TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

DSP İzmir’i ‘sol’a hediye etti

Demokratik Sol Parti (DSP) 2. Bölge Milletvekili adayı Selçuk Karakülçe ile 2015 Genel Seçimleri ve İzmir siyaseti hakkında konuştuk

Haber Giriş Tarihi: 05.05.2015 07:33
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
DSP İzmir’i ‘sol’a hediye etti

ANIL YIKGEÇ

Demokratik Sol Parti (DSP) 2. Bölge Milletvekili Adayı Selçuk Karakülçe ile 2015 Genel Seçimlerini ve İzmir siyaseti hakkında sohbet gerçekleştirdik. Karakülçe, DSP’nin İzmir’i sol’a hediye ettiğini belirtirken muhalefeti ve belediyeciliği de eleştirdi. DSP’nin ‘Mutlu İnsan Güçlü Türkiye’ sloganıyla yolan çıktığını ve ülkesi için çağdaş demokrasiyi çağdaş özgürleşmeyi hayal edip iktidara yürüdüklerini ifade ederek, bu seçimin yüzde 10’luk seçim barajının uygulandığı son seçim olduğuna dikkat çekti ve herkesin gönlündeki partiye oy vermesini istedi.

İZMİR ‘SOL’ BELEDİYECİLİĞİ ADINA KÖTÜ BİR ÖRNEK

DSP 2. Bölge Milletvekili Adayı Selçuk Karakülçe, gazetemize yaptığı özel açıklamada İzmir’deki belediyeciliği eleştirerek ‘sol’ belediyecilik adına kötü bir örnek teşkil ettiğini ifade etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin takdir edilecek tarafları olduğuna da dikkat çeken Karakülçe, “İzmir’deki belediyecilik, sol belediyecilik adına kötü bir örnek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun tarıma, kooperatifçiliğe verdiği destek kendi adıma çok benimsediğim ve takdir ettiğim bir karar ama yönetimsel, seçimsel, tercihler, ekonomik olarak halkın desteklenmesi bakımından sol belediyecilik adına son derece kötü bir örnek. Bunu burada çok iyi becerebildikleri gün Türkiye’de ‘sol’un önü çok ciddi biçimde açılacak. Bunun farkında olmamaları hala içe dönük ve AKP’nin kötü kopyaları politikaları ürettikleri sürece bu gerçekleşemez” dedi.

Bu politikalardan DSP olarak olumsuz etkilendiklerini belirten Karakülçe, “Bunlardan maalesef biz de nasibimizi alıyoruz. Çünkü insanlarda ‘solcular gelirse böyle olur’ mantığı yerleşiyor. Rahmetli Ahmet Piriştina bunu kırmıştı. İzmir’i sola teslim eden o ve onun belediyecilik anlayışıdır. Bunlar aşılır, aşılacak. Gerek çözüm süreci diye başlatılan ülkenin nereye varacağını kimse bilmemekle beraber Türkiye Cumhuriyeti her yönüyle gerçekten bir bütün. Bu ülkede kimse herhangi bir şey dizayn etmeye çalışmasa iyi olur. Türkiye’nin kurucuları bu ülkeyi öyle güzel kurmuşlar ki temelleri çok sağlam. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” ifadelerini kullandı.

CHP’NİN ÖNSEÇİME GİTMESİNİN SEBEBİ DSP’DİR  

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) önseçime girmesinin DSP’nin siyasi hayattaki duruşu olduğunu söyleyen Karakülçe, “DSP, bugün ülkede olduğu gibi çok ciddi tabanı ve seveni çok ciddi bir parti. Bugün kendilerine kale edinmişlerin mirasını güle oynaya kullandıkları bir parti. İzmir’i sol’a hediye eden bir parti. Geride bıraktığımız yerel seçimlerin çok coşkulu geçmesinin temel argümanı DSP’nin siyasi hayattaki doğrultu tutarlığı çerçevesindeki siyaset. DSP bugün İzmir siyaseti üzerinde bu mirası kendilerine mal etmeye çalışan ekipler, kendi başarısızlıklarını bu ekip anlayışında aramak yerine ‘DSP oyları bölüyor’ şeklinde değerlendiriyor. Çok ciddi ve acı verici bu kavramın 2015 Genel Seçimlerine somut bir şekilde yansımalarını görüyorum. Bu yansımaları somut bir şekilde ifade edecek olursak CHP’nin önseçimle bugün seçimlere giriyor olmasının temelinde DSP’nin siyasi hayattaki duruşu sayesinde bunun kendileri için zorunluluk olduğunu anlamalarıdır. 2015 Genel Seçimlerinde coşkuyu yaşayacağımız arkadaşlarımız gerçekten birer demokrasi neferleridir. Onların hepsine teşekkür ediyorum. Bu dinamizmi, olmazsa olmazı DSP’nin siyasi hayattaki varlığıdır” dedi.

