KEDİ Otizm’i anlattı: Artık o kaygıyla yaşamak istemiyoruz!
KEDİ Otizm’i anlattı: Artık o kaygıyla yaşamak istemiyoruz!
Otistiklerin toplumsal yaşama etkin ve eşit katılımını sağlamak amacıyla çalışmalar yürüten KEDİ Otizm Derneği Başkanı Ahmetoğlu, “Çocuklarımız büyüyor, biz yaşlanıyoruz ve artık biz ölünce çocuklarımıza ne olacak kaygısıyla yaşamak istemiyoruz” diyor.
Haber Giriş Tarihi: 28.11.2022 05:10
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak:
Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Türkiye’de otistik çocuğu olan ailelerin tamamı ‘Benden sonra ne olacak?’ kaygısıyla yaşıyor. Son dönemde bakımevlerinde darp edilen ve hayatını kaybeden çocukların haberlerini okudukça ise korkuları daha da artıyor. Hükümetin Türkiye’nin ilk Otizm Eylem Planı’nı açıklamasının üzerinden 6 yıl geçti. Otistik bireyler ve ailelerinin yaşam kalitelerini artırmak amacıyla hazırlanan plan, o dönem büyük bir heyecanla karşılansa da hala ilerleme sağlanamaması nedeniyle umutlar yerini hayal kırıklığına bıraktı. Pek çok alanda yaşanan sorunların çözümü için gereken adımların biran önce atılmasını bekleyen aileler, İzmir’de bir araya gelerek KEDİ (Katılım-Eşitlik-Dahil Olma-İstihdam) Otizm Derneği’ni kurdu. Kuruculuğunu Serap Dikmen Ahmetoğlu, Şeyda Yanık, Ebru Akar, Halide Polatlı, Tülay İpek, Ahmet Kaplan, Deniz İkikarakayalı ve Ahmet Ahmetoğlu’nun üstlendiği dernek, otistiklerin toplumsal yaşama tam, etkin ve eşit katılımını sağlamak amacıyla çalışmalar yürütecek. Derneğin kuruluş aşamalarını ve vizyonunu Kurucu Başkan Serap Dikmen Ahmetoğlu anlattı.
BEN DE HER AÇIDAN BOCALADIM
Uzun yıllar kurumsal iletişim alanında görev yapan Ahmetoğlu, 2001 yılında evlendi ve 9 yıl sonra da oğlu Kıvanç’ı kucağına aldı. Otizm ile Kıvanç 13 aylıkken tanıştığını ve o dönem hissettiği en baskın duygunun O’nun ihtiyaçlarına yetişmekte eksik kalma endişesinin verdiği yoğun stres olduğunu anlatan Ahmetoğlu, “O gün bugündür süreç devam ediyor. Başlangıçta haftada 6 saat özel eğitim alıyordu, şimdi 2 saat bireysel ve 1 saat de grup dersi alıyor. Oğlum şimdi 7. sınıfta, öğrenci sayısı fazla olmayan özel bir koleje devam ediyor. Kalabalık bir sınıf ve okulda okusaydı birkaç nedenden dolayı, gölge öğretmen ya da kolaylaştırıcı kişi olarak tabir edilen bir yardımcı kişiye ihtiyaç duyulacaktı. O nedenle böyle bir yol izledik. Duygulara gelince, doğal olarak tanıyla ilk tanıştığınız zamanlar ben de her açıdan bocaladım” dedi.
‘BİZDEN SONRA NE OLACAK’ KORKUSU
Türkiye şartlarında otistik bireyler ve ailelerinin yaşadığı sorunların yanı sıra kaygılara da değinen Ahmetoğlu, “Biz ebeveynlerin en baskın ve kalıcı duygusu, bizden sonra çocuklarımıza ne olacağı korkusudur. Çünkü otistik çocuğun ve yetişkinin ihtiyaç duyduğu bütün desteklemeler ailelerin omuzlarına bırakılmıştır. Üniversiteyi bitiren yetişkin otistiklerimiz bile okudukları alanda iş bulmakta zorlanıyor. Lise mezunları hiç iş bulamıyor. Bu yetişkin otistikler bir destek mekanizması geliştirilmediği için zamanını evde geçirmeye başlıyor ve bu durum olumsuz sonuçlarla geri dönüyor. Sosyal çevreden kopan ve zamanı boşalan otistik bireyler eve kapanıyor. Bu durumdan aileler de etkileniyor. Sosyal devlet kapsayıcılığı ve destekleme modelleri anlamında eksikliklerimiz var. Engelli maaşı ya da evde bakım yardımı ile -ki o da kişi başı hane geliri ile ilişkilendirilen bir bareme bağlı- herkesin aldığı bir şey değil. Ayrıca bizim hem devletten hem toplum bireylerinden beklentimiz şu; tüm engellilerin acıma objesi olarak görülüp de yardım ve sadakalarla yaşamını sürdürecek kişiler bakış açısından kurtulunması, engelli bireylerin tüm yaşam haklarına eşit bir şekilde ulaşabileceği düzenlemelerin yapılmasıdır” ifadelerini kullandı.
