ESİAD’da Türkiye ekonomisinin mevcut durumu masaya yatırıldı
ESİAD’da Türkiye ekonomisinin mevcut durumu masaya yatırıldı
ESİAD’da Türkiye ekonomisinin mevcut durumu masaya yatırıldı (ESİAD) tarafından düzenlenen toplantıda, Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve geleceğe dair olası senaryolar ele alındı
Haber Giriş Tarihi: 29.09.2024 08:25
Haber Güncellenme Tarihi: 29.09.2024 08:34
Kaynak:
BÜLTEN
Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen toplantıda, Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve geleceğe dair olası senaryolar masaya yatırıldı. Toplantıda konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Ekonomi, Finans ve Maliye Yuvarlak Masası Başkanı Yakup Benli, “2025-2027 yıllarını kapsayan yeni Orta Vadeli Programın (OVP), para politikası kadar maliye politikalarıyla da desteklenmesi şart” dedi.
ESİAD Ekonomi, Finans ve Maliye Yuvarlak Masası’nın katkılarıyla düzenlenen toplantıda, Oyak Yatırım Ekonomi Danışmanı Özlem Derici ile Hazine ve Vadeli İşlemler Grup Müdürü Deniz Kumcuoğlu ve Ekonomist Alper Topkaya, güncel ekonomik durumu değerlendirdi.
Yakup Benli: OVP’nin maliye politikalarıyla da desteklenmesi şart
ESİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Ekonomi, Finans ve Maliye Yuvarlak Masası Başkanı Yakup Benli, Türkiye ekonomisinde izlenen politikaların daha geniş bir çerçevede ele alınması gerektiğine vurgu yaparak, “Ancak yüksek enflasyonla mücadele için izlenen politikalar henüz tam anlamıyla istenen sonuçları vermedi. Bunun uzun soluklu bir mücadele olması gerektiğini ve sadece ekonomik bazı enstrümanlarla sonuç alınamayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Eylül ayı başında açıklanan 2025-2027 yıllarını kapsayan yeni Orta Vadeli Program (OVP) iş dünyasında bazı yönleriyle tartışıldı. Enflasyonla mücadelenin devam ettiği bir ortamda büyümenin de devam etmesinin hedeflenmesi soru işaretleri yarattı. OVP’de yer alan politika ve tedbirlerin, geniş kapsamlı yapısal reformlarla desteklenmediği sürece sonuç vermeyeceği tartışma götürmez. OVP’nin para politikası kadar maliye politikalarıyla da desteklenmesi şart” dedi.
Özlem Derici: Küresel bazda ve Avrupa’da resesyon riski
Ekonomist Özlem Derici ise Türkiye ekonomisindeki fırsatlar ve risklere dikkat çekti. Yerel seçimlerin ardından geleneksel politikalara dönüşün Türkiye için bir fırsat olduğunu dile getiren Derici, “Seçim belirsizliklerinin ortadan kalkması, makro ihtiyati politikalarda sadeleşme, enflasyonda düşüş beklentisi, artan Merkez Bankası kredibilitesi olumlu gelişmeler. Not artışları devam edecek muhtemelen. BDDK’nın swap limitlerini gevşetmesi ihtimali var. İhracatımızın yüzde 55’ini gerçekleştirdiğimiz Avrupa toparlanmaya başladı. Ancak riskler de baki. Küresel bazda ve Avrupa’da resesyon riski. Yurt içinde enflasyonla mücadelede başarısızlık. BDDK kredi risk ağırlıklarını düşürdü tüketici ve konut kredileri için. Enflasyona ters bir hamle. Merkez Bankası sıkılaştırırken diğer yandan teşvik gibi bir şey oldu. Bu, bütüncül yaklaşıma ters. Mali disiplinin tesis edilememesi. EYT, deprem, KİT’lerin borçları da kolay değil. O yüzden vergilere yükleniyoruz. Bu durumun değişmesi lazım. Yabancı ilgisinin geçici olma riski ve bunun yanında uzun bir stagflasyon dönemi riskimiz var. 2001 krizinde 2 yıldan kısa sürede yaptığımız şeyi muhtemelen biz 2026-27'ye kadar uzatacağız'' diye konuştu.