SON YÜZDE 10’LUK SEÇİM BARAJI

Yüzde 10’luk seçim barajının Türkiye’nin önünde çok büyük bir handikap olduğunu belirten Karakülçe, DSP’nin gerek iktidardayken gerekse diğer zamanlarda barajın kaldırılmasına yönelik çalışmalar yaptığını ifade etti. Yüzde 10’luk seçim barajının uygulanacağı son seçim olduğuna dikkat çeken Karakülçe, “Yüzde 10’luk seçim barajı Türkiye’nin önünde çok büyük bir handikaptır. Bununla ilgili de DSP mecliste olduğu dönemlerde özellikle Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’ün verdiği önergeler, Tansu Çiller tarafından görüşülmedi bile. Herkes seçim barajını, iktidarının devamını sağlar nitelikte, her zaman gücün devam edebilir ve kontrol edilebilir olarak görüyor ama halkın gücüne ipotek konulmaz. DSP tamamen bunları içselleştirmiş ve bu kavramlar doğrultusunda siyasi hayatında yoluna devam eden bir parti. Artık insanların şunu çok iyi bilmeleri gerekiyor; bundan sonraki seçimlerde yüzde 10’luk baraj olmayacak. Bundan sonraki seçim barajı yüzde 3’tür. Bütün vatandaşların bu hassasiyetle oy kullanmaları ve gönüllerindeki partiye oy vermelerini şiddetle istirham ediyorum” dedi.

İKTİDARIN ÖVÜNDÜĞÜ NOKTALAR ECEVİT’İN KARARLARIDIR

Bugüne kadar iktidarın övündüğü noktalara gelmesinin ana sebebinin Bülent Ecevit iktidarının aldığı ekonomik, sağlık, eğitim ve anayasal kararlar olduğun vurgulayan Karakülçe, “1999 yılında Bülent Ecevit iktidardayken o günler içinde ‘Acı reçete’ diye tabir edilen ekonomik kararlar alındı. O kararlar oy kaybına sebep olacağı bilindiği halde alındı. Vatandaşın en büyük beklentisi ekonomik ferahtır. Ama cumhuriyet tarihinden bu yana sürekli ötelenen bugünkü iktidarın da siyasi mirasını yediği ama ekonomik mirasına çok fazla değinmediği, sağ iktidarların biriktirdiği borç yükünü Ecevit iktidarı aldığı bu ekonomik kararlarla yerle bir etmiştir. Yine Ecevit’in mirasına sahip çıkmaya çalışan gruplar tarafından da savunulmamıştır. Acı olan tarafta budur. Bugüne kadar iktidarın övündüğü noktalara gelinmesinin ana sebebi Ecevit iktidarının aldığı ekonomik kararlardır. Bu sağlıkta, eğitimde, anayasal konuda da böyledir. O üç yıllık iktidarda geleceğimizi çok iyi değerlendiren kararlar alınmış ama uygulamalar tam oturduğu anda Ecevit’in o sol ağırlıklı, gelecek kaygılı siyaseti nasıl iktidardan uzaklaştırabiliriz anlayışı ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.

AKP’Yİ İKTİDARDAN GÖNDEREMEYEN MUHALEFET

Muhalefeti de eleştiren Karakülçe, “Burada bizim muhalefete söyleyecek en önemli sözümüz; 12 yıllık AKP iktidarı döneminden çok şikayet ediyoruz ama maalesef AKP’yi iktidardan gönderememe beceriksizliğinden de çok şikayet ediyoruz. Tabii bunu şikayet etmekle kalmıyor. Halka da şikayet ediyoruz. Eğer DSP bugün mecliste olsaydı AKP Hükümeti’nin ömrü bu kadar uzun sürmezdi” dedi.