POLİTİKACILAR MUTLAKA OKUMALI
Türkiye’nin de imzacısı olduğu BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin ‘devrim’ niteliğinde bir metin olduğunu dile getiren Ahmetoğlu, “Yeni yaklaşımlar getirir, devlete ve topluma sorumluluklarını hatırlatır. Amacı, engellilerin tüm insan haklarından eşit şekilde yararlanmasını teşvik ve temin etmektir. Engelliliğe dayalı ayrımcılığı da çok güzel ortaya koyar. İmzacı devleti, engelliliğe dayalı herhangi bir ayrımcılığa izin vermeksizin tüm engellilerin insan hak ve temel özgürlüklerinin eksiksiz olarak yaşama geçirilmesini sağlamak ve güçlendirmekle yükümlü kılar. Bütün politikacılar hatta adaylar da dahil, internet ortamında kolayca erişilebilecekleri bu sözleşmeyi en az bir kere okumalı” sözleriyle önemine vurgu yaptı.
DAHA GÜÇLÜ SES İÇİN KOD
Kedi Otizm Derneği’nin (KOD) kuruluş sürecinden bahseden Ahmetoğlu, kendisini bu çatıyı kurmaya iten sebepleri şöyle sıraladı: “9 Eylül Gazetesi’nde gönüllü olarak hazırladığım Engelli Hakları Sayfası sayesinde alanda çalışan birçok sivil toplum örgütünün çalışmalarını yakından izleme fırsatı buldum. Aktivistlik yapıyor ve bu çerçevede de bazı kuruluşlara projeler de sunuyordum. Ancak sivil toplum örgütü olarak daha güçlü ses çıkarılabileceğini fark ettim. Bu düşünceleri otistik çocuğu olan ve uzun zamandır tanıdığım arkadaşlarıma açtım ve çok hızlı bir şekilde organize olup elbirliğiyle derneğimizi kurduk.”
KATILIM, EŞİTLİK, DAHİL OLMA VE İSTİHDAM
Dernek olarak öncelikle toplumun bakış açısını değiştirmeye yönelik çalışmalar hayata geçirmeye hazırlandıklarını ifade eden Ahmetoğlu, “Yasal düzenleme taleplerinde bulunacağız. Siyasilerle görüşerek hazırlayacağımız rapor ile birlikte nasıl bir otizm politikası istediğimizi anlatmayı istiyoruz. Aslında projelerimizin hangi alanlarda şekilleneceği ismimiz KEDİ’de gizli. Katılım, eşitlik, dahil olma ve istihdam! Bu alanlarda yaşanılan sıkıntılı durumları gücümüz yettiğince anlatıp çözüme katkı koymak istiyoruz” dedi.
ARTIK ÖTELENMEK İSTEMİYORUZ
Otistik bireylerin hayatını kolaylaştırmak için yerel ve merkezi idarelerin üzerine düşen sorumluluklara da ayrı bir parantez açan Ahmetoğlu, “İdarecilere sunduğumuz her çözüm, her proje gerek ekonomik gerekse politik nedenlerle öteleniyor. Unutulan bir şey var, bize sunulan gerekçeleri, bu ülkenin her vatandaşı gibi bizler de yaşıyoruz. Yeterince ötelendiğimizi düşünüyoruz, en azından benim bizzat şahit olduğum 12 yıllık dönemde böyle. Çocuklarımız büyüyor, biz yaşlanıyoruz ve artık biz ölünce ne olacak bu çocuklar endişesi taşımak istemiyoruz. Herkesin çeşitli zorlukları var ama biz ve çocuklarımız bütün bunlarla zaten dezavantajlı bir durumda mücadele ediyoruz. Artık ötelenmek istemiyoruz” diye konuştu. Bizden sonra çocuklarımıza ne olacak endişesi taşımadığımız, devlet ve toplumun onları tam anlamıyla kapsayacağına ve destekleyeceğine inandığımız zaman ‘Tamam, başardık’ diyeceğiz” diyerek hedefe işaret etti.
