Panikle gelen hatalar: Afet anında doğru kararlar almak mümkün mü?
Panikle gelen hatalar: Afet anında doğru kararlar almak mümkün mü?
Türkiye’nin farklı bölgelerinde meydana gelen büyük felaketler, sadece fiziksel hasara değil, aynı zamanda derin psikolojik travmalara da yol açtı. Uzman Klinik Psikolog Mehmet Yıldız, bu zor dönemde bireylerin sağlıklı bir iyileşme süreci geçirebilmeleri için neler yapmaları gerektiğini paylaştı.
Haber Giriş Tarihi: 24.01.2025 08:57
Haber Güncellenme Tarihi: 24.01.2025 09:07
Muhabir:
MERVE AĞRIÇ
Ülkemiz, tarih boyunca farklı büyüklüklerde depremler, yangınlar ve diğer doğal afetlerle karşı karşıya kaldı. 1999 Marmara Depremi’nden, 2021’deki Antalya-Manavgat yangınlarına ve daha birkaç gün önce Bolu’da yaşanan otel yangınına kadar pek çok trajik olay, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda derin psikolojik yaralar da bıraktı. Her afet, bireylerin zihinlerinde kalıcı izler bırakırken, olay anında verilen tepkiler ve sonrasında yaşanan duygusal süreçler, toplumsal dayanıklılık açısından büyük önem taşıyor. Afet anında panik, korku ve stres bireylerin sağlıklı kararlar almasını zorlaştırırken, travma sonrasında suçluluk duygusu, depresyon ve kaygı bozuklukları gibi etkiler yaygın olarak görülüyor. Çocuklardan yaşlılara, engelli bireylerden travmaya ilk kez maruz kalanlara kadar her grup, farklı psikolojik zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Uzman Klinik Psikolog Mehmet Yıldız, bireylerin afet anında ve sonrasında neler yapması gerektiğine dair kritik bilgiler vererek, travmanın etkilerini en aza indirmenin yollarını açıkladı.
TRAVMA ANINDA MEYDANA GELEN MİZAH
Yangın ve deprem gibi afetler sırasında bireylerin genel psikolojik tepkilerini değerlendiren Yıldız, “Ülkemizde pek çok afet yaşadık. Bu tür durumlarda bağırıp çağıran, donma tepkisi gösteren veya tamamen tepkisiz kalan pek çok insan görüyoruz. Öfke, üzüntü ve donma en yaygın tepkiler arasında. Bunun yanı sıra şaşırtıcı bir şekilde gülen, şakalaşan ve sanki hiçbir şey olmamış gibi davranan kişiler de oluyor. Bu durum, olayları kabullenememe duygusuyla bağlantılı ya da mizahla savunma mekanizmasından kaynaklanıyor. Kaygı ve korku ise en yaygın tepkilerden bazıları. Bunlara panik ve endişe de eşlik edebiliyor. Deprem ve yangın, bireylerin kontrolü dışında gerçekleşen olaylar. Hiçbir şey yapamama duygusu, belirsizlik yaratır ve belirsizlik, bireylerin psikolojisinde en rahatsız edici duygu türlerinden biridir. Bu da pek çok farklı duygunun ortaya çıkmasına neden oluyor” ifadelerini kullandı.
TRAVMA SONRASI SUÇLAMA DUYGUSU
Travmanın bireylerde farklı tepkilere yol açabileceğini belirten Yıldız, bu süreçte bireylerde daha önce hiç görülmeyen duyguların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. Daha önce sakin ve soğukkanlı olan bir bireyin, travma anında çevresel faktörlerden fazlasıyla etkilenebileceğini ifade eden Yıldız, “Birey, o an ölüm korkusu ve mücadele etmekten kaçınma eğilimi nedeniyle duygusal karmaşa yaşayabilir. Bu durum fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir; mide bulantısı, terleme ve bedenini kontrol edememe gibi durumlar ortaya çıkabilir. Ayrıca zihinsel kontrol kaybıyla bağırma gibi tepkiler de görülebilir. Travmanın ardından yaşanan en yaygın etkilerden biri, afeti ya da olayı tekrar yaşama korkusudur. Birey, sürekli aynı durumu yaşayacakmış gibi hisseder ve seslere karşı aşırı hassas hale gelir. Herhangi bir koku veya ses bu durumu tetikleyebilir. Bir süre sonra ise depresyon ve kabuslar devreye girer. Bunun yanı sıra, başkalarına yardım edememenin getirdiği psikolojik yük nedeniyle vicdan azabı yaşanabilir. Travma yaşayan kişiler, rüyalarında tekrar tekrar o anı görerek yardım edemedikleri insanlara karşı kendilerini suçlar ve vicdan azabıyla baş etmeye çalışırlar” dedi.
