İzmir’de okullarda uyuşturucu tehdidi

Türkiye genelini saran uyuşturucu bataklığının okulları tehdit etmeye başladığına dikkat çeken Kalafat, bu tehlikenin İzmir’deki okullarda güvenlik personeli eksikliği ve birleştirilmiş eğitim sistemiyle daha da büyüdüğünü belirtti.

Haber Giriş Tarihi: 20.01.2025 09:09
Haber Güncellenme Tarihi: 20.01.2025 09:16
Kaynak: HABER MERKEZİ
İzmir’de okullarda uyuşturucu tehdidi

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER - İzmir, uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı konusunda Türkiye genelinde ilk sıralarda yer alırken, tehlike artık okullara kadar ulaştı. İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2022 yılında tekil madde kullanımına bağlı ölümlerin yüzde 64,5’i metamfetamin nedeniyle gerçekleşti. 2023’te İzmir polisi, 28 asayiş operasyonunda 189 kilogram eroin, 70 kilogram sentetik uyuşturucu, 130 bin 871 uyuşturucu hap ve 3 kilogram 361 gram kokain ele geçirdi. Dönemin İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, 2022 yılında yaptığı açıklamada uyuşturucu kullanımı ve risk analizlerinde İzmir’in Türkiye’de 1’inci sırada yer aldığını belirtmişti. İzmir’in sokaklarında yaşanan bu tehlike, tasarruf tedbirleri nedeniyle okullarda görevlendirilmeyen güvenlik personeli eksikliği ile birlikte okulları tehdit etmeye başladı. İzmir’de özellikle birleştirilen okulların bu tehdide davetiye çıkardığını belirten Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, “İzmir genelinde birleştirilen okullarda, sabah çok erken, akşam çok geç okul giriş ve çıkışları yapılıyor. Bu durum, birçok okulda yaşanan güvenlik eksikliği sebebiyle daha tehlikeli hâl alıyor. Güvenlik görevlisi olmaması, okullardaki idari personelin nitelikli ve yetenekli olmanın ötesinde siyasi güçle o konumları doldurdukları bir ortamda bu tehlikeyle baş etme şansımızı çok düşürüyor” dedi.

necati kalafat

İZMİR’DE TEHLİKE DAHA BÜYÜK

İzmir’deki okulların neredeyse tamamında güvenlik personelinin bulunmadığını ve bu tehlikenin birleştirilmiş eğitim sistemi ile katlandığını dikkat çeken Kalafat, “Madde bağımlılığı meselesi, istatistik olarak tanımlanması çok zor bir alandır. Sadece güvenlik güçlerinin yakaladığı ya da okul öğretmen ve rehberlik servislerinin vaka şüphesiyle inceledikleri durumlar kayda geçebilmektedir. Oysa özü itibarıyla yakalanmadan ya da şüphe çekmeden bu işi yaptıklarını bildiğiniz binlerce öğrencimiz bulunmaktadır. Bu meseleye polisiye tedbirlerle, güvenlik önlemleriyle çözüm bulmak mümkün değildir. İzmir’deki okullarda ise durum farklı ve risk daha yüksek. Çünkü okulların birçoğunda güvenlik görevlisi neredeyse hiç yok. Olanlar da okulun velilerinin kendi imkanlarıyla oluşturdukları özel güvenlik şirketleri ile yapılmakta. Bir başka temel mesele de İzmir için birleştirilen okullarda işin çok yavaş ilerlemesidir. 200’e yakın okulda öğrencilerin kalabalık ortamlarda ders görmeleri ve karanlık saatlerde giriş ve çıkış yapmaları, güvenlik riskini arttırmaktadır. Uyuşturucu tehdidinin her geçen gün artması, okullarda güvenlik görevlisi eksikliği ve birleştirilmiş eğitim sistemi, özellikle İzmir’deki okullarda uyuşturucu tehdidini ciddi boyutlara taşımaktadır” diye belirtti.

