Cinsel psikoloji, yanlış anlamalar ve mitler: En çok mağduriyeti kadınlar yaşamakta

Toplumsal tabular, geleneksel cinsiyet rolleri ve cinselliğin ‘ayıp’ olarak görülmesinin kadın yaşamına etkilerine dikkat çeken Uzman Psikolog Aşkın Çisem Özgüler, “Kadınların cinsel sorunlarını ifade etmesini ve çözüm aramasını zorlaştırmaktadır” dedi

Haber Giriş Tarihi: 20.12.2024 14:18
Haber Güncellenme Tarihi: 20.12.2024 14:54
Muhabir: SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Cinsel psikoloji, yanlış anlamalar ve mitler: En çok mağduriyeti kadınlar yaşamakta

Cinsel psikolojinin ne olduğuna dair önemli bilgiler aktaran Uzman Psikolog Aşkın Çisem Özgüler, “Ne yazık ki, bu konuda en çok mağduriyeti kadınlar yaşamaktadır” dedi. Kadın ve cinsellik meselesinin beraberinde getirdiği derin sorunlara değinen Özgüler, “Toplumsal tabular, geleneksel cinsiyet rolleri ve cinselliğin ‘ayıp’ olarak görülmesi, kadınların cinsel sorunlarını ifade etmesini ve çözüm aramasını zorlaştırmaktadır” sözlerine dikkat çekti.

Cinsel psikolojinin, bireylerin cinsel yaşantılarını, duygusal bağlantılarını ve cinsellikle ilgili davranışlarını anlamaya odaklanan bir alan olduğunu kaydeden Özgüler, “Bu alan, bireylerin cinsellikle ilgili yaşadıkları sorunları anlamak ve çözmek için çok önemlidir. Cinsellik, bireyin hem fiziksel hem de psikolojik iyi oluş halinin önemli bir parçasıdır. Toplumlarda tabu olarak görülmesi, bireylerin bu konuda destek aramasını zorlaştırabilir. Bu nedenle cinsel psikolojinin çalışma alanı hem bireysel hem de toplumsal iyilik halini geliştirmek için kritik bir rol oynar” dedi.

BİREYLERİ DAHA FAZLA YALNIZLAŞTIRIR

Bu noktada toplumda yaygın yanlış anlamalar ve mitlerin de söz konusu olduğunu aktaran Özgüler, konuyu şöyle detaylandırdı: “Cinsellikle ilgili yanlış anlamalar ve mitler, bireylerin bu alandaki sorunlarını ifade etmelerini ve çözüm aramalarını güçleştiren önemli engellerdir. Örneğin, ‘Kadınlar cinselliği erkeklerden daha az arzular’ veya ‘Erkekler her zaman cinsel ilişkiye hazırdır’ gibi genellemeler yaygındır. Bunlar, bireylerin kendi deneyimlerini sorgulamasına ve kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açabilir. Bunun yanı sıra, ‘herkes cinselliği doğru bir şekilde yaşar’ gibi varsayımlar da yaygındır. Bu mitler, bireylerin yaşadıkları sorunların anormal olduğuna inanmasına neden olabilir. Örneğin, ‘Kadınlar cinselliği erkeklerden daha az arzular’ veya ‘Erkekler duygusal bağlantı olmaksızın cinsellik yaşar’ gibi genellemeler, bireyleri kendi cinsel deneyimleriyle ilgili şüpheye düşürebilir. Diğer bir yanlış anlama, cinselliğin yalnızca fiziksel bir eylem olarak görülmesidir. Bu bakış açısı, duygusal ve psikolojik bağın önemini göz ardı eder. Ayrıca, ‘cinsel sorunlar zamanla kendiliğinden geçer’ gibi mitler, bireylerin profesyonel yardım almasını geciktirebilir. Bu tür yanlış inanışlar, cinselliği konuşulması zor bir konu haline getirir ve bireyleri daha fazla yalnızlaştırır.”