KADROLU VE BORDROLU ADAYLARI KARŞISINDA HALKÇI VE EMEKÇİ ADAYLAR

DSP’nin milletvekili adaylarının emek ağırlıklı ve halkın içinden olmasına dikkat ettiğini ifade eden Karakülçe, “Biz emek ağırlıklı ve tamamen halkın içinden, halka dönük adaylarla yola çıktık. Her birinin DSP içerisinde ve Ecevit ile ilgili bir hikayesi vardır. En genç adayımız Savaş Memiş, çocukluğundan beri partimizin bütün kadrolarında yer almıştır. Fabrikada işçi olarak çalışan emekçi bir kardeşimizdir. Akşama kadar fabrikada çalışır. Ortaokulu ve liseyi dışarıdan bitirmiştir. Şu anda da üniversiteye hazırlanmaktadır. Sürekli siyaset konuştuğumuz bir arkadaşımızdır. Demokratik solu içselleştirmiş bu uğurda çalışan bir arkadaşımızdır. Diğer partilerin adaylarına baktığımızda bu atmosferi görebildiğimizi söyleyemeyeceğim. Bir taraf bakıyorsunuz şöhretler kadrosu, diğer tarafa bakıyorsunuz kartvizit ve diplomalarıyla öne çıkmaya çalışanlar… Gerçek hayatın öyle olmadığını halkımız çok iyi biliyor. Kartvizit ve diplomayla sorunları çözemiyorsunuz. Halkın içine inmediğin, halkla birlikte olmadığın sürece ne halkçı olabilirsiniz ne de halk adına siyaset yapabilirsiniz. Birçok aday şu anda sahada ama genelde kadrolu ve bordrolu adayları karşısında DSP’nin halkçı ve emekçi kadrolarıyla sahadayız” diye ifade etti.  

ÇAĞDAŞ ÖZGÜRLÜKLER TEMELİNDEKİ DSP

DSP’nin Türk siyasi tarihinde önemli bir yere sahip olduğuna vurgu yapan Selçuk Karakülçe, bugün birçok partinin 2015 seçim bildirgelerinde yer alan vaatlerin zaten DSP’nin kuruluş felsefesinde yer aldığını ve her daim savunduğunu söyledi. Karakülçe, bugün en çok tartışılan konulardan biri olan kadın hakları konusunda partilerin kadın bakanlığı ve siyasi kadrolarda kadınların daha fazla yer almasını konuşurken DSP’nin kurucularından birinin kadın olması ve yıllar önce mecliste kadın hakları konusunda önergeler verdiklerini ifade etti. DSP’nin değerleri uğruna gerek güncel gerekse politik atmosferden etkilenmeden doğru bildiğini yaptığına dikkat çeken Karakülçe, “DSP Türk siyasi hayatının olmazsa olmaz partilerinden biri durumunda. Gerek bu siyasi yaşamda gösterdiği performans ve gerekse 12 Eylül sonrası kurulan siyasi partilerin en büyüğü. Şu anda Türk siyasi hayatının en uzun ömürlü siyasi parti. Parti gelenekleri, kültürü, ideolojisi ve özellikle de dönemsel siyaset ve politika üretmek yerine tutarlı doğrultuluğundan sapmayan, değerleri uğruna gerek güncel gerekse politik atmosferden etkilenmeden doğru bildiğini her zaman ülkesi için çağdaş demokrasiyi çağdaş özgürleşmeyi hayal eden bir parti ve bu uğurda mücadele veren neferlere sahip bir parti. Kurucusu, kuramcısı olan Bülent ve Rahşan Ecevit, partinin ilkelerini oturtmuşlar. Bugün ‘kadın’ konuşulurken DSP’nin kurucusu zaten bir kadın. Çağdaş özgürlükler dememizin temelinde bunlar yatıyor. Birçok partinin 2015 seçim bildirgelerini açıklarken bunlar zaten DSP’nin kuruluş felsefesinde ve geride bıraktığımız gerek iktidar döneminde gerekse siyasi mücadelede hem savunulmuş hem de iktidar olduğu dönemde gündeme alınmıştır. Bunlardan birisi nedir? Şu anda herkes kadın bakanlığı ve siyasi kadrolarda kadınların daha fazla yer almasını istiyor. Ama 2007’de CHP ile ittifakla beraber meclise giren milletvekillerimizin verdiği önergeler hala meclis raflarında duruyor. DSP demek ki bugün üretilmeye çalışılan, moda haline getirilen politikaları çoktan içselleştirmiş ve birçoğunu mecliste olduğu dönemlerde uygulanması adına çaba sarf etmiştir” dedi.

