TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İzmir’de Suriyeli çocuk olmak!

Suriye’den buraya savaş nedeniyle göçmek zorunda kalmış Türkmen bir ailenin çocuğu olan Ali, Türk bir esnaf olan Ali Bostan ile karşılaşıyor. Bostan tarafından himaye altına alınan Ali’nin hikayesi ise yürek burkan cinsten. Sizin için 13 yaşındaki bu çocuğun hikayesini dinledik

Haber Giriş Tarihi: 08.03.2015 08:07
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
İzmir’de Suriyeli çocuk olmak!

TANER UYANIKER

Türkiye’de yaşanan Suriyeli göçmenler sorunu gündemdeki yerini hep koruyor. Savaş nedeniyle Türkiye’ye sürüklenen bu ailelerin her birinin başka bir hayat hikayesi var. Savaşların en acımasız yüzünü ise çocuklar oluşturuyor. İşte o çocuklardan birisi olan Ali, 2 yıl önce ailesiyle beraber İzmir’e göç etmiş. Burada okumayı isteyen ve pasaportu olmadığı için okuyamayan Ali’nin karşısına yardımsever olan ve aynı ismi taşıdığı Ali Bostan çıkıyor. Ali’nin durumuna üzülen ve aynı zamanda onu seven Bostan, Ali’ye yardım elini uzatıyor. Bostan, okula gitmesini başaramasa da haftanın üç günü evinde ağırladığı Ali’ye okuma yazmayı ve genel dersleri öğretmeye çalışarak eğitimden geri kalmaması için de mücadele gösteriyor.

“ALİ’YLE İŞ YERİMİN YANINDA KARŞILAŞTIM”

Günümüzde insanların birbirlerini ötelediği ve ön yargıların vicdanların önüne geçtiği şu günlerde örnek bir davranış gösteren Ali Bostan, Ali ile tanışmalarını şöyle anlattı: “Ali’yi bundan iki yıl önce tanıdım. Ben o zamanlar Bornova MTK sitesinde çalışıyordum. Ali’de bizim işyerinin yan tarafında oturuyordu. Ali’yi bir gün kapının önünde otururken gördüm ve sohbet etmek istedim. Bu sohbet anında Ali'ye kanım ısımdı. Bana orada sevimli geldi. O zaman Ali 11 yaşındaydı. Çok eskiden beri ailemin bana yaptıklarından daha fazlasını bir çocuğa yapmayı istiyordum böyle bir sözüm vardı kendime Ali’yi görünce bunu gerçekleştirme vaktimin geldiğini anladım. Ali’yi o günden itibaren koruma altına aldım. Haftanın üç günü evimde kalıyor. Bu süreç içinde ailesinden tamamen de koparmak istemiyorum. Ailesiyle konuştuk ve beni anlayışla karşıladılar. Ali okuyamayacak bari onu hayat okulunda okutalım dedim. Ailede bana güvendikleri ve inandıkları için çocuklarını emanet ettiler.”

PASAPORTU OLMADIĞI İÇİN OKULA GİDEMİYOR

Ali’nin okul durumunu sorduğumuz Bostan, Ali’nin çok okumak istediğini zekide bir çocuk olduğunu söyledi. Ali’nin pasaportu olmadığı için okula gidemediğini belirten Bostan, “Milli Eğitim Müdürlüğü’yle konuştuk ama pasaportu olmadığı için alamayacaklarını belirttiler. Pasaport içinde babasının Suriye’ye gitmesi gerekiyor ama bu savaş sırasında gitmesi mümkün olmadığı için pasaportunu getiremiyor. Ali’de iki yıldır okula gidemiyor. Okuldan kopmuş bir durumda. Biz de ailemle birlikte ona evimizde ders vermeye çalışıyoruz. Bu sırada da Ali’nin isteği üzerine onu iş yerime getiriyorum. Burada en azından büyüyünce elinde bir mesleği olsun diye bir şeyler öğretmeye çalışıyorum” diye konuştu.

ÇOCUKLARI KESİK BAŞI GÖRÜNCE…

Ali’nin ailesi hakkında bilgi vermesini istediğimiz Bostan, şunları söyledi: “Ali’nin yedi tane kardeşi var toplamda sekiz kardeşler. Ali ailenin üçüncü büyüyü. 2013 yılında Halep’ten buraya göç ediyorlar. Babası tekstille uğraşıyor. Türkmen oldukları için Türkçeleri iyi durumda. Babasının orada atölyesi ve üç tane evi varmış onların hepsini bırakıp buraya gelmişler. Babasıyla bu durumu konuştuğumuzda 9 yaşındaki oğlu Muhammet’in bir gün patlayan bomba sonucunda kesik baş görmesiyle çok etkilendiğini ve bunun üzerine Türkiye’ye gelme kararı aldıklarını söyledi. Abisi de babasıyla beraber tekstilde çalışıyor. Tekstilci oldukları için İzmir’i tercih etmişler. Şu an için burada ailesiyle iyi durumda olduklarını gözlemliyorum ama savaş bittiğinde Suriye’ye dönmek istediklerini söylediler.”