YALNIZ DEĞİLLER
Dernek olarak üye çalışmalarına başladıklarını söyleyen Ahmetoğlu, “Aileler tanıyla ilk karşılaştıkları yıllarda bir bocalama dönemi geçiriyor ve dünyada tek başına kalmış gibi hissediyorlar. Yalnız değiller! Deneyimlerimizi paylaşmaya her zaman hazırız. Sadece çocuklar için değil, yetişkin ve hatta yaşlı otistikler için de çalışacağız. Ebeveyn ve yetişkin otistikleri, birlikte çalışmalar üretmek ve İzmir’den güçlü bir ses çıkarmak için derneğimize üye olmaya davet ediyorum. Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek gelişmelerden haberdar olabilirler” çağrısını yaptı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Otistiklerin toplumsal yaşama etkin ve eşit katılımını sağlamak amacıyla çalışmalar yürüten KEDİ Otizm Derneği Başkanı Ahmetoğlu, “Çocuklarımız büyüyor, biz yaşlanıyoruz ve artık biz ölünce çocuklarımıza ne olacak kaygısıyla yaşamak istemiyoruz” diyor.
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Türkiye’de otistik çocuğu olan ailelerin tamamı ‘Benden sonra ne olacak?’ kaygısıyla yaşıyor. Son dönemde bakımevlerinde darp edilen ve hayatını kaybeden çocukların haberlerini okudukça ise korkuları daha da artıyor. Hükümetin Türkiye’nin ilk Otizm Eylem Planı’nı açıklamasının üzerinden 6 yıl geçti. Otistik bireyler ve ailelerinin yaşam kalitelerini artırmak amacıyla hazırlanan plan, o dönem büyük bir heyecanla karşılansa da hala ilerleme sağlanamaması nedeniyle umutlar yerini hayal kırıklığına bıraktı. Pek çok alanda yaşanan sorunların çözümü için gereken adımların biran önce atılmasını bekleyen aileler, İzmir’de bir araya gelerek KEDİ (Katılım-Eşitlik-Dahil Olma-İstihdam) Otizm Derneği’ni kurdu. Kuruculuğunu Serap Dikmen Ahmetoğlu, Şeyda Yanık, Ebru Akar, Halide Polatlı, Tülay İpek, Ahmet Kaplan, Deniz İkikarakayalı ve Ahmet Ahmetoğlu’nun üstlendiği dernek, otistiklerin toplumsal yaşama tam, etkin ve eşit katılımını sağlamak amacıyla çalışmalar yürütecek. Derneğin kuruluş aşamalarını ve vizyonunu Kurucu Başkan Serap Dikmen Ahmetoğlu anlattı.
BEN DE HER AÇIDAN BOCALADIM
Uzun yıllar kurumsal iletişim alanında görev yapan Ahmetoğlu, 2001 yılında evlendi ve 9 yıl sonra da oğlu Kıvanç’ı kucağına aldı. Otizm ile Kıvanç 13 aylıkken tanıştığını ve o dönem hissettiği en baskın duygunun O’nun ihtiyaçlarına yetişmekte eksik kalma endişesinin verdiği yoğun stres olduğunu anlatan Ahmetoğlu, “O gün bugündür süreç devam ediyor. Başlangıçta haftada 6 saat özel eğitim alıyordu, şimdi 2 saat bireysel ve 1 saat de grup dersi alıyor. Oğlum şimdi 7. sınıfta, öğrenci sayısı fazla olmayan özel bir koleje devam ediyor. Kalabalık bir sınıf ve okulda okusaydı birkaç nedenden dolayı, gölge öğretmen ya da kolaylaştırıcı kişi olarak tabir edilen bir yardımcı kişiye ihtiyaç duyulacaktı. O nedenle böyle bir yol izledik. Duygulara gelince, doğal olarak tanıyla ilk tanıştığınız zamanlar ben de her açıdan bocaladım” dedi.
