Cumhuriyetçi adaydan baroya siyaset eleştirisi: Siyasi parti gibi çalışıyorlar

İzmir Baro Başkanlığı seçimlerinin en genç adayı Altunordu, “Baro şu anda meslekten ve meslektaşından kopmuş durumda. Belli bir siyasi görüşün egemenliğinde. O doğrultuda çalışmalarını sürdürüyor. Sanki bir siyasi partiymiş gibi çalışmalar yapıyor ve o doğrultuda hareket ediyor” dedi

Haber Giriş Tarihi: 16.10.2024 08:41
Haber Güncellenme Tarihi: 16.10.2024 08:49
Muhabir: HABER MERKEZİ
Cumhuriyetçi adaydan baroya siyaset eleştirisi: Siyasi parti gibi çalışıyorlar

SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER/ İzmir Barosu 19-20 Ekim tarihlerinde seçimli genel kurulunu gerçekleştirecek. 4 adayın yarışacağı genel kurulda Çağdaş Avukatlar Grubu adına mevcut Başkan Sefa Yılmaz, Cumhuriyetçi Avukatlar Gurubu adına Sercan Altunordu, Mücadeleci Avukatlar Gurubu adına Tacettin Çolak ve İzmir Avukat Hareketi adına ise Banu Aşkın İnce yer alacak. Seçiminin en genç adayı olan, Cumhuriyetçi Avukatlar Gurubu adına yarışacak olan Sercan Altunordu baro seçimleri ve gündemdeki konuları konuştuk. İzmir Borusu Genç Avukatlar Meclisi’nin kurucu başkanı olanı olan Altunordu, genç avukatların sorunlarının çözümü için çok çalışacaklarını belirtiyor. CMK ve Adli Yardım’da puan sıfırlamasına gideceklerinin altını çizen Altunordu, kadına şiddetin çözümü için ise 6284 sayılı yasanın yeterli olmadığını ve ulusal ve uluslararası örnekler ile yeni bir çalışmanın yapılması gerektiğini söyledi.

EN GENÇ ADAY

Baro başkan adayları arasında en genç aday olduğunu ifade eden Altunordu, “1988 yılında öğretmen bir ailenin çocuğu olarak İzmir’de doğdum. Ailemin mesleğinden dolayı Anadolu’nun değişik şehirlerinde yaşadım. Ankara Çankaya Üniversitesi’nden mezun oldum. 2012 yılından beri de İzmir Barosu’ndayım. Çalışmalarımı kendi ofisimde sürdürüyorum. İzmir Barosu’na adım atmamızla beraber daha stajyerken Stajyer Avukatlar Komisyonu’nda çalışma fırsatım oldu. 2014 yılında Cumhuriyetçi Avukatlar Gurubu, İzmir Barosu’na göreve gelince İzmir Barosu Genç Avukatlar Meclisi kuruldu. Bu meclisin hem kuruluşunda aktif rol aldım hem de kurucu başkan olarak iki dönem başkanlık yaptım. O süreçte hem İzmir özelinde hem Türkiye Barolar Birliği (TBB) bünyesinde genç avukatların sorunlarıyla ilgili kurultaylara katılarak divana seçildik. İzmir Barosu olarak kurultaylara yön verdik. Yine Ankara Barosu tarafından düzenlenen Uluslararası Hukuk Kurultayı’nda genç avukatlarla ilgili çalışmalar yaptık. 4 Baro başkan adayları arasında en genci benim” diye konuştu.

