Maliyetli düğünler evliliğin ömrünü olumsuz etkiliyor
Maliyetli düğünler evliliğin ömrünü olumsuz etkiliyor
Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, maliyeti yüksek olan düğünlerin evliliklerin ömründe olumsuz etki oluşturduğunu söyleyerek, “Artık gelin ve damat dışında herkesin mutluluğunun düşünüldüğü düğünler görüyoruz” dedi.
Artık düğün tanımının içinin boşaldığını ve insanların birbiri ile yarış haline getirerek düğünleri fazla masraflı şovlara dönüştürdüğünü söyleyen Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, “Aslına bakarsanız çiftlerin bir araya gelişini, birlikte olduklarını kutladıkları sembolik bir tören cümlesiyle düğünün ne demek olduğunu özetleyebiliriz. Lakin şu andaki düğünün tanımı; tamamen içinin biraz daha boşaltıldığı ve insanların artık yarış haline getirdiği, rekabetlere, fazla gereksiz masraflara girildiği bir şov alanına dönüştüğünü söyleyebilirim aslında bakarsanız. Bu durum elbette çiftler üzerinde büyük bir stres ve baskı oluşturmaktadır. Çünkü çiftler zaten ideal bir çift olma yolunda ilerlerken bu baskının altında, toplumsal baskının verdiği bu psikolojinin altındayken bir de bunun içerisinde maddi sıkıntılar, maddi düzensizlikler ve bu düğün stresinin vermiş olduğu planlamalar da eklenince doğal olarak uzun vadede elbette birçok problem daha yaşanabilir. Çünkü çiftler birçok masrafın altına girdiğinde, düğün bütçesinin üzerine çıktıklarında bu durum daha sonrasında bu bütçenin karşılanıp karşılanmamasına göre, destek alınıp alınmamasına göre birçok evlilik için farklı krizlere de yol açabilir. Burada genel anlamda düğün algısının yöresel olarak değiştiğini de gözlemlemekteyiz. Yani ülkemizin her bir yerinde bu düğüne yüklenen anlam çok daha farklı bir hale gelmektedir. Daha böyle doğu taraflarına gittiğimizde mesela aslına bakarsanız kişinin ağırlığınca altın takılmasını görüyoruz. Ya da aynı şekilde kişinin geleneklerinin çok ciddi anlamda yüksek bir masraf gerektirdiğini görüyoruz. Bu durum bizim sadece iki kişinin mutluluğundan daha da ileriye gittiğimizi gösteriyor. Yani bugün bir davetiyede 'En mutlu günümüzde sizi aramızda görmek isteriz' diyen gelinle damat dışında herkesin mutlu olduğunu ve mutlu olmaya çalışmak üzerine bir düğün kurulduğunu görüyoruz. Yani gelen konukların yiyeceğinden, oturma düzeninden belki planladıkları bir müzik sistemine kadar en başından en sonuna kadar gelin ve damat dışındaki herkesin kusursuz bir şekilde mutluluğuna odaklanan bir düğüne dönüşüyor. Biz neresinde gelinle damadı düşündük? Ya da neresinde biz gerçekten onların mutluluğunu izliyor olduk. Oysaki gelin ve damadın ilk dansında bile düğünün stresini konuştuklarını görüyoruz. Mesela düğün anında oluşan krizleri konuştuklarını görüyoruz. Oradaki krizi çözmek gelin ve damada düşen bir şey olmamalı. Çünkü oradaki kriz aslına bakarsanız misafirlerin hoşgörüyle davranması gereken bir nokta olup, krize dönüşmemeli. Çünkü birçok toplu organizasyonda oluşabilecek bir sürü kriz çıkabilir. Bu noktada bunu krize çevirmemek için biraz daha toleranslı olmayı gerektiriyor. Yani biz daha hoşgörüyle bakabilirsek, muhtemel bir problem olarak düşünebilirsek düğün alanında ya da birçok toplu organizasyonda elbette krizler çıkabilir. Ve gelin ve damadı düşünüyorsak eğer bu krizleri daha onlara ulaşmadan bizler de çözebilmeliyiz. Ailelere düşen görevler işte burada en büyük destek mekanizmaları olarak ortaya çıkıyor. Eğer gerçekten gelin ve damadın en mutlu gününe şahitlik etmek istiyorsak, aile olarak onlara da çok fazla sorumluluk bırakmamak gerekiyor” dedi.