‘BİZDEN SONRA NE OLACAK’ KORKUSU
Türkiye şartlarında otistik bireyler ve ailelerinin yaşadığı sorunların yanı sıra kaygılara da değinen Ahmetoğlu, “Biz ebeveynlerin en baskın ve kalıcı duygusu, bizden sonra çocuklarımıza ne olacağı korkusudur. Çünkü otistik çocuğun ve yetişkinin ihtiyaç duyduğu bütün desteklemeler ailelerin omuzlarına bırakılmıştır. Üniversiteyi bitiren yetişkin otistiklerimiz bile okudukları alanda iş bulmakta zorlanıyor. Lise mezunları hiç iş bulamıyor. Bu yetişkin otistikler bir destek mekanizması geliştirilmediği için zamanını evde geçirmeye başlıyor ve bu durum olumsuz sonuçlarla geri dönüyor. Sosyal çevreden kopan ve zamanı boşalan otistik bireyler eve kapanıyor. Bu durumdan aileler de etkileniyor. Sosyal devlet kapsayıcılığı ve destekleme modelleri anlamında eksikliklerimiz var. Engelli maaşı ya da evde bakım yardımı ile -ki o da kişi başı hane geliri ile ilişkilendirilen bir bareme bağlı- herkesin aldığı bir şey değil. Ayrıca bizim hem devletten hem toplum bireylerinden beklentimiz şu; tüm engellilerin acıma objesi olarak görülüp de yardım ve sadakalarla yaşamını sürdürecek kişiler bakış açısından kurtulunması, engelli bireylerin tüm yaşam haklarına eşit bir şekilde ulaşabileceği düzenlemelerin yapılmasıdır” ifadelerini kullandı.
POLİTİKACILAR MUTLAKA OKUMALI
Türkiye’nin de imzacısı olduğu BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin ‘devrim’ niteliğinde bir metin olduğunu dile getiren Ahmetoğlu, “Yeni yaklaşımlar getirir, devlete ve topluma sorumluluklarını hatırlatır. Amacı, engellilerin tüm insan haklarından eşit şekilde yararlanmasını teşvik ve temin etmektir. Engelliliğe dayalı ayrımcılığı da çok güzel ortaya koyar. İmzacı devleti, engelliliğe dayalı herhangi bir ayrımcılığa izin vermeksizin tüm engellilerin insan hak ve temel özgürlüklerinin eksiksiz olarak yaşama geçirilmesini sağlamak ve güçlendirmekle yükümlü kılar. Bütün politikacılar hatta adaylar da dahil, internet ortamında kolayca erişilebilecekleri bu sözleşmeyi en az bir kere okumalı” sözleriyle önemine vurgu yaptı.
DAHA GÜÇLÜ SES İÇİN KOD
Kedi Otizm Derneği’nin (KOD) kuruluş sürecinden bahseden Ahmetoğlu, kendisini bu çatıyı kurmaya iten sebepleri şöyle sıraladı: “9 Eylül Gazetesi’nde gönüllü olarak hazırladığım Engelli Hakları Sayfası sayesinde alanda çalışan birçok sivil toplum örgütünün çalışmalarını yakından izleme fırsatı buldum. Aktivistlik yapıyor ve bu çerçevede de bazı kuruluşlara projeler de sunuyordum. Ancak sivil toplum örgütü olarak daha güçlü ses çıkarılabileceğini fark ettim. Bu düşünceleri otistik çocuğu olan ve uzun zamandır tanıdığım arkadaşlarıma açtım ve çok hızlı bir şekilde organize olup elbirliğiyle derneğimizi kurduk.”
KATILIM, EŞİTLİK, DAHİL OLMA VE İSTİHDAM
Dernek olarak öncelikle toplumun bakış açısını değiştirmeye yönelik çalışmalar hayata geçirmeye hazırlandıklarını ifade eden Ahmetoğlu, “Yasal düzenleme taleplerinde bulunacağız. Siyasilerle görüşerek hazırlayacağımız rapor ile birlikte nasıl bir otizm politikası istediğimizi anlatmayı istiyoruz. Aslında projelerimizin hangi alanlarda şekilleneceği ismimiz KEDİ’de gizli. Katılım, eşitlik, dahil olma ve istihdam! Bu alanlarda yaşanılan sıkıntılı durumları gücümüz yettiğince anlatıp çözüme katkı koymak istiyoruz” dedi.
