Önemli olan mutlu bireyler yetiştirmek

NİLGÜN TAZE

Normal eğitim veren bir ilkokul olmalarına rağmen otizmli 4 öğrenciye de eğitim verdiklerini belirten Mürşide Akyüz İlk Öğretim Okulu Müdürü Ahmet Nazlım, Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nin çocukları yönlendirdiğini belirterek otizmli çocukların birebir eğitim almaları gerektiğini vurguladı.  Kendilerini ifade etmekte sıkıntı yaşayan çocuklar oldukları için bir öğretmene iki öğrencinin düştüğünü söyleyen Nazlım, otizmli çocukların ancak gerekli eğitimi aldıktan sonra kendi yaş guruplarıyla bir araya gelebildiklerini belirtti. Ailelerin kültür düzeyinin yüksek olduğunu ve çocuklarıyla yakından ilgilendiklerini ifade eden Nazlım, önemli olanın çocukların mutlu olmasının altını çizerek, “Her gördüğüm veliye çocuklarına baskı yapmamaları gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Eğitim bir yarış olmasın. Velilerimiz çocuklarının çok ödev yapmasını ve sorular çözmesini istiyorlar. Ben de ‘bırakın önce mutlu olsunlar başarı zaten kendiliğinden gelecek’ diyorum. Profesör ya da mühendis olup mutsuz yaşayan bir insan olmaktansa, kuaför olup mutlu yaşayan bir insan olmanın daha sağlıklı olduğunu velilere her fırsatta anlatmaya çalışıyorum. Okulun bahçesinden girdikten sonra çocuklar benim çocuklarımdır ve evden üzüntülü bir şekilde geldiklerini görmek istemiyorum. Çocuklarını konuşturamamaktan şikayetçi olan veliler akşamları günlerinin nasıl geçtiğini sorduklarında  ‘dünkünün aynısı baba’ cevabını alıyorlar. Ben de velilere her defasında sormayın, bütün aile toplandığında o gün neler yaşadığınızı önce siz sonra anne, sonra varsa kardeş paylaşsın. Göreceksiniz ki çocuk kendiliğinden gün boyunca neler yaptığını detaylı bir şekilde anlatacak ve hatta çok anlattığı içinde susturmaya çalışacaksınız. Ben de bir babayım ve bazen gerçekten kızımı susturmakta güçlük çekiyorum.  Çoğu üniversite mezunu olan velilerimiz ‘çocuğum hala çarpım tablosunu öğrenemedi’ gibi şikayetlerle yüksek beklenti içinde bulunabiliyorlar.  Her şeyin bir zamanı olduğunu, eninde sonunda öğreneceklerini hatırlattığım bu velilerimize her şeyin bir süreci ve çocuklarının da belirli bir kapasiteleri olduğunu hatırlatıyorum. Nasıl bebek emeklemeden yürüyemezse öğrenme de kendi süreci gelişmeden oluşmuyor. Çok yakın profesör olan bir arkadaşım çok para kazandığını ancak gün boyu süren panellerden dolayı gece 12’ler de eve gidebildiğini ve ikiz çocuklarını sadece pazar günleri görebildiğinden yakındı. Para bir yere kadardır. Hayatı teke indirmek mutsuzluk yaratır çünkü hayat çok yönlülüğüyle güzeldir. Çocuklarımız hem mutlu hem de başarılı olabilirler ancak her çocuğumuz sınavlarında 100 alacak diye bir kaide de yok.  Benim sırtıma 50 kg.’lık bir yük verirseniz onu merdivenin sonuna kadar taşıyabilirim. Benden daha iri cüsseli adama 80 kg. verin benim taşıdığımdan daha ağır olan yükü rahatlıkla taşır. Ancak benim taşıma kapasitem 50 kg. iken 80 kg. yüklerseniz ben o yükün altında ezilirim. Çocuklarımızda aynı şekildedir. Kendilerine özgü bir algılama sınırları vardır ve diğer çocuklarla kıyaslayıp çocuğumuzdan kapasitelerinin üstünde bir performans beklersek hem onları hem de kendimizi mutsuz hale getirmiş oluruz. Ben 2000 yılında Engin Hayri Özmeriç Okulu’nda müdür yardımcısı olarak göreve başlamıştım. 20 yıllık bir öğretmenlik sürecim var ve 15 yıldır Karşıyaka’da idarecilik yapıyorum. Eğitmenliği severek yaptığınız zaman ancak elinizi taşın altın koyabiliyorsunuz. Bir Atatürk büstünün etrafını basitçe çiçeklendirmek bile bir farkındalık, bir değişim yaratır” dedi.