Hamurcu, daha sade ve küçük düğünlerin hem bütçe hem de çiftler açısından avantajlı düğünler olduğunu söyleyerek, “Gerçekten minimalist düğünler, küçük düğünler, daha sade nikah törenleri aslına bakarsanız hem düğün bütçesi için, hem gelinle damadın planlama yapması açısından çok daha sağlıklı ve avantajlı görünen düğünler oluyorlar. Burada bu sembolik anlamı unutmamak çok önemlidir. Çünkü biz düğüne yüklediğimiz anlamla beraber aslına bakarsanız iki ailenin, iki tarafın yarıştığını görüyoruz. Ya da tamamen o ailenin topluma verdiği bir prestij olarak düğünü yansıttığını görüyoruz. Toplumsal anlamda bunun verdiği yük elbette maddi olarak gereksiz bir rekabete girmesine sebep oluyor ve bu durum ne yazık ki olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bu noktada işte çiftlere destek sağlamak açısından gerçekten sağlıklı bir ortamda oturup bu düğünle ilgili beklentiyi konuşmak lazım. Gerçekten biz toplum için mi düğün yapıyoruz? Yani gerçekten aileler yarışsın diye mi düğün yapıyoruz? Yoksa ciddi anlamda gelin ve damadın en mutlu gününde onlara şahit olmak adına mı yapıyoruz? Çünkü bırakın bu cümleler sadece davetiyede yazan cümleler olmasın. Düğünün içeriğini, düğünün kalitesini ve düğünün verdiği mutluluğu o şölene çevirmek sizlerin elinizde” ifadelerini kullandı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Maliyetli düğünler evliliğin ömrünü olumsuz etkiliyor
Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, maliyeti yüksek olan düğünlerin evliliklerin ömründe olumsuz etki oluşturduğunu söyleyerek, “Artık gelin ve damat dışında herkesin mutluluğunun düşünüldüğü düğünler görüyoruz” dedi.
Artık düğün tanımının içinin boşaldığını ve insanların birbiri ile yarış haline getirerek düğünleri fazla masraflı şovlara dönüştürdüğünü söyleyen Uzman Psikolog Arzu Hamurcu, “Aslına bakarsanız çiftlerin bir araya gelişini, birlikte olduklarını kutladıkları sembolik bir tören cümlesiyle düğünün ne demek olduğunu özetleyebiliriz. Lakin şu andaki düğünün tanımı; tamamen içinin biraz daha boşaltıldığı ve insanların artık yarış haline getirdiği, rekabetlere, fazla gereksiz masraflara girildiği bir şov alanına dönüştüğünü söyleyebilirim aslında bakarsanız. Bu durum elbette çiftler üzerinde büyük bir stres ve baskı oluşturmaktadır. Çünkü çiftler zaten ideal bir çift olma yolunda ilerlerken bu baskının altında, toplumsal baskının verdiği bu psikolojinin altındayken bir de bunun içerisinde maddi sıkıntılar, maddi düzensizlikler ve bu düğün stresinin vermiş olduğu planlamalar da eklenince doğal olarak uzun vadede elbette birçok problem daha yaşanabilir. Çünkü çiftler birçok masrafın altına girdiğinde, düğün bütçesinin üzerine çıktıklarında bu durum daha sonrasında bu bütçenin karşılanıp karşılanmamasına göre, destek alınıp alınmamasına göre birçok evlilik için farklı krizlere de yol açabilir. Burada genel anlamda düğün algısının yöresel olarak değiştiğini de gözlemlemekteyiz. Yani ülkemizin her bir yerinde bu düğüne yüklenen anlam çok daha farklı bir hale gelmektedir. Daha böyle doğu taraflarına gittiğimizde