Alper Topkaya: Türkiye'nin üretim yapısı düşük teknolojiye dayalı
Toplantıda söz alan Ekonomist Alper Topkaya, Türkiye'nin katma değerli üretime dayalı bir büyüme stratejisi benimsemesi gerektiğini vurguladı. Topkaya, “Bir ekonominin büyümesi için aslında 3 temel unsur vardır. Birincisi emek, ikincisi sermaye, üçüncüsü teknoloji. Emek, nüfusla artar ya da dışarıdan iş gücü alırsınız. Sermayeyi de belki vergi teşvikleriyle belki yurtdışından bir sermaye bulursunuz. Ancak ne kadar sermaye bulursanız o kadar büyümezsiniz. Oysa teknoloji tarafındaki büyüme sınırsızdır. Yani teknolojiyi geliştirdiğiniz, inovasyonu arttırdığınız sürece aynı insan, aynı sermayeyle çok daha fazla büyüyebilirsiniz. Türkiye'nin imalat sektörü gelişmiş olsa da, üretim yapısı düşük teknolojiye dayalı ve katma değeri düşük ürünlere odaklanmış durumda. Yüksek teknoloji ürünlerinin sanayi üretimindeki payı sadece yüzde 3-4 iken, OECD ortalaması -20. Singapur’da yüzde 50’nin üzerinde. Türkiye’nin rekabet gücünü artırması için sanayiyi büyütmek yerine, ileri teknoloji ve katma değeri yüksek ürünlere odaklanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Gıda sektörü avantajlı
Hazine ve Vadeli İşlemler Grup Müdürü Deniz Kumcuoğlu ise Türkiye’de önümüzdeki dönemde yüksek reel faizlerin etkisiyle bazı sektörlerin daha avantajlı çıkacağını öngördü. Kumcuoğlu şunları söyledi:
“Tüketim tarafının zarar görmesi kaçınılmaz. Muhtemelen her sektöre sirayet edecektir. Ama buradan en karlı çıkacak sektör ilk başta bankacılık sektörü olacak. Bu süreçten kim daha az hasar alır. Gıda sektörü çok daha az hasar alır. Temel gıdalarda özellikle. Emlak piyasasının 2025’in ilk yarısında hızlanacağını düşünmüyorum. Türkiye’de 2021-2023 yılları arasında çok ciddi bir şekilde kredi faizleri baskılandığı için orada çok büyük bir balon oluştu. O balonun yeni yeni inmeye başladığını görüyoruz. Tekrardan faizler 50’lerden 35’lere düştüğü zaman herkes gayrımenkule yönelmeyecek çünkü 35’e düştüğü zaman, hala reel faiz veriliyor olacak. Otomotivde iç pazar zayıflayacak ama ihracat yapanlar olumlu ayrışacak.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ESİAD’da Türkiye ekonomisinin mevcut durumu masaya yatırıldı (ESİAD) tarafından düzenlenen toplantıda, Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve geleceğe dair olası senaryolar ele alındı
Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen toplantıda, Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve geleceğe dair olası senaryolar masaya yatırıldı. Toplantıda konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Ekonomi, Finans ve Maliye Yuvarlak Masası Başkanı Yakup Benli, “2025-2027 yıllarını kapsayan yeni Orta Vadeli Programın (OVP), para politikası kadar maliye politikalarıyla da desteklenmesi şart” dedi.
ESİAD Ekonomi, Finans ve Maliye Yuvarlak Masası’nın katkılarıyla düzenlenen toplantıda, Oyak Yatırım Ekonomi Danışmanı Özlem Derici ile Hazine ve Vadeli İşlemler Grup Müdürü Deniz Kumcuoğlu ve Ekonomist Alper Topkaya, güncel ekonomik durumu değerlendirdi.
Yakup Benli: OVP’nin maliye politikalarıyla da desteklenmesi şart
ESİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Ekonomi, Finans ve Maliye Yuvarlak Masası Başkanı Yakup Benli, Türkiye ekonomisinde izlenen politikaların daha geniş bir çerçevede ele alınması gerektiğine vurgu yaparak, “Ancak yüksek enflasyonla mücadele için izlenen politikalar henüz tam anlamıyla istenen sonuçları vermedi. Bunun uzun soluklu bir mücadele olması gerektiğini ve sadece ekonomik bazı enstrümanlarla sonuç alınamayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Eylül ayı başında açıklanan 2025-2027 yıllarını kapsayan yeni Orta Vadeli Program (OVP) iş dünyasında bazı yönleriyle tartışıldı. Enflasyonla mücadelenin devam ettiği bir ortamda büyümenin de devam etmesinin hedeflenmesi soru işaretleri yarattı. OVP’de yer alan politika ve tedbirlerin, geniş kapsamlı yapısal reformlarla desteklenmediği sürece sonuç vermeyeceği tartışma götürmez. OVP’nin para politikası kadar maliye politikalarıyla da desteklenmesi şart” dedi.
Özlem Derici: Küresel bazda ve Avrupa’da resesyon riski
Ekonomist Özlem Derici ise Türkiye ekonomisindeki fırsatlar ve risklere dikkat çekti. Yerel seçimlerin ardından geleneksel politikalara dönüşün Türkiye için bir fırsat olduğunu dile getiren Derici, “Seçim belirsizliklerinin ortadan kalkması, makro ihtiyati politikalarda sadeleşme, enflasyonda düşüş beklentisi, artan Merkez Bankası kredibilitesi olumlu gelişmeler. Not artışları devam edecek muhtemelen. BDDK’nın swap limitlerini gevşetmesi ihtimali var. İhracatımızın yüzde 55’ini gerçekleştirdiğimiz Avrupa toparlanmaya başladı. Ancak riskler de baki. Küresel bazda ve Avrupa’da resesyon riski. Yurt içinde enflasyonla mücadelede başarısızlık. BDDK kredi risk ağırlıklarını düşürdü tüketici ve konut kredileri için. Enflasyona ters bir hamle. Merkez Bankası sıkılaştırırken diğer yandan teşvik gibi bir şey oldu. Bu, bütüncül yaklaşıma ters. Mali disiplinin tesis edilememesi. EYT, deprem, KİT’lerin borçları da kolay değil. O yüzden vergilere yükleniyoruz. Bu durumun değişmesi lazım. Yabancı ilgisinin geçici olma riski ve bunun yanında uzun bir stagflasyon dönemi riskimiz var. 2001 krizinde 2 yıldan kısa sürede yaptığımız şeyi muhtemelen biz 2026-27'ye kadar uzatacağız'' diye konuştu.