MİTLERİN ORTADAN KALDIRILMASINA YÖNELİK ÖNEMLİ BİR ADIM

Bahsini edilen yanlış anlamalar ve söz konusu mitlerin nasıl giderilebileceğini de anlatan Özgüler, “Bu mitlerin giderilmesi için öncelikle cinsel eğitim programlarına önem verilmesi gerekir. Bu eğitimler, bireylerin cinsellikle ilgili doğru bilgiye ulaşmasını ve sağlıklı bir bakış açısı geliştirmesini sağlar. Eğitimler sadece gençlere değil, yetişkinlere ve ebeveynlere de yönelik olmalıdır. Aynı zamanda, cinsel terapistlerin ve alan uzmanlarının medyada daha sık yer alması, tabuları kırmaya yardımcı olabilir. Farklı kitlelere uygun şekilde hazırlanmış, bilimsel temellere dayanan kaynakların paylaşılması da önemlidir. Sosyal medya ve diğer dijital platformlar, bu kaynakların yaygınlaştırılması için etkili araçlar olabilir. Ayrıca, okullarda kapsamlı cinsel eğitim müfredatlarının yer alması, bireylerin doğru bilgiyle donatılmasını sağlar. Toplumda cinsellikle ilgili konuşma ve paylaşım ortamları yaratmak, bu mitlerin ortadan kaldırılmasına yönelik önemli bir adımdır” bilgisini paylaştı.

CİNSELLİKLE İLGİLİ TABULARI YIKILIR

Cinsel terapi süreçlerine ve faydalarına yer veren Özgüler, şöyle devam etti: “Cinsel terapi, bireylerin veya çiftlerin cinsellikle ilgili sorunlarını ele alarak çözümler üretmeyi amaçlar. Bu süreçte bireylerin veya çiftlerin iletişim becerileri geliştirilir, duygusal bağları güçlendirilir ve cinsellikle ilgili tabuları yıkılır. Terapi, genellikle bireysel seanslar veya çift terapileri olarak planlanır. Faydaları arasında, özgüvenin artması, eşler arasındaki bağlantının kuvvetlenmesi ve genel yaşam kalitesinin yükselmesi yer alır. Ayrıca, bireylerin kendilerini daha iyi tanımasına ve cinselliği daha sağlıklı bir şekilde deneyimlemesine katkıda bulunur.” Öte yandan, cinsellikte yaşanan sorunlara da dikkat çeken Özgüler, “Cinsellikte yaşanan sorunlar, bireyden bireye farklılık gösterebilir. Ancak yaygın olarak cinsel isteksizlik, ereksiyon sorunları, erken boşalma, ağrılı cinsel ilişki, vajinismus ve orgazm zorluğu gibi problemler karşımıza çıkar. Bunların temelinde fiziksel, psikolojik veya çevresel etkenler olabilir” dedi.

İLİŞKİYİ ZEDELEYEBİLİR VE AYRILIKLARA YOL AÇABİLİR

Söz konusu sorunların psikolojik etkilerine yer veren Özgüler, “Cinsel sorunların psikolojik etkileri oldukça geniş bir yelpazeye yayılır ve bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Öncelikle, bireylerde yoğun kaygı ve stres yaşanmasına neden olabilir. ‘Yetersiz miyim?’ veya ‘Neden bu sorunu yaşıyorum?’ gibi sorgulamalar, özgüven eksikliği yaratabilir. Bu durum utanç duygusuna yol açarak bireyin hem kendisiyle hem de partneriyle ilişkisini olumsuz etkiler. Cinsel sorunların süreklilik göstermesi durumunda depresyon ve sosyal izolasyon riski de artar. Çiftlerde ise, sorunlar sıklıkla iletişim kopukluklarına, duygusal mesafelere ve çatışmalara neden olabilir. Çözüme ulaşmayan bu sorunlar, zamanla ilişkiyi zedeleyebilir ve ayrılıklara yol açabilir. Psikolojik etkilerin yönetilmesi için erken dönemde profesyonel destek almak büyük önem taşır. Bu süreçte bireyin duygusal ihtiyaçlarını anlamak ve çiftlerin birbirine destek olması, sorunların çözümünü kolaylaştırır” mesajını iletti.

