Türkiye'de artan ilaç krizi ile ilgili konuşan İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, "Hayati önem taşıyan ilaçlar eksik" dedi
Haber Giriş Tarihi: 30.03.2023 13:17
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak:
Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
KEMAL ÖZKURT
Ülkemizde farklı etkenlerden kaynaklı sebeplerle bazı ilaçlar bulunamıyor ve bulunamayan ilaç sayısı gün geçtikçe artıyor. Kanser ilaçları, çocuk antibiyotikleri, hormon ilaçları ve kan ürünleri şu anda bulunamayan ilaçların başında geliyor. Bu krizlerin sebepleri arasında ise; üretim maliyetlerindeki artışlar, ilaçta dışa bağımlılık gibi pek çok etken bulunuyor. İlacın ham maddesine, ambalaj ürünlerinde ve yan ürünlerde dışa bağımlılıkla birlikte ilaca özel düzenlenen enfalsyon politikası da vatandaşın ilaca ulaşabilmesini bir hayli zorlaştırıyor. Konu ile ilgili gazetemize konuşan İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, bu sorunu defelarca dile getirdikleri halde üstünde durulmadığını ve izlenen politikadan vazgeçilmediğini dile getirdi.
İLAÇLARA UYGULANAN DÖVİZ KURU DEĞİŞMELİ
İlaçların bulunamamasıyla ilgili sistematik bir hata olduğunu ve bu sorunun ülkmizde yaşanan depremlerle birlikte daha çok gündeme geldiğni ifade eden Sayılkan, fiyatlandırma politikasının değişmeye gidilmesi gerektiğini, aksi takdirde hem vatandaşın bulamadığı ilaç sayısının artacağını, hem de eczacıların maddi zararlarının artacağını belirtti. Sayılkan, "Bazı ilaçların bulunamadığını depremden önce de yüksek sesle söylüyorduk. Araya deprem girdiği için önceliğimiz o bölgeye ilaç yetiştirmek oldu. İthal ilaçlarla ilgili sorun devam ediyor. Çünkü Türkiye'de ilaç fiyatlarını belirleyen sistemde ilaçlara özel bir döviz kuru var. Yaklaşık 10 Lira olarak belirlenmiş. Bir yılda 3 düzenleme yapılmasına rağmen sisteme oturmadı. Gerçek döviz kurundan daha düşük. Dolayısıyla ithal ilaçta büyük sorun yaşanıyor. İlaçların önemli bir kısmının ham maddelerinin, yan ürünlerinin ve ambalaj maddelerinin ithal ürün olduğunu düşünürsek, sektörde yaşanan sorun kafamızda canlanabilir. Bu döviz kurunu düşük tutarak ilaç harcamalarında ve sağlık harcamalarında tasarruf etmek doğru bir yaklaşım deği. Bu poltika uzun zamandır devam ediyor ve her yıl bu sorunla karşılaşıyoruz. Özellikle son birkaç yıldır makas açıldığı için daha çok dikkat çekiyor. İnsanlar kapı kapı ilaç arıyor, yurt dışından kendi ilaçlarını getirmeye çabalıyor. Yaşamın temeli 'sağlık' diyoruz, insan sağlığı herşeyden önemli diyoruz ama insanların sağlıklı bir şekilde ilaç alması noktasında tasarruf tedbirlerini ve finansmanla ilgili sıkıntıları öne sürüp vatandaşı mağdur ediyorlar" diye konuştu.
'AKILLI İLAÇ' TÜRKİYE'YE UYMUYOR
Avrupa genelinde kullanılan 'Akıllı İlaç' uygulamasının, Türkiye'deki sisteme ve döviz kuru politikasına uymadığı için ülkemizde bulunmadığnı söyleyen Sayılkan, "Avrupa ülkelerinde, hatta yanı başımızda bulunan Yunanistan'da kullanılan 'Akıllı İlaç' dediğimiz yeni kanser ilaçların birçoğu Türkiye'de yok. Çünkü Türkiye'de döviz kurunu düşük tutarak ilaç ithal etmeye çalışılan garip bir sistemde ısrar ediliyor. O sistem de sağlıklı bir sistem olmadığı için insanlar mağdur ediliyor. Şu anda acilen çözülmesi gereken sorun Türkiye'dek fiyatlandırma sorunudur ve vatandaşın ilaca ulaşma kolaylığı sağlanmalıdır. Bizim bu konuda bütün söylemlerimiz, bütün çağrılarımız karşılık bulmadı. Hala o sistemde tasarrufu önceliğinde ısrar ediyorlar" dedi.