Hikayemizin asıl kahramanı Ali bize Türkiye’ye gelme süreçlerini şöyle anlattı: “11 yaşımda Türkiye’ye geldim. İlk başta gelmek istemiyordu babam. Daha sonra bir gün annemle konuştular ve Türkiye’ye gelme kararı aldılar. İlk önce babam geldi. 1 ay boyunca Türkiye’de kaldı iş ve ev ayarladı daha sonra bizi almak için Suriye’ye geldi.”

“BOMBA BİZİM İÇİN EĞLENCELİYDİ”

Suriye’de şahit olduğu olayları anlatan ve olayların bayram üstü başladığını söyleyen Ali, “O zaman tüp ve ekmek bulmakta zorlanıyorduk. Bir gün sabaha kadar ekmek sırası bekledik. Bir gün dışarıda arkadaşlarımla oyun oynarken gözümün önünde bir eve bomba düştü ama düşen bomba patlamamıştı. O bomba patlasaydı bizim evde paramparça olacaktı” dedi.O sırada korkup korkmadığını sorduğum Ali, şunları söyledi: “Hiç korkum yoktu bizim için eğlenceli bir durumdu. Bomba düştükten sonra arkadaşlarımla o alana koştum ve bombaya baktım. Bombanın üstüne bastım. Çok büyük bir bombaydı” diye konuştu.

Bu olaydan sonra ailesinin ona tepkisini ise dışarıya çıkmayı yasakladığını söyleyen Ali, “Dışarıya çıkamıyorduk. Babam her an tepemize bomba düşebilir diye bize izin veremiyordu. Okulumuz yıkıldığı için artık okuluma da gidemiyordum. Oradaki eğitimimi orta bire kadar sürdürebildim” dedi.

“BURADA ARKADAŞIM OLMADIĞI İÇİN OYUN OYNAYAMIYORUM”

Suriye’de neleri geride bıraktığını sorduğumuz Ali, “Şu an evim hangi halde bilmiyorum. En çok mahallemi ve arkadaşlarımı özlüyorum. Arkadaşlarımla beraber yakalanmaç, taş dizip onları devirme oyunlarımız en çok aklımda kalanlar. Burada arkadaşım olmadığı için bu oyunları oynayamıyorum” diye konuştu.

“TUVALETE GİDECEK PARAMIZ YOKTU”

Babalarının onları almaya geldikleri günün akşamı saat 6’da yola çıktıklarını söyleyen Ali, “Sınıra doğru gittik orada birkaç kişi daha vardı bizi Türkiye’ye geçireceklerdi. Biz sınırı geçerken askerler bizi sınırda yakaladı. Bir karakola götürdüler. Gece saat 12’ye kadar orada bizi beklettiler. Gece 12’de bizi sınırın Suriye tarafında bir yere bıraktılar. Bizimle beraber birkaç kişi daha vardı. Daha sonra babam birileriyle konuştu ve Gaziantep’e kadar böylelikle gelebildik. Gaziantep’te hiçbir paramız yoktu. Tuvalete gidecek kadar bile paramız kalmamıştı. Burada bir akrabamızın yanında 2 gün kaldık. 2 günün sonunda babam telefonunu satmaya karar verdi. 50 liraya bir alıcı buldu. 100 lirada birisinden alarak İzmir’e yol parası yaptık. İzmir’e geldikten sonrada komşumuzdan biraz para alarak ilk başlarda yaşamamızı sürdürdük. Türkiye’ye ilk geldiğimizde evimizde hiçbir şey yoktu. Evimizde bir yatak bir de tüpümüz vardı. Bir süre sonra komşularımızın yardımlarıyla evimize biraz eşya aldık. ” dedi

Babasının tekstilde çalıştığını söyleyen Ali, “Babam her gün çalışmaya gidiyor. Pazar günleri de mesaiye kalıyor. abimde babamın yanında tekstilde yaşıyor. Geçimizi böyle sağlıyoruz. Ev kirası olarak 360 lira veriyoruz” diye konuştu.

“OKUMAYI ÇOK İSTİYORUM”

Okumayı çok istediğini belirten Ali şunları söyledi: “Okumayı çok seviyorum. Türkiye’ye gelmeden önce göz doktoru olmayı istiyordum. Buraya geldikten sonra okuyamadım. Pasaportum olmadığı için okuyamıyormuşum. Şimdi Ali abinin yanına 3 gün gelerek iş öğreniyorum ve ileride esnaf olmak istiyorum.” Ali, savaşın kötü bir şey olduğunu ve hiç yaşanmamasını istediğini sözlerine ekledi.

Abisinin yanına gelen 6 yaşındaki Sedra’ya büyüyünce ne olmak istediğini sorduk. Şarkıcı olmak istediği söyleyen Sedra, “Televizyonda şarkıcılarla birlikte şarkı söylüyorum. Sesim güzel ve büyünce onlar gibi olmak istiyorum” dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.