yasaklı madde

GENÇLİKLERİ ÇÜRÜYOR

Türkiye genelinde ciddi boyutlara ulaşan madde bağımlılığının tasarruf tedbirleri kapsamında okullarda yaşanan güvenlik personeli eksikliğinden dolayı okulları tehdit etmeye başladığını ifade eden Kalafat, “Kamusal eğitimde temel olay, devletin adil, eşit, bilimsel bir eğitimi parasız olarak herkese ulaştırması esastır. Bu noktadan hareketle Milli Eğitim’e bütçeden ayrılan pay incelendiğinde, bu kadar geniş bir örgütlenme ağı olan okul sisteminde bu bütçeyle gerekli güvenlik, temizlik, lojistik ve eğitimsel hizmetlerin verilmesi pek de mümkün değildir. Madde bağımlılığı meselesi, ülkenin genel bir problemidir. 20 milyonu aşkın öğrencinin bulunduğu ülkemizde eğitim sistemi, öğrenciler açısından gelecek vaat etmeyen, içeriğinde dünyanın güncel normlarına uygun eğitim programları olmayan bir hâl almıştır. Bu noktada derslerimiz, geleceksizlik ve niteliksizlik kıskacı altında çocukluk ve gençliklerini çürütmektedir. Meselenin özü buradan kaynaklanmaktadır. Madde bağımlılığı, bu yaygınlıkta ülkemizde oldukça fazladır. Onun okullara ve öğrencilerimize ulaşmamasını beklemek hayalcilik olur. Okullardaki güvenlik önlemleri maddi imkanlarla ilişkilidir. Kamu güvenlik personeli gönderme konusunda gerekli hassasiyeti göstermemektedir. Bu durum, okulların kendi çözüm yöntemlerini geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla, kamusal niteliği zedelemektedir” diye konuştu.

yasaklı madde

GELECEK KAYGISI BÜYÜK ETKEN

Türkiye’deki eğitim sisteminin gençleri uyuşturucudan uzak tutmaya yetmediğini, bu sebeple gelecek kaygısı yaşayan öğrencilerin daha kolay uyuşturucuya yöneldiğini belirten Kalafat, “Kendini gerçekleştirmeye inancı olan, gelecekle ilgili endişe taşımayan, hayalleri olan gençlerimiz, maddeden ve onun sağlayacağı kısa vadeli mutluluktan uzak dururlar. Bu pedagojik yaklaşımı esas alan bir eğitim planlaması, madde kullanımını sadece bir vaka olarak kalmasına ve onun da çeşitli güvenlik tedbirleri ile aşılmasına yardımcı olur. Kendini bilen, hayır demeyi bilen gençlerin yetiştirilmesi de okullardaki manevi danışmanların, doğruyu sadece siyah ve beyaz olarak tanımladıkları bir yerden değil, bağımlılığın kökenlerine inen, karakterdeki bağımlılığı çözümleyen ve bununla beraber gençlerimize geleceklerinde olmak istedikleri şeyin yollarını açan bir yaklaşım tarzı esas olacaktır. Maarif Yüzyılı Modeli eğitim programı ya da ÇEDES gibi projeler, bu noktanın çok uzağında bir yaklaşım tarzını hedeflemektedir. Her bir öğrenci, bireysel gelişimlerini esas alan bir pedagojik yaklaşım gerektirir” dedi.

EĞİTİME YATIRIM, GELECEĞE YATIRIMDIR

Eğitime ayrılacak bütçenin artırılmasının, ülkenin geleceğine yapılan en önemli yatırım olacağını söyleyen Kalafat, “Bu kaynakların etkin bir şekilde denetlenmesi, başta veliler olmak üzere, öğretmen sendikaları ve demokratik kitle örgütleriyle işbirliği içinde yapılmalıdır. Sorunun çözümü, yalnızca bataklıkta yer alan sinekleri tek tek öldürmekle mümkün değildir. Asıl çözüm, bu sorunun kökenine inerek sebeplerini ortadan kaldırmaktır. Emniyet güçleri ve devletin ilgili birimleri, ülkemizin madde satış cenneti olma tehlikesini ortadan kaldıracak kararlılığı göstermelidir. Aynı şekilde, eğitim ortamında milyonlarca çocuğumuzun geleceği doğru bir şekilde planlanmalı ve onlara dünya çapında geçerliliği olan meslekler ile nitelikli diplomalar kazandırılmalıdır. Bataklığı kurutmak, çocuklarımıza sahip çıkmak ve madde ticaretine fırsat tanımamak, bu memleketin geleceği için hayati bir irade göstergesidir. Dünyada bu konuda başarılı örnekler bulunurken, doğru yöntemler kullanılmadığında daha kötüye giden ülkeler de olmuştur. Yapmamız gereken tercih, finansal yatırımlar yerine çocuklarımızı yetiştirmeyi esas alan bir yatırım modeline yönelmek olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Kaynak: HABER MERKEZİ

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.