SORUNLARIN ÇOĞU PSİKOLOJİK KAYNAKLI

Psikoloji kaynaklı cinsel sorunların da altını çizen Özgüler, şunları ekledi: “Cinsellikle ilgili sorunların çoğu psikolojik kaynaklı olabilir. Örneğin, stres, kaygı bozuklukları, depresyon, travma veya özgüven eksikliği, olumsuz cinsel deneyimler gibi durumlar, bireylerin cinsellik yaşamasını zorlaştırabilir. Bu durumlar bireylerde cinsel isteksizlik, vajinismus, ereksiyon problemleri veya erken boşalma gibi problemlere yol açabilir. Psikolojik kaynaklı cinsel sorunlar, bireylerin yaşadığı duygusal yüklerin ve bilinç dışındaki korkuların bir yansıması olabilmektedir. Ayrıca, toplumun dayattığı normlar ve tabular da bu sorunların gelişiminde etkili olabilir. Terapide bu sorunların çözümü için bireyin duygusal süreçlerini anlamaya yönelik çalışmalar yapılır. Bu süreç, bireyin kendi içsel çatışmalarını çözmesine ve sağlıklı bir cinsel yaşam inşa etmesine yardımcı olur. Bu nedenle psikolojik desteğin, cinsel sorunların çözümünde kilit rol oynadığını söyleyebiliriz.”

VAJİNİSMUS NEDİR?

Vajinismus ise çok sık konuşulan ve cevaplanması beklenen konulardan biri… Peki, vajinismus nedir? Temelinde tamamen psikolojik etkenler mi var? Uzman Psikolog Özgüler, şöyle yanıtladı: “Vajinismus, kadınlarda vajina kaslarının istemsiz olarak kasılması sonucu cinsel ilişkinin yaşanmasını zorlaştıran bir durumdur. Temelinde psikolojik etkenler bulunmakla birlikte, bazı durumlarda fiziksel nedenler de etkili olabilir. Vajinismusun psikolojik nedenleri arasında cinsellikle ilgili korkular, geçmişte yaşanan travmalar, toplumsal tabular ve yanlış inanışlar yer alır. Örneğin, ‘ilk deneyim ağrılı olacak’ gibi düşünceler, bu sorunun ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Ayrıca, yeterli cinsel bilgilendirme ve doğru rehberliğin olmaması, bireylerde cinsellik konusunda bilinçsizliğe yol açarak vajinismusun gelişmesine katkıda bulunabilir. Terapi sürecinde, bu düşüncelerin yeniden yapılandırılması ve bireyin bedenine olan güveninin artırılması hedeflenir. Bilişsel davranışçı terapiler, gevşeme egzersizleri ve duyusal farkındalık çalışmaları, vajinismusun tedavisinde etkili yöntemlerdir.”

Terapide mahremiyetin ve güvenin öneminden de bahseden Özgüler, “Cinsel terapi sürecinde mahremiyet ve güven en önemli unsurlardır. Danışanlar, yaşadıkları sorunları rahatlıkla dile getirebilmek ve kendilerini yargılanmadan ifade edebilmek isterler. Terapist ve danışan arasındaki güven bağı, terapinin etkinliğini belirleyen temel faktörlerden biridir. Bu nedenle terapistlerin etik kurallara sıkı sıkıya bağlı kalması son derece önemlidir” dedi.