ÖNCELİKLİ SORUNUMUZ EKONOMİ

“Baro seçimlerini kazanmamız durumunda öncelikle sorunumuz ekonomi olacak” diyen Altunordu, özelikle genç avukatların yaşadığı ekonomik zorluklar için çalışmalar yürüteceklerinin altını çizdi. Altunordu, “Ülke genelinde yaşanan ekonomik sorunların bizim mesleğimize de yansıması büyük oldu. Öncelikle ekonomik sorunlarla ilgili çalışmalarımız olacak. Genç avukatlar bu sorunları daha yakından hissettiği için genç avukatların mesleğe başlarken yaşadığı sorunlara ilişkin çalışmalarımız, projelerimiz olacak. 2016 yılında bizim başlattığımız Genç Ofis Projesi vardı, o dönemde tüm Türkiye’ye örnek olmuştu. O Genç Ofis Projesi’ni meslektaşlarımızın hizmetine modern şartlarda yenileyerek Bayraklı Bölgesi’nde tekrardan hayata geçireceğiz. En azından mesleğe başlarken ofis masraflarını minimuma indirmek, onları rahatlatmak bizim önceliğimiz. Yine CMK ve Adli Yardım’da puan sıfırlamasına gideceğiz. Şeffaflığı getireceğiz. Puan sıfırlamasıyla beraber her meslektaşın daha adil bir görevlendirme alacağı kanaatindeyiz. CMK’nin adli yardımlarında genç arkadaşlarımıza pozitif ayrımcılık tanıyacağız, yarım puan uygulamasını başlatacağız. Bu sayede meslekte tecrübe edinmelerini sağlayacağız. Genç meslektaşların daha fazla görev alarak ekonomik anlamda biraz daha fazla gelir elde etmelerini, rahatlamalarını sağlayacağız” değerlendirmesinde bulundu.

YARIMLAR ZAMANINDA YAPILMIYOR

Altunordu, “Hem adli yardımla hem CMK sisteminde ödeler ile ilgili ciddi bir sıkıntı var. Ödemeler çok geç yapılıyor. Meslektaşlar görevi yapıyor, emeğini harcıyor. Orada olay tamamlanıyor ama parasını 8-12 ay sonra alabiliyor. Bu süre zarfında ülkedeki ekonomik durumu da göz önünde bulunursak verilecek olan para enflasyona yenilmiş oluyor. Bir de bunun vergisini de daha önce ödüyor meslektaşlar. Makbuz kesmesinin akabinde ancak o paralar yatıyor. Biz bu konuda da gerekli girişimlerde bulunduk. Hem TBB hem de başsavcılık ile görüştük. Bu sürenin minimuma indirilmesini, geçmişte cumhuriyetçi avukatlar döneminde olduğu gibi 1-2 ayda ya da daha asgari sürede vermeyi sağlayacağız” diye konuştu.

MECLİSİ AKTİF HALE GETİRECEĞİZ

İzmir Barosu’nun bir siyasi parti gibi çalıştığı eleştirisinde bulunan Altunordu, “Mevcut baronun yapısını iyi bulmuyoruz. Baro şu anda meslekten ve meslektaşından kopmuş durumda. Belli bir siyasi görüşün egemenliğinde. O doğrultuda çalışmalarını sürdürüyor. Sanki bir siyasi partiymiş gibi çalışmalar yapıyor ve o doğrultuda hareket ediyor. Bizim öncelikli vaadimiz katılımcı bir yönetim anlayışıyla tüm meslektaşlarımızın baro yönetiminde aktif biçimde rol almalarını sağlamak. Özellikle genç arkadaşlarımızın aktif biçimde rol almalarını sağlayacağız. Bu noktada geçmişte yine kurduğumuz ve başarıyla uyguladığımız Genç Avukatlar Meclisi sistemini tekrardan baroda aktif hale getireceğiz. Genç avukatların sorunlarını direkt baro yönetiminde görevlendirdikleri bir temsilci aracılığıyla direkt olarak çözeceğiz. Meslektaşlarımız 5 yıla kadar olan kıdemlerde baro yönetimlerinde kanun gereği görev alamıyor. Bundan dolayı doğrudan bize bu sorunların aktarımı ile ilgili meclisi aktif hale getireceğiz. Genç meslektaşlar bu baronun geleceği o nedenle genç arkadaşlarının sorunlarını yakından biliyoruz” ifadelerini kullandı.