HEDEFİMİZ AKTİF EĞİTİM

Özellikle yaz aylarında Milli Eğitim Bakanlığı kanalıyla üniversitelerle işbirliği yaparak öğretmen ve ailelere yönelik bilgilendirme çalışmaları yaptıklarını belirten Nazlım, geleneksel eğitim sisteminin artık dünya üzerinde geçerliliğini yitirdiğini vurgulayarak, “Yeni çıkan müfredattan ve gelişmelerden haberdar olabilmek için çalışmalarımız devam ediyor. İki rehber öğretmenimiz kanalıyla velilerimize çocuklarına nasıl davranmaları gerektikleri ya da çocuklarının nasıl ders çalışmaları gerektiğine dair bilgi veriyoruz. Özellikle çok uç noktalara gitmeden konusunda uzman polislerimiz çağrılarak her hangi bir kandırılma ya da kaçırılma durumuna karşı neler yapılabileceği öğretilecek. Bir karar alırken mutlaka öğretmen arkadaşlarımın da fikirlerini alırım çünkü benim tek başıma her şeyi bilmem mümkün değildir. 23 Nisan kutlamalarında okul bahçemiz küçük olduğu için öyle bir düzenek kurduk ki velilerimiz çok memnun kaldılar. Onların memnun geri dönüşümü bize de pozitif olarak yansıdı ve gayretlerimiz arttırdı. Bir bütün olarak hareket etmeye başladığınız andan itibaren verim ve paylaşım daha çok artıyor. Ben bu okulu tek başıma yönetirim anlayışından uzak durmaya çalışarak bir ekip halinde çalışıyoruz” açıklamasını yaptı.

TEMEL HEDEFİMİZ GÜVEN

Karşıyaka Nergiz Mahallesi yerleşkesinde, ulaşım itibari ile oldukça merkezi bir konumda bulunduklarını ve 2 binadan oluşan okulun geniş bir bahçeye ve yeterli alt yapıya sahip olduklarını söyleyen Nazlım, “530 öğrencimiz, 19 sınıf öğretmenimiz, 4 anasınıfı öğretmenimiz, 4 özel eğitim öğretmenimiz, 2 rehber öğretmenimiz, 1 müdür yardımcımız ve 1 eğitim yöneticimizle eğitim öğretim hizmeti veriyoruz. Farklı kültürden aile yapıları aslında bizler için bir fırsat teşkil ediyor. Okul sadece çocuklar için değil aileler için de bir sosyal çevre oluşturuyor. Neticede tüm velilerin amacının sağlıklı nesiller yetiştirmek olduğu ilkesinden hareket ediyoruz. Okul aile birliğimiz ve öğretmenlerimiz aracılığıyla velilerimizi de eğitim çalışmalarımızın işleyen bir parçası haline getirme çabasındayız. Diğer resmi kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde velilerimiz için eğitim programları düzenliyoruz. Velilerimizin işbirliğini de destekliyoruz. Okulumuzun en büyük farklılığı belki de özel eğitim konusuna olan duyarlılığı ile kendini gösteriyor. Eğitimde fırsat eşitliği bizler için çok önemli. Otizmli çocuklarımız için özel eğitim sınıfımız ve kaynaştırma uygulaması olan çocuklarımız için destek eğitim hizmetimiz mevcut. Engelli bireylerimizin toplum içine katılmalarının önemini biliyoruz. Ancak bunu gerçekten uygulayabilmek için okulun bir model olacağını düşünüyoruz. Sadece engelli çocuklarımızın arkadaşlarına alışmasını değil normal çocuklarımızın da hayatın içinde engelli bireyi kabullenmesini hedefliyoruz. Okul toplumun küçük bir örneklemidir. Bu noktadan başlayarak tüm çocuklarımızı sosyal normlara ne denli alıştırabilirsek ileriki hayatlarında geniş evrende çok daha başarılı olacaklarını düşünüyoruz. Neticede eğitimin hedefinin çocukluklarını sağlıklı yaşayabilen mutlu çocuklar olması gerektiğini düşünüyoruz. Gelecek kaygısıyla biçimlenmiş küçük yetişkinler değil. Kendi değerlerine sahip çıkarak, çağın gereklerini yakalayabilen, Atatürk ilke ve inkılaplarını takip eden, sosyal kültürel faaliyetlerde ön plana çıkan, özgüvenli ve ahlaklı bireyler yetiştirerek, araştıran, sorgulayan, yeteneklerinin farkına varan ve geliştiren, üreten, paylaşımcı gelecek nesiller yetiştirmektir. Işığın değil aydınlığın peşinden mutlu yarınlar için koşmaktır. Sosyal ve kültürlüyüz, eğitimin her alanında öncüyüz. Atatürk ilkelerine bağlılık, dürüstlük, çalışkanlık, laiklik, adalet, özgüven, dayanışma temel hedeflerimiz. İlkemiz ise Atatürk ilke ve inkılaplarına saygılı, sorumluluğunu bilen öğrenciler yetiştirmek” ifadelerini kullandı.