AFET ANINDA NE YAPMALIYIZ?
Yıldız, afet anında bireylerin genellikle yanlış kararlar verdiğini belirterek, “Normalde soğukkanlı olan kişiler bile travma anında korku, stres ve panik nedeniyle dürtüsel hareket edebilir. Bu durumda beynin karar verme bölgesi olan prefrontal lob baskılanır ve sağlıklı düşünme yetisi azalır. Ayrıca tecrübe ve eğitimsizlik de bu süreçte etkili olur. Bu tür durumlarda anda kalmalı, felaketleştirme düşüncelerinden uzak durmalı ve güvenli çıkış yollarını aramalıyız. Panik ve korkuyu azaltmak için dikkat dağıtma teknikleri kullanılabilir; örneğin sayı saymak, olumlama yapmak veya güzel bir anıyı düşünmek faydalı olacaktır” diye aktardı.
ÇOCUKLAR UZAK TUTULMALI
Ebeveynlerin, afet sırasında çocukların psikolojik olarak korunması için neler yapması gerektiğine değinen Yıldız, “Çocuklar, daha önce hiç bilmedikleri afetlerle yüzleşiyor ve çevrelerindeki tepkilere bağlı olarak ani korkular geliştirebiliyorlar. Bu durum, çocuklarda daha derin travmatik etkiler yaratabiliyor. Afetler her zaman yaşanmasa da, çocuklar bu tür olaylardan psikolojik olarak etkilendikleri için her an yeni bir afetin olabileceğini düşünebiliyorlar. Bu nedenle, çocuklara yangın ve deprem gibi afetleri olabildiğince doğru bir şekilde anlatmamız gerekiyor. Bu tür olayların nasıl ve neden meydana geldiğini, bu durumlarda neler yapmaları gerektiğini ve sürekli yaşanabilecek olaylar olmadığını açıklamak çok önemli. Ayrıca, afetlerin çocuklarda travma yaratması için birebir yaşamaları gerekmiyor. Medyada ve haberlerde gördükleri görüntüler dahi onlarda ciddi etkiler bırakabiliyor. Çocuklar, izledikleri olaylarda kendilerini ana kahraman gibi hissedebiliyorlar. Bu nedenle, çocukların yanında bu tür olaylar konuşulmamalı ve bu tür görüntülerden uzak tutulmaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.
TRAVMA SONRASI DUYGULAR
Travma sonrası meydana gelen psikolojik rahatsızlıkları ifade eden Yıldız, “En yaygın görülen rahatsızlıklardan biri travma sonrası stres bozukluğudur ve bu durum bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiler. Depresyon belirtileri, dikkat dağınıklığı, panik atak, uyku bozuklukları, ölüm korkusu, nefes darlığı, ağlama krizleri, travma anını tekrar yaşıyormuş gibi hissetme ve genel bir mutsuzluk hali sıklıkla görülür. Ayrıca, travma sırasında yaşanan panik ataklar, olay sonrasında da tekrarlayan panik atak krizlerine dönüşebilir. Bir kez bu krizi yaşayan bireylerde, sonraki süreçte aynı durumun tekrarlandığı gözlemlenebilir. Birey, travma anını yeniden yaşıyormuş gibi hissederek kriz geçirebilir” diye aktardı.