"KENDİ İLAÇLARIMIZI ÜRETİP KİMSEYE MUHTAÇ OLMAMALIYDIK"
Türkye'nin yüzde 50'den fazla ilacı ithal etmek için dışarıya bağlı olduğunu belirten Sayılkan, "Ağırlıklı bulunmayan ilaçlar; kanser, hormon ilaçları, aşılar ve kan ürünleridir. Bunların dışında tansiyon ve kan ilaçlarının ham maddelerinde büyük bir sorun var. Biz yıllardır bu işin içinden nasıl çıkarız, vatandaşların mağduriyetlerini nasıl gideririz diye düşünüyoruz. Ama bizim de bu konuda yapacak çok şeyimiz yok çünkü üretim ve ithalat bizim mesleğin dışında bir alan. Bu sorunların çözümü bence yıllar öncesinden başlayan bir teşvik olmalıydı. Türkiye'de birçok ilacı üretip kimseye muhtaç olmadan bunu sürdürüyor olmalıydık. Ne yazık ki geldiğimiz noktaada yüzde 50'den fazla ilacı ithal etmek zorunda kalıyoruz" diye konuştu.
HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN İLAÇLAR EKSİK
Türkiy'deki ilaç üretiminin gittikçe azaldığına da değinen Sayılkan, "Türkiye'deki ilaç firmalarının pazardaki payları çok fazla değil. Hayati önem taşıyan ilaçlar konusunda büyük sorunlar yaşıyorlar. Mesela çocuk antibiyotiği dediğimizde, şişe ve etken maliyetinden dolayı ciddi bir sıkıntı var. Yıllardır alabildiğimiz ürünleri şu anda az miktarda veriyorlar. Çünkü firmalarla görüştüğümde örneğin, 1 gramlık yetişkin antibiyotiğinde her bir kutusunda 2 liraya yakın zarar ettiklerini söylüyorlar" dedi.
"BENİM DERDİM PARA DEĞİL İNSAN SAĞLIĞI"
Sağlığa ayrılan paranın ivedilikle arttırlmasına dikkat çeken Sayılkan, "Bu yöntemden vazgeçmek gerekiyor. Senede bir iki defa zam yaparak o aradaki süreci, firma zarar ettiği için ilaç üretmeyerek yönetmek anlamsız. Bunun yerine üçer aylık dilimlerde değerlendirmeler yapılarak dövizdeki artış ve Türkiye'deki enflasyonla orantılı olarak, daha küçük oranlarda daha sıkça zam yaparak bütün ilaçların bulunması sağlanmalı. Benim derdim para değil benim derdim insan sağlığı. İnsalar bana geldiği zaman ilaçlarını bulamaması beni üzüyor. Burada yaşamın temeli sağlıksa önce sağlık hizmetlerine bir nitelik kazandırıp, ondan sonra parayı düşünmeliyiz" diye belirtti.
"AFET BÖLGESİNE 28 ECZANE KURDUK"
Eczacılar Odası koordinesinde toplanarak deprem bölgesinde bulunduklarını ifade eden Sayılkan, "Hasar gören hastaneler yerine çadır hastaneleri kurulmuştu. Biz o bölgede 28 tane çadır ve eczane kurduk. Burdaki ilaçları da eczacılarımızla birlikte bir fon oluşturup yaptığımız bağışlarla temin ettik ve vatandaşa sunduk. Ne zamanki bölgede bulunan eczaneler ayağa kalkıp hizmet vermeye başladı, o zaman oradan kademeli bir şekilde çekilmeye başadık. Son olarak Hatay Samandağ'da hizmet verdik. İzmir Eczacılar Odası olarak aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesinin'nin sahra hastanesinin içindeki eczanede de bulunduk. Enkazda kalan ya da hasarlı binaya giremeyen vatandaşlarımızın ilaçların hızlı bir şekilde temin ettik" dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye'de artan ilaç krizi ile ilgili konuşan İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, "Hayati önem taşıyan ilaçlar eksik" dedi
KEMAL ÖZKURT
Ülkemizde farklı etkenlerden kaynaklı sebeplerle bazı ilaçlar bulunamıyor ve bulunamayan ilaç sayısı gün geçtikçe artıyor. Kanser ilaçları, çocuk antibiyotikleri, hormon ilaçları ve kan ürünleri şu anda bulunamayan ilaçların başında geliyor. Bu krizlerin sebepleri arasında ise; üretim maliyetlerindeki artışlar, ilaçta dışa bağımlılık gibi pek çok etken bulunuyor. İlacın ham maddesine, ambalaj ürünlerinde ve yan ürünlerde dışa bağımlılıkla birlikte ilaca özel düzenlenen enfalsyon politikası da vatandaşın ilaca ulaşabilmesini bir hayli zorlaştırıyor. Konu ile ilgili gazetemize konuşan İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, bu sorunu defelarca dile getirdikleri halde üstünde durulmadığını ve izlenen politikadan vazgeçilmediğini dile getirdi.