CİNSELLİĞİN ‘AYIP’ OLARAK GÖRÜLMESİ…

Öte yandan, Türkiye'de kadın olmanın zorlukları ortada… “Ne yazık ki, bu konuda en çok mağduriyeti kadınlar yaşamaktadır” diyen Özgüler, kadın ve cinsellik meselesinin beraberinde getirdiği derin sorunlara değindi. Özgüler, “Toplumsal tabular, geleneksel cinsiyet rolleri ve cinselliğin ‘ayıp’ olarak görülmesi, kadınların cinsel sorunlarını ifade etmesini ve çözüm aramasını zorlaştırmaktadır. Örneğin, kadınlar cinsel isteksizlik, vajinismus veya orgazm problemleri gibi durumlarda yaşadıkları sıkıntıları dile getirmekten çekinmekte ve genellikle bu sorunlarla yalnız başa çıkmaya çalışmaktadır. Ayrıca, bu baskılar kadınların sadece cinsellikle ilgili değil, genel anlamda bedenleri ve kimlikleriyle barışık olmalarını da engellemektedir. Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve istismar gibi durumlar da cinsellik algısını daha karmaşık ve problemli hale getirebilmektedir. Bu nedenle kadınlara destek olan, onları güçlendiren ve cinselliği daha özgürce konuşabilecekleri ortamlar yaratmak çok önemlidir. Kadınların yaşadığı bu mağduriyetlerin önüne geçebilmek için eğitim, bilinçlendirme ve profesyonel destek olanaklarının artırılması şarttır” bilgisini paylaştı.

BASTIRILAN DUYGULAR DENGESİZLİKLERE YOL AÇAR

“Bastırılan her duygunun topluma yansımasını da gözlemleyebiliyoruz… Şiddet, istismar ve daha nicesi… Peki, cinselliğin baskılandığı, konuşulmadığı, sansürlendiği bir toplum sağlıklı mıdır?” sorusuna Özgüler, şu yanıtı verdi: “Kesinlikle sağlıklı değildir. Bastırılan duygular, bireylerin kendileriyle ve toplumla olan ilişkilerinde ciddi dengesizliklere yol açar. Özellikle cinselliğin baskılandığı, konuşulmadığı ve tabu haline getirildiği toplumlarda bireyler arasında güven eksikliği, empati yoksunluğu ve iletişim kopuklukları yaşanabilir. Bu durum, toplumsal şiddet, istismar ve diğer sosyal problemlerin artmasına zemin hazırlar. Sağlıklı bir toplum, bireylerin duygularını, düşüncelerini ve deneyimlerini özgürce ifade edebildiği, bunların yargılanmadan karşılandığı bir toplumdur. Bu nedenle, cinselliği konuşulabilir hale getirmek, bireylerin özgüvenini artırır ve toplumun genel ruh sağlığını olumlu yönde etkiler. Eğitim, farkındalık ve açık iletişim bu sürecin temel taşlarını oluşturur.”

Gençlerde cinsel eğitim de önemli bir konu. Özellikle eğitim kurumlarında konuya ilişkin mutlaka çalışmalar yürütülmesi gerektiğini savunan Özgüler, “Erken yaşlarda verilen cinsel eğitim, bireylerin sağlıklı bir cinsellik algısı geliştirmesini sağlar. Eğitim kurumlarında profesyonel uzmanlar tarafından verilen cinsel eğitimler hem bireylerin hem de toplumun genel sağlık düzeyini olumlu yönde etkiler” dedi.

ANCAK EĞİTİMLE MÜMKÜN…

Toplumda cinsel sağlığın ve terapinin normalleştirilmesinin ancak eğitimle mümkün olabileceğini aktaran Özgüler, “Uzmanlar, eğitimciler ve medya, bu konuda bir arada çalışarak toplumsal bilinci artırabilir. Herkesin cinsellikle ilgili konulardan kaçmak yerine bu konuları doğru ve açık bir şekilde tartışabileceği bir ortamın oluşturulabilmesi oldukça faydalı olacaktır” yorumunda bulundu.

Son olarak ise Özgüler, “Cinsellik, bireylerin hayatında hem fiziksel hem de psikolojik boyutuyla önemli bir yer tutar. Bu alanda farkındalık yaratmak, bireylerin daha mutlu ve dengeli bir yaşam sürmeleri için kritik önem taşır. Cinselliğin bir tabu olmadığı, aksine doğru bilgi ve destekle gelişime açık bir alan olduğunu herkese hatırlatmak isterim” mesajını verdi.

Kaynak: SULTAN GÜMÜŞ KAYA

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.