[title]|İlkses Gazetesi

100 yıl sonra İzmir İktisat Kongresi'nin ilk oturumu gerçekleşti

İzmir İktisat Kongresi, 100 yıl sonra yeniden Hazine ve Maliye Bakanlığı ve İzmir Valiliği ev sahipliğinde "Küresel Güç Olma Yolunda Türkiye Ekonomisi" ana temasıyla gerçekleşen kongreyle toplandı

Haber Giriş Tarihi: 29.04.2023 09:21
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
100 yıl sonra İzmir İktisat Kongresi'nin ilk oturumu gerçekleşti

KEMAL ÖZKURT

İzmir İktisat Kongresi 100 yıl sonra yeniden, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve İzmir Valiliği tarafından düzenlenen kongreyle bugün açılışı düzenlendi. 100. yıl dönümünde "Küresel Güç Olma Yolunda Türkiye Ekonomisi" ana temasıyla düzenlenecek olan kongre 29-30 Mart tarihlerinde iki gün boyunca devam edecek. Kongrenin ilk oturumuna; İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, Kongre Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Rıfat Hisarcıklıoğlu, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Osman Yıldız ve Türkiye Genç İş İnsanları Konfederasyonu Genel Başkanı Erkan Güral katılım gösterdi. Kongrede açılış konuşması yapan Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, "Kongremizde ilk 100 yılın iktisadi değerlendirmesi yapılacak ve 10 büyük ekonominin arasına girmenin yol haritası yapılacak" dedi.

"HEDEFİMİZ DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ ARASINA GİRMEKTİR"

Cumhuriyet henüz ilan edilmeden 17 Şubat 1923'te İktisat Kongresi toplanmış, söz konusu bu kongrenin de yeni Türkiye'nin iktisadi geleceğini belirleyeceğini dile getiren Bilgin, "Bu kongrenin ana teması ‘Küresel Güç Olma Yolunda Türkiye Ekonomisidir”. İktisat Kongresinin ikincisi Kasım 1981'de yapılmıştı. Üçüncüsü, 1990'lı yılların başında Haziran'da gerçekleşmiştir. Türkiye'nin uzun dönemde bilgi toplumuna dönüşmesi, AB'ye giriş kapsamında düzenlenmiştir. Şimdi ilk kongreden tam 100 yıl sonra aynı mekanlarda bu defa ‘Küresel Ekonomik Güç Olma Yolundaki’ ana temayla toplanmış bulunuyoruz. Türkiye ekonomisi küresel ekonomiye entegre olmayı başarmıştır. Hedefimiz dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmektir. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmamız, sanayimizi dönüştürmemiz, yüksek katma değerli üretimler, ihracatımızı artırmamız gerekmektedir. Bunlar olmadan orta gelir tuzağını aşmak mümkün değil" diye belirtti.

"BÜYÜK BİR BAŞARIYLA KÜLLERİNDEN DOĞMUŞ BİR MİLLETİN ADI TÜRKİYE’DİR"

Kongrede Bilgin'in ardından konuşa yapan, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, tarım ve hayvancılık sektörünün gelişmesi gerektiğine dikkat çekti. Kestelli, "Ülkeyi kuran irade, savaş alanlarında kazanılan zaferlerin ekonomiyle taçlandırılmadığı takdirde sürdürülebilir olamayacağının son derece farkındaydı. Henüz ülkenin havası barut kokarken toplanan kongrede; devleti, işçisi, tüccarı, sanayicisi ve çiftçisiyle tüm kesimler, yeni ve güçlü bir ekonomi yaratmak üzere bir araya geliyorlar. Tarım ve hayvancılık, sizin de altını çizdiğiniz gibi milli ekonominin temeli olarak alınıyor. Çiftçilerin eğitiminden, asayişin sağlanmasından aşarın kaldırılması ve adil bir vergi sisteminin kurulmasına, Ziraat Bankası kredilerinin artırılmasından ulaşım sorununun çözümüne kadar bir dizi hayati karar alınıp, uygulanmaya başlanıyor. O günün şartları düşünülünce gerçekten olağanüstü bir yönetimsel refleksten bahsediyoruz. Cumhuriyetin geride bıraktığımız yüzyılı elbette dikensiz gül bahçesi değil. Bir kere, yola çıkarken alınan kararlar ve hedefler için eldeki imkanlar son derece yetersiz. Yolda ise, büyük buhrandan İkinci Dünya harbine, uluslararası topluma entegrasyondan soğuk savaşa kadar sayısız meydan okumayla karşı karşıya kalan bir ülkeden söz ediyoruz. Ama finalde, büyük bir başarıyla küllerinden doğmuş bir milletin ve müthiş bir yapısal dönüşüme imza atıp muasır medeniyetler arasına katılmış bir ülkenin adı Türkiye'dir” ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE YÜZYILINI YAŞATABİLİRİZ"