BASINA SANSÜR

Yenigün ve Halk TV’ye yapılan sansürler hakkında konuşan Altunordu, “Biz tüm hak engellerinin karşısındayız, karşısında durmaya devam edeceğiz. Tabii ki haberleşme, basın haberleşme özgürlüğü zaten anayasal bir hak. Bizim yönetimimiz döneminde bir engelleme, böyle bir sansür gündeme gelirse bunun karşısında en sert tepkiyi de yine İzmir Barosu olarak vereceğiz. Bizim bu konudaki görüşümüz net. Kimsenin basın özgürlüğü, hak arama özgürlüğü kısıtlanamaz” dedi.

ANAYASAL İHLALELİN ÖNÜNE GEÇİLMELİ

Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararların tanınmaması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını dile getiren Altunordu, “Bizim grubumuzun temel ilkeleri var. Atatürk ilke ve devrimleri, vatanın milletin bölünmez bütünlüğü, cumhuriyet kazanımları ve bu ülkede birleşen herkes bizim grubumuzun doğal üyesi. Bu bağlamda bakıldığında da bizim ilkelerimiz çok net ortada. Anayasanın tanınmaması gibi bir durumu bizim kabul etmemiz mümkün değil. Anayasanın en büyük koruyucusu, anayasal hak ihlallerine karşı en büyük savunusu olması gereken kurumlar barolardır. Bu noktada İzmir Barosu, eğer biz yönetime gelirsek, aynı tutumu daha da sert biçimde takınmaya devam edecek. Bu ihlalleri, bu anayasayı uygulamama keyfiyetinin mutlaka önüne geçmek zorundayız. Eğer anayasaya biz uymazsak, bunu savunmazsak, bu ülkede kaos çıkar. Herkes kendi kafasına göre hareket etmeye başlar, keyfilik başlar. O zaman da bir hukuk düzeninden söz etmemiz mümkün olmaz. O nedenle son günlerde Anayasa’nın ilk dört maddesinin tartışmaya açılması bizim en hassas olduğumuz konular. Bu maddelerin tartışmaya açılması teklif dahi edilemez. Bizim görüşümüz bu yönde. Bu konuda da yine en sert tepkiyi Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu olarak biz vereceğiz. Vermeye de devam edeceğiz. Geçmişte verdik. Bu konuda açıklamalarımızı da yaptık. Bu nedenle bu konuda taviz verecek durumumuz yok. Bunlar tartışmaya kapalı konular” şeklinde konuştu.

KADINA ŞİDDET

Kadına şiddette 6284 sayılı kanunun yeterli olmadığını söyleyen Altunordu, ulusal ve uluslararası örnekler ile yeni bir çalışmanın yapılması gerektiğini söyledi. Altunordu, “Kadına şiddet toplumu kanayan yaralarından bir tanesi. Hem ulusal hem de uluslararası düzenlemelere ihtiyaç olduğu ortada. Bu noktada infazla ilgili de sorunlar var. Öncelikle toplumun bu konuda eğitilmesi gerekiyor. Bu tür olayların yaşanmaması için öncelikle bilinçli bir topluma ihtiyacımız var. Akabinde böyle olaylar olacaksa ama bunu minimuma indirmek, bunun denetimini sağlamak bir daha olmasının önüne geçmek için elimizden geleni mutlaka yapmak zorundayız. Bu noktada ben 6284 sayılı kanunun yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bence daha kapsamlı, daha caydırıcı cezaları düzenleyen yeni bir kanun çalışması yapılmak zorunda. Burada tek bir kişide sorumluluk yok. Buradaki sorumluluğu paylaştırmak lazım. Hem bu kanunların konuluşunda hem bunun uygulanmasında hem kollukta hem yargıda hem de yargının son ayağı olan infazda bu konuda ciddi bir sorun olduğu ortada. Bu konuyla ilgili kapsamlı çalışmalar yapıp yine yönetimine geldiğimiz durumda hem barolar birliğine hem Adalet Bakanlığına hem de meclise bu konunun çözümüyle ilgili bu yaptığımız çalışmaları sunacağız” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: HABER MERKEZİ

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.