Alper Topkaya: Türkiye'nin üretim yapısı düşük teknolojiye dayalı
Toplantıda söz alan Ekonomist Alper Topkaya, Türkiye'nin katma değerli üretime dayalı bir büyüme stratejisi benimsemesi gerektiğini vurguladı. Topkaya, “Bir ekonominin büyümesi için aslında 3 temel unsur vardır. Birincisi emek, ikincisi sermaye, üçüncüsü teknoloji. Emek, nüfusla artar ya da dışarıdan iş gücü alırsınız. Sermayeyi de belki vergi teşvikleriyle belki yurtdışından bir sermaye bulursunuz. Ancak ne kadar sermaye bulursanız o kadar büyümezsiniz. Oysa teknoloji tarafındaki büyüme sınırsızdır. Yani teknolojiyi geliştirdiğiniz, inovasyonu arttırdığınız sürece aynı insan, aynı sermayeyle çok daha fazla büyüyebilirsiniz. Türkiye'nin imalat sektörü gelişmiş olsa da, üretim yapısı düşük teknolojiye dayalı ve katma değeri düşük ürünlere odaklanmış durumda. Yüksek teknoloji ürünlerinin sanayi üretimindeki payı sadece yüzde 3-4 iken, OECD ortalaması -20. Singapur’da yüzde 50’nin üzerinde. Türkiye’nin rekabet gücünü artırması için sanayiyi büyütmek yerine, ileri teknoloji ve katma değeri yüksek ürünlere odaklanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Gıda sektörü avantajlı
Hazine ve Vadeli İşlemler Grup Müdürü Deniz Kumcuoğlu ise Türkiye’de önümüzdeki dönemde yüksek reel faizlerin etkisiyle bazı sektörlerin daha avantajlı çıkacağını öngördü. Kumcuoğlu şunları söyledi:
“Tüketim tarafının zarar görmesi kaçınılmaz. Muhtemelen her sektöre sirayet edecektir. Ama buradan en karlı çıkacak sektör ilk başta bankacılık sektörü olacak. Bu süreçten kim daha az hasar alır. Gıda sektörü çok daha az hasar alır. Temel gıdalarda özellikle. Emlak piyasasının 2025’in ilk yarısında hızlanacağını düşünmüyorum. Türkiye’de 2021-2023 yılları arasında çok ciddi bir şekilde kredi faizleri baskılandığı için orada çok büyük bir balon oluştu. O balonun yeni yeni inmeye başladığını görüyoruz. Tekrardan faizler 50’lerden 35’lere düştüğü zaman herkes gayrımenkule yönelmeyecek çünkü 35’e düştüğü zaman, hala reel faiz veriliyor olacak. Otomotivde iç pazar zayıflayacak ama ihracat yapanlar olumlu ayrışacak.”
Kaynak: BÜLTEN
CHP'nin kedisi Şero öldü
CHP İzmir’de yeni gençlik kolları başkanını seçiyor
Seferihisar'da SGK borcu sebebiyle okul ve camilerin takas için önerilmesine AK Parti'den tepki
29 Eylül 2024 televizyonda ne var? 29 Eylül 2024 Yayın Akışı...
Boccia nedir? Boccia nasıl oynanır?
CHP sandığa sahip çıkamadı: Hazirun listesi kayboldu!
Hava Kuvvetleri Komutanı Hava Orgeneral Kadıoğlu şehit aileleriyle bir arada
Yapay zekaya göre İzmir’in en gözde ilçesi: Hangi bölge öne çıkıyor?
Urla’da Biriz Koşusu bugün başlıyor
Yılan hikayesine dönen CHP Gençlik Kolları seçiminde kazanan belli oldu
Son Girilen Haberler
İEÜ'nün gururu: Ece Fişek'e küresel lisans ödülü
İEÜ İngilizce Mütercim ve Tercümanlık Bölümü öğrencisi Ece Fişek, İrlanda'da düzenlenen Global Undergraduate Awards yarışmasında 'Sineklerin Tanrısı' çevirisiyle ödül kazandı
Küçükçekmece'de internet kafeye ses bombalı saldırı
Küçükçekmece'de yer alan 5 katlı binanın giriş katında bulunan bir internet kafeye ses bombası atıldı.
Bornova'da ilk Kent Bostanı hizmete açıldı
Bornova Belediyesi, Pınarbaşı'nda ilk Kent Bostanı'nı açarak dezavantajlı mahallelerdeki kadınların tarıma katılmasını ve sağlıklı beslenmelerini hedefledi