Türkiye’de tarım ve hayvancılık oransal olarak, sanayi ve hizmet sektörlerindeki büyük gelişmenin gölgesinde kaldığına değinen Kestelli, "Bu bize özgü bir durum değil. Tüm gelişmiş ülkelerde benzer bir trend yaşanıyor. Bugün ülkemizde tarım ve hayvancılığın ülke milli gelirindeki payı yüzde 5’ler seviyesine inmiş durumda. 1980’li yıllardan başlayarak artan ithalat, bu sektördeki reform ihtiyacını gidermeyip, üretim kaslarını güçlendirememek, talihsiz IMF anlaşmalarıyla hızlanan aşınma bizi bugünlere getirdi. Ama günün sonunda gerçek şu ki; ülkemiz, bir dönem 62 milyar doları bulan tarımsal üretim gücüyle dünyanın 10 büyük tarım ekonomisinden biri ve işgücünün yüzde 17’si hala bu sektörde istihdam ediliyor. Daha da önemlisi, teknolojideki büyük dalgayı yakalayabilirsek bu sektörde gerçekten Türkiye yüzyılını yaşatabiliriz diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

İZMİR TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK ÜÇÜNCÜ EKONOMİSİNE SAHİP

İzmir'in Türkiye'de 81 il arasında üçüncü büyük ekonomisine sahip olduğunu dile getiren Kestelli, "İzmir olarak Ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’na katkımız yüzde 6.4 düzeyinde. İlk iki sırada yüzde 30.4 ile İstanbul ve yüzde 9.2 payla Ankara geliyor. Ankara’nın başkent oluşunun etkisi ve İstanbul’un devasa büyümesi karşısında İzmir’in çok önemli bir avantajı var. İzmir sanayi, hizmetler ve tarım gibi üç hayati alanda da iddialı olan dengeli bir kent. Sanayi ve hizmetlerde İstanbul ve Ankara’nın ardından üçüncüyken tarımsal üretimde ikinci sıradayız. Fakat daha da önemlisi, ülkenin en değerli hinterlandına sahibiz. Dolayısıyla İzmir’e yapılan yatırımların çarpan etkisi çok daha yüksek. Dünyanın bu en bereketli topraklarında binlerce yıldır demlenen değerleri, hakkını vererek geleceğe taşımak için gücümüz yettiğince projeler geliştiriyoruz. “İzmir Tarım Teknoloji Merkezi” ve “Ege Gastronomi Hareketi” son dönemdeki iki önemli projemiz. İlave olarak, kentimizdeki iş dünyası STK’larıyla tam bir uyum içinde geliştirdiğimiz ileri teknoloji tarım projeleri var. Amacımız, İzmir’i tarımın silikon vadisi haline getirecek öncü adımlar atmak. Bu yolda bize koşulsuz destek veren Bakanlıklarımıza özellikle teşekkür etmek istiyorum” dedi.

"İZMİR İKTİSAT KONGRESİ’NİN TÜRKİYE’NİN YENİ YÜZYILINA IŞIK TUTMASINI TEMENNİ EDİYORUM"

Kestelli, konuşmasının sonunda ise şu ifadeler kullandı;

Sevgili Arkadaşım Mahmut ile İzmir projelerinde kurumlarımız olarak birbirimize koşulsuz destek veriyoruz. Borsa Sarayımız, İzmir’in en önemli tarihi anıt eserlerinden. Sayın Valimize; umuyorum yine birlikte açılışını yapacağımız Borsa Sarayı restorasyon sürecinde YİKOB eliyle bize verdiği desteklerinden ötürü hepiniz huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum. Gelecek 10 yılda beklenen 10 temel kriz alanının altısının iklim değişikliği, çevre, doğal kaynaklar ve biyolojik çeşitlilikle ilgili olduğu bir dünyada, tüm bileşenleri ile tarımı ilgimizin odağına almaktan başka çıkar yolumuz yok. Cumhuriyetin yeşerip büyümesinde hayati rol oynayan tarıma dayalı ekonominin, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına da damga vurabilmesi için çok çalışmamız gerektiğinin farkındayız. Tüm zorluklara karşın bunun bir kez daha başarılabileceğine tüm kalbimle inanıyorum. İzmir İktisat Kongresi’nde atılan adımların Türkiye’nin yeni yüzyılına ışık tutmasını temenni ediyorum."

"MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, ULUSAL EGEMENLİĞİN, GÜÇLÜ İKTİSADİYAT İLE OLACAĞINI ANLATIR"

Yeni Türkiye'nin ekonomi politikalarının ana hatlarının İzmir İktisat Kongresi'nde belirlendiğini ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen büyükelçiler ile Anadolu'nun dört bir yanından çıkıp gelen çiftçiler, işçiler, sanayiciler, tüccarların burada bir araya geldiğini söyleyen İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, "Mustafa Kemal Atatürk, ulusal egemenliğin iktisadi egemenlik ile güçlendirileceğini vurgular. Ulusal egemenliğin, güçlü iktisadiyat ile olacağını anlatır. İzmir sadece İstiklal Harbi'nin zafere ulaştığı yer olmakla kalmamıştır. Aynı zamanda ekonomik bağımsızlığının da temellerinin atıldığı, tarihe yön vermiş gazi ve güzide bir şehir olarak tarihteki yerini almıştır. Cumhuriyetimiz kurulma arifesindeyken düzenlenen İzmir İktisat Kongresi, ülkemizin iktisadi mücadelesinin de simgesi haline gelmiştir. Alınan kararlar, 1913-23 arasında 10 sene aralıksız savaşlarda yıpranmış ve bitap düşmüş milletimizin, onca sıkıntıya rağmen iktisadi alanda da boyun eğmez iradesinin ve azminin ne kadar yüksek olduğunun açık bir göstergesidir" dedi.

"BİZİM SOSYAL TARAFLARLA BUNA ÇÖZÜM BULMAMIZ LAZIM"

 İzmir İktisat Kongresi'nin toplumun ekonomi, sosyal, siyasi, kültürel olarak 4 ana grupta, ekonomiyi organize ettiğini söyleyen, Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Osman Yıldız, "Ben emek kesimini temsil ediyorum. Bir devlet bütün kurum ve kurullarıyla oluşur. Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomisinin hangi model üzerine inşa edileceğinin arayışıydı. Burada birçok ilke ortaya konmuş. Bunlar sosyal hayatı da organize edecek kurallar. Biz ekonomik anlayışı işçi kesimini temsilen söylüyorum; ekonomik modelle sosyal modelin iç içe olduğu anlayışı ortaya koyuyoruz. Tek başına ekonomik modelin anlamı yok. Dünya’ya baktığımızda da ekonomik model arayışı söz konusu ekonomimiz büyüyor, Türkiye'nin üretim gücü çok arttı, ekonomimizin geliştiğini görüyoruz, işyerlerinde, sanayi organize bölgelerinde, çıplak gözle bile Türkiye'nin aşırı geliştiğini görüyoruz. Fakat; Türkiye'de şu anda 15 milyon kayıtlı çalışan, hala yüzde 40 kayıtsız çalışan var. Bu kayıtlı çalışanların büyük çoğunluğu asgari ücretle çalışıyor, 6 milyona yakın asgari ücret düzeyine çalışıyor. Türkiye geçmişte üretemiyordu, şimdi üretiyor ama o zaman da asgari ücretle çalışanlar yüzde 40-50 arasındaydı, şu anda da aynı. Bu kadar asgari ücretli ekonomimizin sağlığı açısından doğru değil. Bizim sosyal taraflarla buna çözüm bulmamız lazım. Asgari ücret konusunu ekonominin belirleyici unsuru olmaktan çıkarmalıyız" diye belirtti.

"GELECEĞİ KURMAK İÇİN PLAN PROJELERİ ŞİMDİDEN ORTAYA KOYMAMIZ LAZIM"

Bu toplantıların 100 yıl sonra Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak toplantılar olduğunu gördüklerini ifade eden Türkiye Genç İş İnsanları Konfederasyonu Genel Başkanı Erkan Güral "100 yıl önce başlayan süreç ekonomik, sosyal planlamanın başlangıcı olarak gerçekleştirildi. Sanayi atılımları, devlet eliyle başlamış olmakla beraber sonrasında ailelerin kurduğu sanayi tesisleriyle daha gelişmiştir. 1960'lı yıllarda bu son derece iyi idare edilmiştir, aileler, yaptıkları sanayi tesisleriyle ülkemize katma değer sağlamaya devam etmekteler. Geçmişten gelen o tecrübelerin korunması, kullanılması bizler için ayrıca bir görev. Biz de yapacağımız çalışmalarla gelecek nesillere örnek olacağız. Geleceğimizi planlamak için, plan ve projeleri şimdiden ortaya koymalıyız. Katma değer ve istihdamın liderliğinde, bunların ardından gelecek diğer zenginlikler ülkemizin en büyük kazanımı olacaktır" dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.