KRİZ ANINDA ENGELLİ BİREYLER
Travma sonrası çocuklara, yaşlılara ve engellilere farklı iyileştirme yöntemlerinin uygulandığını aktaran Yıldız, çocuklarda tedavi süreci genellikle oyun ve sosyalleşme yoluyla desteklenirken, yaşlılarda ise öfke tepkilerinin daha sık görüldüğünü ifade etti. Yaşlıların afete daha deneyimli yaklaşsalar da fiziksel yeterliliklerinin azalması nedeniyle yetersizlik hissine kapıldıklarını belirten Yıldız, onlara destek ve güven hissi vererek iyileşme sürecine katkı sağlanabileceğini vurguladı. Engelli bireylerde ise durumun daha farklı olduğunu söyleyen Yıldız, “Otizm ve diğer rahatsızlıkları olan bireyler, travmatik bir olayla ilk kez karşılaştıklarında beklenmedik tepkiler verebilir. Bu durum, onlara travma yaratmadan açıklanmalı ve uzman desteği sağlanmalıdır. Özellikle görme ve işitme engeli olan bireyler durumu algılamakta zorlanabilir. Bu nedenle kriz anlarında öncelikli olarak hassasiyetle yaklaşılmalı. Kriz anında engelli bireyler ön planda tutulmalı” sözlerine yer verdi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye’nin farklı bölgelerinde meydana gelen büyük felaketler, sadece fiziksel hasara değil, aynı zamanda derin psikolojik travmalara da yol açtı. Uzman Klinik Psikolog Mehmet Yıldız, bu zor dönemde bireylerin sağlıklı bir iyileşme süreci geçirebilmeleri için neler yapmaları gerektiğini paylaştı.
Ülkemiz, tarih boyunca farklı büyüklüklerde depremler, yangınlar ve diğer doğal afetlerle karşı karşıya kaldı. 1999 Marmara Depremi’nden, 2021’deki Antalya-Manavgat yangınlarına ve daha birkaç gün önce Bolu’da yaşanan otel yangınına kadar pek çok trajik olay, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda derin psikolojik yaralar da bıraktı. Her afet, bireylerin zihinlerinde kalıcı izler bırakırken, olay anında verilen tepkiler ve sonrasında yaşanan duygusal süreçler, toplumsal dayanıklılık açısından büyük önem taşıyor. Afet anında panik, korku ve stres bireylerin sağlıklı kararlar almasını zorlaştırırken, travma sonrasında suçluluk duygusu, depresyon ve kaygı bozuklukları gibi etkiler yaygın olarak görülüyor. Çocuklardan yaşlılara, engelli bireylerden travmaya ilk kez maruz kalanlara kadar her grup, farklı psikolojik zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Uzman Klinik Psikolog Mehmet Yıldız, bireylerin afet anında ve sonrasında neler yapması gerektiğine dair kritik bilgiler vererek, travmanın etkilerini en aza indirmenin yollarını açıkladı.
TRAVMA ANINDA MEYDANA GELEN MİZAH
Yangın ve deprem gibi afetler sırasında bireylerin genel psikolojik tepkilerini değerlendiren Yıldız, “Ülkemizde pek çok afet yaşadık. Bu tür durumlarda bağırıp çağıran, donma tepkisi gösteren veya tamamen tepkisiz kalan pek çok insan görüyoruz. Öfke, üzüntü ve donma en yaygın tepkiler arasında. Bunun yanı sıra şaşırtıcı bir şekilde gülen, şakalaşan ve sanki hiçbir şey olmamış gibi davranan kişiler de oluyor. Bu durum, olayları kabullenememe duygusuyla bağlantılı ya da mizahla savunma mekanizmasından kaynaklanıyor. Kaygı ve korku ise en yaygın tepkilerden bazıları. Bunlara panik ve endişe de eşlik edebiliyor. Deprem ve yangın, bireylerin kontrolü dışında gerçekleşen olaylar. Hiçbir şey yapamama duygusu, belirsizlik yaratır ve belirsizlik, bireylerin psikolojisinde en rahatsız edici duygu türlerinden biridir. Bu da pek çok farklı duygunun ortaya çıkmasına neden oluyor” ifadelerini kullandı.
