Otizmli bireylere ve ailelerine yönelik Türkiye’de bir ‘sadaka, acıma kültürü’ yaratıldığını kaydeden KEDİ Otizm Derneği Başkanı Ahmetoğlu, “İçi boş ‘farkındayız’ sözlerine karşı alerji duyuyoruz artık” dedi
Haber Giriş Tarihi: 02.04.2023 10:24
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak:
Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
KEDİ -Kabul, Eşitlik, Dahil Olma, İstihdam- Otizm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü kapsamında gazetemize özel konuştu. Otizmli bireylerin ve ailelerinin yıllardır yaşadığı en büyük sorunlardan birinin ‘sadaka kültürü’, ‘acıma kültürü’ olduğunu vurgulayan Ahmetoğlu, ‘farkındalık’ adı altında yapılan ama içi boşaltılan çalışmaları da eleştirdi.
“İçi boş ‘farkındayız’ sözlerine karşı alerji duyuyoruz artık” diyen Ahmetoğlu, yaklaşan seçime dair de konuşarak, net mesajlar verdi: “Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne imzacı olan bir devletimiz var. Seçim de yaklaşıyor. Türkiye’yi yönetmeye talip olan insanlardan, şu an da yönetici koltuklarında oturan insanlardan yani en tepeden, en aşağıya kadar sözleşmeyi bir okuyun, o zaman neler yapmanız gerektiğini göreceksiniz… Uygulanabilir, sürdürülebilir, bütçesi ayrılmış, ayağı yere basan, güçlü, sadece –cek ve –cak’lardan oluşmayan bir engelli politikası istiyoruz. Siyasetçiler bizi daha çok dinlemeli, danışmalı. Başka türlü yol almamız mümkün değil.”
OTİZMLİ HAYATINIZIN NERESİNDE?
Başkan Serap Dikmen Ahmetoğlu, “Otizm için yıllardır mavi ışık yaktık. Ancak 3 yıldır özellikle yetişkin otistik bireylerin hem Türkiye’de hem dünyada ‘otizm için kırmızıyı seçin’ isteği var. Ve 3 yıldır yavaş yavaş maviden kırmızıya bir geçiş söz konusu. Ama bana göre ne renklerin, ne havaya uçurulan kırmızı, mavi balonların, ne de sosyal medyayı mavi, kırmızı kalplere boyamanın hiçbir anlamı yok. 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü, otizm adını ezberleme gününe dönüşmüş durumda. Evet, otizm adı artık daha geniş kitlelerce biliniyor. Eskiden duymayan çok daha fazlaydı. Fakat önemli olan o kalpleri bırakmak, bütün gün kırmızı ya da mavi ile dolaşmak değil. Otizmli sizin hayatınızın neresinde? Sizin otistik bir komşunuz ile aranız nasıl? Çocuklarınızın eğitim aldığı okullarda otistik çocuk var mı? O çocuklar sizin çocuğunuz ile oynayabiliyor mu? Öğretmenler otistik bireylere ne kadar destek oluyor? Kaynaştırma eğitimleri gerçekten bir fayda sağlıyor mu? Bunu sorgulamak lazım… Kaynaştırma sisteminde sadece otistik çocuklardan çevreye uyum bekleniyor! Fakat diğer çocuklara ne yazık ki otistik arkadaşıyla nasıl bir iletişime geçebileceği anlatılmıyor!” dedi.
BU SÖZLER EBEVEYNLERİ YARALIYOR!
“2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü bir kutlama günü değil” sözlerine dikkat çeken Ahmetoğlu, “Daha doğrusu bu kutlama şu an için bizim ülkemizde geçerli değil! Aslında önce velileri eğitmek gerek. Otistikleri özellikleriyle, destek ihtiyaçlarıyla birlikte kabul edip, toplumdan o desteği görmeliyiz. Ve otistik bireylerin ailelerinin yıllardır maruz kaldığı yanlış kalıplar var. Mesela, ‘O bir melek’, ‘Sen cennetliksin’, ‘Çok çaba harcıyorsun’… Bu sözler ebeveynleri yaralıyor. Ben harika bir anne değilim. Benim yerimde sen olsaydın, çocuğun için en iyisini sen de isteyecektin. Otizmli çocukların eğitim, terapi, sağlık, istihdam gibi destek ihtiyaçları sosyal devlet anlamında yeterince karşılanmadığı için, bu konuda bütün yük ailede olduğu için evet, aileler yıpranabiliyor. Bu gerçek yıllardır cebimizde” çıkışında bulundu.