İLAÇLARA UYGULANAN DÖVİZ KURU DEĞİŞMELİ
İlaçların bulunamamasıyla ilgili sistematik bir hata olduğunu ve bu sorunun ülkmizde yaşanan depremlerle birlikte daha çok gündeme geldiğni ifade eden Sayılkan, fiyatlandırma politikasının değişmeye gidilmesi gerektiğini, aksi takdirde hem vatandaşın bulamadığı ilaç sayısının artacağını, hem de eczacıların maddi zararlarının artacağını belirtti. Sayılkan, "Bazı ilaçların bulunamadığını depremden önce de yüksek sesle söylüyorduk. Araya deprem girdiği için önceliğimiz o bölgeye ilaç yetiştirmek oldu. İthal ilaçlarla ilgili sorun devam ediyor. Çünkü Türkiye'de ilaç fiyatlarını belirleyen sistemde ilaçlara özel bir döviz kuru var. Yaklaşık 10 Lira olarak belirlenmiş. Bir yılda 3 düzenleme yapılmasına rağmen sisteme oturmadı. Gerçek döviz kurundan daha düşük. Dolayısıyla ithal ilaçta büyük sorun yaşanıyor. İlaçların önemli bir kısmının ham maddelerinin, yan ürünlerinin ve ambalaj maddelerinin ithal ürün olduğunu düşünürsek, sektörde yaşanan sorun kafamızda canlanabilir. Bu döviz kurunu düşük tutarak ilaç harcamalarında ve sağlık harcamalarında tasarruf etmek doğru bir yaklaşım deği. Bu poltika uzun zamandır devam ediyor ve her yıl bu sorunla karşılaşıyoruz. Özellikle son birkaç yıldır makas açıldığı için daha çok dikkat çekiyor. İnsanlar kapı kapı ilaç arıyor, yurt dışından kendi ilaçlarını getirmeye çabalıyor. Yaşamın temeli 'sağlık' diyoruz, insan sağlığı herşeyden önemli diyoruz ama insanların sağlıklı bir şekilde ilaç alması noktasında tasarruf tedbirlerini ve finansmanla ilgili sıkıntıları öne sürüp vatandaşı mağdur ediyorlar" diye konuştu.
'AKILLI İLAÇ' TÜRKİYE'YE UYMUYOR
Avrupa genelinde kullanılan 'Akıllı İlaç' uygulamasının, Türkiye'deki sisteme ve döviz kuru politikasına uymadığı için ülkemizde bulunmadığnı söyleyen Sayılkan, "Avrupa ülkelerinde, hatta yanı başımızda bulunan Yunanistan'da kullanılan 'Akıllı İlaç' dediğimiz yeni kanser ilaçların birçoğu Türkiye'de yok. Çünkü Türkiye'de döviz kurunu düşük tutarak ilaç ithal etmeye çalışılan garip bir sistemde ısrar ediliyor. O sistem de sağlıklı bir sistem olmadığı için insanlar mağdur ediliyor. Şu anda acilen çözülmesi gereken sorun Türkiye'dek fiyatlandırma sorunudur ve vatandaşın ilaca ulaşma kolaylığı sağlanmalıdır. Bizim bu konuda bütün söylemlerimiz, bütün çağrılarımız karşılık bulmadı. Hala o sistemde tasarrufu önceliğinde ısrar ediyorlar" dedi.
"KENDİ İLAÇLARIMIZI ÜRETİP KİMSEYE MUHTAÇ OLMAMALIYDIK"
Türkye'nin yüzde 50'den fazla ilacı ithal etmek için dışarıya bağlı olduğunu belirten Sayılkan, "Ağırlıklı bulunmayan ilaçlar; kanser, hormon ilaçları, aşılar ve kan ürünleridir. Bunların dışında tansiyon ve kan ilaçlarının ham maddelerinde büyük bir sorun var. Biz yıllardır bu işin içinden nasıl çıkarız, vatandaşların mağduriyetlerini nasıl gideririz diye düşünüyoruz. Ama bizim de bu konuda yapacak çok şeyimiz yok çünkü üretim ve ithalat bizim mesleğin dışında bir alan. Bu sorunların çözümü bence yıllar öncesinden başlayan bir teşvik olmalıydı. Türkiye'de birçok ilacı üretip kimseye muhtaç olmadan bunu sürdürüyor olmalıydık. Ne yazık ki geldiğimiz noktaada yüzde 50'den fazla ilacı ithal etmek zorunda kalıyoruz" diye konuştu.
HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN İLAÇLAR EKSİK
Türkiy'deki ilaç üretiminin gittikçe azaldığına da değinen Sayılkan, "Türkiye'deki ilaç firmalarının pazardaki payları çok fazla değil. Hayati önem taşıyan ilaçlar konusunda büyük sorunlar yaşıyorlar. Mesela çocuk antibiyotiği dediğimizde, şişe ve etken maliyetinden dolayı ciddi bir sıkıntı var. Yıllardır alabildiğimiz ürünleri şu anda az miktarda veriyorlar. Çünkü firmalarla görüştüğümde örneğin, 1 gramlık yetişkin antibiyotiğinde her bir kutusunda 2 liraya yakın zarar ettiklerini söylüyorlar" dedi.
"BENİM DERDİM PARA DEĞİL İNSAN SAĞLIĞI"
Sağlığa ayrılan paranın ivedilikle arttırlmasına dikkat çeken Sayılkan, "Bu yöntemden vazgeçmek gerekiyor. Senede bir iki defa zam yaparak o aradaki süreci, firma zarar ettiği için ilaç üretmeyerek yönetmek anlamsız. Bunun yerine üçer aylık dilimlerde değerlendirmeler yapılarak dövizdeki artış ve Türkiye'deki enflasyonla orantılı olarak, daha küçük oranlarda daha sıkça zam yaparak bütün ilaçların bulunması sağlanmalı. Benim derdim para değil benim derdim insan sağlığı. İnsalar bana geldiği zaman ilaçlarını bulamaması beni üzüyor. Burada yaşamın temeli sağlıksa önce sağlık hizmetlerine bir nitelik kazandırıp, ondan sonra parayı düşünmeliyiz" diye belirtti.
"AFET BÖLGESİNE 28 ECZANE KURDUK"
Eczacılar Odası koordinesinde toplanarak deprem bölgesinde bulunduklarını ifade eden Sayılkan, "Hasar gören hastaneler yerine çadır hastaneleri kurulmuştu. Biz o bölgede 28 tane çadır ve eczane kurduk. Burdaki ilaçları da eczacılarımızla birlikte bir fon oluşturup yaptığımız bağışlarla temin ettik ve vatandaşa sunduk. Ne zamanki bölgede bulunan eczaneler ayağa kalkıp hizmet vermeye başladı, o zaman oradan kademeli bir şekilde çekilmeye başadık. Son olarak Hatay Samandağ'da hizmet verdik. İzmir Eczacılar Odası olarak aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesinin'nin sahra hastanesinin içindeki eczanede de bulunduk. Enkazda kalan ya da hasarlı binaya giremeyen vatandaşlarımızın ilaçların hızlı bir şekilde temin ettik" dedi.
Merkez Bankası kasım ayı faiz kararını açıkladı
Mavişehir’de karavan işgali
Tarımın geleceği sözde kaldı
Göztepe'nin milli gururları
Yenidoğan Çetesi'nin hastanesinde hemşirenin sır ölümü!
21 Kasım 2024 İzmir elektrik kesintisi: İzmir'de elektrikler ne zaman gelecek?
Türkiye’nin sanayi ve ekonomik geleceği İzmir’de tartışıldı
İzmir’de 7 saatlik su kesintisi: 21 Kasım Perşembe hangi ilçelerde su kesintisi yaşanacak?
Başkan Günay’ın acı kaybı nedeniyle Urla’daki halk buluşması iptal edildi
Seferihisar Gazeteciler Cemiyeti’nden açıklama: Seferihisar’da çetelere izin vermeyeceğiz
Son Girilen Haberler
Okan Buruk’tan Icardi açıklaması: Ne zaman ameliyat olacak?
Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Mauro Icardi'nin ameliyat süreciyle ilgili önümüzdeki hafta net bir karar verileceğini söyledi
Yetkisiz çakar kullanımına yeni düzenleme: Cezalar artırıldı
Yetkisiz çakar kullanımına ve ateşli silahlara yönelik cezalarla ilgili değişikliğe gidildi
İzmir haber: 2 milyonu aşkın yasaklı madde ele geçirildi
İzmir'de içi doldurulmuş 2 milyon 436 bin yasaklı madde ele geçirildi