mesela aslına bakarsanız kişinin ağırlığınca altın takılmasını görüyoruz. Ya da aynı şekilde kişinin geleneklerinin çok ciddi anlamda yüksek bir masraf gerektirdiğini görüyoruz. Bu durum bizim sadece iki kişinin mutluluğundan daha da ileriye gittiğimizi gösteriyor. Yani bugün bir davetiyede 'En mutlu günümüzde sizi aramızda görmek isteriz' diyen gelinle damat dışında herkesin mutlu olduğunu ve mutlu olmaya çalışmak üzerine bir düğün kurulduğunu görüyoruz. Yani gelen konukların yiyeceğinden, oturma düzeninden belki planladıkları bir müzik sistemine kadar en başından en sonuna kadar gelin ve damat dışındaki herkesin kusursuz bir şekilde mutluluğuna odaklanan bir düğüne dönüşüyor. Biz neresinde gelinle damadı düşündük? Ya da neresinde biz gerçekten onların mutluluğunu izliyor olduk. Oysaki gelin ve damadın ilk dansında bile düğünün stresini konuştuklarını görüyoruz. Mesela düğün anında oluşan krizleri konuştuklarını görüyoruz. Oradaki krizi çözmek gelin ve damada düşen bir şey olmamalı. Çünkü oradaki kriz aslına bakarsanız misafirlerin hoşgörüyle davranması gereken bir nokta olup, krize dönüşmemeli. Çünkü birçok toplu organizasyonda oluşabilecek bir sürü kriz çıkabilir. Bu noktada bunu krize çevirmemek için biraz daha toleranslı olmayı gerektiriyor. Yani biz daha hoşgörüyle bakabilirsek, muhtemel bir problem olarak düşünebilirsek düğün alanında ya da birçok toplu organizasyonda elbette krizler çıkabilir. Ve gelin ve damadı düşünüyorsak eğer bu krizleri daha onlara ulaşmadan bizler de çözebilmeliyiz. Ailelere düşen görevler işte burada en büyük destek mekanizmaları olarak ortaya çıkıyor. Eğer gerçekten gelin ve damadın en mutlu gününe şahitlik etmek istiyorsak, aile olarak onlara da çok fazla sorumluluk bırakmamak gerekiyor” dedi.
Hamurcu, daha sade ve küçük düğünlerin hem bütçe hem de çiftler açısından avantajlı düğünler olduğunu söyleyerek, “Gerçekten minimalist düğünler, küçük düğünler, daha sade nikah törenleri aslına bakarsanız hem düğün bütçesi için, hem gelinle damadın planlama yapması açısından çok daha sağlıklı ve avantajlı görünen düğünler oluyorlar. Burada bu sembolik anlamı unutmamak çok önemlidir. Çünkü biz düğüne yüklediğimiz anlamla beraber aslına bakarsanız iki ailenin, iki tarafın yarıştığını görüyoruz. Ya da tamamen o ailenin topluma verdiği bir prestij olarak düğünü yansıttığını görüyoruz. Toplumsal anlamda bunun verdiği yük elbette maddi olarak gereksiz bir rekabete girmesine sebep oluyor ve bu durum ne yazık ki olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bu noktada işte çiftlere destek sağlamak açısından gerçekten sağlıklı bir ortamda oturup bu düğünle ilgili beklentiyi konuşmak lazım. Gerçekten biz toplum için mi düğün yapıyoruz? Yani gerçekten aileler yarışsın diye mi düğün yapıyoruz? Yoksa ciddi anlamda gelin ve damadın en mutlu gününde onlara şahit olmak adına mı yapıyoruz? Çünkü bırakın bu cümleler sadece davetiyede yazan cümleler olmasın. Düğünün içeriğini, düğünün kalitesini ve düğünün verdiği mutluluğu o şölene çevirmek sizlerin elinizde” ifadelerini kullandı.
İHA