Kuruluşları ile kısmen çözmeye çalışıyoruz. Okulumuzda çok güzel bir kütüphane yok. Ancak kurulma aşamasında olan bir kütüphanemiz var. İşlevsel olmasa bile çok amaçlı bir salonumuz var. Yine birçok ihtiyacımızı karşılayabiliyor. Ama yine de salonumuzun iyileştirilmeye ihtiyacı var. Okulumuzda bulunan çocukların oynayabileceği bahçe yeterli. Ancak bahçede bulunan merdivenler çok fazla. Yalnız öğrenciler için değil büyükler içinde tehlike arz ediyor. Ama bu duruma maalesef bir çözüm yok. Çünkü okulun yapısı bu şekilde” ifadelerini kullandı.

YENİ FAALİYETLER PLANLAYACAĞIZ

Taşkın, sadece yetişkinlere yönelik değil öğrencilere yönelikte etkinlikler yaptığını söyleyerek, “İlkokul çocukları oldukları için mesafesi uzak olan yerleri tercih edemiyoruz. Geçtiğimiz günlerde kütüphaneye götürdük. Şehir içi turlar düzenledik. Okul içinde eğitici film gösterileri yapıyoruz. Yeni geldiğim için çok fazla etkinlikler gerçekleştiremedik. Ama önümüzdeki hafta öğretmenlerimizle birlikte bir toplantı yapacağız. 2015-2016 yılına ait olacak olan stratejik planımızı yenileyeceğiz. Yeniden misyon ve vizyon belirleyeceğiz. Oluşturduğumuz stratejik plan çerçevesinde yeni faaliyetler planlayacağız” şeklinde konuştu.

DÜNKÜ GÜNEŞTE BUGÜN ÇAMAŞIR KURUTULAMAZ

Eğitimin kişinin doğumundan ölümüne kadar sürmesi gereken bir süreç olduğunu ifade eden Taşkın, “Eğitim bireyin vazgeçilmezi olmalıdır. Ben sadece Türkiye’ye değil global bir bakış açısıyla dünyaya insan yetiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendini iyi bir şekilde ifade edebilen, örf ve adetlerini bilen, geleneklerine bağlı, vatanını ve milletini seven, karşısındaki kişilere saygılı bireyler yetiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Eğitim hayatı bireyler için bitmeyen bir süreç olması gerektiğini düşünüyorum. Dünkü güneşte bugün çamaşır kurutamayacağımızı düşünüyorum. Yani bilginin bu kadar hızlı yayılabilen bir çağda mezun olduğumuz bilgilerle kalırsak dünyanın çok gerisinde kalırız diye düşünüyorum. Kişinin kendisini sürekli geliştirmesi gerekiyor. Eğitim benim hayatımda vazgeçilmezdir” diye konuştu.

VAR OLUŞ SEBEBİMİZ ÇOCUKLARIMIZ

Taşkın, her veli gibi okulun öğrencilerinin velilerinin de çocuklarının eğitim ve öğretim hayatına önem verdiklerini söyleyerek, “Daha ileriye gidebilmek için veliler ile iş birliği içinde olmamız gerekiyor. Veliler çocuklarını takip etmeleri gerekiyor. Velilerimiz her anne ve baba gibi çocukları için en iyilerini istiyorlar. Bizimde okulda var oluş sebebimiz çocuklarımızdır. Bizde koşullarımızı değerlendirerek çocuklarımızın daha iyi eğitim alabilmeleri için elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyoruz” dedi.

‘ÖĞRETMEK KALBE DOKUNMAKTIR’

Çocukların hayatına dokunmak için öncelikle sevginin olması gerektiğini vurgulayan Taşkın, “’Sevgi’ kavramının en büyük anahtar olduğunu düşünüyorum. ‘Öğretmek kalbe dokunmaktır’ cümlesini çok beğeniyorum. Çocukların hayatına okunmak için öncelikle çocuklarımızı seveceğiz. Çocuklarımızın güvenini kazanacağız. Çocuklarımızın bizim için özel olduğunu hissettireceğiz. Çocuklarımıza değerli olduklarını belli ettireceğiz. Bu şekilde eğitim vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Temel görevlerimizden biride çocuklarımızın yeteneklerini keşfetmektir. Önceki yıllarda okullarda açtığım kurslar kanalıyla birçok öğrencinin yeteneklerinin keşfedilmesine vesile olduğumu gururla söyleyebilirim. Geçmiş yıllarda açılan kurslarımızda çocuklarımıza uzman öğretmenlerden ders verdik. Yetenekleri keşfedildikten sonra geleceğe hazırladık. Birçok öğrencimiz konservatuar bölümlerini kazandı. Öğrencilerin yeteneklerinin keşfedilmesi için okullarında çaba göstermesi gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

AMACIM ÖNCELİKLE İYİ BİR İNSAN YETİŞTİRMEK

Ailelerin ve öğretmenlerin mutlaka çocuklarını anlamaları gerektiğini dile getiren Taşkın, sözlerini şöyle tamamladı: “Aileler ve öğretmenler çocuklarına zaman ayırmalıdır. Çocuklarını ihmal etmemeleri gerekiyor. Çocuk sevildiğini, kabul görüldüğünü ve değer verildiğini hissederse o çocuğun kötü alışkanlıkları olmaz. Topluma kötü bireyler yetiştirilmez. Benim amacım öncelikle iyi bir insan yetiştirmektir. Aileler çocuklarına sarılsın. Çocuklara tavsiyem; hayatta para ya da kariyer için çalışmamaları başarı için çalışmalarını öneriyorum. Zaten başarı için çalışan insanlarda kariyerde parada sonradan gelecektir diye düşünüyorum.”