ECEVİT VE İLERİ GÖRÜŞLÜLÜK

DSP’nin kurucusu Bülent Ecevit’in ileri görüşlülüğüne de değinen Karakülçe, “Demokratik Sol Parti, isminde ‘sol’ kelimesi geçen tek partidir. Atatürk’ün kurduğu çağdaş, laik, demokratik Türkiye’yi kendisine hedef almıştır ki Bülent Ecevit de bunu kuramlaştırmış. Demokratik sol söylemde emeğin değeri çok büyüktür. Devrimci, solcu bir partidir. 1965 yılında yaptığı demokratik sol için Ecevit’in çok güzel bir tanımı var.  Ecevit, ‘Sobaya attığınız her kömürde bunu üreten işçilerin emeğini içinizde hissederseniz sizler demokratik solcusunuz. Bunu üretirken patronlarının bir yemekte bahşiş diye verdiği ücrete bir ay boyunca çalıştıklarını düşünüp onların emeğini yüceltmek için gayret ederseniz sizler demokratik solcusunuz’ diyor. Geride bıraktığımız dönemde Soma’da yaşanan işçi faciasını 1965 yılında tanımlamış bir insandır” diye ifade etti.

SİYASETE İNANIYORUM

Kendisinin siyasete girişinde de bir Bülent Ecevit hatırası olduğunu belirten Selçuk Karakülçe, partiye çocuklarına yaşanabilir bir Türkiye bırakmak için siyaset yaptığını söyleyerek, “Siyasete girişimiz DSP’de mücadelemizde en az 10 yıllık bilgi birikimi ve tabii bunun da çok öncesinde bir Bülent Ecevit hatırası var. Sekiz yaşından beri DSP ilkelerle ve Ecevit ile beraber siyasetimizi yürütüyoruz. Babamız Demokrat Parti geleneğinden gelen bir insandı. Ama öylesine demokrasiyi özümsemiş ki bütün kardeşlerim solcu ve babam da hiçbir zaman bize kendi doğrularını dayatmadı. Bizim ailemiz özgürlükleri içselleştirmişler. Daha sonra lise, üniversite ve çalışma hayatımda bu ilkelere bağlı kalarak yaşadım. 2002 yılında Kemalpaşa İlçe Örgütlerinin hemen her kademesinde yer aldım. DSP’nin bütün idari kadrolarında ayak basmadığım yer kalmadı. Siyasete inanıyorum. Bütün vatandaşların siyasete bir şekilde katılmaları gerektiğini şiddetle savunuyorum. Trafiğe, bir ofisin dekorasyonuna bile nihai noktalarını siyaset koymuştur. Eğer burada bulunduğumuz atmosferi değiştirmek istiyorsak bu ancak siyasetle mümkündür. Sokrates’in çok güzel bir sözü var; ‘Siyasete girmeyen alimler, cahiller tarafından yönetilmeyi kabul etmiştir.’ Elbette ki siyaset yapmak zor bir iş, fedakarlık, zaman istiyor. Herkes nasıl bir hayat kurguluyorsa onun için mücadele vermemiz gerekiyor. Çocuklarımız ve kendimiz için yaşanabilir, özgür nasıl bir dünya hayal ediyorsak bunun temel taşları siyasi mücadeleden geçiyor. Siyasete çocuklarımızın geleceği için girdim. İçine girince de çok hoş olmayan tablolarla karşılaştım. ‘Bunları siyasetten diskalifiye edene kadar siyasette kalacağım’ dedim kendi kendime. İsmet İnönü’nün bir söz vardır; ‘Bir memlekette namuslu insanlar da en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memleket için kurtuluş yoktur’” dedi.