EN TEPEDEN, AŞAĞIYA KADAR…
Siyasetçilere de seslenen Ahmetoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne imzacı olan bir devletimiz var. Seçim de yaklaşıyor. Türkiye’yi yönetmeye talip olan insanlardan, şu an da yönetici koltuklarında oturan insanlardan yani en tepeden, en aşağıya kadar sözleşmeyi bir okuyun, o zaman neler yapmanız gerektiğini göreceksiniz. Engellilerin birey olarak hakları nelerdir? Bunları göreceksiniz. Toplumumuzda engellilere bakış açısında bir problem var. Engellilere ilişkin sadaka kültürü, acıma kültürü hakim! Bu şekilde yaklaştıkça o engelli bireyleri sadece ve sadece ailelerinin desteğiyle ayakta tutabiliyoruz. Uygulanabilir, sürdürülebilir, bütçesi ayrılmış, ayağı yere basan, güçlü, sadece -cek ve –caklar’dan oluşmayan bir engelli politikası istiyoruz. Siyasetçiler bizi daha çok dinlemeli, danışmalı. Başka türlü yol almamız mümkün değil. Başta bu sadaka kültüründen kurtulmamız lazım.
MÜCADELEMİZ NE ZAMAN BİTECEK?
Başkan Ahmetoğlu, son olarak, “Biz ayrı düşüncelerden olabiliriz, birbirimizi sevmeyebiliriz. İster zengin olalım, ister fakir. Çocuklarımızın ihtiyacı olan desteklemeler sosyal devlet tarafından yapılmadığı için zenginimiz de, fakirimiz de ne düşünüyor biliyor musunuz? ‘Biz öldükten sonra bu çocuklar ne olacak?’ Mücadelemiz ne zaman bitecek biliyor musunuz? Bizim mücadelemiz, ‘biz öldükten sonra bu çocuklar ne olacak?’ demediğimiz gün, huzurla öldüğümüz gün bitecek. İçi boş ‘farkındayız’ sözlerine karşı alerji duyuyoruz artık. Herkesin bu konuda düşünmesini, ‘ne gibi bir fark yaratabilirim’i bulmasını rica ediyoruz” çağrısında bulundu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Otizmli bireylere ve ailelerine yönelik Türkiye’de bir ‘sadaka, acıma kültürü’ yaratıldığını kaydeden KEDİ Otizm Derneği Başkanı Ahmetoğlu, “İçi boş ‘farkındayız’ sözlerine karşı alerji duyuyoruz artık” dedi
SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER
KEDİ -Kabul, Eşitlik, Dahil Olma, İstihdam- Otizm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü kapsamında gazetemize özel konuştu. Otizmli bireylerin ve ailelerinin yıllardır yaşadığı en büyük sorunlardan birinin ‘sadaka kültürü’, ‘acıma kültürü’ olduğunu vurgulayan Ahmetoğlu, ‘farkındalık’ adı altında yapılan ama içi boşaltılan çalışmaları da eleştirdi.
“İçi boş ‘farkındayız’ sözlerine karşı alerji duyuyoruz artık” diyen Ahmetoğlu, yaklaşan seçime dair de konuşarak, net mesajlar verdi: “Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne imzacı olan bir devletimiz var. Seçim de yaklaşıyor. Türkiye’yi yönetmeye talip olan insanlardan, şu an da yönetici koltuklarında oturan insanlardan yani en tepeden, en aşağıya kadar sözleşmeyi bir okuyun, o zaman neler yapmanız gerektiğini göreceksiniz… Uygulanabilir, sürdürülebilir, bütçesi ayrılmış, ayağı yere basan, güçlü, sadece –cek ve –cak’lardan oluşmayan bir engelli politikası istiyoruz. Siyasetçiler bizi daha çok dinlemeli, danışmalı. Başka türlü yol almamız mümkün değil.”
OTİZMLİ HAYATINIZIN NERESİNDE?
Başkan Serap Dikmen Ahmetoğlu, “Otizm için yıllardır mavi ışık yaktık. Ancak 3 yıldır özellikle yetişkin otistik bireylerin hem Türkiye’de hem dünyada ‘otizm için kırmızıyı seçin’ isteği var. Ve 3 yıldır yavaş yavaş maviden kırmızıya bir geçiş söz konusu. Ama bana göre ne renklerin, ne havaya uçurulan kırmızı, mavi balonların, ne de sosyal medyayı mavi, kırmızı kalplere boyamanın hiçbir anlamı yok. 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü, otizm adını ezberleme gününe dönüşmüş durumda. Evet, otizm adı artık daha geniş kitlelerce biliniyor. Eskiden duymayan çok daha fazlaydı. Fakat önemli olan o kalpleri bırakmak, bütün gün kırmızı ya da mavi ile dolaşmak değil. Otizmli sizin hayatınızın neresinde? Sizin otistik bir komşunuz ile aranız nasıl? Çocuklarınızın eğitim aldığı okullarda otistik çocuk var mı? O çocuklar sizin çocuğunuz ile oynayabiliyor mu? Öğretmenler otistik bireylere ne kadar destek oluyor? Kaynaştırma eğitimleri gerçekten bir fayda sağlıyor mu? Bunu sorgulamak lazım… Kaynaştırma sisteminde sadece otistik çocuklardan çevreye uyum bekleniyor! Fakat diğer çocuklara ne yazık ki otistik arkadaşıyla nasıl bir iletişime geçebileceği anlatılmıyor!” dedi.
BU SÖZLER EBEVEYNLERİ YARALIYOR!