TRAVMA SONRASI SUÇLAMA DUYGUSU
Travmanın bireylerde farklı tepkilere yol açabileceğini belirten Yıldız, bu süreçte bireylerde daha önce hiç görülmeyen duyguların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. Daha önce sakin ve soğukkanlı olan bir bireyin, travma anında çevresel faktörlerden fazlasıyla etkilenebileceğini ifade eden Yıldız, “Birey, o an ölüm korkusu ve mücadele etmekten kaçınma eğilimi nedeniyle duygusal karmaşa yaşayabilir. Bu durum fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir; mide bulantısı, terleme ve bedenini kontrol edememe gibi durumlar ortaya çıkabilir. Ayrıca zihinsel kontrol kaybıyla bağırma gibi tepkiler de görülebilir. Travmanın ardından yaşanan en yaygın etkilerden biri, afeti ya da olayı tekrar yaşama korkusudur. Birey, sürekli aynı durumu yaşayacakmış gibi hisseder ve seslere karşı aşırı hassas hale gelir. Herhangi bir koku veya ses bu durumu tetikleyebilir. Bir süre sonra ise depresyon ve kabuslar devreye girer. Bunun yanı sıra, başkalarına yardım edememenin getirdiği psikolojik yük nedeniyle vicdan azabı yaşanabilir. Travma yaşayan kişiler, rüyalarında tekrar tekrar o anı görerek yardım edemedikleri insanlara karşı kendilerini suçlar ve vicdan azabıyla baş etmeye çalışırlar” dedi.
AFET ANINDA NE YAPMALIYIZ?
Yıldız, afet anında bireylerin genellikle yanlış kararlar verdiğini belirterek, “Normalde soğukkanlı olan kişiler bile travma anında korku, stres ve panik nedeniyle dürtüsel hareket edebilir. Bu durumda beynin karar verme bölgesi olan prefrontal lob baskılanır ve sağlıklı düşünme yetisi azalır. Ayrıca tecrübe ve eğitimsizlik de bu süreçte etkili olur. Bu tür durumlarda anda kalmalı, felaketleştirme düşüncelerinden uzak durmalı ve güvenli çıkış yollarını aramalıyız. Panik ve korkuyu azaltmak için dikkat dağıtma teknikleri kullanılabilir; örneğin sayı saymak, olumlama yapmak veya güzel bir anıyı düşünmek faydalı olacaktır” diye aktardı.
ÇOCUKLAR UZAK TUTULMALI
Ebeveynlerin, afet sırasında çocukların psikolojik olarak korunması için neler yapması gerektiğine değinen Yıldız, “Çocuklar, daha önce hiç bilmedikleri afetlerle yüzleşiyor ve çevrelerindeki tepkilere bağlı olarak ani korkular geliştirebiliyorlar. Bu durum, çocuklarda daha derin travmatik etkiler yaratabiliyor. Afetler her zaman yaşanmasa da, çocuklar bu tür olaylardan psikolojik olarak etkilendikleri için her an yeni bir afetin olabileceğini düşünebiliyorlar. Bu nedenle, çocuklara yangın ve deprem gibi afetleri olabildiğince doğru bir şekilde anlatmamız gerekiyor. Bu tür olayların nasıl ve neden meydana geldiğini, bu durumlarda neler yapmaları gerektiğini ve sürekli yaşanabilecek olaylar olmadığını açıklamak çok önemli. Ayrıca, afetlerin çocuklarda travma yaratması için birebir yaşamaları gerekmiyor. Medyada ve haberlerde gördükleri görüntüler dahi onlarda ciddi etkiler bırakabiliyor. Çocuklar, izledikleri olaylarda kendilerini ana kahraman gibi hissedebiliyorlar. Bu nedenle, çocukların yanında bu tür olaylar konuşulmamalı ve bu tür görüntülerden uzak tutulmaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.