DSP ALERJİSİ

DSP’nin iktidarda olduğu zamanda olmadığı zamanda aynı değerlerle hareket ettiğine vurgu yapan Karakülçe, “İktidar olmanın belli sorumlulukları var. İktidar olunca bütün ülkenin iktidarı olmak zorundasınız. Öyle davranmak gerekince de tabii ikilemlere düşülebiliyor. Ama burada DSP’li olarak bizim en övündüğümüz doğruluk tutarlılığından sapmadan söylediklerinize ilk günkü gibi inanarak hareket etmektir. Emekçileri iktidar yapması, söylediklerinin arkasında durması birçok insanı rahatsız etti. O gün bugün de hali hazırda devam etmekte olan DSP alerjisi varlığını sürdürüyor. Bunu da temelinde sürekli söylenen ‘Oyları bölmeyin’ var. DSP ilkeleştirdiği her şeyi iktidara taşımış hem de iktidarı kaybetme uğruna. Ecevit her zaman ülkenin çıkarları her zaman bizim çıkarlarımızdan önde gelmiştir der. Yeri geldiğinde siyasi fedakarlık diyebileceğimiz kendi geleceğimizi garanti altına alabilecek noktalardan ülke çıkarları söz konusu olduğunda vazgeçebilmiş bir parti olma gururunu her zaman yaşarız” ifadelerini kullandı.

CAMİLER YOKSUL VE KİMSESİZLERE AÇILACAK

DSP 2. Bölge Milletvekili Adayı Selçuk Karakülçe, seçim bildirgesi kapsamında açıkladıkları ve iktidara gelinirse neler yapılacağı hakkında şunları söyledi: “DSP çok ciddi bir bildirgesiyle seçime hazırlandı. Asgari ücret ile ilgili herkes çok ciddi rakamlar söyledi ama bizim bu konuda çok daha önceden, siyasi partiler bildirgelerini açıklamadan şubat ayı gibi Genel Başkanımız Masum Türker çok ciddi söylemleridir. Bir; asgari ücret 2 bin TL olacak. İki; emekli aylıkları en az 2 bin 600 TL olacak. Bunları tamamen kaynaklarıyla birlikte açıkladı. Burada bizim en büyük şansımız Ekonomi Bakanlığı yapmış bir genel başkanımız olmasıdır. Beş aşamadan sonra bu paranın ama dolaylı ama vergilerle nasıl devlet kasasına döneceğini hem huzur ve refahı sağlarken hem de ekonomik büyümenin sağlanacağı anlatılmıştır. DSP iktidarı gerçekleştiğinde camiler, yoksul ve kimsesizlere açılacak. Bu ta ki ilk İslamiyet’in kuruluş yıllarında Hz. Muhammed döneminin politikalarındandır. Bugün ciddi bir cami potansiyeline sahibiz. Günde beş vakit ve yeterince doldurulamayan… Bir taraftan da açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan bir yığın vatandaş var. Bununla birlikte kadın bakanlığının kurulması, karma ekonomiye dönülmesi karma ekonomideki en büyük argümanımız birçok kurum özelleştirilerek özel sektör tekelleşmesi yaşanıyor. Özelleştirmeye karşı değiliz ama hala geçenlerde yaşadığımız elektrik kesintisinin sebebi belli değil. Bir örnek vermek gerekirse PETKİM, özelleşmiş kurumlarımızdan birisidir. PETKİM’in özelleşmesiyle birlikte devlet birçok belki doğru olan da buydu ama halka öyle bir yansımaya başladı ki… Devlet işte burada tampon görevini kurmak zorunda. Biz buna inanıyoruz. Burada demek istediğimiz özelleştirdiklerimizi geri alacağız anlamında değil tamamen o kurumlar devredildikleri sermaye kuruluşlarıyla yollarına devam edecekler ama devlet ikinci bir B planı olmalı. Tarım ve hayvancılıkla ilgili çok ciddi çalışmalarımız olacak. Çünkü tarım halkın bel kemiği. Köylerimiz boşaldı, küçük üreticilerimiz şehirleşme merakıyla, tarımdaki desteklerin bitmesi sebebiyle insanlar bir anda işsiz kaldılar. Bugünkü işsizliğin temel sebeplerinden biri de budur.

Atom kuruluşlarının üyelikleri hakkında yapılması gerekenler var. Bugün Cern deneyinde Türkiye’nin imzası yok. Teknoloji adına çok ciddi yatırımlar yapılacak. Eğitimde 8 yıllık kesintisiz eğitimi biz getirmiştik. Sonra hükümet kendi idari çerçevesinde kindar ve dindar nesiller yetiştirmek üzere 4+4+4 sistemi projelendirdi. Bizim iktidarımız döneminde 12 yıllık kesintisiz eğitim ve en büyük hedefimiz fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek olacaktır.” 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.