ARTIK ÖTELENMEK İSTEMİYORUZ
Otistik bireylerin hayatını kolaylaştırmak için yerel ve merkezi idarelerin üzerine düşen sorumluluklara da ayrı bir parantez açan Ahmetoğlu, “İdarecilere sunduğumuz her çözüm, her proje gerek ekonomik gerekse politik nedenlerle öteleniyor. Unutulan bir şey var, bize sunulan gerekçeleri, bu ülkenin her vatandaşı gibi bizler de yaşıyoruz. Yeterince ötelendiğimizi düşünüyoruz, en azından benim bizzat şahit olduğum 12 yıllık dönemde böyle. Çocuklarımız büyüyor, biz yaşlanıyoruz ve artık biz ölünce ne olacak bu çocuklar endişesi taşımak istemiyoruz. Herkesin çeşitli zorlukları var ama biz ve çocuklarımız bütün bunlarla zaten dezavantajlı bir durumda mücadele ediyoruz. Artık ötelenmek istemiyoruz” diye konuştu. Bizden sonra çocuklarımıza ne olacak endişesi taşımadığımız, devlet ve toplumun onları tam anlamıyla kapsayacağına ve destekleyeceğine inandığımız zaman ‘Tamam, başardık’ diyeceğiz” diyerek hedefe işaret etti.
YALNIZ DEĞİLLER
Dernek olarak üye çalışmalarına başladıklarını söyleyen Ahmetoğlu, “Aileler tanıyla ilk karşılaştıkları yıllarda bir bocalama dönemi geçiriyor ve dünyada tek başına kalmış gibi hissediyorlar. Yalnız değiller! Deneyimlerimizi paylaşmaya her zaman hazırız. Sadece çocuklar için değil, yetişkin ve hatta yaşlı otistikler için de çalışacağız. Ebeveyn ve yetişkin otistikleri, birlikte çalışmalar üretmek ve İzmir’den güçlü bir ses çıkarmak için derneğimize üye olmaya davet ediyorum. Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek gelişmelerden haberdar olabilirler” çağrısını yaptı.
Tüm Bel-Sen’de güven krizi
Başkan Tugay, hükümeti topa tuttu: İzmir’i sevmiyorlar
Türkiye’nin sanayi ve ekonomik geleceği İzmir’de tartışıldı
Spotify müzik özeti 2024: Spotify Wrapped 2024 ne zaman yayınlanacak?
Derin yoksulluk toplumu yozlaştırdı
Böyle hırsızlık şeytanın aklına gelmez
İzmir Valiliğinden uyarı: Ege Denizi'nin kuzeyinde fırtına bekleniyor!
İzmir haber: 2 milyonu aşkın yasaklı madde ele geçirildi
İzmir'de otomobilin sileceğine zarar verdiği iddia edilen sanığa 5 bin lira ceza
Başkan Tugay İzmir’in kardeş kenti Bakü’de
Son Girilen Haberler
CHP’li İzmir milletvekillerinden gazetecilere yönelik soruşturmalara sert tepki
CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen ve Murat Bakan, Gazeteci İsmail Saymaz ve Fatih Altaylı hakkında açılan soruşturmaya sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımda sert tepki gösterdi
Menemen, karavancıları ağırlayacak
Zengin kültürel ve tarihsel mirasıyla dikkat çeken Menemen, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da karavancıların buluşma noktası olmaya devam ediyor. Türkiye'nin dört bir yanından 80 karavan, Menemen Gölpark'ta düzenlenen Karavan Şenliği'nde bir araya gelecek. Bugün başlayacak olan şenlik, Pazar günü sona erecek
Karabağlar'da kompost etkinliği
Karabağlar Belediyesi, 16-24 Kasım Avrupa Atık Azaltım Haftası kapsamında çevre bilincini artırmak ve sürdürülebilir bir kent hedefi doğrultusunda hayata geçirdiği kompost projesini, Bozyaka Pazaryeri ve Yunus Emre Pazaryeri’nde düzenlediği etkinliklerle tanıttı.