TRAVMA SONRASI DUYGULAR
Travma sonrası meydana gelen psikolojik rahatsızlıkları ifade eden Yıldız, “En yaygın görülen rahatsızlıklardan biri travma sonrası stres bozukluğudur ve bu durum bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiler. Depresyon belirtileri, dikkat dağınıklığı, panik atak, uyku bozuklukları, ölüm korkusu, nefes darlığı, ağlama krizleri, travma anını tekrar yaşıyormuş gibi hissetme ve genel bir mutsuzluk hali sıklıkla görülür. Ayrıca, travma sırasında yaşanan panik ataklar, olay sonrasında da tekrarlayan panik atak krizlerine dönüşebilir. Bir kez bu krizi yaşayan bireylerde, sonraki süreçte aynı durumun tekrarlandığı gözlemlenebilir. Birey, travma anını yeniden yaşıyormuş gibi hissederek kriz geçirebilir” diye aktardı.
KRİZ ANINDA ENGELLİ BİREYLER
Travma sonrası çocuklara, yaşlılara ve engellilere farklı iyileştirme yöntemlerinin uygulandığını aktaran Yıldız, çocuklarda tedavi süreci genellikle oyun ve sosyalleşme yoluyla desteklenirken, yaşlılarda ise öfke tepkilerinin daha sık görüldüğünü ifade etti. Yaşlıların afete daha deneyimli yaklaşsalar da fiziksel yeterliliklerinin azalması nedeniyle yetersizlik hissine kapıldıklarını belirten Yıldız, onlara destek ve güven hissi vererek iyileşme sürecine katkı sağlanabileceğini vurguladı. Engelli bireylerde ise durumun daha farklı olduğunu söyleyen Yıldız, “Otizm ve diğer rahatsızlıkları olan bireyler, travmatik bir olayla ilk kez karşılaştıklarında beklenmedik tepkiler verebilir. Bu durum, onlara travma yaratmadan açıklanmalı ve uzman desteği sağlanmalıdır. Özellikle görme ve işitme engeli olan bireyler durumu algılamakta zorlanabilir. Bu nedenle kriz anlarında öncelikli olarak hassasiyetle yaklaşılmalı. Kriz anında engelli bireyler ön planda tutulmalı” sözlerine yer verdi.
Kaynak: MERVE AĞRIÇ
Son tarih belli oldu: Bu telefonlar artık WhatsApp kullanamayacak
İzmir’de çok acı veda: Otel yangınında ölen anne ve kız son yolcuğuna uğurlandı
İzmir’deki elektrik faciasında duruşma günü: 13'ü tutuklu, 42 kişi yargılanıyor
İzmir’deki elektrik faciasında savcı mütalaasını açıkladı: Tutukluluk devam etsin
Unutulan facialar yeniden hatırlandı: İşte, Dünyanın en ölümcül otel yangınları
Evinin altında fırın olanlar dikkat! Beton ve çelik yüksek sıcaklığı sevmiyor
ETİK Başkanı İşler'den su tepkisi
Torbalı’da atıklar çöp olmayacak
Elektrik faciasın davasında yeni gelişme: Başka bir elektrik çarpma vakası daha oldu
İzmir elektrik faciası davasında yeni gelişme: Dikkat çeken ses kaydı
Son Girilen Haberler
Başkan Mutlu: Söz verdik belediye binamızı yapıyoruz
Konak Belediyesi’nin inşaatı devam eden yeni hizmet binasıyla ilgili çalışmaları yerinde inceleyen Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, “Söz verdik, belediye binamızı yapıyoruz. İzmir’e değer katacak ve komşularımıza nitelikli hizmet verebileceğimiz binamızı çok kısa bir sürede tamamlayacağız” dedi.
İzmirli gazeteciler Kitaplarla Konuşalım etkinliğinde buluştu
Üyelerini kültür ve sanatla bir araya getiren etkinliklerine devam eden İzmir Gazeteciler Cemiyeti, ‘Kitaplarla Konuşalım’ etkinliğinin ikincisi düzenledi.
Bakan Memişoğlu açıkladı: İzmir’deki o hastaneler yenilenecek
Bir dizi temaslarda bulunmak için İzmir’e gelen Sağlık Bakanı Kemal Memioğlu, kentteki 3 hastanenin fiziki olarak yenileneceğini açıkladı.