“2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü bir kutlama günü değil” sözlerine dikkat çeken Ahmetoğlu, “Daha doğrusu bu kutlama şu an için bizim ülkemizde geçerli değil! Aslında önce velileri eğitmek gerek. Otistikleri özellikleriyle, destek ihtiyaçlarıyla birlikte kabul edip, toplumdan o desteği görmeliyiz. Ve otistik bireylerin ailelerinin yıllardır maruz kaldığı yanlış kalıplar var. Mesela, ‘O bir melek’, ‘Sen cennetliksin’, ‘Çok çaba harcıyorsun’… Bu sözler ebeveynleri yaralıyor. Ben harika bir anne değilim. Benim yerimde sen olsaydın, çocuğun için en iyisini sen de isteyecektin. Otizmli çocukların eğitim, terapi, sağlık, istihdam gibi destek ihtiyaçları sosyal devlet anlamında yeterince karşılanmadığı için, bu konuda bütün yük ailede olduğu için evet, aileler yıpranabiliyor. Bu gerçek yıllardır cebimizde” çıkışında bulundu.
EN TEPEDEN, AŞAĞIYA KADAR…
Siyasetçilere de seslenen Ahmetoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne imzacı olan bir devletimiz var. Seçim de yaklaşıyor. Türkiye’yi yönetmeye talip olan insanlardan, şu an da yönetici koltuklarında oturan insanlardan yani en tepeden, en aşağıya kadar sözleşmeyi bir okuyun, o zaman neler yapmanız gerektiğini göreceksiniz. Engellilerin birey olarak hakları nelerdir? Bunları göreceksiniz. Toplumumuzda engellilere bakış açısında bir problem var. Engellilere ilişkin sadaka kültürü, acıma kültürü hakim! Bu şekilde yaklaştıkça o engelli bireyleri sadece ve sadece ailelerinin desteğiyle ayakta tutabiliyoruz. Uygulanabilir, sürdürülebilir, bütçesi ayrılmış, ayağı yere basan, güçlü, sadece -cek ve –caklar’dan oluşmayan bir engelli politikası istiyoruz. Siyasetçiler bizi daha çok dinlemeli, danışmalı. Başka türlü yol almamız mümkün değil. Başta bu sadaka kültüründen kurtulmamız lazım.
MÜCADELEMİZ NE ZAMAN BİTECEK?
Başkan Ahmetoğlu, son olarak, “Biz ayrı düşüncelerden olabiliriz, birbirimizi sevmeyebiliriz. İster zengin olalım, ister fakir. Çocuklarımızın ihtiyacı olan desteklemeler sosyal devlet tarafından yapılmadığı için zenginimiz de, fakirimiz de ne düşünüyor biliyor musunuz? ‘Biz öldükten sonra bu çocuklar ne olacak?’ Mücadelemiz ne zaman bitecek biliyor musunuz? Bizim mücadelemiz, ‘biz öldükten sonra bu çocuklar ne olacak?’ demediğimiz gün, huzurla öldüğümüz gün bitecek. İçi boş ‘farkındayız’ sözlerine karşı alerji duyuyoruz artık. Herkesin bu konuda düşünmesini, ‘ne gibi bir fark yaratabilirim’i bulmasını rica ediyoruz” çağrısında bulundu.
Tüm Bel-Sen’de güven krizi
Başkan Tugay, hükümeti topa tuttu: İzmir’i sevmiyorlar
Türkiye’nin sanayi ve ekonomik geleceği İzmir’de tartışıldı
Spotify müzik özeti 2024: Spotify Wrapped 2024 ne zaman yayınlanacak?
Derin yoksulluk toplumu yozlaştırdı
Böyle hırsızlık şeytanın aklına gelmez
İzmir Valiliğinden uyarı: Ege Denizi'nin kuzeyinde fırtına bekleniyor!
İzmir haber: 2 milyonu aşkın yasaklı madde ele geçirildi
İzmir'de otomobilin sileceğine zarar verdiği iddia edilen sanığa 5 bin lira ceza
Başkan Tugay İzmir’in kardeş kenti Bakü’de
Son Girilen Haberler
CHP’li İzmir milletvekillerinden gazetecilere yönelik soruşturmalara sert tepki
CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen ve Murat Bakan, Gazeteci İsmail Saymaz ve Fatih Altaylı hakkında açılan soruşturmaya sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımda sert tepki gösterdi
Menemen, karavancıları ağırlayacak
Zengin kültürel ve tarihsel mirasıyla dikkat çeken Menemen, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da karavancıların buluşma noktası olmaya devam ediyor. Türkiye'nin dört bir yanından 80 karavan, Menemen Gölpark'ta düzenlenen Karavan Şenliği'nde bir araya gelecek. Bugün başlayacak olan şenlik, Pazar günü sona erecek
Karabağlar'da kompost etkinliği
Karabağlar Belediyesi, 16-24 Kasım Avrupa Atık Azaltım Haftası kapsamında çevre bilincini artırmak ve sürdürülebilir bir kent hedefi doğrultusunda hayata geçirdiği kompost projesini, Bozyaka Pazaryeri ve Yunus Emre Pazaryeri’nde düzenlediği etkinliklerle tanıttı.